11 Aralık 2015 Cuma

Koca & Yar *

Salon, misafir odası, günlük oda, yatak odası, mutfak… Bunların her biri bakıma muhtaç!
Peki ya kocan?
Odadan odaya geç, koltukların tozunu al, kapıyı bacayı sil, halıları süpür… Buzdolabına koş. Dünden kalanlar, akşama pişecekler derken enine boyuna bir keşif başlar.
Ya kocanı ne kadar keşfettin?
Mutfağa gidince orada kaybol. Bir de çocuğu ilave ederseniz, artık koca devrede yok!.. Hele hele kırk yaşını aşmışsa, o kadın yalnız evini ve çocuklarını bilir. Kocası umurunda değil.
Dikişten yemeğe kadar her şeyi anlayan hanımlar, evliliğin sırrını anlayamıyor…
Elinden iş gelmeyen hanımlarsa, kocasının gönlünü almasını bildiği için, kocası da onun noksanlarına göz yumuyor. Becerikli hanımlar da yakınıyor, “Elinden iş gelmeyenler şen şakrak, bizim talih suya düşmüş!.. Böyle hayat mı olur!”
Elli yaşına gelmiş pek çok dindar kimsenin karısından ayrılmaya veya ikinci bir evlilik yapmaya kalkıştığına şahit oldum, “Benim kadın eviyle, çocuğuyla evli kardeşim, benimle evli değil. Ben de kendime eş bulayım” diyor adam. Çünkü erkek yemeği, yatacak yeri bulabilir fakat eş, yâr bulamaz; hele dindar ise…
Dünyanın çeşitli yörelerinde ak saçlı eşlerin kol kola yürüdüklerini gördüm. Bizde de adam bir âlemde, kadın başka âlemde… Evliliğin esasında yardımlaşma ve nezaket vardır.
“Bende hangi yanlışı buluyorsun? Seninle daha iyi anlaşmak için ne yapabilirim?” soruları yuvayı kurtarabilir. Fakat gurur mani oluyor.
Son olarak şunu söyleyeyim ki; kocasını memnun eden kadın, onu kendine bağlar.

*Yazının tamamı için (http://www.cocukaile.net)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder