24 Mart 2013 Pazar

Nar Ağacı

Nazan Bekiroğlu romanı 533 sayfa. Okumaya başladığınızda konuyu anlamakta zorlanabilirsiniz. Sayfalar ilerlediğinde; 1912’lerde başlayan olaylarla, aşina olduğumuz geçmişimizi yaşamaya başlıyoruz. Okudukça hüzün dolu sahneler gözlerimizin önünde canlanıyor. Gönüllerde yeri olan Üsküdar’ın manevi sahibi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nden, Trabzon Valisi Şehzade Selim’in annesi Gülbahar Sultan’a uzanan hikâyeler,  “Vakfıkebir”  adının nereden geldiği, Trabzon’daki Gülbahar Türbesinin kapısının üzerindeki kitabede ismi bulunan “Tebrizli Acem Ali”nin isimlerine aşina oluyoruz.
1914’de Birinci Cihan Harbinin başlamasıyla duyurulan seferberlik ilânının Anadolu’nun diğer köşelerinde uyandırdığı ruh halini, evlatlarını cepheye
 gönderen annelerin endişelerini hissediyoruz. Savaşın sadece cephelerde yaşanmadığını, Rumeli’den İstanbul’a göçen Evlad-ı Fatihan kadar Anadolu’nun derinliklerinde de yaşanan göçleri, muhacir olmanın zorluklarını, tehcir edilenleri, insani değerlerin nasıl yerle bir olduğunu içimiz acıyarak hatırlıyoruz. Balkanlar’da bozguna uğrayan Ordu manzarası gözlerimizi yaşartıyor. Savaşarak ölenler kadar hastalıklar, açlık ve

15 Mart 2013 Cuma

Bir Kelebeğin Dersi*

 “Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi. Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona. Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi. Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı. Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu. Adam izlemeye devam etti. Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de asla uçamadı.
Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Tanrı’nın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun

Kurabiyeler*

Büyük bir hava meydanının bekleme salonunda, genç bir bayan uçağına binmek üzere bekliyordu.
Uçağın hareketine saatler olduğu için zaman geçirmek için bir kitap ve bir paket küçük kurabiye satın aldı.
Dinlenmek ve kitabını okumak için bekleme salonunda bir koltuğa yerleşti.
Kurabiye paketinin durduğu sehpanın yanındaki koltuğa bir adam oturdu; dergisini açıp okumağa
 başladı.
Genç kadın ilk kurabiyesini aldı. Adam da bir tane aldı. Bayan çok rahatsız hissetti kendisini ve;

12 Mart 2013 Salı

Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler

Emekli Orgeneral Kemal Yamak’ın kaleme aldığı anılarından oluşan kitap 856 sayfa. Rahmetli komutan Merzifon’da başlayan hayat hikâyesini sıralarken bazı bölümlerde önceki açıklamalarının tekrarlanması çekiciliği ortadan kaldırmış. Askerlik hayatındaki görevleri, Özel Harp Dairesi, Başbakanlık Baş Danışmanı ve sonrasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevlerinde yaşananların anlatımı sırasında tarihe not düşülmesi yanında gereğinden fazla savunma yapıldığı izlenimi uyandırılmış. Barış Harekâtı öncesinde ve harekât sırasında Kıbrıs’ta Özel Kuvvetlerin oynadığı rol ayrıntılarıyla anlatılıyor. Bir anlamda tarihe ışık tutuluyor. Birleşmiş Milletler(BM)’in tutumu, Rum tarafının Enosis hayali, uluslar arası ilişkilerde yaşananlar, ülkemizin savaşta bulunduğu sırada bile çıkarlarını ön plânda tutan siyasetçilerimizin acınası halleri, kaçırılan fırsatlar anlatılırken dersler veriliyor. Avrupa Birliği ve terörle mücadele konularındaki