29 Haziran 2016 Çarşamba

İtaat Et Rahat Et *

İtaat; eziklik değil yumuşaklıktır.
Pasif bir hâl değil, aktif bir tavırdır.
Aptalların değil akıllıların işidir.
İtaat evde gücü ele geçirmeye çalışmamaktır.
Erkeği rakip olarak değil, dost olarak görüp, rekabete girmemektir.
Erkeğin iktidarını tanımaktır.
Kavgaya meyilli olmamak, saygılı olmaktır.
Sıcak, samimi olarak fakat laubali olmadan, yumuşak huylu davranmaktır.
Psikolojik şiddet kullanmamaktır.

Kadın cinselliğinin evreleri vardır *

... ...      ... ..  Çocukluğundan beri ayıp, yasak ve günah olarak öğrendiği cinsellikten korkup uzak durmaya çalışsa da bir taraftan da içini kemiren, engel olamadığı bir merakla cinselliği ve cinsel organını kendinden bile utanarak keşfetmeye başlar. 
Ergenliğin sonlanmasıyla birlikte hayalindeki erkeği evlenmek için bekler. Evlilik her kadın ve erkeğin yaşamının bir dönüm noktasıdır. Ergenlikten çıkan ve evlenen kadın vücudunu ve cinselliğini, cinsellik konusunda ne isteyip ne istemediğini evlilikle birlikte öğrenmeye ve tanımaya başlar.
Hamilelik ve doğum sonrası oluşan

27 Haziran 2016 Pazartesi

Tutkuyu sürdürmenin yolları *

Beslenmek, su içmek, nefes almak nasıl yaşamın bir gerekliliği ise cinsellik de evliliğin bir gerekliliğidir. Bu gereklilik ancak tutku ile yapıldığı takdirde bireye ve ilişkiye hizmet eden bir unsur olacaktır. Görev algısı ile ya da zoraki olmamalıdır. İstekle ve bazen de kendiliğinden olmalıdır. Evlilikte sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku, saygı ve anlayış olursa, mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir cinsel yaşama sahip olunur.
Kendiniz olarak kalın
Evliliğin ilerleyen yıllarında azalan cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi; duygusal açıdan karşındaki ile bütünleşirken kendiniz olarak kalabilmekten

26 Haziran 2016 Pazar

evliliklerde tehlikeli dönemeçler *

Kişilikleri, geçmişleri, beklentileri, ihtiyaçları farklı iki kişi… Farklı ailelerde, farklı şekillerde yetişmiş ya da yetiştirilmişlerdir. Bir gün bir yerde tanışır ya da tanıştırılırlar... Tam bekledikleri, hayalini kurdukları, hep arzu ettikleri kişiyi bulduklarına inanır ya da inandırılırlar… “Pembe panjurlu evlerinde bir yastıkta, mutlu ve mesut kocama” zamanları gelmiştir. Birbirlerini seviyorlardır. Bir aradayken mutlulardır. Ve bu hep böyle devam edecektir; iyi günde ve kötü günde, ölüm onları ayırana dek birlikte ve mutlu olacaklardır; tıpkı filmlerdeki gibi…
Her zaman bu kadar romantik ideallerle

eşler arasında sorumluluk paylaşımı *

Evliliklerin özellikle ilk beş senesinde, genellikle de ilk çocuk doğduktan sonra ailedeki görev ve sorumlulukların karı-kocanın arasında paylaşımı tartışmaların ana konularından biri olmaktadır. Aslında günümüzde, büyük şehirlerdeki pek çok evlilik, aile için yapılması gerekenlerin eşler arasında eşit olarak paylaşılması beklentisiyle kurulmaktadır. Evliliklerde maddi konular, çocuk bakımı ve yetiştirilmesi, ev işleri gibi konularda karı-kocanın ortak görev ve sorumlulukları olması beklenmektedir.
Eşitlik beklentisiyle kurulan bu evliliklerde ilk çocuğun doğumuna kadar iyi-kötü eşitlik

Sınırları belli iki yol *

Yaşam ve ölüm, sınırları belli iki paralel yoldur. Bizler yaşam yolunda yürürken aynı zamanda ölüm yolunda da yürürüz. Beden ve ruh ayrılamaz bir ikilidir, paraleldir, ikisi de yücedir.   ... ..   ... .. Aile denilen kurum, evlilik ilişkisi ile oluşur. Evlilik ilişkisini diğer bütün ilişkilerden ayıran en belirgin özellik eşler arasında yaşanılan cinsel ilişkidir. Evet, evlilik en büyük enerjisini

Evlilik sevginin ispatı mıdır? *

Özellikle evliliğin ilk yıllarında sıklıkla kadın ve erkek henüz birbirlerine bağlılıklarından tam emin olamadıkları için kaybetme korkusuyla birbirlerine daha ilgili, özenli ve hassas davranırlar. Ancak ilerleyen süre içinde, her şey artık fluluktan çıkar ve bağlılığın oluşmasıyla birlikte alışkanlıklar başlar. Bir süre sonra da, tutkulu ve heyecanlı ilk yıllardaki davranışlar değişmeye başlar. ... ..
Aslında bu yeni dönemde ilişkilerde adeta çok yönlü bir iklim değişikliği olur. İlk günlerin yakıp kavuran tutkulu ve sıcak aşk iklimi, yerini kimi zaman ılık, kimi zaman serin rüzgârların estiği, kimi

Kıyaslama aldatma sebebidir! *

Kocası tarafından ilgi görmeyen, ihmal edilen bir kadın, değersizlik duygusuna kapılır. Bu durumda en çok ihtiyacı olan şey kocasının onu sevdiğine, ona değer verdiğine dair sözler, seçimler ve davranışlarıdır ama bunları bulamadığında kocasına küser, kırılır ve ondan uzaklaşmaya başlar.
Aslında bu durum, kadınlarla erkeklerin bakış açılarındaki ve fıtratlarındaki farklılıklardan kaynaklanır. Erkekler hayata düz mantık penceresinden bakarlar, kadınlar da duygu penceresinden.  Bu farklı bakış açıları, ilişkilerine de yansır. Kadınlar, eşlerinin ihtiyaçlarını da dikkate

Cinsellik niye bir tabu?

Ülkemizde cinsellik hâlâ bir tabu olma özelliğini sürdürüyor. Çok merak edilmesine rağmen yasaklanan, çok konuşulmasına rağmen bilimsel gerçekleri dillendirilmeyen, çok bilindiği iddia edilmesine rağmen az şey bilinen, çok abartılmasına rağmen utanılan bir konu olan cinselliğin bir anayasası bulunuyor. ... ..
Monoton cinsel yaşamın kontrolüne girmek istemeyen ve cinselliği karşılıklı doyum içinde yaşayabilmeyi hedefleyen çiftlerin hayallerine doğru ilerleyebilmek için ... ..ana maddelerini uygulamak gerekiyor.
Dünya Cinsel Sağlık Birliği’nin Cinsel Haklar Bildirgesi’nde cinsellik,

Erkek Sevmeyi Bilmeli *

“Cennet sevmeyi bilenlerindir.” (Sadi Şirâzi)
Erkeklere kadınlara iyi davranmaları emredilmiş:
 “Onlarla (kadınlarla)  iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (sabredin ve bilin ki) Allah’ın onda çok hayır takdir ettiği bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz.” (Nisa suresi, 19)
“Mümin bir erkek, mümin bir kadına kızıp darılmasın. Eğer onun bir huyundan hoşlanmazsa diğer huyundan hoşlanabilir.” (Hadîs-i Şerîf)
... ..
 “Evine girerken ailene selam ver ki evinin iyiliği ve bereketi artsın.” (Hadîs-i Şerîf)
 Nazik davranmaya teşvik edilmiş:
 Muhabbette özendirilmiş:
 “Karı koca birbirine sevgi ile bakınca Allah’ da onlara rahmet nazarı ile bakar ve el ele tutuştuklarında, günahları parmakları arasından dökülür.” (Hadîs-i Şerîf)
“Ailene her ne harcarsan harca mutlaka sana sevap verilir. Eşinin ağzına koyduğun lokmadan bile sevap verilir.” (Hadîs-i Şerîf)
Dua tavsiye edilmiş:
“Bir kimseye biniti güçlük çıkarttığında, karısı ya da ev halkından biri huysuzluk ettiğinde kulağına ezan okusun. “ (Hadîs-i Şerîf Deylemi de Hz Ali nakletmiş.)

Kadınların İktidar Kazançları *

“Cinsiyetler arasındaki savaşın kazananı olamaz. Herkes düşmanla fazla haşır neşir.”  (Henry Kissinger)
Kadınların iktidar kazançları: Bolca fıtık, kalp rahatsızlığı, baş ağrısı, kas ve sinir hastalığı…
İktidar, kadın fıtratına asla uygun olmayan, kadının nazik omuzlarına ağır bir yüktür. Fakat kadınlar erkeğin karşısında mücadele etmeyi, kaliteli bir hareket zannedip; itaat etmeyi eziklik olarak algıladıkları için iktidara talip oluyorlar.
Erkek ile mücadele etmeyi, hakkını aramak olarak görüp, güç savaşına ... .. atlıyor kadınların çoğu.   ... .. Sonuçta huzursuz, yorgun, gergin, kavgacı

Gönülden İtaatli Kadınlar *

“Sâliha kadınlar, gönülden itaatlidirler.” (Nisâ suresi, 34)
Karı-koca münasebetleri üzerine uzunca bir âyet olan Nisâ suresi 34. âyet-i kerîmesi de erkeğin kavvamlığını açıkladıktan sonra, kadınlar için de “Sâliha kadınlar, gönülden saygılı, itaatkâr kadınlardır…” buyruluyor. Sonuçta evin reisine saygı gerekir, yoksa reisliğin aile üzerinde bir etkisi olmaz.
Sûreye ismini veren “Nisâ” kelimesi “kadın” demektir. Kadın suresindeki bu âyet-i kerimede “Kadınlar itaatlidirler” denmiyor; “Sâliha kadın, yani iyi, hayırlı, dindar kadınlar; gönülden itaatlidirler…” buyruluyor.

25 Haziran 2016 Cumartesi

hastalıkların kaynağı...

... .. Karşı cinsle ilgili tatminsizlikler, bir kısım rahatsızlıkların ortaya çıkmasında etkin olabileceği gibi, bazı durumlarda hastalıkların kötüye gidişini de hızlandırabilir.
-Duygusal doyumun ise hastalıkların iyileşmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. ...

sevgi & duygusal boyut *

... .. Cinselliğin vereceği tatmini elde etmek için kadının erkeğe, erkeğin kadına ihtiyacı kesin. Ancak, bunun “sevgi”olmaksızın gerçekleşmesi de, maksadı hasıl etmek için yeterli görülmüyor. Karşı cinsle ilgili “duygusal tatmin” cinselliğin çok üstünde bir ihtiyaç. ... ..

sevgi & duygusal boyut *

... .. Cinselliğin vereceği tatmini elde etmek için kadının erkeğe, erkeğin kadına ihtiyacı kesin. Ancak, bunun “sevgi”olmaksızın gerçekleşmesi de, maksadı hasıl etmek için yeterli görülmüyor. Karşı cinsle ilgili “duygusal tatmin” cinselliğin çok üstünde bir ihtiyaç. ... ..

24 Haziran 2016 Cuma

evliliklerde tehlikeli dönemeçler *

Kişilikleri, geçmişleri, beklentileri, ihtiyaçları farklı iki kişi… Farklı ailelerde, farklı şekillerde yetişmiş ya da yetiştirilmişlerdir. Bir gün bir yerde tanışır ya da tanıştırılırlar... Tam bekledikleri, hayalini kurdukları, hep arzu ettikleri kişiyi bulduklarına inanır ya da inandırılırlar… “Pembe panjurlu evlerinde bir yastıkta, mutlu ve mesut kocama” zamanları gelmiştir. Birbirlerini seviyorlardır. Bir aradayken mutlulardır. Ve bu hep böyle devam edecektir; iyi günde ve kötü günde, ölüm onları ayırana dek birlikte ve mutlu olacaklardır; tıpkı filmlerdeki gibi…
Her zaman bu kadar romantik ideallerle başlamasa da kişiler her zaman belirli amaç ve hedeflerle evlenir; seven, güvenilir, sadık bir insanla yalnızlığını, yaşamını, ilgilerini ve zorluklarını paylaşmak, aile kurmak ve çocuk sahibi olmak gibi. Herkes önce mutlu olmayı bekleyerek, en azından umut ederek evlenir. Ancak her evlilikte problemli ve çatışmalı dönemler olur. Bu dönemler bazen çiftleri mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürükleyebilir. Aslında içinde yaşarken çözümsüz gibi algılanabilen bu dönemlerin zamanında fark edilmesi ve uygun şekilde çözülmesi evliliğin sağlıklı şekilde devam edebilmesine, eşlerin ve çocuklarının psikolojik ve fizyolojik sağlığının korunmasına yardımcı olur.
... ..
Evlilik ilişkisinde sorun yaşanabilecek dönemlerin hangileri olduğu aşağı yukarı bilinir. Bu dönemler “evlilik gelişiminde kritik yıllar” ve “yaşamsal değişimler ve krizler” olarak iki ana grupta toplanabilir:
1. Evlilik gelişiminde kritik yıllar:
Tıpkı bireyin gelişimi (ana rahmi, bebeklik, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık, vs.) gibi ilişkilerin de geçtiği çeşitli gelişim evreleri vardır. İlişkilerde yaşanan her gelişim evresi belli değişimleri ve üstesinden gelinmesi gereken problemleri de beraberinde getirir. Her evlilikte gözlenebilecek bu problemli dönemler sağlıklı bir şekilde çözülebildiğinde evliliğin mutlu ve huzurlu bir şekilde devam edebilmesi de mümkün olur.
... ..
(a) Evliliğin ilk iki-üç yılında kişilerin evlilik öncesine ait alışkanlıklarını ve ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri, değiştirebilmeleri, düzenlemeleri ve bu düzenlemeler üzerinde karşılıklı fikir birliğine varmaları beklenir. Örneğin sosyal yaşantı, aile ve arkadaşlarla ilişkiler, cinsel yaşantı, maddi konular, iş yaşantısı, ev işleri, evin düzeni, rol paylaşımı, işbölümü, vs. Bu düzenlemelerin yapıldığı esnada eşler arasında pek çok tartışma, sıkıntı ve soruna rastlanır.
(b) hamilelik ve doğumu takip eden iki yıl,
Evliliği takip eden ilk üç yılda bir başka problem alanı da çocuk sahibi olmaya dair düşüncelerle başlar. Bu noktada bazı çiftler ilişkilerinde sorunlar olduğu için çocuk sahibi olmamaya ya da ayrılmaya karar verirler. Nitekim ülkemizde boşanma oranları özellikle evliliğin ilk beş yılında ve çocuksuz çiftlerde artmaktadır. Bununla birlikte maalesef bazı çiftler evlilikteki sorunları çözebilmesi amacıyla çocuk sahibi olma kararı alırlar. ... ..
Doğumu takip eden ilk iki yıl ev yaşantısında, evlilik ilişkisinde ve eşlerin aileleriyle ilişkilerinde zorunlu düzenlemeleri ve değişimleri talep eder.   Dolayısıyla evliliğin ilk üç yılında gözlenen problemlerini başarıyla çözmüş çiftler dahi hamilelik ve doğumla birlikte ilişkilerinde sorun yaşayabilecekleri yeni durumlarla karşılaşırlar.
(c) çocuğun okul öncesi yılları ve ilkokula başladığı yıllar,
Çocukların okul öncesi yaşlarında bir yandan evlilik ilişkisinin korunması ve beslenmesi gerekirken diğer yandan iş ve ev yaşantısının çocuğun gelişimini destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerekir. İkinci çocuk kararı genellikle bu yıllarda verilir. Okul yıllarının başlangıcında çocukların sorunları da talepleri de dallanıp budaklanmaya başlar. Bütün bunlar ev, iş, evlilik ve sosyal yaşantının bir kez daha düzenlenmesi ihtiyacına ve çeşitli sorunlara yol açar.
(d) çocuğun ergenliğe geçtiği yıllar,
Çocuklar ergenliğe girdiklerinde bir yandan kendileri hızlı bir değişim içine girerken diğer yandan aile hayatı için de zorunlu bir değişimi talep ederler. Stresli bir dönem geçiren ergen, ailesi için de stresli anlar yaşatır. Bu da çoğunlukla karı-kocanın ilişkisinde belirli oranda strese yol açar.
(e)Çocukların evden uzaklaşması veya ayrılması: Çocukların gelişimi ve büyümesi esnasında karı-kocanın hayatı çocuklar için ve çocuklara göre planlanır ve hayat sürekli bir koşuşturmaca içinde akar.  Çocukların okumak, evlenmek veya kendi başına yaşamak amacıyla evden ayrılmasıyla birlikte eşler yeniden baş başa kalırlar. Bu noktada yeni bir evlilik başlar. Farklı bir yerden başlayamayan ve yeniden yapılanmayla devam edemeyen çiftler çözümü fazlaca tartışmakta veya boşanmakta bulabilirler. Evliliğin ilk üç-beş yılı içinde gerçekleşenlerden sonra, dünyadaki boşanma oranları da en sık olarak çocukların evden ayrılma yıllarına denk düşer. 
... ..
Evlilik Sorunlarının Çözümünde Neler Yapılabilir?
... ..     Evliliklerin sağlıklı yürüyebilmesi için:
... ..     Problemleri “yokmuş” gibi yaşamayı seçmek yerine zamanında fark edip anlamaya ve çözmeye çalışmaları ve
... .. Sorunlarını ilişki içinde çözemediklerini fark ettiklerinde bir uzmandan yardım alabilme ve en mahrem olanları konuşabilme cesaretini gösterebilmeleri gereklidir.
Bu şekilde bir ilişki sağlanabildiği taktirde evlilikte problemler yaşansa da,  EVLİLİKTE YAŞANMASI DOĞAL OLAN SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELEBİLMEK EVLİLİĞİN GÜÇLENMESİNE, EŞLERİN EVLİLİK İLİŞKİSİ İÇİNDE VE EVLİLİKLE BİRLİKTE OLGUNLAŞABİLMELERİNE, GELİŞEBİLMELERİNE YARDIMCI OLUR. 
Kişilerarası ilişkilerin en karmaşık olanlarından biri evliliktir. Günlük hayatın akışına ayak uydurup yaşarken, evliliğin sorunlu ya da sorunsuz olduğunu anlayabilmek bile çiftler için çok güçleşebilir. Çoğunlukla eşlerden biri sorun olduğu konusunda, diğeri ise sorun olmadığı konusunda ısrarcı olur. Bazen eşlerden biri sorunları açıkça ifade ederken, diğeri içine kapanır. Bazı durumlarda, bir eş yaşadığı kızgınlığı ve hayal kırıklığını karşısındakine aktarmaya uğraşırken, diğeri anladığını ifade etse de hiç anlamamış gibi davranmaya devam eder. Bazı kişiler evliliklerinde yoksun kaldıklarını düşündükleri açıkları, başka ilişkilerde, işlerinde, çocuklarında kapatmaya çalışır. Aslında eşlerden biri bu şekilde duygusal yoksunluğunun üstesinden gelmeye çalışırken diğer eş de eşinin uzaklaştığının farkındadır. Bu durumda eşlerin ikisi de sorun olmadığı konusunda birbirlerini kandırıyor, hem kendilerini hem de eşlerini aldatıyor olurlar. Yani eşler sorun yokmuşçasına yaşamayı devam ettirirler; sorunlu ilişkilerini çözmeyi ya da ilişkileri bitirmeyi çeşitli nedenlerle göze alamazlar.
Sorunları zamanında fark edebilmek ve karşılıklı çözüm arayışına girebilmek sabır, güven, zaman ve özene bağlıdır. Her şeyin ötesinde çiftlerin yanındaki insanla birlikte yaşamlarını devam ettirmeye isteklerinin olması, onunla mutlu olacaklarına inanmaları ve değişimi göze alabilmeleri gerekir. Paulo Coelho’nun Zahir’de belirttiği gibi, aslında “iki farklı tabiattan aşk doğmuştur. Çelişki varsa aşk güçlenerek büyür. Meydan okuma ve değişim söz konusu olduğunda aşk korunur” (s. 96).    

*Yazının tamamı için ;   http://www.secilozbeklik.net/
SEÇİL ÖZBEKLİK   Uzman Psikolojik Danışman Bu makale Çocuğum ve Ben Dergisi Kasım 2006 sayısında yer almıştır.

18 Haziran 2016 Cumartesi

Evlilik Sadakası *

İnsanı iyileştiren en temel şeyin başkasına iyilik etmek olduğunu düşünürüm ben. Birinin ihtiyacını gidermek, yaralarına merhem olmak, ağlayan bir kalbin gülebildiğini görmek muhatabımızla birlikte bize de huzur verir. Modern dünya bencilliğinin ve bireyselciliğinin bunu anlaması zordur elbette ama  umudu tükenen kalplerin ısıtıcısıdır iyilikte bulunmak.
Biz insana dair pek çok erdemi, dini yükümlülükleri  ötekiler üzerinden bir sorumluluk adderiz. Başkalarına yaptığımız şeylerin makbul olduğuna inanırız. O sebeple ev

14 Haziran 2016 Salı

Cinsellikte erkeklerin yaptığı hatalar *

Evlilik çatısı altında bir arada yaşayan kadın ve erkek, bedensel ve ruhsal olarak da birbirlerinden farklıdır. Erkeklik hormonu olan testosteronun ve kadınlık hormonu olan ösrtojenin dilleri de cinsel yaşama özgü tutumlarında derin ve anlaşılması gereken şekilde farklıdır. Kadınlar sevgiden, aşktan, yoğun romantizmden hoşlanırken, erkekler erotizmden, cinsel performanstan takdir

Eşler arasındaki utangaçlık *

Cinsel işlev bozukluğu yaşayan insanlara bakıldığı zaman utanma duygusunun en belirgin duygu olduğunu gözlemleriz. Utanma duygusu engelleyicidir. Suçluluk ve günahkârlık duyguları da aynı utanma duygusu gibi anti-afrodizyaktır. ... ..  
... .. Bastırılan duygular cinselliğin düşmanıdır. Bastırma savunma mekanizması kişiyi rahatsız eden tüm dürtü, duygu ve deneyimlerin bilinçdışına itilmesi, orada tutulmasıdır ve kişinin kendini bilinçdışı olarak bir şekilde

Kadını cinsellikten soğutan erkek davranışları *

... .. Evliliğin ilk yıllarında daha özenli ve bakımlı olan erkeğin, hijyenik temizliğine ve kişisel bakımına eskisi kadar önem vermemesi kadının bundan rahatsızlık duymasına neden olabilir. ... .. Bununla birlikte özensizlik davranışlara da yansımış ise ... ..  Bu nedenle evliliğin ilerleyen yıllarında şartları ne olursa olsun, kadın da erkek de ilgiyi ve saygıyı canlı tutmak zorundadır.
... ..  Erkek kendi dünya algısını baskı kurarak kadına kabul ettirmeye çabalarsa sonunda iki dünya çarpışır. Baskı sürerse, kadın kesinlikle psikolojik tepkisini ortaya koyar ve zamanla soğuyabilir.
... ..  erkek iltifat

Cinsel isteksizlik evlilikleri çatırdatıyor *

Fıtrat gereği birbirlerinden farklı yaratılan kadın ve erkeğin, evlilik ve cinsel yaşamdaki ihtiyaç ve talepleri de farklılık gösterir. ... ..
... .. Evliliğin ilerleyen yıllarında cinsellik sadece arada sırada yapılması zorunlu bir alışkanlık veya görev haline geldiyse ve eşler zamanla birbirlerinden soğumaya başlamışlarsa, çiftin cinsel isteksizlik sorunu yaşadığını söyleyebiliriz.
... .. Birlikteliklerde erkeklerin kadını algılayışına yönelik hatalı tutumları, sonunda kadınlarda ‘cinsel isteksizlik' dediğimiz bir süreci başlatabilir. Kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra ev içindeki herkesin

Erkekleri etkilemenin yolları! *

Kadın eşiyle zevkler yaşamayı, erkeğinin isteğini belli etmesini, sevgi ve şefkat göstermesini, sarıp sarmalamasını, davranışının güven ve umut vermesini ister ama bu isteklerin erkekte de olabileceğini düşünmez. Kadın eşini daima istekli ve hazır olarak görmek ister.
Oysa erkekler de duyguları ve talepleri olan insanlardır. Tıpkı kadınlar gibi arada sırada da olsa eşleri tarafından arzu edilmeyi isterler.
Çağlar boyu kadın erkeği, erkek de kadını nasıl etkileyebileceğini düşünmüştür. Kadın ve erkek çoğu zaman etkileme yolları üzerinde çalışmalar yapmış, karmaşık teoriler

İlk adımı erkek mi atmalı? *

İnsanlarda her zaman ilk adımı erkeğin atması gerektiği inancı vardır. Ama bu bir hurafedir. İlk adımı atmak demek kişinin sevgisini, isteğini ve arzusunu karşısındaki bireye belli etmesidir. İlk adımı atıp sevgi, ilgi ve arzuyu belli etmek kadını nasıl heyecanlandırırsa erkeği de heyecanlandırır ve kadına doğru iter. İlk adımı atmanın yolu pek çok şey ifade eden bakışlardan başlar.
Herkes anlaşılmak ve anlaşmak ister. Erkeği etkilemenin bir yolu da kadının onu anladığını, ona değer verdiğini göstermesidir. Doğru iletişim yollarını kullanmak, önyargılardan, eleştiriden uzak, “Seni anlıyorum ve olduğun

Sanal alemi eşinize tercih etmeyin *

Teknoloji hayatımızın her yerinde. İnsanlar iş yerlerinde, evlerinde ve girdikleri sosyal ortamlarda birbirleriyle iletişime geçmek yerine akıllı telefonlarından sanal âleme akıyor. Bu durum, dış mekânlarda da aynı… Bu nedenle insanlar hem karşı cinsle internet üzerinden görüntülü ve sesli sohbet yapma ihtiyacı duyduğu için gerçek cinsellikten uzak duruyor, hem de ikili ilişkiler

arafta kalmak *

Evlilik Ortadoğu gibidir, henüz çözüm bulunamamıştır *
Başlığa aldanmayın. Aslında bu, işin yarı şakayarı ciddi tarafı. Kimse evlilik kurumunun önemini ve değerini yadsıyamaz ama sorunlu evliliklerin insanları ne kadar yıprattıkları da ortada. Boşanmalardaki artış bir yana belki de asıl sorun mutsuz devam eden evliliklerin oranı. Mutsuz bir evlilik mi yoksa ayrılık mı sorusunun cevabı da herkes için çok net değil. Belki de en kötüsü arafta kalmak. İlişki terapistleri işte bu noktada devreye giriyor. Bu sahadaki başarılı terapistlerden olan Seçil Çelik Özbeklik ’98 ile terapi koltuğuna oturduk, ilişkileri ve

13 Haziran 2016 Pazartesi

anne baba olurken karı-koca kalmayı başarmanın yolları *

... ..  ... .. Erkekler ve kadınlar bebeğin doğumundan sonra benzer stresleri yaşasalar da, farklı kaygılar ve farklı değişimler de yaşarlar. Yaşadığınız değişimleri, kaygıları ve beklentilerinizi birbirinizle paylaşmaya vakit ayırın. “Anlaşılmadığınız” gibi bir duygu yaşıyorsanız, bu sizin kendinizi ve yaşadıklarınızı yeterince iyi “anlatamadığınızı” gösteriyor olabilir.
... ..  Kaybettiğinizi düşündüğünüz hazlar yerine yenilerini koymaya, yenilikleri denemeye istekli olun.
- Kadınlar uykusuzluk ve yorgunluktan cinsel ilişki için fazla yorgun düşebilirler. Bununla birlikte yaşadıkları fiziksel değişimler

Cinsel Kimlikle Barışmadan Cinsellik Doğru Yaşanamaz *

KADINLARDAKİ CİNSELLİK ALGISI FITRATLARINDAN UZAKLAŞMIŞ DURUMDA“İnsanın en büyük cinsel organı beynidir.” diyorlar. ... .. Cinselliğin iki yanında erkek ve kadın var, siz de aynı zamanda kadın doğum uzmanısınız. Sizce kadınlar açısından cinsellik nedir? Cinselliği algılama biçimi toplumda farklı ve bunların hastalıklara yansıyan kısmıyla yakinen siz de ilgileniyorsunuz. Cinselliği algılama biçiminde kadınlar açısından da ciddi