13 Haziran 2016 Pazartesi

Cinsel Kimlikle Barışmadan Cinsellik Doğru Yaşanamaz *

KADINLARDAKİ CİNSELLİK ALGISI FITRATLARINDAN UZAKLAŞMIŞ DURUMDA“İnsanın en büyük cinsel organı beynidir.” diyorlar. ... .. Cinselliğin iki yanında erkek ve kadın var, siz de aynı zamanda kadın doğum uzmanısınız. Sizce kadınlar açısından cinsellik nedir? Cinselliği algılama biçimi toplumda farklı ve bunların hastalıklara yansıyan kısmıyla yakinen siz de ilgileniyorsunuz. Cinselliği algılama biçiminde kadınlar açısından da ciddi
problemler var mı?
Kadınlar açısından cinsel fonksiyon bozukluklarının en büyük nedeni “cinsellik algısı”yla ilgili sıkıntılar. Çünkü bedensel fonksiyonlar zihinsel algılarla olumlu veya olumsuz değişiyor. Bu anlamda baktığımızda eğer cinsellik algısı olumsuzsa “kötü, iğrenç, ayıp, yasak, günah…” gibi bir algı varsa cinsellik de problemli oluyor. Maalesef Türk kadınında cinsellik algısı yaradılış fıtratından uzaklaşmış bir durumda. Daha çok toplumsal baskılarla yönlendirilen bir algı var, öyle olduğunda da bu durum bedensel fonksiyonlara ve ikili ilişkilere yansıyor.
... ..
... .. Zihin, kişiyi güvenli olmayan, zarar verecek alanlardan korumaya yönelik fonksiyon üretir. Köpek gördüğümüzde kalbimiz çarpar, nefesimiz sıklaşır… Amaç nedir? Köpekten uzaklaşmak. Aynen bunun gibi; eğer kadının cinsellikle ilgili bir korkusu varsa, özellikle ilk geceyle ilgili korkusu varsa, bedende bu korkudan uzak tutmaya yönelik bir fonksiyon ortaya çıkar. En basitinden vajinismus olur, kadın titrer, ağlama nöbetleri olur vs. Buna acıyan koca da olayı anlayamadığı için karısına zarar verecek, acı çektirecek korkusuyla geri çekilir. Böyle bir kısır döngü başlar ve ondan sonra süreç hep birbirini tetikler. Bir süre sonra erkekte performans anksiyetesi olur, istenmiyorum düşüncesiyle kendisini yetersiz hissetmeye başlar. Erkekte de bundan sonra farklı algılarla fonksiyon bozuklukları başlar. Bir şekilde doktora gelip de -benim kendi vakalarımda da gördüğüm- kadının vajinismusu düzelmeye başladığında erkekte başka fonksiyon bozuklukları başlar. “Gerçekten karım beni istiyor mu, ben ne yapacağım?” paniğiyle erken boşalma, ereksiyon problemi veya cinsel isteksizlik ortaya çıkar. Bu kısır döngü aile hayatını keyifsiz hale getirir.
BAZI KADINLARIN CİNSELLİKTEKİ YANLIŞ ALGISI:“CİNSELLİK BASİT KADINLARIN İŞİ” 
Pratikte neler yaşandığını kastettim aslında. İşin öncesinde insanların kodlandığı, kafalarındaki cinsel mitlerden kaynaklanan kaygılar ne tür kaygılar ki böyle negatif sonuçlara ulaşıyoruz?
Korkuların böyle sonuçları olabiliyor. Bir de özellikle bilinçaltı yasak, ayıp, günah şeklinde cinsellik algısıyla beslendiyse -ki bizim toplumumuzda maalesef çok görüyoruz- özellikle kız çocuklarında, yani kızlar için cinselliği yaşamak hâşâ çok ayıp, çok günah, eğer yaşıyorsan çok basit bir kadınsın gibi bir algı. Bu algı fark etmeden kadını cinsellikten uzak tutuyor. Çünkü hayatta ve ilişkilerde hepimizin şöyle bir amacı var: Kendimizi değerli görmek ve değerli kılmak. Eğer kadın cinselliği yaşadığında değersizlikle ilgili bir algısı varsa, algısı da bu basit kadınların işi şeklindeyse, kendisini değerli hissetmek ve hissettirmek adına fark etmeden cinsellikten uzaklaşıyor. Çok üstün, mübarek bir insanın böyle basit işlerle işi olmaz gibi davranış geliştiriyor, bunu kendisi de fark etmiyor. Ama bilinse ki cinsellik varoluşun en önemli ayaklarından biri, biz cinsellikle var olduk, hepimiz cinselliğin ürünleriyiz, Cenab-ı Hakk böyle bir program koymuş… Bu farkındalığımız olmadığı için çevreden gelen, yüklenen farklı programlarla hayatımızı yönlendiriyoruz. Koşullanmalarla kopyalanmış hayatlar yaşıyoruz.
... ..
YARADILIŞ PROGRAMIMIZA AYKIRI HER KALIP HAYATIMIZI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Bir şekle dönüşmüş, bu böyledir dediğimiz bir kalıba dönüşmüş…
Evet, bu böyledir, bitti. Küçücük yaşlarda bu kalıplara girdikten sonra artık onları değiştirmek için ciddi çalışmak gerekiyor. Değiştirmeliyiz, çünkü bunlar yaradılış programımıza aykırı kalıplar. Yaradılış programımıza aykırı her kalıp bizim hayatımızı olumsuz etkiliyor, bizi insanlıktan çıkartıyor, kadınsak kadınlıktan uzaklaştırıyor, aile hayatını etkiliyor. Cenab-ı Hakk bu programı koyarken içine çok özel hikmetler koymuş. Biz “Hadi canım bu beni ilgilendirmez.” diyemeyiz. Koyduysa o hikmet bizim ve çevremiz için gereklidir, bu bilinçte hareket etmemiz lazım. Hani, asil bir kadının “Öyle taraklarda bezim olmaz, beni ilgilendirmez!..” demesi tabiri caizse şuna benziyor: Cenab-ı Hakk’ın verdiğine -hâşâ- “Hadi canım benim ona mı ihtiyacım var.” demesi gibi bir şey bu. Cenab-ı Hakk öyle dediyse bir hikmeti vardır, nitekim de ayetlerle, hadislerle teşvik ediliyor.
Söyledikleriniz farkındalık oluşturuyor. İnançlı bir kadın doğum uzmanısınız, cinsellikle dini uyumsuz kılan bir kısım formel bilgiler var mı?
Yok, tabi asla yok!
“DİNİ, HAYATA GEÇİRMEMİZLE İLGİLİ SIKINTIMIZ VAR”
Cinsel bilgileri öğrenmek farz mıdır, vacip midir, sünnet midir diye baktığımızda bunların hepsini içeren bir şey var. Bunu dinle bağdaştırmak sanki başka dinlere ait bir kadın tipolojisi mi kurguluyor? Çünkü cinselliğin kadınlar açısından yok sayıldığı dini inanışlar var, mesela Hristiyanlıkta var… İslam’da böyle bir şey yok. Cinsel bir fonksiyon icra ederken kadının kendini kötü hissetmesi dinimize ait, dinî bir kaygı değil. Çok muhafazakâr bir toplum olduğumuz da iddia ediliyor. Bu açıdan bakıldığında dini algılama biçimimizde bir sıkıntımız mı var?
Evet, orada bir sıkıntımız var. Dinin yaşamımıza bakan yönünü algılamakla ilgili zaten çok ciddi bir sıkıntı var, bütün sıkıntılarımız buradan kaynaklanıyor. Hepimiz görünüşte inanan insanlarız ama hepimizin bir anksiyetesi var, gelecek kaygısı var… İmanla gelecek kaygısı bir arada olamaz. Biz dinî bakışımızı hayatımıza indirgememişiz, yani seküleriz, seküler bir insan modelini yaşıyoruz, inanıyoruz ama benim gelecek kaygım var diyoruz. Bu ikisi bir arada olmaz. Dini, hayata geçirmemizle ilgili sıkıntımız var.
Cinselliğin insanî boyutu var, İslamî boyutu var hatta bazı tasavvufçulara göre irfanî boyutu var. Örneklendirmek gerekirse “cimada tevhid sırrı var” diyen mutasavvıflarımız var…
“Ego Cinselliğin En Büyük Düşmanı” isimli makalemde bu görüşe atıfta bulunuyorum.
... ..
... ..
Evli bayanlarda en çok görülen cinsel problemler neler?
En çok cinsel isteksizlik ama en sık gelen vajinismus. Kadın vajinismusta doktora geliyor ama cinsel isteksizlikte gelmiyor, çok ciddi sorun olduğunun farkında değil.
CİNSEL İSTEKSİZLİK ORANI %70-80, VAJİNİSMUS ORANI %10
Kaç kadından biri vajinismus diyebiliriz?
Vajinismus %10 diyebiliriz. Cinsel isteksizlik konusunda bir araştırmam yok ama klinik tecrübelerimle %70-80 olduğunu tahmin ediyorum ama kadın bunu bir sorun olarak görüp doktora gelmiyor. Fakat bu, çok ciddi bir sorun olarak aile ilişkilerine de yansıyor.
Toplum, cinsel obje olarak kadınla cinselliği erkekten daha çok özdeşleştirir ama kadınlar cinsel isteksizlikle geliyor diyebilir miyiz?
Evet, kadın cinsel obje olarak kullanılıyor ama kendi içinde programını kullanamıyor.
STRES VE KAYGILAR CİNSELLİĞİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Programlarının bu kadar örtülü olmasında stresin payı nedir?
Stres her şeyi olumsuz etkiliyor, bütün yaradılış programlarımızı olumsuz etkiliyor, cinselliği de etkiliyor. Özellikle şehirli kadın, hem çalışıyor hem çocuk bakıyor hem ev işi yapıyor… Bu kadından cinsel aktivite, cinsel performans beklemek çok zor. Çünkü dinlenik ve gevşek bir bedende cinsellik yaşanıyor, beyin o noktada cinselliğe hazır hale geliyor. Yarın şu saatte kalkacağım şu işleri yapacağım düşüncesiyle yatağa giren kadın zaten kaygılı. Bedende şöyle bir şey yok: Hem yarın yapacağı işin kaygısını taşısın hem de şu anda yaşayacağı cinsel keyfi alsın, böyle bir şey yok. Parasempatik sistemin aktive olması lazım, rahat olması lazım, gevşek bir beden olması lazım, kaygılarının olmaması lazım. Şehir hayatı ve çalışan kadının hayatı zaten kaygı dolu. Ondan sonra adam diyor ki bu kadınla cinsel hayatımız çok kötü, aldatmalar için bahaneler türetiliyor. Erkeğin aradığını bulamadığından dolayı kendisini haklı görüp aldatma vakası çok fazla var. Aradığını bulmak karşılıklı emekle mümkün, erkeğin kadında aradığını bulabilmesi için erkeğin de emek harcaması lazım. Kadının yarınki okulla ilgili bir telaşı varsa o yükünü alıp hafifletmesi lazım. ... ..
... .. Ondan sonra da erkeğin şöyle bir bahanesi oluyor: “Benim isteklerime cevap vermiyor!..” Kadın bunun altında eziliyor. Modernizmle beraber şöyle bir şey de var: Kadına “Özgürsün, her şeyi yaparsın, kendi ayaklarının üzerinde durursun…” diye bir gaz da verilmiş durumda. Zannediyor ki her şeyi yapabilecek. Hayır yapamaz, yok böyle bir şey, yapmaya çalışıyor eksik gedik kalıyor. Bunun en büyük eksikliği cinsel yaşama da yansıyor, cinsel yaşam da aile ilişkilerine yansıyor. Kadın da bunun farkında değil, erkek zaten fark etmek istemiyor ama kadının kendi adına kendisini fark etmesi lazım.
... ..
... ..
BİRİLERİ GELSİN HAYATIMI KURTARSIN BEKLENTİSİ
Bu konuda topluma, genç kızlara ve evli hanımlara tavsiyeleriniz ne olabilir?
... .. herkes sıkıntı duyduğu süreçten kurtulmak için kendi iyileşme sorununu ele almalı, herkes kendi değişim sorumluluğunu ele almalı, herkes fıtratına uygun huzurlu rahat keyifli bir hayatı yaşama sorumluluğunu ele almalı. Birinci tavsiyem bu; genç kız da olsanız, evli de olsanız, boşanmış da olsanız, kariyer sahibi de olsanız, ev hanımı da olsanız, her ne iş yaparsanız yapın sıkıntılarınızı çözme sorumluluğunu herkes kendi eline almalı. Özellikle kadınlara söylüyorum çünkü bizim kadınımız “birisi gelsin, beni kurtarsın” diye düşünüyor. Kurtarma için önüne sunulan yemleri de yiyor. Alışveriş, moda, televizyon dizilerinde verilen kadın kimliği modeli vs. gibi yemleri, sorumluluğumuzu almazsak yiyoruz. Sorumluluğumuzu ele almak bilinç düzeyimizi artırmak… Bilinç düzeyimizi artırırken gideceğimiz yol belli, hak veya batıl, başka ortası yok…
ANCAK HAK YOLUNDA İNSAN OLMANIN BÜTÜN LEZZETLERİNİ BULABİLİRİZ
Burada bireysel varoluşu elde etmekle fıtratı korumak arasında bir kavga oluşuyor diyebilir miyiz?
Evet, modern psikoloji o kavgayı da artırıyor. Bireysel varoluştan kasıt daha çok “ben”leri, egoları beslemek ve abartmak; onun için bizim yolumuz hak veya batıl, başka yol yok. Ancak hak yolunda kendi sorumluluklarımızı ele alabiliriz ve değişim sürecini, huzuru, teslimiyeti, insan olmanın bütün lezzetlerini bulabiliriz. Bu yolda kendi bilincimizi artırırsak kadının aile içinde cinsellikle ilgili sıkıntı yaşaması mümkün değil. Artırmazsak ne olacak? Bu eşyanın tabiatına aykırı, eşya boşluk kabul etmiyor, zihnimiz kalbimiz muhakkak bir şeyle meşgul oluyor, duygularımız sürekli değişiyor. Okuduğum bir makalede, bir duygu durumunda bin dört yüz kimyasal reaksiyon oluyor ve gün içinde defalarca duygu durumlarına giriyoruz çıkıyoruz. Bunların olumsuz olduğunu düşünün, bedenin gördüğü zararı düşünün. Olumlu olması için bize verilen program çerçevesinde hareket etmemiz gerekiyor, onu da öğreneceğiz, kullanma kılavuzumuzu doğru yerden okuyacağız.

*Yazının tamamı için  Dr. Ayşe Duman http://www.gonuldergisi.com/cinsel-kimlikle-barismadan-cinsellik-dogru-yasanamaz-dr-ayse-duman.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder