4 Haziran 2017 Pazar

bir kap içinde ne varsa dışarıya onu sızdırır *

Gözlerimiz, sözlerimiz ve yaptıklarımızla çevremizdekilerine ya “Değerlisin” ya da “Değersizsin” mesajını veriyoruz. İkisi de insanın içindekinin dışa yansımasıdır.































Atmosfer ısınmazsa karlar erimez *

-Kâinatta hiçbir şey bağımsız ve birbiriyle bağlantısız değildir. Mevcut olan her şey, bir düzen içinde işleyişini sürdürür. Bu işleyiş genelde etki-tepki mekanizmasına göre gerçekleşir ve her olay birbirine bağlı halkalar halinde , sebepler ve sonuçlar zincirini oluşturur. ... ..
-Atmosferin güneşin etkisiyle ısınıp soğuması gibi insanların da bir atmosferi, mevsimi vardır; onlar da ısınır, soğur. Atmosferde bunu sağlayan güneş iken, insanlar arası ilişkilerde güneşin etkisini sağlayan şey, kalplerde doğan ve batan sevgidir. Öyle insanlar vardır ki yanlarında buz kesilirisiniz. Öyleleri de vardır ki onların yanında herkes hayat bulur. İşte bunu sağlayan şey, bizden karşımızdakine yansıyan mesaj ve ifadenin sevgi dolu ya da sevgisiz oluşudur. Ne ile dolu isek bizden yansıyan da odur. Karşımızdaki göz bunu görür, akıl okur, kalp hisseder. ... ..
-Pek çok olumsuz duygu,bu sevgi ateşi karşısında karın güneşte erimesi gibi erir gider. Bir de bakmışsınız ki atmosfer ısınmış ve karlar eriyivermiş.
-Eğer gönülde kış uzun sürmüş, karlar uzun süre kalmış, üzerine ilave karlar yağmış ve hava giderek soğumuşsa; karlar koşar adım buzlanır. Erimesi de buzlanma nisbetinde zor olur ve zaman alır. Kış mevsiminden sonra nasıl ki havaya, suya toprağa cemreler düşüp kainatı kademe kademe ısıtıyorsa; gönüllerde tabakalanan buzları eritmek için de sevgi, ilgi, samimiyet cemrelerine ihtiyaç vardır. Ardından

28 Nisan 2017 Cuma

Her erkek eşinin kahramanı olmak ister *

-... .. Evlilik ilşkilerinde kadın ve erkeğin farklı fıtratlarda yaratıldığı unutulmamalıdır.Birçok sorun da bu farklılıkları doğru anlayamamaktan ortaya çıkar.
-Aynı zamanda evlilik birlikte büyüme sürecidir. Hata yaparak ve yavaş yavaş öğreniriz...
-Kadınlar fıtrat itibarı ile olayların ve sözlerin üzerinde çok daha fazla dururlar. Yaşanmışlıkları da kolay kolay unutmazlar. Bazen bunu da abartabilirler. Zamanında ifade etmediklerini, edemediklerini sonraki

27 Nisan 2017 Perşembe

Bir damda iki iklim *

-Bir yaz gecesi aile üyeleri damda uyumaktadır. Anne, oğlu ve hiç sevmediği gelini yakın bir şekilde uyurken görünce, bu manzaraya daha fazla dayanamaz, onları uyandırıp, bağırır;
-“Bu sıcakta nasıl bu kadar yakın uyuyabiliyorsunuz? Bu çok sağlıksız ve tehlikeli..” diye söylenir.
-Az sonra damın öbür ucunda kızı ve damadını, birbirine sırtını dönmüş olarak

21 Mart 2017 Salı

Erkek gibi yetiştirilen kız çocukları *

-... .. Annenin sürekli eleştirilerine, uyarılarına maruz kalan, bir türlü kendini beğendiremeyen , başkaları ile kıyaslanan , olduğu gibi kabullenilmeyen kız çocukları da anneyi ve onun temsil ettiği cinselliği örnek almak konusunda güçlük yaşayabilirler. ... ..
-Narsistik kişilik yapısına sahip annelerde ise çocuk kendisinin bir uzantısı olarak algılanır. Annenin duygusal ihtiyaçlarını karşılaması beklenir. Çocuğun kendisine ait özellikleri

20 Mart 2017 Pazartesi

İlk otorite ve gerçek otorite bağlantısı *

-Hayatta ilk otorite figürü babadır. Gerçi günümüzde bu rol büyük oranda anneye devredilmiş durumda. Anne kuralları koyan, otorite kurmaya çalışan kişi olunca kendisi de hırçınlaşmaktadır. Hem sevgi ve şefkat rolünü hem de otorite gücünü üstlenmek gerçek dışı bir beklentidir. ... ..
-Çocuklara oyun alanı olarak bir bahçe gösterilse, o bahçenin içinde güven içinde güvenle oynayabilecekleri fakat duvarın dışına çıkmamaları söylense

Duygularını ifade etmek efemine bir davranış mıdır? *

-Erkeğin yetiştirilme tarzında duygularını söylemek desteklenen bir özellik değildir. Erkek korkmaz, erkek ağlamaz şeklinde yetiştirilen erkek çocukları normalde ifade etmeleri gereken duygulardan mahrum büyürler. Feminen özellikler taşımadan da bir erkek kendi fıtratına uygun bir dille duygularını ifade edebilir. ... ..
-Feminen duygu ifadesinde erkek bir kadın kadar hassas ve alıngan davranır. Bir sözü bir davranışı fazlasıyla abartır.kadınsı alınganlık ve küskünlükler yaşar. Abartılı duygusal tepkiler gösterebilir. ... .. Günümüzde maalesefki bu tarz davranış modellerine

19 Mart 2017 Pazar

erkekler & kadınlar

Erkekler bir şeyler yaparken ilişki kurar *
-Baba bir şeyler yapan kişidir. Bir birşeyler yaparken hatırlanır. Erkekler birbirleriyle birşeyler yaparken ilişki kurmayı sever. Erkek varoluşunu konuşmak ve anlatmak üzerine değil, bir şeyler yapamak üzerine kurar. İki erkek bir araya geldiklerinde ruh dünyalarında son zamanlarda neler yaşadıkları hakkında nadiren konuşurlar.  ... .. Sorulduğunda kısaca kestirip atmaya çalışırlar. Israr

23 Şubat 2017 Perşembe

Algılara uymakta mutluluk yok *

-İnsan ihtiyaçlarını karşılamak ve arzularını tatmin etmekle mutlu olmaz. İhtiyaçlar giderilip arzular tatmin edldiğinde boşluğun dolmadığı görülür. Çünkü insan maddeden ibaret bir varlık değildir; sadece nefis ve mideden oluşmaz.İnsanın bir de ruhu vardır. Kalbi ve ruhu doyuran nedir? Para, zenginlik şöhret yaşlılığa engel midir, ölümü durdurabilir mi? İnsanın sonsuza uzanan isteklerine sınırlı bir dünya karşılık gelebilir mi? Hayır, bu soruların önüne geçemezsiniz,

mitler ve gerçekler *

-... .. kavga etmenin hiç de sanıldığı gibi ilişkileri çökerten bir davranış olmadığını anlatarak ezber bozmamızı sağlıyor.
-... .. hiç tartışma yaşamayan çiftler, artık aralarında tartışmaya değecek hiçbir şey kalmadığı içintartışmaz. ... ..
-İlişkilerde dürüstlük kesinlikle şarttır. ... .. Ama bu,”Daima aklınızdan geçeni pat diye söyleyin anlamına gelmez. Dobralık ile dürüstlük arasında fark vardır.

-“Aklından geçeni söylemek” türünden bir dobralık, aslında çoğukez saygısızlığın, kabalığın ve hor görmenin mazeretidir. ... ..

17 Şubat 2017 Cuma

mutluluk parfümü *

-Mutluluğunuzun sorumlusu ve kaynağı sizsiniz. Düşüncelerinizden siz sorumlusunuz. Hiç kimse bu dünyaya bir başkasını mutlu etme görevini üstlenerek gelmedi. ... ..
-Mümkün olmayan bir şey daha var. Başkasını değiştirebilmek. ... ..
-İnsanlar değişime karşı değildir ama değiştirilmeye karşıdır.
-Bu dünyada değiştirme gücüne sahip olduğunuz bir kişi var: Siz! ... ..
-Siz mutlu olduğunuzda zaten hem partnerini, hem de ilişkide olduğunuz diğer bütün insanlar sizinle birlikte olmaktan mutlu olacaktır. Başkalarını mutlu etmenin yolu, önce kendinin mutlu insan olmasından

aile olmanın püf noktaları *

-...Kadın ve erkek aile içindeki ilişkilerinde bir enerji alışverişi içindedirler.Yaradılışta, birbirlerine çekim gücü oluşturacak, kendi dengesi için karşı cinse ihtiyaç duyacak, meyledecek enerji yapısındadır. Eril enerji (erkek enerjisi) ile dişil enerjinin (kadın enerjisi) birbirine olan arzuları fizik kanunlarındaki (+) kutupla (-) kutbun birbirine olan çekimleri, arzuları kadar nettir. Bu arzu ve ihtiyaçla gündeme gelen aile bünyesinde, her biri diğerinin dengesini sağlar, birlikte dengeye kavuşurlar (hatırlatmak

kadın & eski yazılımlar

-... .. Malum ara ara bilgisayar yazılımları güncellenir ve eski yazılımla yeni bilgisayar kullanamazsınız. Ancak bizler 5-6 yaşlarındaki yazılımlarımızla 25-30 yaşındaki bedenimizi kullanmaya, yaşamı idare etmeye, ihtiyaçlarımızı gidermeye kalkıyoruz.  Ama olmuyor. İşte sonuçlar ortada; enkaza dönmüş, postürü bozulmuş bedenler, kahkahanın olmadığı gürültüler, yorgun bakışlar, birbirine dokunmayan çiftler, hazzın acıya, şükrün şikâyete dönüştüğü yaşamlar...
-Doğru bilginin sindirilip hayata geçirilmesi için kirli bilgi, yanlış inançlar, kopya hayatlar, koşullanmalar, birilerinin

16 Şubat 2017 Perşembe

Anadolu & Doğu ile Batı *

Doğu’nun devlet kavramı
-Tarihin hiçbir döneminde Doğu Anadolu, Osmanlı bütününün kaynaşmış bir parçası olmamıştır.İmparatorluğa katılan topraklarda devletin geleneksel mülkiyet düzeni uygulanıptimar sahipleri aracılığıyla devlet otoritesi uzak köşelere götürülürken , Doğu Anadolu bu sisteme bir istisna yaratmıştır. İmparatorluğa bağlanmakla beraber toprak mülkiyeti düzeni değişmemiş, feodal özellik taşıyan beylerin egemenliği kesintisiz devam

10 Şubat 2017 Cuma

Batılaşmak *

Sömürünün emrindeki araç: Batılaşmak
1800’lerin ‘Mukaddes İttifak’ı
-1800’lü yılların Osmanlı memleketinde hâkim zümrelerin (yüksek devlet memurları, mültezimler, tefeciler, yabancı işbirlikçileri, bey ve ağalar) çıkarınca işleyen bir ekonomik düzen yürürlüktedir.
Geleneksel yapıyla tam bir çelişki yaratan bu yeni düzen, artık müesseseleşmek, kendini hukukun güvenliğine almak, bütünlenmek aşamasına gelmiştir. Memleketteki bu yollu eğilimler, Batı’nın kendi sömürüsünü genişletmek, işbirlikçilerinin güvenliğini sağlamak amacı ve çıkarlar        ı ile tam bir uyum halindedir. Batı önce tavsiye yoluyla, sonra ekonomik ve siyasal baskıyla bu eğilimlere arka çıkacak, bir noktadan sonra onları zorla kabul ettirecektir.
-Batılaşma aynı zamanda bir kültür sorunudur. Ancak bütün kültürler gibi, sınıfsal tercihleri, sınırları çok az belirlenmiş bir ekonomik görüş ve onun hukuk sistemini de beraberinde taşır. Bir bakıma¸ temeldeki ekonomik gerçeğin yansımasıdır. Bu açıdan incelendiğinde bizdeki Batılaşma hareketleri, hâkim zümrelerin kendi çıkarlarını sağlama almak için giriştikleri ve bu çabalarında Avrupa’dan destek gördükleri bir tercih şeklinde belirmektedir.
-Batılılaşmanın ilk ve en büyük şampiyonları devlet yönetimindeki paşalar olmuştu. Reşit Paşalar, Âli paşalar, Mithat Paşalar vb. Bu paşalar, öteki vezirler ve devlet büyükleri, imtiyazlı durumlarına rağmen özledikleri can ve

9 Şubat 2017 Perşembe

Osmanlının son dönemi & yabancıların etkisindeki devlet *

-... .. Bu davranışlarda İngiltere öncü olmakla beraber, yalnız değildir: Islahat Fermanı’nı hazırlayanlar arasında Âli Paşa’nın olması ve İngiliz elçisinin yanısıra Fransız elçisi de bulunmaktadır. Nüfuzu günden güne artan ve Mahmut Nedim Paşa’yı kullanan Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç kararlarında göz önünde tutulması gereken bir ağırlık merkezidir.
-Yabancıların bu nüfuzu karşısında Osmanlı paşaları bir devletin yanına sığınmayı siyasi başarıları için tek çıkar

8 Şubat 2017 Çarşamba

Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları & Düyun-ı Umumiye *

Anlaşmalar ve Fermanlar
-... ..1833 Anlaşması kapitülasyonların yabancılara tanımış olduğu öncelikleri genişleterek onları yerli tüccarla eşit duruma getirmiş; ülke dahilinde de ticaret yapmak imkanı vermişti. ... .. Bu anlaşma İngiltere’yle 16 Ağustos 1838’de imzalanmıştı; bir eşini Fransızlar aynı yılın Kasım ayında Osmanlı Devleti’ne imzalattılar. Fransa’yı Löbek, Bremen ve Hamburg şehirleri (18 Mayıs 1839); Sardunya (2 Eylül 1839); İsveç ve Norveç (31 Ocak 1840); İspanya (2 Mart 1840); Felemenk (14 Mart 1840) Belçika (30 Nisan 1840); Prusya (22Ekim 1840); Danimarka (1 Mayıs 1841) ve Toskana (7 Haziran 1841) izledi.
-Türkiye ‘Tanzimat-ı Hayriye’den salah beklerken Avrupa’nın bütün ülkeleri hasta adam’ın başına üşüşmüş, mümkün olan en büyük lokmaları ondan koparmaya uğraşmaktadır.
-Tarihimizde genellikle ‘büyük kurtarıcımız, Batılılaşmanın müjdecisi’ olarak sunulan 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları, aslında, emperyalist yayılmasının birer aracı fonksiyonundadır. Bu fermanlar, özellikle 1856’dakinin temel niteliği, Batı kapitalizminin çıkarlarına uygun üstyapı kurtumlarını Osmanlı memleketinde bina etmektir. Tanzimat’ın, Batı’ya yaranmak için Hristiyan tebaaya tanıdığı haklar, aslında, Hristiyanların küçük bir zümresi olan işbirlikçilerin Avrupa’daki efendilerine daha rahat hizmetlerini sağlamak için kaleme aldırılmıştır.
-Islahat Fermanı’ında açıkca beliren durum , yabancıların kendi çıkarlarına maşa olarak kullandıkları zümreleri güçlendirmek, onların aracılığıyla hem ekonomik, hem siyasal konularda devletin içişlerine egemen olmak istemeleridir. Nitekim Islahat Fermanı’nın esasları Ali Paşa ile İstanbul’daki Fransız ve İngiliz sefirleri arasında kararlaştırılmış; padişah, fermanın girişinde, “Osmanlı Devleti’nin isteyen ve dostu bulunan devletlerin yardım ve himmetlerinden söz etmiştir.
-Islahat Fermanı’nın ayrıca Paris Anlaşması’na dahil edilmesi, yabancıların bu noktayı istismarına, sık sık içişlerimize karışmasına,

Osmanlı'da gerileme devri...*

Sosyal ve ekonomik yapı çöküyor
Devlet yönetimindeki yozlaşma
-... ..I.Ahmed ünlü Adalaletnamesi’nde (1604) rüşvetin devletin alt kademelerine kadar yayılmasından söz etmekte, özellikle kadrolardan yakınmaktadır. ... ..
-Memurlardaki, devlet adamlarındaki yozlaşmaya paralel olarak ilmiye zümresinin üst kademeleri ve eğitim sistemi de gerilemektedir. Ulemanın başı durumunda oaln ve günümüzün adalet, eğitim bakanıve diyanet işleri başkanı niteliklerini kendinde toplayan Şeyh-ül İslam, III. Murat dönemi,nden itibaren adi bir memur gibi azledilmeye başlamıştır. ... ..
-Ulemanın yozlaşması bütün eğitim düzenine yansımaktaydı. İmparatorluğun kuruluş ve gelişme döneminde büyük hizmet gören medreseler 17. yüzyıldan sonra gerilemiş, eskiden mantık, matematik, geometri gibi dersler öğretilirken şimdi şer’i derslere önem verilir olmuştu. Eğitimdeki bozulmanın başlıca nedenleri işsizlerin medreselere doluşması; medreseleri besleyen kaynakların (vakıflar) kuruması; müderrislik icazetinin (diplomasının), aynen kadılık görevi gibi, parayla satılması, rüşvet karşılığı verilmesi ve bundan ötürü her kesesi şişkinin hoca olabilmesiydi.
-Ulemanın yozlaşması sonuucunda bir zamanların göğüs kabartıcı düşünce ve vicdan hürriyeti , yerini koyu taassuba bırakıyordu.... .. iktidardakilerin aksi görüş savunanların kafir olduklarına dair bu dönemde fetvalar alınıp verilmiş, muhalifler ‘zulüm ve tedhişe maruz kalmış’; uğursuz oldukları gerekçesiyle vezirler görevlerinden uzaklaştırılmışlartır...
-Bu ters gelişim zamanla imparatorluğun temel direklerinden bir diğerini, din hürriyetini de zedelemiştir: Oysa, tam deyimiyle yetmiş iki milleti bir araya toplayan Osmanlılarda din ve ırk ayrıcalığı gütmek, imparatorluğun imparatorluk niteliğine aykırı düşmekte, bölünmeleri adeta teşvik etmektedir.... ..ilerdeki parçalanmaların ortamını hazırlamıştı. IV. Murat’tan başlayarak (1623) Hristiyanlara zaman zaman kötü muamele yepılmış, onların “... kıyafetleri,

7 Şubat 2017 Salı

Duyun-ı Umumiye *

VARLIK Fonu, Osmanlı’daki Düyun-u Umumiye’ye benziyor mu, benzemiyor mu?
Siyasi tavrımıza göre hemen benziyor veya benzemiyor diyebiliriz.Varlık Fonu hakkında gazete ve TV’lerden bugünlerde birtakım bilgiler edinmişizdir. Fakat mukayese yapmak için Düyun-u Umumiye, yani Osmanlı’daki Kamu Borçları İdaresi hakkında da bir şeyler bilmek gerekmez mi?

Kaldı ki, son iki asırlık çağdaşlaşma tarihimizin niteliğini anlamada en önemli anahtarlardan biri Düyun-u Umumiye’dir.

OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı’da parasal istikrarsızlık 16. yüzyılda başladı. Tanzimat devrinde yüzde 12’ye varan çok yüksek faizlerle Avrupa’ya borçlanıldı.

Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi yeni ekonomiyi bilenler yoktu. Osmanlı’da resmi finansman kurumları olmadığı için, geri ödeme riski de faizleri de yüksekti.

Sultan Aziz’in İngiltere ile rekabet edecek donanma kurma hırsı borçlanmanın önemli kalemlerinden biriydi.

1875 yılında Osmanlı devletinin tüm gelirleri 18 milyon sterlindi. Yılda 11 milyon sterlin faiz ve taksit ödüyordu; toplam 200 milyon sterlin olan borçları için!

1877-1878 (Plevne) Savaşı’nda Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi.

Zaten ekonomik krizde olan Osmanlı bütün Tuna vilayetini kaybetti, yüzbinlerce göçmen İstanbul’a yığıldı. Üstelik Osmanlı’ya ağır bir savaş tazminatı da yüklendi.

Devlet iflas etmişti; borçların faizlerini bile ödeyemiyordu.

II. Abdülhamid 1881 yılında Düyun-u Umumiye (kamu borçları) idaresini kurdu.

28 Ocak 2017 Cumartesi

iyileşmedeki engeller *

-... .. Yaşanmışlıklar, biliçaltı kalıplar, koşullanmalariçinde boğulduğumuz duygular bedenin orijinal tasarımını bozup arazlar ortaya çıkarırken, ancak değişim cesaretini gösterebilenler iyileşme sorumluluğunu ele alır.
-Değişim cesaretle sorgulamayı gerektirirken, sorgulama ancak özgür bir zihinde mümkündür..Özgürlük bir başkaldırı değildir.
-Özgürlük beşeri prangalardan, kalıplardan, koşullanmalardan, açgözlülükten, hırstan, öfkeden, nefretten, aşağılık duygularından sıyrılmak, latif duygularla sarılıp sarmalanmaktır.... ..
-Elindekini kaybetmekten, yeni

düşünce-duygu-davranış *

-İnsan beynini bilgisayar gibi düşündüğünüzdeçalışabilmesi için bir yazılıma ihtiyaç olduğunu anlarız. Beyin bilgisayarını çalıştıran yazılım programını ‘zihin’ olarak ifade  ederiz. Zihin yazılımı 3D (düşünce-duygu-davranış) farkındalığı programıdır. Program, düşünce-duygu-davranış sırasıyla çalışır.Hayati durumlar dışında bu sıra hiç değişmez. Düşünce ve duyguların davranışa dönüştürüldüğü alan bedenimiz. Düşüncelerle oluşan duygu durumuna göre bedende değişik kimyasal maddeler salgılanır.
-Bu kimyasallar duygunun mesajını hücrenin yüzeyindeki  reseptörler (alıcı) vasıtasıyla hücreye iletir. İletilen mesaja göre hücrenin cevabı-davranışı ortaya çıkar: Epigenetik ilkelere göre , genler kendi kendine yaşamsal ifade bulamaz. Genetik potansiyel faktörlerle gelen mesajlara göre kendini ifade eder. Bu bilimsel gerçkler bize tercihlerimizin bizim ne kadar önemli olduğunu, bedenimiz ve yaşamımızdan , geleceğimizden sorumlu olmamızın mantığını ifade eder. Neye ne kadar müdahale edebileceğimiz, bedenimizi ve yaşam algımızı nasılyönlendirebileceğimiz, kendimizi nasıl iyileştirebileceğimizin yaradılış kanunlarıyla belirlendiği ve bu kanunlar çerçevesinde her ne yaşarsak yaşayalım, iyileşmeyi, huzuru, mutluluğu yaşamamıza çekebileceğimizin bilgisi de saklıdır epigenetik biliminde. Nasıl mı?
-Öncelikle sağlıklı beslenme, toksit maddelerden uzak kalma, yaşam içinde aktif olma. Bu maddelerin detayını bildiğinizi farz ederek zihnin beden üzerindeki gücü üzerinde duracağız.
-İlginçtir ki, zihnin beden üzerindeki gücünü ilaç şirketlerinin çalışmaları kanıtlamaktadır. Yeni bir ilacın etkinliğitest edilirken plasebo (içinde tedavi edici madde oolmayan , ilaç taklidi ile karşılaştıruılır. Hastalar iki gruba ayrılır, birinci gruba plasebo verilir. Bazen plesabo alanlarda ilaç alanlara yakın iyileşme gözlenir. Yine kendi pratiğimde çok yaşadığım bir durum şu ki, hasta, verdiğim ilacın prospektüsündeki yan etkiler bölümünü okuduysa milyonda bir görülen yan etki onda ortaya çıkabilmektedir.

-Çocuğu olanlar bilir, belki siz de yaşamışsınızdır.O günkü sınavına çalışmayan çocuk sabah ateşli kalkar, karın ağrısı ya da ishali vardır.”Peki bugün evde kal” dediğiniz an iyileşiverir. Bir iki saat sonra ise sokakta arkadaşlarıyla oynamaya başlar.... ..

26 Ocak 2017 Perşembe

Karar anı *

-... .. aşağıdakilerden hangisi sizi temsil ediyor?
*Erkek gibi kadınım
*Kocamın cinsel isteklerini vazife gibi yaparım, benim için çok gereksiz.
*Evde çoluk çocuk varkenben nasıl rahat hareket ederim ki?
*.... ..
*Kronik ağrılarım akşam saatlerinde tutar.
*Kadın toplantılarında bakımlı özenli olup evde eşimi eşofmanla, özensiz karşılarım.
*Yatarken gecelik giymem, pijama tercih ederim.
*Aşırı kilolarımla barışığım, kaybetmek istemem.
*Cinsel yaklaşmayı eşimden beklerim, ben öyle cilveleşme falan

yaşanmış hikâye *

... .. L.T. üniversite mezunu, kariyer sahibi, entelektüel düzeyi yüksek bir kadın. ... .. Herkesin yardımına koşan, kimseye hayır diyemeyen, herkese yardımcı olmaktan mutlu olan bir yapısı olduğunu söylüyor...
-Bu özelliği artık onu yormasına karşın, çevre tarafından takdir edilmek de hoşuna gitmiyor değil. 30 yaşındayken annesi geçirdiği trafik kazası sonucu felç oluyor ve bakımı ailenin fedakâr bireyi olan L.T.ye kalıyor.
-Bu durumda L.T., kendini hayatına dair hayallerinden vaz geçmek zorunda hissediyor. Ruhu ve bedeni bir hayat arkadaşı arzularken, bilinçaltı öğretileri

24 Ocak 2017 Salı

Sahip olmak veya olmamak *

-... . İnsan yattığı yerden beslenmez, emek sarf etmeden mutluluğu elde edemez. Hani denir ya, aşk emek ister. Öyledir, mutluluk için sorumluluk gerekiyor. Hırs göstermeden, açgözlü olmadan, köşeyi dönmek için yanlış yollara sapmadan insan rızkını temin edebilir. Hırs büyük bir felakettir., kanaat büyük bir zenginliktir. ... ..
-Doğanın, varlığın sahibi değiliz. Taksimatı insanlar yapmaz. İnsanların kontrolünde olan şeyler var, olamayan şeyler var. Böyle olduğundan, insan gücünden fazlasına yönelmemeli, elindekiyle yetinmeli. Elindekiyle yetinmeyen ve bundan mutlu olmayan, sahip olmayı düşündüğü

Kişi ve toplumun huzuru *

-... .. Mutluluk, insanın içiyle ilgili bir durum, dışarıdan bir şeyle insanın içine karşılık gelinmez. Arabalar evler edinerek insandaki boşluğu dolduramazsınız. Açgözlülüğün doyması için dünya dahi yetme, dahası gerekir. İnsan böyledir, dünya onu tatmin etmez. Yaşlanmak istemez, ölmek istemez, ölümün bir son olmasını istemez. İnsan sınırlı olan dünyadasonsuzu ister. Böyle bir varlığı zenginlikle, arabayla, yakışıklı ve güzel bir eşle doyuramazsınız. ... ..
-... ..Çünkü anlar ki, dünya sevgisiyle kalbi tatmin olmuyor. ... ..
-Bu yüzden anlamın altını çizmek gerekir.

Bedenini keşfet *

-Beden, ruhun dünya yolculuğundaki elbisesi, bilinçaltının kendini ifade  ettiği alandır. Bilinçaltının görevi sahip olduğu canlıyı güvenli alanda tutmak, onu korumak, kolamak, hayatta kalabilmesi adına gerekli enerji akışını bedende sağlamaktır.
-Yaşam boyunca bu amaçla üretilen birçok enerji, bedende döngüsünü tamalamadan bloke olur. Bedeni güvenli alanda tutmak için ‘kaç veya savaş’ programıyla enerji açığa çıkar. Eğer

22 Ocak 2017 Pazar

Değerinizin farkında mısınız? *

-... .. Özsaygı ve özgüvenden yoksun kadınlarımız kendisini sevmezken, başkasının onu sevmesini bekler durur...Kadınlarımızın değerli olmak adına geliştirdiği ego savunma mekanizmalarına şunları örnek geliştirebiliriz;
*Erkek gibi kadın olmak
*Çocuk doğurmak
*... ..
*Ailesi için saçını süpürge etmek(takdir edilme)
*Sık sık hastalanma, acillere kaldırılma (sevgiyi test etme) ... ..
-... ..Değersizlik inancı bir kere kadının kanına girmeye görsün ....
-Kısacası kadınları memnun etmek mümkün olmayacağı için adam biraz akıllıysa boş verir aldırmaz.  Ama kadın akıllıysa eninde sonunda

20 Ocak 2017 Cuma

Kadından erkeğe şiddet *

-Kadınlar erkekler kadar güçlü olmadıkları için erkeklere fiziki şiddet değil, daha çok psikolojik şiddet kullanırlar. Surat asmak, dırdır etmek, bütçeyi aşacak harcamalar yapmak cinsel birlikteliği elinde koz olarak kullanmak, erkeğin ailesini dışlamak, kurban psikolojisine girip acıların kadınını oynamak, çocukların gözünde babayı değersizleştirmek, erkeği aşağılamak giibi...

-Kadın şiddeti erkek şiddeti kadar anlık değildir. Yavaş yavaş, ince ince , süründüre süründüre öldürür.

19 Ocak 2017 Perşembe

yaşanmış hikâye *

Kendini beğenmişliğin acı faturası
25 yıllık evliliğinde cinselliği hep külfet gibi yaşamış olan S.T., eşinin kendisini aldatma nedeni olarak cinsel yaşamlarını gösterdiğinde destek almaya karar vermiş. Bana danışmaya geldiğinde eşinin kendisine dönmesini istiyor, fakat ne yapacağnı bilmediğini , cisel yaşamını da makul seviyeye getirmek istediğini söylüyordu... Eşi yıllardır S.T.’ye beklentilerini söylemiş fakat o hep duymazlıktan gelmiş. Durum eşini kaybetme noktasına gelince cinsel hayatına çeki düzen vermesi gerektiğini anlamış.
S.T., evin tek kızı olarak

Eşitlikçi Gergin Kadınlar *

-... .. Erkeklere duydukları bu kızgınlık kadınların rekabet duygularını körüklüyor. ... ..
-Erkeklerle girişilen bu kızgınlık yarışı kadınların en asli özelliklerini kaybetmelerine sebep oluyor. Kadınlığın yumuşaklığını, letafetini kaybeden kadın erkeğimsi, tuhaf bir varlığa dönüşüyor.... ..  Kadın erkeğe erkek de kadına muhtaç yaratılmıştır. Kadın sevme ve sevilme arzusunu gidereceği erkeği, hayat yoldaşını bir düşman olarak görmeye başlayınca, kendini onun zararlarından korumak için tedbir olarak onu kontrol altında tutma yoluna gidiyor. Bu da kadına gerginlik olarak geri dönüyor.
... ..
Çalışmak Kadınları Nasıl Etkiliyor
-... .. Kadın iş güç peşinde koştukça erkekle aynileşiyor ve kendi yaratılış rolünü kaybederek erkekten rol çalmaya başlıyor. Erkek gibi davranıyor, erkek gibi konuşuyor, erkek gibi bakıyor.Kadın yaratılışındaki letafeti, nezaketi kaybediyor. Evinde de kocasına dışarıdaki gibi mücadeleci ve erkeksi davranıyor.
-Erkek de kendi rolünü bırakmak istemiyor fakat bırakmak zorunda kaldığındane yapacağını, nasıl yapacağını şaşırıyor.
-Bu rol karmaşası içinde kadın mutsuz, erkek mutsuz oluyor, aile kurumu çöküyor.

-Yapılan araştırmalar başarı ve kariyer peşinde koşan kadınların, kadınlık hormanlarının giderek zayıfladığını ortaya koyuyor. ... .. 


İyileşme enerjisini boşa harcama *

-Sağlığı korumak veya iyileşmek için, hücrelerimizin ihtiyacımız olan enerjiyi geçmiş ve geleceğe harcamayın.Geçmişe “ahlayıp vahlamak’ ya da gelecek kaygısıyla telaşlanmak vücudun şu an ihtiyacı olan enerjiyi harcar ve vücut savunmasız kalır. Huzur için yaşadığımız ana, o an var olanlara, kolaylıkla alabildiğiniz nefesi verebildiğiniz farkındalığında şükretmek ne kadar önemliyse , sağlık için de bir o kadar gereklidir.
-Kaygılı insanların aynı zamanda hastalıklı insanlar da olduğunu da söyleyebiliriiz. Daha hamile kalmadan doğumla ilgili kaygıları yaşamak, ‘genç yaşta erken menepoza girer

18 Ocak 2017 Çarşamba

Devraldığımız Mutsuz Kadınlık Mirası *

Çocuklar, büyürken en çok model alma yöntemiyle kimlikler üzerinden algılarını inşa ederler. Kuşkusuz kız çocukları için anneleri, erkek çocukları için babaları bu kimlik inşası için rol model niteliğindedir. O sebepledir ki, ya anne- babamıza benzeyen eşlerle evleniriz ya da onlara hiç benzemeyen birilerini seçmeye çalışırız. Ya onlar gibi bir ebeveyn olmak isteriz, ya da onlara benzememek ve değişmek için elimizden geleni yaparız.
Bir kız çocuğunun büyürken, zihninde oluşan kadınlık algısına  dair bir video seyredebilseydik, genellikle sürekli kadın ve anne olmaktan

17 Ocak 2017 Salı

“Sosyal entropi”ye uygun aile yaşantısı ne demek? *

Entropi, termodinamiğin ikinci yasasıdır. Bu yasaya göre evrende herşey düzensizliğe doğru kaçınılmaz bir biçimde gider. Dış kontrol yoksa sıcak su soğur, aydınlık yerini karanlığa değiştirir, yeni eskir, genç ihtiyarlar, canlılar ölür, odamız kirlenir ve evren genişler.
-Her canlının kontrol alanı avrdır. O alandan sorumlu olarak; evimizin bahçesine bakmazsak orayı ayrık otları kaplar, işlerimizi ihmal edersekiflas ederiz veya kovuluruz, vücudumuzu ve evimizi

Vücudun statik enerjisi *

Prof.Dr.Bruce Lipton, İnancın Biyolojisi kitabnda “Kendinizi birey olarak düşünebilirisiniz ama bir hücre biyoloğu olarak ben tek hücreli 50 trilyon vatandaştan oluşan dayanışma içindeki bir toplum olduğumuzu söyleyebilirim” derken, her bir hücremizin ayrı ayrı bir dünya ayrı bir mükemmellik içinde ‘biri bir diğerinin hayatta kalabilmesi için sürekli dayanışma içinde olan bireysel organizmalar’ olduğunu ne kadar güzel anlatmış.
-İşte bu organizmalar

16 Ocak 2017 Pazartesi

annler, kızlarınızı ayakları üzerinde duracak şekilde dengeli, özgüvenli ve bilinçli olarak yetiştirin *

-Eşine nasıl davranacağını bilmeyen, yapacaklarını eksik ve yanlış yapmaması gerekenleri yapan, bunlar söylendiğinde ise savunmaya geçen bir hanım tipi, insanın ömründen ömür çalar. ... ..
-“Kızım nasıl davranırsa eşi ondan memnun olur, eşin memnun olması aynı zamanda Allah’ın memnun olması anlamına gelir.” diyen bir anne modeline ihtiyacımız var. ... ..
-Okul okumuş fakat insan okumayı öğrenememiş, kitap okumuş fakat duyguları, sevinci, hüznü okumayı öğrenememiş, pahallı bir gömleğin kıymetini bilirken insana kıymet vermeyi öğrenememiş, para kazanmayı

Ayna ayna söyle bana *

Birlikte olduğunuz kişiyle ne kadar uyumlusunuz? Onunla ilgili ne kadar uyumlusunuz? Onunla ilgili gerçekte ne bilmek isterdiniz? Mesela bedeninin en duyarlı olduğu üç noktasını hiç ona sordunuz mu? Ya da o size sordu mu? Sırf aynı yemeklerden hoşlanıyorsunuz ya da ikiniz de köpek seviyorsunuz diye mutlu, doyumlu bir ilişkiniz olmasını bekleyemezsiniz.

13 Ocak 2017 Cuma

Eşinizin kişiliğini hedef almayın *

-Eşler genellikle, eleştiriyi kişiliklerine yapılmış bir saldırı olarak algılar. Eleştirilen taraf , “Eşim beni sevmiyor, aşağılıyor, küçük görüyor” diye düşünmek yerine, eleştirilen davranışı neyse onu düzeltmeye çalışmalıdır.
-Eleştiride dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, karşıdaki insanın kişiliğini hedef almamaktır. ... ..
-... ..insan doğası gereğiher zaman değiştirilmeye tepki verir. Bu da problemleri içinden çıkılmaz hale getirir.. ... ..
-Bu tarz  bir hitaba maruz kalan kişi , sorun çıkmasın diye birkç keregönülsüz olarak eşinin istediğini yapar ama bunu devamlı hale getirmez. Eşinin değişmesini isteyen kişinin , “Birlikte nasıl vakit geçiririz?” diye düşünerek buna uygun ortamlar hazırlaması yani önce kendisi şartları hazırlayıp ondan sonra karşı taraftan özveri beklemesi daha sağlıklı bir iletişim tarzıdır. ... .. Özellikle erkekler, kendilerine bir şeyi yapmaları gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmazlar. Bu yüzden kadın, eşine yol göstermek yerine zemin hazırlama yolunu seçmelidir.






Mutluluk nerede? *

Çiftlerin çoğu, mutlu olmak bir yana, en iyimser haliyle mutsuz değildir. Birbirlerini değiştiröekle geçer ömürleri.
-Oysa mutsuz olmamakla mutlu olmak arasında dağlar kadar fark vardır.... ..
-Zihniniz bir tarladır. Düşünceleriniz de tohumlar. Zihninize ne kadar düşünce tohumları ekerseniz o tür meyveler alırsınız. ... ..
-... .. beyin seçici algılar. Neye odaklanırsanız onu algılarsınız.
-Olumsuzlukları görmemeniz gerektiğinden söz etmiyorum elbette; olumsuzlukları görün ve içinizdeki olumluya odaklanın. Partneriniz için de olumluya odaklanın.

12 Ocak 2017 Perşembe

İyileşmede duygusal reçeteler *

-Kaliforniya’daki bir araştırma ve eğitim sağlık merkezinden (California College of Natural Medicine) Dr. Theresa Dale’ye göre; hastalık, bir deneyim ya da inançla ilgili duygu ve hislere direnmenin sonucu ortaya çıkar. Duyguların ifade edilememesi ise çoğunlıkla küçük yaşlardan itibaren’şartlı refleks’ kalıbıyla öğrenilir.
-İyileşmenin ve sağlıklı kalmanın en önemli kuralı, depolanarak bedende gerilim hattı oluşturan duyguları açığa çıkarmak, akıtmak ve bedenin enerji dengesini sağlamaktır.
-Duygular bedende somut deneyimler olarak hissedilir. Kalpte

11 Ocak 2017 Çarşamba

Мужчины и женщины



eleştiri sevginin düşmanıdır *

- ... ..Erkek ve kadının kadın-erkek iletişiminden beklentisi birbirinden farklıdır. Erkek bir sorun olduğunda kabuğuna çekilerek düşünür ve çözüm üretir... Yani erkek çözüm odaklıdır. Kadın ise sorunu çözmeyi hedeflemez, onu eşiyle paylaşmak ister. Erkek iletişimin bilgi aktarımı; kadın ise yanlızlığı giderme ve paylaşma boyutunu önemeser. Bir başka deyişle , iletişimde erkeği sonuç, kadını ise süreç ilgilendirir.
-İki taraf da birbirinin bu yönünü dikkate almazsa, ilişkide sürekli iletişim hataları meydana gelir. Örneğin erkeğin yaptığı sekiz işten  üç tanesi yanlış

İki kişilik mutluluk *

-Çocukluk yaraları iyileştikçe kişi bütünleşir.
-Bütünleştikçe sevme yeteneği gelişir.
-Sevmesini öğrendikçe sevilir.
-Sevildikçe çiçek açar.
-Çiçek açtıkça kokusunu daha güzel sunar.
-Geliştikçe ve güçlendikçe daha çekici ve sevilesi insana dönüşür.
-İlişkinin birlikte gelişim ve dönüşüm yolculuğu olduğunu fark ettiğimizde hayat mucizelerini bize gösterir. 
-Daha doğrusu biz bu mucizeleri görecek kıvama geliriz.

Çocuk ve aşırı baskıcı tutum *

-Aşırı baskıcı tutum, aşırı koruyucu tutum gibi negatif sonuçalar verir. Baskı ve şiddetle yetişmiş çocuklardiğerlerine oranla daha fazla özgüven sorunu yaşarlar. Dayak yiyen , aşırı ve ani tepkiler gören çocuklar doğru davranışı öğrenmekte zorlanır.
-Cezadan kaçmayı öğrenir ama neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini anlayamaz.
-Dayağın öğretiici bir yanı yoktur. Cezayı ödersin biter.
-Öğreticiliği yoktur ama öfkeye sebep olabilir. Öğrendiği şiddet içerikli davranışları, sorunlarını çözmek için kullanabilir.

zahmet çekmeden büyüyen / büyütülen kişiler *

Her şeyi hazır bulan, zahmet ve emek çekmeden büyüyen kişiler, sorun çözme becerileri konusunda yetersiz kalır.





























10 Ocak 2017 Salı

sevgi değer gördüğü yere akar *

İş hayatı ile aile hayatı arasında dengenin bozulması... ve hayal kırıklığı...
-... .. Korku sevgiyi bastırır. ... ..
-... .. “zararlıyı biriktirmek, patlamayı hızlandırmak demektir”. ... ..
-... .. düşünülmesi gereken çok önemli bir boyut da duygusal boşluğun, sözlü ve fiili şiddetin ve ilgisizliğin yol açtığı ahlâki dejenerasyon. Sürekli acı ve aşağılayıcı sözlerle birbirinin gönlünü yaralayanların, sorunu düzeltmesi için çaba harcamadıkları veya çabanın yeterli olmamasından dolayı, cinsel hayatları da sekteye uğramaktadır. Giderek monotonlaşan

3 Ocak 2017 Salı

Güçlü rüzgârlar kökleri zayıf ağaçları sürükler *

-... .. Bir de psikolojik rüzgârlar vardır ki, güçlü estiklerinde fırtınanın zararıyla mukayese edilemeyecek tahribatlar yaparlar. İnsanlar yetişkinlik çağına erişip hayata atılıncaya kadar pek çok gelişim evrelerinden geçerek olgunlaşırlar. Bu aşama, doğum öncesi ve bebekliği kapsayan çağdan itibaren , “çıraklık okulu” kabul ettiğimiz ailede başlar. Aile fertlerinin ve çevremizdeki yakınlarımızın da katkılarıyla gerçekleşir.Kendini, çevreyi, insanları ve dini tNIMk, çalışmayı sevmek, güven içinde büyümek bu devrede gerçekleşir.
-Bir çocuk, ailesinin kendisini sevip değer