3 Ocak 2017 Salı

Güçlü rüzgârlar kökleri zayıf ağaçları sürükler *

-... .. Bir de psikolojik rüzgârlar vardır ki, güçlü estiklerinde fırtınanın zararıyla mukayese edilemeyecek tahribatlar yaparlar. İnsanlar yetişkinlik çağına erişip hayata atılıncaya kadar pek çok gelişim evrelerinden geçerek olgunlaşırlar. Bu aşama, doğum öncesi ve bebekliği kapsayan çağdan itibaren , “çıraklık okulu” kabul ettiğimiz ailede başlar. Aile fertlerinin ve çevremizdeki yakınlarımızın da katkılarıyla gerçekleşir.Kendini, çevreyi, insanları ve dini tNIMk, çalışmayı sevmek, güven içinde büyümek bu devrede gerçekleşir.
-Bir çocuk, ailesinin kendisini sevip değer
verdiğini bilirse, bu sosyal çevresine de güçlü bir bağla bağlanır.
-Eğer temel güven duygusunun oluştuğu ve geliştiği dönemlerde eksik ya da yanlış yaklaşımlar yüzünden bu bağ yeterince sağlam oluşamamışsa rüzgârlarla savrulmaya hazır bir yapı var demektir. Peki güçlü bağlarla dengelei yaşayanlara, güçlü rüzgârlar isabet etmez m? Eder elbette. Fakat böyleleri sağa sola meyillense de dengesi bozuluyor gibi olsa da çoğunlukla kısa sürede kendini toplar ve ayağa kalkar. Tutunduğu dal kavi, ayakları merkezde sabit olduğu için bu böyledir.
-Bir merkeze bağlanmak ihtiyaçtır. Bizler, din müessesiyle Allah’a sarsılmaz bağlarla bağlıyız. Bizi doğrularda sabit kılan, Allahla olan mutabakatımızdır. Bu bağ ne kadar güçlü olursa direncimiz de o derece yüksek ve güçlü olur.
-İnanmak fitrî bir ihtiyaçtır.
-Bu ihtiyacı, gerçek bağlantı noktalarıyla ve doğru merkeze  bağlanarak gideremeyenler, bağlanacakları başka merkez ararlar. İnançsızlık ve şüphe rüzgârları, bağlantıları olmayanlar ya da zayıf olanları kolaylıkla sürükleyebilir. Sürüklenenler ise bu ihtiyacı gidereceğini düşündüğü her limana demir atma eğilimi içindedir.
-Ailesinden yeterli ilgi, sevgi ve değeri göremeyen gençler, bunları bulma arayışına girer.Özellikle de gençleri etkileyebilmek için dış ortamda çeşitli tehlikeler ve tuzaklar hazır bekler. Ve bunlar öyle güçlü rüzgâr oluştururlar ki donanımsız, ailesiyle bağlantıları zayıf ya da kopuk gençler, kolaylıkla  o yöne sürüklenebilir. İnsan aç olduğu şeyin arayışına girer. “Gel bize katıl, her istediğine kavuşursu, bizim adamımız ol.Şu öemli görevi sana verelim, sen bizim için mnemlisin , erkek adam cesur olur.” diyen sıcak bir çağrı, üç dört gün aç kalmış birisine, “Gel şu sıcak çorbayı iç.” demek kadar caziptir.
-Evde adam yerine konmayıp sürekli eksiği bulunan, beğenileyip eleştirlen, aşağılanan gençler, arkadaşlarının ikra ettiği sigarayı kendisine erkek havası versin, kabul görsün, reddedilesin diye içer. Sigarayı içerken tutuşuyla, üflemesiyle oluşan havanın , kendisini yetişkinlere benzeteceğini düşünerek benimser.  ... .. Başlangıçta, “Ben tiryaki değilim, istediğim zaman bırakabilirim.” der ve bu düşünce onu ilerletir. Daha sonra bir de bakar ki çelik halatlarla kuşatılıvermiş ve ne yazk ki kurtulması da zannettiği kadar kolay değil.
-Zararlı alışkanlıklara başlamak böyledir, internet alışkanlığı böyledir, hırsızlık ve yalancılık böyledir. Hatta çete, örgüt ilişkileri ve uyuşturucu kullanmı da böyledir.
-Bunların neredeyse tamamına yakınının kökeninde; bozuk, sevgisizve huzursuz bir aile ortamı yatar. İlgiye ihtiyacı olanlar, ilgiye götüren rüzgâra kapılırlar.
-Sevgiye ihtiyacı olanlar sahte de olsa kısa süre de sürse o özledikleri sevginin peşinden sürüklenirler. Sevginin gölgesinde bir anlık nefeslenmek bile insana çok cazip gelir. Evli oldukları halde eşlerinden hak ettikleri sevgiyi, ilgiyi ve yakınlığı göremeyenlerin sürüklendikleri çukurlar yürek paralayıcıdır.
-Aslında hepimizin, özellikle de çocuklarımızın bu motive edici güce çok ihtiyacı var. ... ..
-... .”Aferin, çok iyiydin. Seni çok seviyorum, iyi ki sen varsın, ne güzel yapmışsın, çok beceriklisin.” gibi sözlerle sevgi rüzgârları oluşturursak ... ..

-Tabii yerinde ve sürekli doğru davrandığımızda bu böyledir. Eksik yönlerini değil, güçlü ve iyi yönlerini fark edersek; bize inanır ve güvenirler. ... ..

*Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ıı  – Saliha Erdim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder