5 Ağustos 2015 Çarşamba

bardağı taşıran son damla

Fazla naz aşık usandırır - birinci bölüm
Program sunucusu katılımcıyı sabırla dinliyordu; Karşı taraf, “Problem var. Uzman desteği gerektiğini düşünüyorum, ...” dedi. “Bir, iki, beş yılın sorunu değil yaşadıklarımız. Uzun süredir hissettiklerimi anlatmaya çalıştım. Anlatamadığımı düşünüyorum. Uzman yardımıyla çözüm
bulabilmeyi ümit ediyorum,” diye sözlerine devam etti.
-Üzerimdeki aile baskısı ile baş edemiyordum.
-Ümitsizce sessiz feryatlarını duyurmaya çalıştı... ..“Henüz çok erken. Sizin taleplerine hayır demiyorum. Bari seçme hakkımı kullanabilseydim. Bu devirde çobanlar bile seçme hakkını kullanıyorlar... .. “
-Ya isyan ederek ailemle bağlarımı koparacaktım ya da kadere razı olacaktım.
-Kabullendim bile diyemem... .. Başıma gelecekleri beklemye başladım.
-Daha önce başka ortamlarda karşılaşmıştık... ..
-Bu seferki planlı biraraya getirilmek oluyordu... ..
-“20’li yaşlarda … … acemi olduğumu biliyordu; bu mazeret değil, belki..., ancak henüz hazır değildim  ... ..
Emirvaki karşısında kaldı...
-Birazda çekinerek “Emir vaki karşısında kaldık,” deyince umursamış görünmedi.
-Arkasından  “Oldu bittiye geldik,” deyince de etkilenmemişti. Umursamadı bile .... sonuçlarına katlanırım edasıyla. ... ..
-İsyan edecek inisiyatife de sahip değildim... ..
-Kabullendim. Rolümü oynamaya çalıştım.
-Yıllar içinde bağlandım.
-İnsan evdeki muhabbet kuşuna bile bağlanıyor.
Bu işin sayısı olur mu?
-60’lı yaşlara merdiven dayanıncaya kadar her dönemde sorun vardı. Başkaları haftada şu kadar, biz bu kadar , her duruma kılıf uyduruluyordu ... tam zamanı … baş ağrısı bahane ... arkamı döneyim... sorunlara arka dönülür mü?  ... ört ... ışığı kapat ... adem elması-dirsek... sakız çiğne... gözlerini havaya dik ... tahammül gösteriyor... sabırla bitmesini bekliyor ... gönülsüz, mecbur kalmış.. vazife yapar gibi ... işkence görüntüleri ... acı çekiyor gibi... .. inleme sesleri.... eski Türk filmlerindeki gibi ... tecavüzcü Çoşkun’u hatırlıyorsunuz.  ...zamanlama bilerek seçilmiş gibi... tırnak ucuyla kazıya kazıya bir yerlere mi geleceğiz...... terapist sordukça adam anlatıyordu. Ne de çok birikmiş sorunu varmış...
-“Peki ilerleme yok mu?” dedi uzman;  “Korse”den “zırh”a geçmemiz yılar aldı...”don”a kaldık ...
-Alınacak çok mesafe var da, zaman kaldı mı? bilinmez .... ... neden? Kol uçlarından ve ayak bileklerinden lastikli, fırfırlı ve yerlere kadar pazen .…  estetik / ambalaj / görünüm  önemli değil mi?
-Mevsimine göre kısa kollu ya da kolsuz olanlar da var ama sırtı ... açık olmaz... ..
-Dar olmaz, sıkılırım, sıkarım...
-Her şey dahil 10 dakika ile sınırlı... ..
-Şimdi olmaz...
-Bugün hava soğuk...
-Üff çok sıcak ...
-Elleme,... manavdayız sanki....sebze mi seçiyoruz
-Me, ..ma.. koyun gibi olacan.... ..
-Üstüme ...gelme, ... bak çarpıntım gelecek ….
-Zamanımıza tekrar dönelim...
-Her şey planlı mıolur?
-Kendiliğinden harekete geçilemez mi? .... ...
-Kötü kadınlar mı ... ..
-Bu kadar alış-veriş yeri sadece kötü kadınlara mı hizmet veriyor... ..
-Tamamına yakınını .. satın aldım.  ....
-Bardağı taşıran damla; ... el çabukluğu ile değiştirildi .... ..
-Sekiz ay ara (Aralık-Ağustos), daha önceleri de ara verdik. Ağrılarım arttı ...
-Lafın yeri geldi, kitaplardaki bilgileri yorumsuz paylaştık; söylenenler mi, kitaptaki bilgiler mi doğru... “... bakan gözlere zebanilerin akıtacağı erimiş kurşun” hepsi uydurmaymış ... ..
-Çok sayıda kitap okuyorum, anlamaya çalışıyorum, varsa eksikliği tamamlamak, varsa hata düzelmek için...  ...
-Doğruyu nerede aramalıyız? Referans ne olmalı? Dini kitaplar mı? Oraya bakarsak taraflara düşen görevler / sorumluluklar açık değil mi?
-Meseleyle boğuşacağına / uğraşacağına kendi işini kendin hallet mantığı... Sekiz ay içinde zonanın farkına varılmaz mı?
-Hep “ben haklıyım” duygusu... ..
-“Benim doğrularım doğrudur” bakış açısı gerçekten sağlıklı mı?
-Biraz da başkalarını değerlendirmelerini dinleyemez miyiz?
-Hatta uzman desteği formülünü düşünmemiz gerekmez mi?
-Bu aşamaya bile (azgın teke–paronayak benzetmelerinden sonra) son iki üç yılda gelebildik.
-Siyah beyaz örneğinde olduğu gibi hep ben doğruyum , ya da, hata “hep bende” ya da “hep karşı tarafta” diyebilir miyiz?
-Trafik kazalarında olduğu gibi hatanın paylaşımını yapabilmeliyiz…. ..
-Sorumluluklarımızın farkında olmayı bekliyorum. Tedavi gerektiren rahatsızlığım varsa buna da hazırım .... ..  
-Anlamak için okumaya devam ediyorum... ..
-Fedakârlık karşılıklı olmalı ... ..
-Kadın….  ruhu hassas.. …  biraz eğri ve kırılgan ….zorla doğrultmaya kalkarsan, bükülür, incinir, yıpranır ve kırılabilir …
-İnsan neden evlenir…. .Allah’ın emri peygamberi kavli.. .. tamam doğru da… uygulama nasıl olacak …   lezzetli yemekler, akşam içine gireceğimiz bir evimiz, güzel eşyalarımız… …  ara sıra seyahate çıkmak …. .. muhabbet etmek ..  .. ..  birkaç çocuk sahibi olmak … sonra sessizce yan yana oturalım .. …  uzaktan bakışalım.. …şimdi değil, sonra… başım ağrıyor… ne bitmez baş ağrısıymış.. .. ..
-Baş ağrısı bitti, yeni bahaneler türedi.. ..
-Çocuk yapmak uyumlu eş olmak için  tek başına yeterli mi .. .. .. ön şart mı… ..    eşlerin farklı öncelikleri olmaz mı,  .. .. .. bunlar arasında denge sağlansa fena mı olur ... ..
-İşler benim şartlarımda yürür .... ..  ..
-Dışarıda kendime gösterdiğim özeni evde gösteremem .. .. ..
-Neden sıkıntıya gireyim.. .. ..
-Ben ne dersem o olur... ..
Azgın teke
-“Azgın teke sendromu” benzetmeleriyle yakışıksız kıyaslamalar… ..  .. argo sıfatlarla aşağılamalar ….  paronaya benzetmeleri …. sorunu görmezden gel… .. düşünceleri ifade etmeye çalıştığımda ….  “boş ver önemsiz şeylerle kafanı yorma” der gibi..  .. .. sanki lavabo … akıt gitsin … arkanı dönünce sorunlar buharlaşıyor mu? …..
-Anlamaya-anlatmaya çalıştım... ..
-Başarılı olamadığımı görüyorum…. ..
-Lezzetli yemek benim önceliğim değil, hatta hiç olmasa da aramam….
-Aradığım ayrıntılar olamaz mı… …
-Önceliklerim var, ama takan var mı? … ..
-Evde bulamadığım yemeği dışarıda bulabilirim … ..
-Dışarıda bulabileceğim çok şey var… ..
-Ama  dışarıda aranmaması gerekenleri de unutmamalıyız ..
-Açıkça konuşmak yetmiyor olmalı.. … 
Aynası iştir kişinin
-Ağızdan çıkan sözlerle uygulamanın örtüşmesi gerekmez mi… … ..aynası iştir kişinin lafa bakılmaz … .. ikna edicilikten uzak yapay  güzel sözler ....  ..
-Çocuk mu kandırıyoruz?  …
Fazla naz aşık usandırır
Fazla naz aşık usandırırmış .. ..yoruldum … ..
-Sorunlara ilgisiz kalmak, sabretmek , mevcutla yetinmek, şikâyet yok,  “eldekine razı ol” formülü tutar mı? ....
-Bak şeker istiyorsan gel, sonra ....
-Evlilik saygıdır, sabırdır hosgörüdur fedakarlıktır iletişimdir paylaşmaktır... ..
-Tamam da, tek taraflı mı?
-Yorganı ört, ışığı kapat... ..
-Sakız çiğne... ..
-Gözlerini havaya dik...
-Şimdi değil, başım ağrıyor... ..
-Tam zamanı... .. korunmak mı eziyet mi?
-Başka yolu yok mu?
-“Ben arkamı döneyim sen ... ..” ..  sorunlara sırt çevrilir mi?

-Sorunlarımızla yüzleşemez miyiz? Prof. Dr. Nevzat Tarhan (Kadın Psikolojisi) kitabında; “Öyle kadınlar vardır ki, eşini sinirlendirmekten özel zevk alır. Onu sinirlendirecek olaylara çanak tutar, ....Kadın, erkeğin derinliklerinde var olan şiddet eğilimini ortaya çıkaracak şekilde davranır...” diyor. Bu tuzağa düşmek medeni insana yakışmaz. Tuzağa düşmekten kaçınırım.... ..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder