27 Temmuz 2016 Çarşamba

Rant Arayışı ve Eşit Olmayan Bir Toplumun Doğuşu *

-Eşitsizliğin kökenlerini anlayarak eşitsizliği azaltmanın fayda ve maliyetlerini daha iyi kavrayabiliriz. ... .. Her ne kadar piyasa dinamikleri eşitsizliğin oluşmasına yardım etseler de, devlet politikaları da piyasa dinamiklerini etekilemektedirler. Bugün var olan eşitsizliğin önemli bir kısmı devlet politikalarının, devletin yaptıkları kadar yapmadıklarının da bir sonucudur.
-Devletin, geliri üst kesimden alt ve orta kesimlere aktarma veya tam tersini yapma gücü vardır. ... ..
-... .. Eşitsizlikle mücadele kaçınılmaz olarak çok boyutludur: Üst kesimdeki aşırılıkları dizginlemek, orta kesimi güçlendirmek ve alt kesimdekilere yardım etmek gerekir.
-Bu amaçlardan her biri için ayrı bir programa ihtiyaç vardır. Ancak böyle programları oluşturabilmek için bu sıra dışı eşitsizliğin farklı boyutlarının oluşmasını sağlayan etkenleri daha iyi anlamamız gerekmektedir.
-Her ne kadar bugün yaşadığımız eşitsizlik sıra dışı olsa da eşitsizliğin kendisi yeni değildir.
-İktisadi ve siyasal gücün belirli bir kesimin elinde toplanması, Batı toplumlarının kapitalizm öncesi dönemlerinde birçok açıdan daha aşırı bir seviyedeydi.  O zamanlarda din, bu eşitsizliği hem açıklıyor hem de meşru bir hale getiriyordu: Toplumun üst kesimindekilerin bu konumda bulunmaları kutsal haklarıydı. Bunu sorgulamak, sosyal düzenin ve hatta Tanrının iradesini sorgulamak demekti.
-Fakat Antik Yunanlılar için olduğu kadar günümüz iktisatçıları ve siyaset bilimcileri için de bu eşitsizlik önceden belirlenmiş bir sosyal düzen meselesi değildi.
-Bu eşitsizliklerin temelinde güç –genellikle askeri güç- ilişkileri yatmaktaydı. Militarizm iktisaydi: İşgalcilerin işgal altındakileri olabildiğince  sömürme hakkı vardı. Antik çağlarda, genel olarak felsefi düşünce, insanların amaçları için diğer insanları bir araç olarak kullanmasını yanlış bulmuyordu.   Antik Yunan tarihçi Tukudidis’in ünlü bir sözü şöyle diyordu: “Adalet, dünya devam ettikçe, sadece eşit güçtekiler arasındaki bir mesele olacaktır; bu arada güçlüler ellerinden geleni yaparken, güçsüzlerse katlanmak zorunda oldukları acılara katlanacaklardır.”
-... .. Kutsal hak kavramı ulus-devletlerin erken döneminde etkinliğini yitirmeye başladığında, gücü elinde bulunduranlar da kendi konumlarını korumak için başka destekler aramaya koyuldular. İnsan onurunu ön plana çıkaran Rönesans ve Aydınlanma hareketleriyle ve şehirlerde büyük boyutlu bir yoksul kesim yaratan Endülüs Devrimi’yle birlişkte, özellikle de Marx gibi muhalifler “sömürüden” bahsedip sistemi eleştirirken, eşitsizliği meşru kılacak başka gerekçeler üretmek zorunlu hale gelmişti. ... ..
-Teknoloji ve kıtlık, arz-talep kanunları vasıtasıyla bugünkü eşitsizliğin şekillenmesinde belirli bir rol oynamaktadırlar. Fakat başka bir unsur olarak devlet de bu süreçte etkindir.
-Bu kitabın ana fikirlerinden biri, eşitsizliğin iktisadi olduğu kadar siyasal süreçlerin de bir sonucu olduğu gerçeğidir.
-Modern bir ekonomide devlet oyunun kurallarını belirler ve bu kuralları uygular: Adil rekabetin ne olduğu, hangi davranışların rekabet karşıtı ve yasadışı sayıldığı, kişinin borçlarını tamamıyla ödeyemediği iflas drumlarında kimin eline ne geçeceği ve hangi eylemlerin dolandırıcılık olarak tanımlanıp yasaklandığına dair kuralları.
-Devlet aynı zamanda (bazen açık, bazen üstü kapalı şekilde) kaynak aktarımları yapar ve vergiler ve sosyal harcamalar aracılığıyla piyasanın oluşturduğu, teknoloji ve siyasetin şekillendirdiği gelir dağılımını düzenler. ... ..
-... ..    Üst kesimdekiler, toplumun geri kalanlarının farkına bile varamayacağışekillerde bu insanlardan kendilerine para aktarmayı öğrenmişlerdir; ... ..
-Fransa kralı XIV. Louis’nin danışmanı Jean-Baptiste Colbert rivayete göre şöyle demiştir: “Vergilendirme sanatı, mümkün olan en fazla tüyü, kazı mümkün olduğunca az bağırtarak yolmayı içerir.”
-Rant arayışı sanatıda böyledir.
-Kabaca söylemek gerekirse, zengin olmanın iki yolu vardır.;
-Servet yaratmak
-ve başkalarının servetine el koymak.
-İlki topluma katkı yapar.
-İkincisi genel olarak toplumdan götürür, çünkü el koyma sürecinde aynı zamanda bir varlık kaybı da yaşanır. Mallarını olması gerekenden daha pahalıya satan bir tekel, müşterilerinden daha fazla para alır ve aynı zamanda bir değer kaybı yaratır.
-Yüksek fiyattan satış yapabilmesi için tekelin üretimi sınırlandırılması gerekir.
-Maalesef, gerçekten servet yaratanlar bile yaratıcı ve girişimci ruhların kazandırdığı parayla yetinmemektedirler. Bazılaraı daha fazla para kazanmak için ... ..

*Eşitsizliğin Bedeli / bügünün bölünmüş toplumu geleceğimizi nasıl tehlikeye atıyor? – Joseph E. Stiglitz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder