...
.. Bunu mutlaka
yemelisin, çok faydalı.
Yemeğin
tuzu az; çünkü sana dokunuyor, biliyorsun, sakın tuz atma.
Faturaları
yatırdın mı?
Erken uyu,
ne oturuyorsun ki, sabah işe gideceksin…
Yukarıdaki
cümleleri sizce kim kime söylemiş olabilir? Anne çocuğuna- kadın kocasına- koca
karısana? İlk akla gelen anne çocuğuna söylemiş olabilir. Fakat bu cümleleri kadınlar
sadece çocuklarına değil; kocalarına da
sürekli kullanıyorlar. Bu cümlelerin erkek üzerinde etkisi nedir? Karı koca
ilişkisini nasıl etkiler?
Anneler
günü münasebeti ile
geçen haftadan beri anneliğin kıymeti üzerine konuşuluyor, yazılıp, çiziliyor. Annelik kadında kuvvetli bir yaratılış kodlamasıdır. Annelik; sevmek, beslemek, büyütmek, korumak, terbiye etmek…gibi pek çok güzel hasletleri barındırır. Kadının anne olması için illa çocuk doğurması gerekmez; kız çocuklarında bile görürsünüz annelik hallerini. Oyunları hep evcilik üzerine kurulur, oyuncak bebeklere annelik ederler.
geçen haftadan beri anneliğin kıymeti üzerine konuşuluyor, yazılıp, çiziliyor. Annelik kadında kuvvetli bir yaratılış kodlamasıdır. Annelik; sevmek, beslemek, büyütmek, korumak, terbiye etmek…gibi pek çok güzel hasletleri barındırır. Kadının anne olması için illa çocuk doğurması gerekmez; kız çocuklarında bile görürsünüz annelik hallerini. Oyunları hep evcilik üzerine kurulur, oyuncak bebeklere annelik ederler.
Annelik
güzeldir çocuğunuza yaptığınızda. Fakat biz kadınlar kendimizi anneliğe öyle
bir kaptırıyoruz ki sevdiklerimize annelik
yapmaya çalışıyoruz. En çok da eşlerimize.
Kadın
erkeğe hem eş, hem anne olamaz. Hiçbir erkek kendine annelik eden bir eşi,
sevgili gibi göremez.
Kadın bu
annelik rolünü genellikle iki şekilde yapıyor. Ya fazlaca anaç bir
tavırla yapıyor: Erkeği üzüntülerden ve hastalıklardan korumak için sürekli
ilgilenerek, “aman bir emri olursa” diye etrafında pervane olarak ya da onun
alması gereken sorumlulukları alarak. Fakat bu üçü de evliliği olumsuz
etkiliyor. Bir kadının kocasına hizmet etmesi güzeldir, sevaptır fakat dozunda
ve ayarında. Kadın kendine de naz payı bırakmalı.
Kadın eşinin nelerden memnun olup
nelerden memnun olmadığını gözlemlemeli onu memnun etmek istiyorsa. Yoksa
annesinden gördüğünden ya da kendi kafasında oturttuğu doğrulardan yola çıkarak
davranırsa hayal kırıklığına uğrayabilir. Mesela erkek kendi sağlığına
dikkat etmiyorsa, kadının erkeği zorlaması tatsızlığa yol açar. Hiç bir yiyecek
stres kadar insana zarar vermez. Kocayı koruyayım derken, sinirlerini bozup
sağlığının bozulmasına sebep olunuyorsa yanlış yolda olma ihtimali yüksektir,
yolu değiştirmek gerekir.
Her şeyin
fazlası zarardır. Erkeğe hizmet edeceğim diye bunu erkeğin başında pişerek
yapmamak gerek. Nefes almasına izin vererek ve onun isteklerini de dikkate
alarak davranmak gerek. Erkek kendisi için saçını süpürge edecek bir kadın
değil, kendisi için süslenip saçını savuracak bir kadın görmek ister. Bu yüzden
kadın; yemek ve ev işlerini abartmamalı, dinlenmeye ve kendine bakmaya zaman
ayırmalı. Erkeklerin çoğu akşam çok iş yapmış yorgun ve asık yüzlü bir kadın
görmektense; az iş yapmış fakat güler yüzlü bir kadın görmeyi tercih eder.
Bazı
kadınlar da kocasına annelik etmeyi onu terbiye etmeye çalışarak ya da
hükmederek yapmaya çalışır. O zaman kadın kocasına annelik ederken sözü
dinlenmediğinde aynen çocuklarına yaptığı gibi; asık yüz, emredici ya da küçümseyici
bir ses tonu kullanmaya başlar, sözü daha etkili olsun diye.
Oysa kim
olursa olsun, karşımızdakine küçümseyici ses tonuyla sürekli olarak neyi yapıp
neyi yapmaması gerektiğini söylüyorsak, aramıza buz duvarları örüyoruz
demektir.
Kadının kocasına “ne kalın kafalısın,
hâlâ öğrenmedin mi, elli kez söyledim?” anlamına
gelecek şekilde sürekli bir şeyler hatırlatması, yanlış yaptığında küçümseyici bakış fırlatması,
erkek üzerinde pek iyi etki bırakmaz.
Bir
dergide okumuştum, bir araştırma sonucu: “Kadının yüzü asıldığında erkeğin
aklına ilk annesi geliyormuş.” Çünkü bütün çocukluğu ve gençliği boyunca ona
kızan, yüzünü asan, terbiye etmeye çalışan kadın “annesidir.” Asık yüz ve hesap soran kadın doğruca anneyi
çağrıştırıyor. Kadın böyle
bir annelik rolüne girdiğinde erkeğin gözünde bütün çekiciliğini kaybediyor,
karısı isterse dünyanın en güzel kadını olsun.
Kadın kocasına annelik yapmaya
çalıştığında, erkek de ergenlik dönemlerine dönebiliyor. Ya küsüyor ya da asi
bir genç gibi davranarak bağırıp çağırıp, kırıp döküyor. Kadının annelik
yapması ne kadar yanlışsa erkeğin de kadının yanlışı karşısında ergenlik
tavırlarına girmesi de bir o kadar yanlış. Kadının hatalı davranışları
karşısında erkeğin evin kavvamı, idarecisi olarak daha olgun ve yapıcı davranması
gerekir. Nasıl davranırsam karıma işin doğrusu güzellikle anlatabilirim diye
düşünüp, çözüm üretmesi lazım.
Kadının hatası olduğunda erkeğin
“Kötüsün işte, kötüsün; kötü kız, kötü kız, kötü olduğunu kabul et” tavırları
içinde oğlan çocuğu gibi davranması evin idarecisine yakışmaz. İyi bir idareci
şefkati ve otoriteyi birlikte kullanabilendir.
Kadınların
en büyük şikayeti: “Ben iyiysem, güler yüzlü isem, eşim iyi oluyor; ben kötüyse
canım sıkkınsa eşim benden daha kötü oluyor.” Kadına güler yüz yakışır, neşe
yakışır; fakat sonuçta insan her daim aynı hal üzere olamaz. Canının sıkıldığı,
keyifsiz olduğu günler olur. O zaman da erkeğin eşi ile ilgilenmesi, nazını
çekmesi, idare etmesi gerekir. Evlilikte güzel bir iletişim çok önemli ve
kadına da büyük bir pay düşüyor. Fakat erkek de pasif konumda değil elbette. O
da iletişimde etkin olmaya çalışmalı.
Kadın kocasında hoşuna gitmeyen bir davranış gördüğünde, bunu annelik tavırlarına girmeden
söylemeli; erkek de karısında
hoşuna gitmeyen bir davranış olduğunda bunu hakaret ederek ya da küçümseyerek
değil, sebep ve sonuçlarını izah ederek anlatmalı ve nasıl davranırsa daha çok
hoşuna gideceğini söylemeli.
İki
taraf için de olumsuz bir şey olduğunda “sen
böyle söylediğinde ben kendimi şöyle hissediyorum ve rahatsız oluyorum.” şeklinde
söylenirse ve güzel bir davranış olduğunda mutlaka takdir edilip “böyle yapman
çok hoşuma gidiyor, teşekkür ederim” şeklinde olursa iyi bir iletişimin kapısı
açılır. Takdir ve teşekkür gönül kapılarının anahtarıdır; kilitleri açar,
sevgiyi besler büyütür. ... ..
*Yazının
tamamı için (http://www.cocukaile.net)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder