... .. Evlilik
ilişkisinde en çok yapılan hata eşlerin birbirini eleştirmesidir. Tenkit
etmeye, eşimizin hatalarını söylemeye bayılıyoruz fakat kendi hatalarımız
söylendiği zaman hoşumuza gitmiyor ve hemen savunmaya geçiyoruz. Tabii biz hata
yaptıysak kesin haklı sebeplerimiz vardır. Fakat eşimiz hata yaptıysa
düşüncesizliğinden ya da bize değer vermediğinden yapıyordur. Eleştirilerek
hatasını düzelten bir insan ben bilmiyorum. Genellikle daha kötü olur ve
kendini yetersiz hissetmesine sebep olan kişiden nefret eder.
Bu yüzden
muhabbet istiyorsak eleştiriyi bırakıyoruz. “Hiç mi
birbirimizi eleştirmeyeceğiz?” diye soranlar olacaktır. Çok az eleştiri olmalı onu da hakaret eder gibi kişiliğine saldırarak yapmamak gerek. Zamanını ve şartları kollayarak usulüne uygun bir şekilde suçlamadan yapılabilir. O zaman bir işe yarayabilir öteki türlü sadece kalbi yaralar.
birbirimizi eleştirmeyeceğiz?” diye soranlar olacaktır. Çok az eleştiri olmalı onu da hakaret eder gibi kişiliğine saldırarak yapmamak gerek. Zamanını ve şartları kollayarak usulüne uygun bir şekilde suçlamadan yapılabilir. O zaman bir işe yarayabilir öteki türlü sadece kalbi yaralar.
Eleştirildiğimiz
zaman tavrımız da önemli.
Evlilik
eğitimlerinde hanımlara “Eşiniz sizi eleştirdiği zaman nasıl davranıyorsunuz?”
diye sorduğum zaman aldığım cevaplar genellikle eşlerinin eleştirisine karşılık
“savunma ve saldırıya geçmek” şeklinde oluyor. Bazıları da “odayı terk
ediyorum” diyorlar bu da çok yanlış. Genellikle erkekler mekanı terk etmeyi
tercih ederler fakat bunu yapan hanımlarda var. İki taraf içinde yanlış bir
yol. Konuşulan ortamı terk etmek “Sen istediğin kadar konuş ben haklıyım ve
seni dinlemeye bile değer bulmuyorum.” demektir. Bu da eşi iyici
kızgınlaştırır. Mekanı terk etmek ancak konuşma çok uzadıysa ortam geriliyorsa
sakinleşmek için yapılmalı.
Bir
eleştiri geldiğinde yapılacaklar:
Bir işle
meşgulsek işi bırakıp dinlemek ve göz teması kurmak gerekir.
Eş
konuşurken sağa, sola, etraf bakmak ya da bir işle meşgul olmak “boş
konuşuyorsun” mesajı vermektir. Bu eşi kızgınlaştırır ve sizi etrafa
bakamayacak kadar etkileyecek ağır sözler söylemeye teşvik eder.
Aynı
zamanda dinlerken yüz ifadesi de önemlidir. Tabii bunun için önce iç sesleri
düzenlemek lazım. Susup dinlerken yüzünüzde “Allah belanı versin.” ifadesi
varsa bu ifade ağır sözler duymanıza sebep olur.
Haksız
bir eleştiriye maruz kalmışsak bile eşin sözü bitmeden cevap yetiştirmeye
çalışmamak gerek.
Önce dinleyip sonra söyleyeceklerimiz varsa onun haklı olduğu noktaları da
vurgulayarak söyleyebiliriz. Fakat karşınızda çok kızgın bir eş varsa o zaman o
sakinleşene kadar sözü ertelemek en iyisi olur.
Eleştiri
sırasında en büyük yanlış savunmaya ve saldırıya geçmektir. Kadınlar savunma ve saldırıyı tercih
ederlerken erkekler saldırı ya da susmayı tercih ederler. Mesela erkek kadını
eleştirdi. Kadın önce pek çok kelime ile neden yaptığını anlatır kendini temize
çıkarmaya çalışır. Savunmasını yaptıktan sonra saldırı safhası başlar. Adama
“sen kendine bak, senin de şu hataların var ya da senin yüzünden yaptım”…gibi
Erkek
ise ya susar; buzdan bir duvar örer, kadını iyice çıldırtır ya da en ağır
sözleri söyler.
Erkekler savunma ve kendilerini temize çıkarmaya çalışma metodunu kadınlar kadar
kullanmazlar. Savunma için detay gereklidir. Detay ise daha çok kadınlar için
önemlidir. Savunmak, susmak (tavır alarak susmak) ya da saldırmak üçü de karı
koca arasındaki muhabbeti öldürmenin üç etkili yoludur. Üçü de çok bencilcedir
çünkü. Haklı çıkmaya çalışmak ya da sana değer vermiyorum mesajı evlilikte
kullanılıyorsa o evlilikte iletişim ölmüş demektir.
Oysa
eleştiri karşısında “Haklısın canım, düşünemedim, bir daha dikkat ederim,
özür dilerim.” gibi bir kaç tatlı söz ortamı sakinleştirir. Eşin hatası
varsa bile onun hatasına odaklanmak, savunmaya geçmek yerine kendi hatalarımızı
düzeltme gayretine girmek de pek çok sorunu çözer.
Eşi tenkit
etmek yerine takdir etmek gerek. İlmin kapısı Hz. Ali “İnsanın kendisine
iyilik edeni övmesi, iyiliği arttırır.” diyerek bizlere güzel bir yol
göstermiş. Bir erkeğin karısına iltifat etmesi, kadının kocasını
takdir etmesi neden bu kadar zor geliyor acaba? Sebebi aleyhimize çalışanlar
olabilir. Onlara değil, Rabbimize kulak verelim.
Rabbimiz “Mümin
kullarıma söyle: En güzel olan sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarına fesat
ve kavga sokar. Şeytan şüphesiz insana apaçık bir düşmandır. “ buyuruyor.
(İsra suresi 53. âyet-i kerîme)
Güzel sözü
de en çok yakınlarımız hak etmiyor mu? Yabancılar bize iyilik yaptığında teşekkür etmeyi genellikle
unutmadığımız halde en yakınlarımız; eşimiz çocuklarımız ne yapsa onları
mecbur görüp teşekkür etmiyoruz,
takdir etmiyoruz. Bu da onların daha iyi olma arzularını öldürüyor. Bir de
üstüne eleştiri gelince birbirimize iyi olmak yerine başkalarına iyi olmayı
tercih ediyoruz. Takdir ihtiyacımızı kim karşılıyorsa onun için bir şeyler
yapmak nefsimizin hoşuna gidiyor.
Konu ile
ilgili kitaba aldığım bir söz daha var. Şeyh Sâdi’nin:
“Ağızda
dil nedir, akıl sahibi? Hünerli kimsenin hazine anahtarı değil mi?”
Dil şerrin
anahtarı da olabilir, hazinenin anahtarı da olabilir. Gurur ve kibrimize
kapılıp bir şer anahtarı olarak kullanmak yerine, sevdiklerimizin gönlüne
girecek bir hazine anahtarı olarak kullanmak daha akıllıca değil mi? İki
dünyamız için de…
*Yazının
tamamı için (www.cocukaile.net)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder