Evlilik hayatında çoğu şey müşterek, ancak beklentiler farklı olabiliyor.
Yıllar geçse de eşler birbirlerine önceliklerinin ne olduğunu net bir şekilde
dile getiremeyebiliyor. Özellikle erkekler ne istediklerini anlatmakta,
kendilerini ifade etmekte çok sıkıntı çekiyor. ... ..
Aileyi
idare ettikleri için ülke idare eden kral gibi “saygı” görmek ve asla “tenkit
edilmemek” ister.
Bu
hay huy içinde kadınların en çok
yakındıkları şey, “Eşim ne yaş günümü ne de evlilik yıldönümümüzü hatırlıyor.
Demek artık beni sevmiyor!” vehmine kapılmalarıdır. Bu
yüzden erkekler eşlerinin pek kolay anlaşılamayan “sevgi dillerinin” kolayca anlaşılmasını bekler.
yüzden erkekler eşlerinin pek kolay anlaşılamayan “sevgi dillerinin” kolayca anlaşılmasını bekler.
Eşinin
“Sen bana ne hayat yaşatıyorsun?” diye nankörlük etmek yerine, kendisinin
mükemmel bir baba ve eş olduğunu ifade eden “takdir” sözcükleri bekler.
Maddi
konuda kendisini sıkıntıya sokmayıp, gücünü aşan aşırı isteklerde bulunmayarak
“ayağını yorganına göre uzatarak”, “iktisatlı” olmasını bekler.
Eşlerinin
soru kitabı değil “cevap anahtarı” olmasını, “dırdırlarıyla” kafasını
“şişirmemesini” özellikle de
“gözyaşlarını silah” olarak kullanmamasını bekler.
Bir
şeye canı sıkıldığında durgunlaşıp düşünmeyi tercih eder. Şayet eşi tepesine
dikilip: “Ne düşünüyorsun! Yoksa başka biri mi var? Yoksa, bir yerlere para mı
kaptırdın?” gibi aşağılayıcı ve “güven” zedeleyici davranışlardan kaçınmasını
bekler.
İhtiyacını
en fazla tatmin eden, aşkını, sevgisini ve şevkini paylaşacağı neş’ede ortak,
elem ve kederde yardımcı, sûri güzelliğinin yanında zahiri arkadaşlığını
samimileştirecek “iffet” ve kötü ahlaktan arınmış, “ünsiyet” edeceği, iyi
geçineceği, ruhi imtizacı sağlayacak “mûnislik, itaat” ve “güzel ahlâk” bekler.
Kısacası erkek
kadından,
annesi kadar “şefkatli eş”, güveneceği sadık bir “dost”, her şeyi
paylaşabilecek “arkadaş”, sohbet edebileceği kalbine karşılık mükemmel bir
“kalp” bekler.
*Yazının
devamı için;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder