-... .. Beyin olumlu komutlarla çalışır ve özellikle de çocuk ve
özellikle de çocuk, ne mesaj verirsek onu alır, kaydeder. İnsan zihni dikkat
çekilen tarafa yönelir ... .. Bir topluluğun önünde “Masamdaki bardağa bakmayın!” dediğinizde, daha sözünüzü
bitirir bitirmez herkesin o nesneye baktığını görürsünüz. “Yapma!” diye bir emir verildiğinde, beyin öncelikle
fiili algılar; “Ne
yapayım?” diye sorar. Bu sebeple zihnimize, yapmaması gerekenler
değil, yapması gerekenleri
söylemeliyiz.
söylemeliyiz.
-İşte ışığın kırıldığı, suyun
yol değiştirdiği, sıkıntıların başladığı nokta burasıdır.
-Biz vurguyu olumsuzluklara yapıyoruz, onlar da kalıcı oluyor. Yani
çiviyi yanlışların üzerine çakıyor ve onları sabitliyoruz.
-“Kardeşinin saçını çekme!”
dediğimizde “çekme” eylemini yapmaya
yönlendiriyoruz.
-Bunun yerine, “Kardeşinin başını
okşa, onu sev.” demeliyiz ki beyin “sev”
“okşa” eylemlerini işleme alsın.
-“Çöpleri yere atma.” dediğimizde, beyin “Ne yapayım?” diye soruyor. Biz ise
cevap vererek yaklaşmalıyız, yani “Çöpleri
kutusuna at.” demeliyiz.
-Çocuk yalan söylemişse, hırsızlık yapmışsa “yalancı, hırsız” denmesi, çocuğun bunlara devam etmesine bir
anlamda teşvik edici etki yapar. “Ben sana güveniyorum, sen iyi
bir çocuksun, bir dahaki sefere daha dikkatli davranacağına inanıyorum ve seni
seviyorum.” denmesi, gönlündeki ezikliği tamir eder, güven ve cesaret
verir.
-Maalesef bizler, olumlu yaklaşmak bir yana, elimizde büyütecle
çocuğunhatalarını devasa boyutlara taşıyoruz, adeta hata avına çıkıyoruz.
Eksiklerini sürekli yüzüne vuruyoruz ve hatırlatıyoruz. Mesala, “Çok başarısızsın!” demek yerine, “Düzenli çalışırsan daha başarılı
olabilirsin” demeyi tercih etmeliyiz ki çocuk da zihnine “düzen” “çalışma”
“başarı” kavramlarını kodlayabilsiz.
-Biz güzel ve olumlu duygu, düşünce ve davranışların oluşması ve
yerleşmesini istiyorsak, büyüteçle hata arayacağımıza, büyüteci güzellik ve iyilikleri görmek
için kullanmalıyız. İki zayıfı olan bir çocuk mahcup bir ifadeyle
karnesini getirdiğinde “Doğru, zayıfın var, fakat şu şu derslerin de iyiymiş,
bak. Sen akıllı ve çalışkan bir çocuksun, biraz daha dikkatli çalışırsan daha
iyi sonuçlar alabilirsin...” demeliyiz.
-Bu konuda hep aklımızda bulundurmamız gereken bir şey daha var: “Bir duyguyu, düşünce ve davranışı yeniden oluşturmak ya da geliştirmek
istiyorsak, güçlü bir istek oluşturmak zorundayız.” İşte bu istekçoğunlukla
sağlıklı, yani olumlu yaklaşımlarla elde edilir. Kendisinin şartsız
sevildiğini, kendisine değer verildiğini, pek çok şeyi becerebildiğine
çevvresindekilerin inandığını bilen yetişkin,
özellikle de çocuk, çok daha iyisini
yapabilmek için samimi bir istek duyar.
-Aşağılama içeren, kıran, üzen usulsüz uyarı ve tenkitler,
değil istek uyandırmak, mevcut isteği de köreltir ve bireyi tam zıddına
yönlendirir.
-Öyleyse iki husustan birini seçmemiz gerek:
Birincisi; çivimizi,
yani sözlerimizi, nasıl bir biçimde kullanacağımızdır.
İkincisi; hangi duygu,
düşünce ve davranışı gördüğümüzde vurgu yapacağımızdır.
-Gelin hep birlikte iyi bir yönlendirme ve başarılı bir gidiş için karar
verelim ve çiiviiyi doğru noktaya çakalım, vurgunuzu doğru kurgulayalım.
*Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ı – Saliha Erdim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder