31 Temmuz 2012 Salı

İnsan Kaynakları Departmanları & Personel Başkanlıkları

Kurumdaki çalışma hayatını tamamlananlar için düzenlenen veda yemeğindeyiz.  Biri ev sahibi dört aile var. Sekiz kişiyiz. Kurumun iki numarası eşiyle birlikte ev sahibi rolünde misafirlerini ağırlıyor. Görev süresini tamamlayarak emekliye ayrılan üçümüz ağırbaşlı ve durumu kabullenmenin vakarı içindeyiz. Elbette bir gün emekli olacaktık. Olduk. Beklenen seçeneklerden biri gerçekleşti. Diğer seçenekler emekli olanların inisiyatifi dışındaydı.
Akşamın ilerleyen saatlerinde; gönüllerden geçen daha yukarılara tırmanma arzuları ve
sonuca duyulan saygı ifadeleri konuşmalarda yerini alıyor. Giderek amir memur ilişkisi son bulmak
 üzere. Karşılıklı saygı, ölçülü davranma ve kontrollü konuşma eğilimi yemek öncesi ortamında bozulmaya başlıyor. Yemek masasına geçildiğinde ortam biraz daha resmileşiyor. Emekli olanların ikisi giderek artan bir dozda eleştiri oklarını ev sahibine yöneltiyor. Soğuk bir hava esmeye başlıyor. Ev sahibi rolünü oynayan amir kendisinden beklenen olgunlukla durumu sineye çeker görünüyor. Nasılsa yemeğin sonuna gelinmek üzere ve hediyelerin sunulması sonrasında ayrılık vaktine
gelinecektir.
Gecenin tamamlanmasından önce son fırsatı değerlendirme aceleciliğiyle, emekliye ayrılmak üzere olan arkadaşımız kararlı bir ses tonuyla; “efendim bir üst makamlara çıkanların geçmişini incelediniz mi, geçen yıllarda olduğu gibi bu sene de bir üst makamlara getirilenlerin çoğunluğu İnsan Kaynakları Departmanlarında çalışanlardan seçilmiş. Diğer bir ifade ile personelciler kurumu ele geçirmiş durumdalar. Liyakat yerini personelcilere sadakate bırakmış durumda. Personel mafyası ve ahbap-çavuş ilişkisi duruma hâkim görünüyor. Kurumun asli görevlerini bu anlayışla yürütebileceğini mi düşünüyorsunuz?” sözleri havayı daha da soğutuyor.
Zamanlama bakımından söylenenlerin ne kadar doğru olduğu tartışma konusu. Ancak sözlerin özüne katılmamak mümkün değil. Yönetim kadrolarında yukarı doğru çıkıldıkça aranacak niteliklerin giderek özellikli olması gerçeği inkâr edilemez. Bir kurumun tepe noktalarına getirilenlerin; önceki görevlerindeki başarıları, kendilerini bekleyen yeni sorumlulukların gereğini yerine getirebilme becerileri, yeni görevlerine tırmanan yol üzerindeki ara kademelerde fiili çalışmaları göz ardı edilebilir mi? Görevle ilgili saha çalışmalarında yer almamış biri(leri)nin mutfağın başına getirilmesi başarıya ulaşılmasını kolaylaştırır mı?
Günümüzde yetişmiş insan gücü ve bilgi birikimi büyük güç olarak kabul edilmektedir. Yönetim kadrolarında görevlendirilecek kişilerde liyakat yerine sadakate öncelik verilmesi sorunları da beraberinde getirmektedir. Sorun yaşayan kurumlar başkalarını suçlamak yerine kendilerini sorgulayarak işe başlayabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder