25 Aralık 2017 Pazartesi
4 Haziran 2017 Pazar
bir kap içinde ne varsa dışarıya onu sızdırır *
Gözlerimiz, sözlerimiz ve yaptıklarımızla çevremizdekilerine
ya “Değerlisin” ya da “Değersizsin” mesajını veriyoruz. İkisi de insanın
içindekinin dışa yansımasıdır.
Atmosfer ısınmazsa karlar erimez *
-Kâinatta hiçbir şey bağımsız ve birbiriyle bağlantısız
değildir. Mevcut olan her şey, bir düzen içinde işleyişini sürdürür. Bu işleyiş
genelde etki-tepki mekanizmasına göre gerçekleşir ve her olay birbirine bağlı
halkalar halinde , sebepler ve sonuçlar zincirini oluşturur. ... ..
-Atmosferin güneşin etkisiyle ısınıp soğuması gibi insanların
da bir atmosferi, mevsimi vardır; onlar da ısınır, soğur. Atmosferde bunu
sağlayan güneş iken, insanlar arası ilişkilerde güneşin etkisini sağlayan şey,
kalplerde doğan ve batan sevgidir. Öyle insanlar vardır ki yanlarında buz
kesilirisiniz. Öyleleri de vardır ki onların yanında herkes hayat bulur. İşte
bunu sağlayan şey, bizden karşımızdakine yansıyan mesaj ve ifadenin sevgi dolu
ya da sevgisiz oluşudur. Ne ile dolu isek bizden yansıyan da odur. Karşımızdaki
göz bunu görür, akıl okur, kalp hisseder. ... ..
-Pek çok olumsuz duygu,bu sevgi ateşi karşısında karın
güneşte erimesi gibi erir gider. Bir de bakmışsınız ki atmosfer ısınmış ve
karlar eriyivermiş.
-Eğer gönülde kış uzun sürmüş, karlar uzun süre kalmış,
üzerine ilave karlar yağmış ve hava giderek soğumuşsa; karlar koşar adım
buzlanır. Erimesi de buzlanma nisbetinde zor olur ve zaman alır. Kış
mevsiminden sonra nasıl ki havaya, suya toprağa cemreler düşüp kainatı kademe
kademe ısıtıyorsa; gönüllerde tabakalanan buzları eritmek için de sevgi, ilgi,
samimiyet cemrelerine ihtiyaç vardır. Ardından
28 Nisan 2017 Cuma
Her erkek eşinin kahramanı olmak ister *
-... .. Evlilik ilşkilerinde kadın ve erkeğin farklı
fıtratlarda yaratıldığı unutulmamalıdır.Birçok sorun da bu farklılıkları doğru
anlayamamaktan ortaya çıkar.
-Aynı zamanda evlilik birlikte büyüme sürecidir. Hata yaparak ve yavaş yavaş
öğreniriz...
-Kadınlar fıtrat
itibarı ile olayların ve sözlerin üzerinde çok daha fazla dururlar.
Yaşanmışlıkları da kolay kolay unutmazlar. Bazen bunu da abartabilirler.
Zamanında ifade etmediklerini, edemediklerini sonraki
27 Nisan 2017 Perşembe
Bir damda iki iklim *
-Bir yaz gecesi aile üyeleri damda uyumaktadır. Anne, oğlu ve
hiç sevmediği gelini yakın bir şekilde uyurken görünce, bu manzaraya daha fazla
dayanamaz, onları uyandırıp, bağırır;
-“Bu sıcakta nasıl bu kadar yakın uyuyabiliyorsunuz? Bu çok
sağlıksız ve tehlikeli..” diye söylenir.
-Az sonra damın öbür ucunda kızı ve damadını, birbirine
sırtını dönmüş olarak
21 Mart 2017 Salı
Erkek gibi yetiştirilen kız çocukları *
-... .. Annenin sürekli eleştirilerine, uyarılarına maruz kalan, bir
türlü kendini beğendiremeyen , başkaları ile kıyaslanan , olduğu gibi
kabullenilmeyen kız çocukları da anneyi ve onun temsil ettiği cinselliği örnek
almak konusunda güçlük yaşayabilirler. ... ..
-Narsistik kişilik yapısına sahip annelerde ise çocuk kendisinin bir
uzantısı olarak algılanır. Annenin duygusal ihtiyaçlarını karşılaması
beklenir. Çocuğun kendisine ait özellikleri
20 Mart 2017 Pazartesi
İlk otorite ve gerçek otorite bağlantısı *
-Hayatta ilk otorite figürü babadır. Gerçi günümüzde bu rol büyük oranda anneye devredilmiş
durumda. Anne
kuralları koyan, otorite kurmaya çalışan kişi olunca kendisi de
hırçınlaşmaktadır. Hem sevgi ve şefkat rolünü hem de otorite gücünü üstlenmek gerçek dışı bir beklentidir.
... ..
-Çocuklara oyun alanı olarak bir bahçe gösterilse, o bahçenin içinde
güven içinde güvenle oynayabilecekleri fakat duvarın dışına çıkmamaları
söylense
Duygularını ifade etmek efemine bir davranış mıdır? *
-Erkeğin
yetiştirilme tarzında duygularını söylemek desteklenen bir özellik değildir. Erkek korkmaz, erkek
ağlamaz şeklinde yetiştirilen erkek çocukları normalde ifade etmeleri gereken
duygulardan mahrum büyürler. Feminen
özellikler taşımadan da bir erkek
kendi fıtratına uygun bir dille duygularını ifade edebilir. ... ..
-Feminen duygu
ifadesinde erkek bir kadın kadar hassas ve alıngan davranır. Bir sözü
bir davranışı fazlasıyla abartır.kadınsı alınganlık ve küskünlükler yaşar.
Abartılı duygusal tepkiler gösterebilir. ... .. Günümüzde maalesefki bu tarz
davranış modellerine
19 Mart 2017 Pazar
erkekler & kadınlar
Erkekler bir şeyler
yaparken ilişki kurar *
-Baba bir şeyler yapan kişidir. Bir birşeyler yaparken hatırlanır. Erkekler birbirleriyle
birşeyler yaparken ilişki kurmayı sever. Erkek varoluşunu konuşmak ve anlatmak üzerine
değil, bir şeyler yapamak üzerine kurar. İki erkek bir araya geldiklerinde ruh dünyalarında son
zamanlarda neler yaşadıkları hakkında nadiren konuşurlar. ... .. Sorulduğunda kısaca kestirip atmaya
çalışırlar. Israr
23 Şubat 2017 Perşembe
Algılara uymakta mutluluk yok *
-İnsan
ihtiyaçlarını karşılamak ve arzularını tatmin etmekle mutlu olmaz. İhtiyaçlar
giderilip arzular tatmin edldiğinde boşluğun dolmadığı görülür. Çünkü insan
maddeden ibaret bir varlık değildir; sadece nefis ve mideden oluşmaz.İnsanın bir
de ruhu vardır. Kalbi ve ruhu doyuran nedir? Para, zenginlik şöhret
yaşlılığa engel midir, ölümü durdurabilir mi? İnsanın sonsuza uzanan isteklerine
sınırlı bir dünya karşılık gelebilir mi? Hayır, bu soruların önüne
geçemezsiniz,
mitler ve gerçekler *
-... .. kavga etmenin hiç de sanıldığı gibi ilişkileri çökerten bir
davranış olmadığını anlatarak ezber bozmamızı sağlıyor.
-... .. hiç tartışma yaşamayan çiftler, artık aralarında tartışmaya
değecek hiçbir şey kalmadığı içintartışmaz. ... ..
-İlişkilerde dürüstlük kesinlikle şarttır. ... .. Ama bu,”Daima
aklınızdan geçeni pat diye söyleyin anlamına gelmez. Dobralık ile dürüstlük
arasında fark vardır.
-“Aklından geçeni söylemek” türünden bir dobralık, aslında çoğukez
saygısızlığın, kabalığın ve hor görmenin mazeretidir. ... ..
17 Şubat 2017 Cuma
mutluluk parfümü *
-Mutluluğunuzun sorumlusu ve kaynağı sizsiniz. Düşüncelerinizden siz
sorumlusunuz. Hiç kimse bu dünyaya bir başkasını mutlu etme görevini üstlenerek
gelmedi. ... ..
-Mümkün olmayan bir şey daha var. Başkasını değiştirebilmek. ... ..
-İnsanlar değişime karşı değildir ama değiştirilmeye karşıdır.
-Bu dünyada değiştirme gücüne sahip olduğunuz bir kişi var: Siz! ... ..
-Siz mutlu olduğunuzda zaten hem partnerini, hem de ilişkide olduğunuz
diğer bütün insanlar sizinle birlikte olmaktan mutlu olacaktır. Başkalarını
mutlu etmenin yolu, önce kendinin mutlu insan olmasından
aile olmanın püf noktaları *
-...Kadın ve erkek aile içindeki
ilişkilerinde bir enerji alışverişi içindedirler.Yaradılışta, birbirlerine
çekim gücü oluşturacak, kendi dengesi için karşı cinse ihtiyaç duyacak,
meyledecek enerji yapısındadır. Eril enerji (erkek enerjisi) ile dişil
enerjinin (kadın enerjisi) birbirine olan arzuları fizik kanunlarındaki (+)
kutupla (-) kutbun birbirine olan çekimleri, arzuları kadar nettir. Bu arzu ve
ihtiyaçla gündeme gelen aile bünyesinde, her biri diğerinin dengesini sağlar,
birlikte dengeye kavuşurlar (hatırlatmak
kadın & eski yazılımlar
-... .. Malum ara ara bilgisayar
yazılımları güncellenir ve eski yazılımla yeni bilgisayar kullanamazsınız.
Ancak bizler 5-6 yaşlarındaki yazılımlarımızla 25-30 yaşındaki bedenimizi
kullanmaya, yaşamı idare etmeye, ihtiyaçlarımızı gidermeye kalkıyoruz. Ama olmuyor. İşte sonuçlar ortada; enkaza
dönmüş, postürü bozulmuş bedenler, kahkahanın olmadığı gürültüler, yorgun bakışlar, birbirine
dokunmayan çiftler, hazzın acıya, şükrün şikâyete dönüştüğü yaşamlar...
-Doğru bilginin sindirilip hayata
geçirilmesi için kirli bilgi, yanlış inançlar, kopya hayatlar, koşullanmalar,
birilerinin
16 Şubat 2017 Perşembe
Anadolu & Doğu ile Batı *
Doğu’nun
devlet kavramı
-Tarihin hiçbir döneminde Doğu Anadolu, Osmanlı bütününün
kaynaşmış bir parçası olmamıştır.İmparatorluğa katılan topraklarda devletin
geleneksel mülkiyet düzeni uygulanıptimar sahipleri aracılığıyla devlet
otoritesi uzak köşelere götürülürken , Doğu Anadolu bu sisteme bir istisna
yaratmıştır. İmparatorluğa bağlanmakla beraber toprak mülkiyeti düzeni
değişmemiş, feodal özellik
taşıyan beylerin egemenliği kesintisiz devam
10 Şubat 2017 Cuma
Batılaşmak *
1800’lerin
‘Mukaddes İttifak’ı
-1800’lü yılların Osmanlı memleketinde hâkim zümrelerin (yüksek devlet memurları, mültezimler,
tefeciler, yabancı işbirlikçileri, bey ve ağalar)
çıkarınca işleyen bir ekonomik düzen yürürlüktedir.
Geleneksel yapıyla tam bir çelişki yaratan bu yeni düzen,
artık müesseseleşmek, kendini hukukun güvenliğine almak, bütünlenmek aşamasına
gelmiştir. Memleketteki bu yollu eğilimler, Batı’nın kendi sömürüsünü
genişletmek, işbirlikçilerinin güvenliğini sağlamak amacı ve çıkarlar ı ile tam bir uyum halindedir. Batı önce
tavsiye yoluyla, sonra ekonomik ve siyasal baskıyla bu eğilimlere arka çıkacak,
bir noktadan sonra onları zorla kabul ettirecektir.
-Batılaşma aynı zamanda bir kültür sorunudur. Ancak bütün
kültürler gibi, sınıfsal tercihleri, sınırları çok az belirlenmiş bir ekonomik
görüş ve onun hukuk sistemini de beraberinde taşır. Bir bakıma¸ temeldeki ekonomik
gerçeğin yansımasıdır. Bu açıdan incelendiğinde bizdeki Batılaşma hareketleri,
hâkim zümrelerin kendi çıkarlarını sağlama almak için giriştikleri ve bu
çabalarında Avrupa’dan destek gördükleri bir tercih şeklinde belirmektedir.
-Batılılaşmanın
ilk ve en büyük şampiyonları devlet
yönetimindeki paşalar olmuştu.
Reşit Paşalar, Âli paşalar, Mithat Paşalar vb. Bu paşalar, öteki vezirler ve
devlet büyükleri, imtiyazlı durumlarına rağmen özledikleri can ve
9 Şubat 2017 Perşembe
Osmanlının son dönemi & yabancıların etkisindeki devlet *
-... .. Bu davranışlarda İngiltere öncü olmakla beraber,
yalnız değildir: Islahat Fermanı’nı hazırlayanlar arasında Âli Paşa’nın olması
ve İngiliz elçisinin yanısıra Fransız elçisi de bulunmaktadır. Nüfuzu
günden güne artan ve Mahmut Nedim Paşa’yı kullanan Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç kararlarında göz önünde tutulması gereken
bir ağırlık merkezidir.
-Yabancıların bu nüfuzu karşısında Osmanlı paşaları bir
devletin yanına sığınmayı siyasi başarıları için tek çıkar
8 Şubat 2017 Çarşamba
Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları & Düyun-ı Umumiye *
-... ..1833 Anlaşması kapitülasyonların yabancılara tanımış
olduğu öncelikleri genişleterek onları yerli tüccarla eşit duruma getirmiş;
ülke dahilinde de ticaret yapmak imkanı vermişti. ... .. Bu anlaşma İngiltere’yle 16 Ağustos 1838’de
imzalanmıştı; bir eşini Fransızlar
aynı yılın Kasım ayında Osmanlı Devleti’ne imzalattılar. Fransa’yı Löbek,
Bremen ve Hamburg şehirleri (18 Mayıs 1839); Sardunya (2 Eylül 1839); İsveç ve
Norveç (31 Ocak 1840); İspanya (2 Mart 1840); Felemenk (14 Mart 1840) Belçika
(30 Nisan 1840); Prusya (22Ekim 1840); Danimarka (1 Mayıs 1841) ve Toskana (7
Haziran 1841) izledi.
-Türkiye ‘Tanzimat-ı
Hayriye’den salah beklerken Avrupa’nın bütün ülkeleri hasta
adam’ın
başına üşüşmüş, mümkün olan en büyük lokmaları ondan koparmaya uğraşmaktadır.
-Tarihimizde
genellikle ‘büyük kurtarıcımız,
Batılılaşmanın müjdecisi’ olarak sunulan 1839 Tanzimat ve 1856
Islahat Fermanları, aslında, emperyalist yayılmasının birer aracı
fonksiyonundadır. Bu fermanlar, özellikle 1856’dakinin temel niteliği, Batı
kapitalizminin çıkarlarına uygun üstyapı kurtumlarını Osmanlı memleketinde bina
etmektir. Tanzimat’ın, Batı’ya yaranmak için Hristiyan tebaaya
tanıdığı haklar, aslında, Hristiyanların küçük bir zümresi olan işbirlikçilerin
Avrupa’daki efendilerine daha rahat hizmetlerini sağlamak için kaleme
aldırılmıştır.
-Islahat Fermanı’ında açıkca beliren durum , yabancıların
kendi çıkarlarına maşa olarak kullandıkları zümreleri güçlendirmek, onların
aracılığıyla hem ekonomik, hem siyasal konularda devletin içişlerine egemen
olmak istemeleridir. Nitekim Islahat Fermanı’nın esasları Ali Paşa ile
İstanbul’daki Fransız ve İngiliz sefirleri arasında kararlaştırılmış; padişah,
fermanın girişinde, “Osmanlı Devleti’nin isteyen ve dostu bulunan devletlerin
yardım ve himmetlerinden söz etmiştir.
-Islahat Fermanı’nın ayrıca Paris Anlaşması’na dahil
edilmesi, yabancıların bu noktayı istismarına, sık sık içişlerimize
karışmasına,
Osmanlı'da gerileme devri...*
Sosyal ve ekonomik
yapı çöküyor
Devlet yönetimindeki yozlaşma
-... ..I.Ahmed ünlü Adalaletnamesi’nde (1604) rüşvetin devletin alt
kademelerine kadar yayılmasından söz etmekte, özellikle kadrolardan
yakınmaktadır. ... ..
-Memurlardaki, devlet adamlarındaki yozlaşmaya paralel olarak
ilmiye zümresinin üst kademeleri ve eğitim sistemi de gerilemektedir. Ulemanın
başı durumunda oaln ve günümüzün adalet, eğitim bakanıve diyanet işleri başkanı
niteliklerini kendinde toplayan Şeyh-ül İslam, III. Murat dönemi,nden itibaren
adi bir memur gibi azledilmeye başlamıştır. ... ..
-Ulemanın yozlaşması bütün eğitim düzenine yansımaktaydı.
İmparatorluğun kuruluş ve gelişme döneminde büyük hizmet gören medreseler 17.
yüzyıldan sonra gerilemiş, eskiden mantık, matematik, geometri gibi dersler
öğretilirken şimdi şer’i derslere önem verilir olmuştu. Eğitimdeki bozulmanın başlıca
nedenleri işsizlerin medreselere doluşması; medreseleri besleyen kaynakların
(vakıflar) kuruması; müderrislik icazetinin (diplomasının), aynen kadılık
görevi gibi, parayla satılması, rüşvet karşılığı verilmesi ve bundan ötürü her kesesi şişkinin
hoca olabilmesiydi.
-Ulemanın yozlaşması sonuucunda bir zamanların göğüs
kabartıcı düşünce ve vicdan hürriyeti , yerini koyu taassuba bırakıyordu.... .. iktidardakilerin aksi görüş savunanların kafir olduklarına dair bu dönemde fetvalar alınıp verilmiş,
muhalifler ‘zulüm ve tedhişe maruz kalmış’; uğursuz oldukları
gerekçesiyle vezirler görevlerinden uzaklaştırılmışlartır...
-Bu ters gelişim zamanla imparatorluğun temel direklerinden
bir diğerini, din hürriyetini de zedelemiştir: Oysa, tam deyimiyle yetmiş iki
milleti bir araya toplayan Osmanlılarda din ve ırk ayrıcalığı gütmek,
imparatorluğun imparatorluk niteliğine aykırı düşmekte, bölünmeleri adeta
teşvik etmektedir.... ..ilerdeki parçalanmaların ortamını hazırlamıştı. IV.
Murat’tan başlayarak (1623) Hristiyanlara zaman zaman kötü muamele yepılmış,
onların “... kıyafetleri,
7 Şubat 2017 Salı
Duyun-ı Umumiye *
Siyasi tavrımıza göre hemen benziyor veya benzemiyor diyebiliriz.Varlık
Fonu hakkında gazete ve TV’lerden bugünlerde birtakım bilgiler edinmişizdir.
Fakat mukayese yapmak için Düyun-u Umumiye, yani Osmanlı’daki Kamu Borçları
İdaresi hakkında da bir şeyler bilmek gerekmez mi?
Kaldı ki, son iki asırlık çağdaşlaşma tarihimizin niteliğini anlamada en önemli anahtarlardan biri Düyun-u Umumiye’dir.
OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı’da parasal istikrarsızlık 16. yüzyılda başladı. Tanzimat devrinde yüzde 12’ye varan çok yüksek faizlerle Avrupa’ya borçlanıldı.
Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi yeni ekonomiyi bilenler yoktu. Osmanlı’da resmi finansman kurumları olmadığı için, geri ödeme riski de faizleri de yüksekti.
Sultan Aziz’in İngiltere ile rekabet edecek donanma kurma hırsı borçlanmanın önemli kalemlerinden biriydi.
1875 yılında Osmanlı devletinin tüm gelirleri 18 milyon sterlindi. Yılda 11 milyon sterlin faiz ve taksit ödüyordu; toplam 200 milyon sterlin olan borçları için!
1877-1878 (Plevne) Savaşı’nda Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi.
Zaten ekonomik krizde olan Osmanlı bütün Tuna vilayetini kaybetti, yüzbinlerce göçmen İstanbul’a yığıldı. Üstelik Osmanlı’ya ağır bir savaş tazminatı da yüklendi.
Devlet iflas etmişti; borçların faizlerini bile ödeyemiyordu.
II. Abdülhamid 1881 yılında Düyun-u Umumiye (kamu borçları) idaresini kurdu.
Kaldı ki, son iki asırlık çağdaşlaşma tarihimizin niteliğini anlamada en önemli anahtarlardan biri Düyun-u Umumiye’dir.
OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı’da parasal istikrarsızlık 16. yüzyılda başladı. Tanzimat devrinde yüzde 12’ye varan çok yüksek faizlerle Avrupa’ya borçlanıldı.
Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi yeni ekonomiyi bilenler yoktu. Osmanlı’da resmi finansman kurumları olmadığı için, geri ödeme riski de faizleri de yüksekti.
Sultan Aziz’in İngiltere ile rekabet edecek donanma kurma hırsı borçlanmanın önemli kalemlerinden biriydi.
1875 yılında Osmanlı devletinin tüm gelirleri 18 milyon sterlindi. Yılda 11 milyon sterlin faiz ve taksit ödüyordu; toplam 200 milyon sterlin olan borçları için!
1877-1878 (Plevne) Savaşı’nda Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi.
Zaten ekonomik krizde olan Osmanlı bütün Tuna vilayetini kaybetti, yüzbinlerce göçmen İstanbul’a yığıldı. Üstelik Osmanlı’ya ağır bir savaş tazminatı da yüklendi.
Devlet iflas etmişti; borçların faizlerini bile ödeyemiyordu.
II. Abdülhamid 1881 yılında Düyun-u Umumiye (kamu borçları) idaresini kurdu.
28 Ocak 2017 Cumartesi
iyileşmedeki engeller *
-... .. Yaşanmışlıklar, biliçaltı
kalıplar, koşullanmalariçinde boğulduğumuz duygular bedenin orijinal tasarımını
bozup arazlar ortaya çıkarırken, ancak değişim cesaretini
gösterebilenler iyileşme sorumluluğunu ele alır.
-Değişim cesaretle sorgulamayı
gerektirirken, sorgulama ancak özgür bir zihinde mümkündür..Özgürlük bir
başkaldırı değildir.
-Özgürlük beşeri prangalardan,
kalıplardan, koşullanmalardan, açgözlülükten, hırstan, öfkeden, nefretten,
aşağılık duygularından sıyrılmak, latif duygularla sarılıp sarmalanmaktır....
..
-Elindekini kaybetmekten, yeni
düşünce-duygu-davranış *
-İnsan beynini bilgisayar gibi
düşündüğünüzdeçalışabilmesi için bir yazılıma ihtiyaç olduğunu anlarız. Beyin
bilgisayarını çalıştıran yazılım programını ‘zihin’ olarak ifade ederiz. Zihin yazılımı 3D
(düşünce-duygu-davranış) farkındalığı programıdır. Program,
düşünce-duygu-davranış sırasıyla çalışır.Hayati durumlar dışında bu sıra hiç
değişmez. Düşünce ve duyguların davranışa dönüştürüldüğü alan bedenimiz.
Düşüncelerle oluşan duygu durumuna göre bedende değişik kimyasal maddeler
salgılanır.
-Bu kimyasallar duygunun mesajını
hücrenin yüzeyindeki reseptörler (alıcı)
vasıtasıyla hücreye iletir. İletilen mesaja göre hücrenin cevabı-davranışı
ortaya çıkar: Epigenetik ilkelere göre , genler kendi kendine yaşamsal ifade
bulamaz. Genetik potansiyel faktörlerle gelen mesajlara göre kendini ifade
eder. Bu bilimsel gerçkler bize tercihlerimizin bizim ne kadar önemli olduğunu,
bedenimiz ve yaşamımızdan , geleceğimizden sorumlu olmamızın mantığını ifade
eder. Neye ne kadar müdahale edebileceğimiz, bedenimizi ve yaşam algımızı
nasılyönlendirebileceğimiz, kendimizi nasıl iyileştirebileceğimizin yaradılış
kanunlarıyla belirlendiği ve bu kanunlar çerçevesinde her ne yaşarsak
yaşayalım, iyileşmeyi, huzuru, mutluluğu yaşamamıza çekebileceğimizin bilgisi
de saklıdır epigenetik biliminde. Nasıl mı?
-Öncelikle sağlıklı beslenme, toksit
maddelerden uzak kalma, yaşam içinde aktif olma. Bu maddelerin detayını
bildiğinizi farz ederek zihnin beden üzerindeki gücü üzerinde duracağız.
-İlginçtir ki, zihnin beden üzerindeki
gücünü ilaç şirketlerinin çalışmaları kanıtlamaktadır. Yeni bir ilacın
etkinliğitest edilirken plasebo (içinde tedavi edici madde oolmayan , ilaç
taklidi ile karşılaştıruılır. Hastalar iki gruba ayrılır, birinci gruba plasebo
verilir. Bazen plesabo alanlarda ilaç alanlara yakın iyileşme gözlenir. Yine
kendi pratiğimde çok yaşadığım bir durum şu ki, hasta, verdiğim ilacın prospektüsündeki yan etkiler
bölümünü okuduysa milyonda bir görülen yan etki onda ortaya çıkabilmektedir.
-Çocuğu olanlar bilir, belki siz de
yaşamışsınızdır.O günkü sınavına çalışmayan çocuk sabah ateşli kalkar, karın
ağrısı ya da ishali vardır.”Peki bugün evde kal” dediğiniz an iyileşiverir. Bir
iki saat sonra ise sokakta arkadaşlarıyla oynamaya başlar.... ..
26 Ocak 2017 Perşembe
Karar anı *
-... .. aşağıdakilerden hangisi sizi
temsil ediyor?
*Erkek gibi kadınım
*Kocamın cinsel isteklerini vazife gibi
yaparım, benim için çok gereksiz.
*Evde çoluk çocuk varkenben nasıl rahat
hareket ederim ki?
*.... ..
*Kronik ağrılarım akşam saatlerinde
tutar.
*Kadın toplantılarında bakımlı özenli
olup evde eşimi eşofmanla, özensiz karşılarım.
*Yatarken gecelik giymem, pijama tercih
ederim.
*Aşırı kilolarımla barışığım, kaybetmek
istemem.
*Cinsel yaklaşmayı eşimden beklerim, ben
öyle cilveleşme falan
yaşanmış hikâye *
... .. L.T. üniversite mezunu, kariyer sahibi, entelektüel
düzeyi yüksek bir kadın. ... .. Herkesin yardımına koşan, kimseye hayır
diyemeyen, herkese yardımcı olmaktan mutlu olan bir yapısı olduğunu söylüyor...
-Bu özelliği artık onu yormasına karşın, çevre tarafından
takdir edilmek de hoşuna gitmiyor değil. 30 yaşındayken annesi geçirdiği trafik
kazası sonucu felç oluyor ve bakımı ailenin fedakâr bireyi olan
L.T.ye kalıyor.
-Bu durumda L.T., kendini hayatına dair hayallerinden vaz
geçmek zorunda hissediyor. Ruhu ve bedeni bir hayat arkadaşı arzularken,
bilinçaltı öğretileri
24 Ocak 2017 Salı
Sahip olmak veya olmamak *
-...
. İnsan yattığı yerden beslenmez, emek sarf etmeden mutluluğu elde edemez. Hani
denir ya, aşk emek ister. Öyledir, mutluluk için sorumluluk gerekiyor. Hırs
göstermeden, açgözlü olmadan, köşeyi dönmek için yanlış yollara sapmadan insan
rızkını temin edebilir. Hırs büyük
bir felakettir., kanaat büyük bir zenginliktir. ... ..
-Doğanın,
varlığın sahibi değiliz. Taksimatı insanlar yapmaz. İnsanların kontrolünde olan
şeyler var, olamayan şeyler var. Böyle olduğundan, insan gücünden fazlasına
yönelmemeli, elindekiyle yetinmeli. Elindekiyle yetinmeyen ve bundan mutlu
olmayan, sahip olmayı düşündüğü
Kişi ve toplumun huzuru *
-...
.. Mutluluk, insanın içiyle ilgili bir durum, dışarıdan bir şeyle insanın içine
karşılık gelinmez. Arabalar evler edinerek insandaki boşluğu dolduramazsınız.
Açgözlülüğün doyması için dünya dahi yetme, dahası gerekir. İnsan böyledir,
dünya onu tatmin etmez. Yaşlanmak istemez, ölmek istemez, ölümün bir son
olmasını istemez. İnsan sınırlı olan dünyadasonsuzu ister. Böyle bir varlığı
zenginlikle, arabayla, yakışıklı ve güzel bir eşle doyuramazsınız. ... ..
-...
..Çünkü anlar ki, dünya sevgisiyle kalbi tatmin olmuyor. ... ..
-Bu
yüzden anlamın altını çizmek gerekir.
Bedenini keşfet *
-Beden, ruhun dünya yolculuğundaki elbisesi, bilinçaltının kendini
ifade ettiği alandır. Bilinçaltının
görevi sahip olduğu canlıyı güvenli alanda tutmak, onu korumak, kolamak,
hayatta kalabilmesi adına gerekli enerji akışını bedende sağlamaktır.
-Yaşam boyunca bu amaçla üretilen birçok enerji, bedende döngüsünü tamalamadan bloke olur. Bedeni
güvenli alanda tutmak için ‘kaç veya savaş’ programıyla enerji açığa çıkar. Eğer
22 Ocak 2017 Pazar
Değerinizin farkında mısınız? *
-... .. Özsaygı ve özgüvenden yoksun kadınlarımız kendisini sevmezken,
başkasının onu sevmesini bekler durur...Kadınlarımızın değerli olmak adına
geliştirdiği ego savunma mekanizmalarına şunları örnek geliştirebiliriz;
*Erkek gibi kadın olmak
*Çocuk doğurmak
*... ..
*Ailesi için saçını süpürge etmek(takdir edilme)
*Sık sık hastalanma, acillere kaldırılma (sevgiyi test etme) ... ..
-... ..Değersizlik inancı bir kere kadının kanına girmeye görsün ....
-Kısacası kadınları memnun etmek
mümkün olmayacağı için adam biraz akıllıysa boş verir aldırmaz. Ama kadın akıllıysa eninde sonunda
20 Ocak 2017 Cuma
Kadından erkeğe şiddet *
-Kadınlar erkekler kadar güçlü olmadıkları için erkeklere fiziki şiddet
değil, daha çok psikolojik şiddet kullanırlar. Surat asmak, dırdır etmek,
bütçeyi aşacak harcamalar yapmak cinsel birlikteliği elinde koz olarak
kullanmak, erkeğin ailesini dışlamak, kurban psikolojisine girip acıların
kadınını oynamak, çocukların gözünde babayı değersizleştirmek, erkeği
aşağılamak giibi...
-Kadın şiddeti erkek şiddeti kadar anlık değildir. Yavaş yavaş, ince
ince , süründüre süründüre öldürür.
19 Ocak 2017 Perşembe
yaşanmış hikâye *
Kendini beğenmişliğin
acı faturası
25 yıllık evliliğinde cinselliği hep külfet gibi yaşamış olan S.T.,
eşinin kendisini aldatma nedeni olarak cinsel yaşamlarını gösterdiğinde destek
almaya karar vermiş. Bana danışmaya geldiğinde eşinin kendisine dönmesini
istiyor, fakat ne yapacağnı bilmediğini , cisel yaşamını da makul seviyeye
getirmek istediğini söylüyordu... Eşi yıllardır S.T.’ye beklentilerini söylemiş
fakat o hep duymazlıktan gelmiş. Durum eşini kaybetme noktasına gelince cinsel
hayatına çeki düzen vermesi gerektiğini anlamış.
S.T., evin tek kızı olarak
Eşitlikçi Gergin Kadınlar *
-... .. Erkeklere duydukları
bu kızgınlık kadınların rekabet duygularını körüklüyor. ... ..
-Erkeklerle girişilen bu
kızgınlık yarışı kadınların en asli özelliklerini kaybetmelerine sebep oluyor. Kadınlığın yumuşaklığını, letafetini
kaybeden kadın erkeğimsi, tuhaf bir
varlığa dönüşüyor.... .. Kadın erkeğe erkek de kadına muhtaç
yaratılmıştır. Kadın sevme ve sevilme arzusunu
gidereceği erkeği, hayat yoldaşını bir düşman olarak görmeye başlayınca,
kendini onun zararlarından korumak için tedbir olarak onu kontrol altında tutma yoluna gidiyor. Bu da kadına gerginlik olarak geri dönüyor.
... ..
Çalışmak Kadınları
Nasıl Etkiliyor
-... .. Kadın iş güç peşinde
koştukça erkekle aynileşiyor ve
kendi yaratılış rolünü kaybederek erkekten
rol çalmaya başlıyor. Erkek gibi
davranıyor, erkek gibi konuşuyor, erkek gibi bakıyor.Kadın yaratılışındaki letafeti, nezaketi kaybediyor. Evinde de kocasına dışarıdaki gibi mücadeleci ve erkeksi davranıyor.
-Erkek de kendi rolünü
bırakmak istemiyor fakat bırakmak zorunda kaldığındane yapacağını, nasıl
yapacağını şaşırıyor.
-Bu rol karmaşası içinde kadın
mutsuz, erkek mutsuz oluyor, aile
kurumu çöküyor.
-Yapılan araştırmalar başarı ve kariyer peşinde koşan kadınların, kadınlık hormanlarının giderek
zayıfladığını ortaya koyuyor. ... ..
İyileşme enerjisini boşa harcama *
-Sağlığı korumak veya iyileşmek için, hücrelerimizin ihtiyacımız olan
enerjiyi geçmiş ve geleceğe harcamayın.Geçmişe “ahlayıp vahlamak’ ya da gelecek
kaygısıyla telaşlanmak vücudun şu an ihtiyacı olan enerjiyi harcar ve vücut
savunmasız kalır. Huzur için yaşadığımız ana, o an var olanlara, kolaylıkla
alabildiğiniz nefesi verebildiğiniz farkındalığında şükretmek ne kadar
önemliyse , sağlık için de bir o kadar gereklidir.
-Kaygılı insanların aynı zamanda hastalıklı insanlar da olduğunu da
söyleyebiliriiz. Daha hamile kalmadan doğumla ilgili kaygıları yaşamak, ‘genç
yaşta erken menepoza girer
18 Ocak 2017 Çarşamba
Devraldığımız Mutsuz Kadınlık Mirası *
Çocuklar,
büyürken en çok model alma yöntemiyle kimlikler üzerinden algılarını inşa
ederler. Kuşkusuz kız çocukları için anneleri, erkek çocukları için babaları bu
kimlik inşası için rol model niteliğindedir. O sebepledir ki, ya anne- babamıza
benzeyen eşlerle evleniriz ya da onlara hiç benzemeyen birilerini seçmeye
çalışırız. Ya onlar gibi bir ebeveyn olmak isteriz, ya da onlara benzememek ve
değişmek için elimizden geleni yaparız.
Bir kız
çocuğunun büyürken, zihninde oluşan kadınlık algısına dair bir video
seyredebilseydik, genellikle sürekli kadın ve anne olmaktan
17 Ocak 2017 Salı
“Sosyal entropi”ye uygun aile yaşantısı ne demek? *
Entropi, termodinamiğin ikinci yasasıdır.
Bu yasaya göre evrende herşey düzensizliğe doğru kaçınılmaz bir biçimde gider.
Dış kontrol yoksa sıcak su soğur, aydınlık yerini karanlığa değiştirir, yeni
eskir, genç ihtiyarlar, canlılar ölür, odamız kirlenir ve evren genişler.
-Her
canlının kontrol alanı avrdır. O alandan sorumlu olarak; evimizin bahçesine
bakmazsak orayı ayrık otları kaplar, işlerimizi ihmal edersekiflas ederiz veya
kovuluruz, vücudumuzu ve evimizi
Vücudun statik enerjisi *
Prof.Dr.Bruce Lipton, İnancın Biyolojisi kitabnda “Kendinizi birey
olarak düşünebilirisiniz ama bir hücre biyoloğu olarak ben tek hücreli 50
trilyon vatandaştan oluşan dayanışma içindeki bir toplum olduğumuzu
söyleyebilirim” derken, her bir hücremizin ayrı ayrı bir dünya ayrı bir
mükemmellik içinde ‘biri bir diğerinin hayatta kalabilmesi için sürekli
dayanışma içinde olan bireysel organizmalar’ olduğunu ne kadar güzel anlatmış.
-İşte bu organizmalar
16 Ocak 2017 Pazartesi
annler, kızlarınızı ayakları üzerinde duracak şekilde dengeli, özgüvenli ve bilinçli olarak yetiştirin *
-Eşine nasıl davranacağını bilmeyen, yapacaklarını eksik ve yanlış
yapmaması gerekenleri yapan, bunlar söylendiğinde ise savunmaya geçen bir hanım tipi, insanın ömründen ömür çalar. ... ..
-“Kızım nasıl davranırsa eşi ondan memnun olur, eşin memnun olması aynı
zamanda Allah’ın memnun olması anlamına gelir.” diyen bir anne modeline
ihtiyacımız var. ... ..
-Okul okumuş fakat insan okumayı öğrenememiş, kitap okumuş fakat
duyguları, sevinci, hüznü okumayı öğrenememiş, pahallı bir gömleğin kıymetini
bilirken insana kıymet vermeyi öğrenememiş, para kazanmayı
Ayna ayna söyle bana *
Birlikte olduğunuz kişiyle ne kadar uyumlusunuz? Onunla ilgili ne kadar
uyumlusunuz? Onunla ilgili gerçekte ne bilmek isterdiniz? Mesela bedeninin en
duyarlı olduğu üç noktasını hiç ona sordunuz mu? Ya da o size sordu mu? Sırf
aynı yemeklerden hoşlanıyorsunuz ya da ikiniz de köpek seviyorsunuz diye mutlu,
doyumlu bir ilişkiniz olmasını bekleyemezsiniz.
13 Ocak 2017 Cuma
Eşinizin kişiliğini hedef almayın *
-Eşler genellikle, eleştiriyi kişiliklerine yapılmış bir saldırı olarak
algılar. Eleştirilen taraf , “Eşim beni sevmiyor, aşağılıyor, küçük görüyor”
diye düşünmek yerine, eleştirilen davranışı neyse onu düzeltmeye çalışmalıdır.
-Eleştiride dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, karşıdaki insanın
kişiliğini hedef almamaktır. ... ..
-... ..insan doğası gereğiher zaman değiştirilmeye tepki verir. Bu da
problemleri içinden çıkılmaz hale getirir.. ... ..
-Bu tarz bir hitaba maruz kalan
kişi , sorun çıkmasın diye birkç keregönülsüz olarak eşinin istediğini yapar
ama bunu devamlı hale getirmez. Eşinin değişmesini isteyen kişinin , “Birlikte
nasıl vakit geçiririz?” diye düşünerek buna uygun ortamlar hazırlaması yani
önce kendisi şartları hazırlayıp ondan sonra karşı taraftan özveri beklemesi
daha sağlıklı bir iletişim tarzıdır. ... .. Özellikle erkekler, kendilerine bir şeyi yapmaları gerektiğinin
söylenmesinden hoşlanmazlar. Bu yüzden kadın,
eşine yol göstermek yerine zemin hazırlama yolunu seçmelidir.
Mutluluk nerede? *
Çiftlerin çoğu, mutlu olmak bir yana, en iyimser haliyle mutsuz
değildir. Birbirlerini değiştiröekle geçer ömürleri.
-Oysa mutsuz olmamakla mutlu olmak arasında dağlar kadar fark vardır....
..
-Zihniniz bir tarladır. Düşünceleriniz de tohumlar. Zihninize ne kadar
düşünce tohumları ekerseniz o tür meyveler alırsınız. ... ..
-... .. beyin seçici algılar. Neye odaklanırsanız onu algılarsınız.
-Olumsuzlukları görmemeniz gerektiğinden söz etmiyorum elbette;
olumsuzlukları görün ve içinizdeki olumluya odaklanın. Partneriniz için de
olumluya odaklanın.
12 Ocak 2017 Perşembe
İyileşmede duygusal reçeteler *
-Kaliforniya’daki bir araştırma ve eğitim sağlık merkezinden (California
College of Natural Medicine) Dr. Theresa Dale’ye göre; hastalık, bir deneyim ya
da inançla ilgili duygu ve hislere direnmenin sonucu ortaya çıkar.
Duyguların ifade edilememesi ise çoğunlıkla küçük yaşlardan itibaren’şartlı refleks’ kalıbıyla
öğrenilir.
-İyileşmenin ve sağlıklı kalmanın en önemli kuralı,
depolanarak bedende gerilim hattı oluşturan duyguları açığa çıkarmak, akıtmak ve
bedenin enerji dengesini sağlamaktır.
-Duygular bedende somut deneyimler olarak hissedilir. Kalpte
11 Ocak 2017 Çarşamba
eleştiri sevginin düşmanıdır *
- ... ..Erkek ve kadının kadın-erkek iletişiminden
beklentisi birbirinden
farklıdır. Erkek bir sorun
olduğunda kabuğuna çekilerek düşünür ve çözüm üretir... Yani erkek
çözüm odaklıdır. Kadın ise
sorunu çözmeyi hedeflemez, onu eşiyle paylaşmak ister. Erkek iletişimin bilgi aktarımı; kadın ise yanlızlığı giderme ve paylaşma boyutunu önemeser. Bir
başka deyişle , iletişimde erkeği sonuç, kadını ise süreç ilgilendirir.
-İki taraf da birbirinin bu yönünü dikkate almazsa, ilişkide sürekli
iletişim hataları meydana gelir. Örneğin erkeğin
yaptığı sekiz işten üç tanesi yanlış
İki kişilik mutluluk *
-Çocukluk yaraları iyileştikçe kişi bütünleşir.
-Bütünleştikçe sevme yeteneği gelişir.
-Sevmesini öğrendikçe sevilir.
-Sevildikçe çiçek açar.
-Çiçek açtıkça kokusunu daha güzel sunar.
-Geliştikçe ve güçlendikçe daha çekici ve sevilesi insana dönüşür.
-İlişkinin birlikte gelişim ve dönüşüm yolculuğu olduğunu fark
ettiğimizde hayat mucizelerini bize gösterir.
-Daha doğrusu biz bu mucizeleri görecek kıvama geliriz.
-Daha doğrusu biz bu mucizeleri görecek kıvama geliriz.
Çocuk ve aşırı baskıcı tutum *
-Aşırı baskıcı tutum, aşırı koruyucu tutum gibi negatif sonuçalar verir.
Baskı ve şiddetle yetişmiş çocuklardiğerlerine oranla daha fazla özgüven sorunu
yaşarlar. Dayak yiyen , aşırı ve ani tepkiler gören çocuklar doğru davranışı
öğrenmekte zorlanır.
-Cezadan kaçmayı öğrenir ama neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini
anlayamaz.
-Dayağın öğretiici bir yanı yoktur. Cezayı ödersin biter.
-Öğreticiliği yoktur ama öfkeye sebep olabilir. Öğrendiği şiddet
içerikli davranışları, sorunlarını çözmek için kullanabilir.
zahmet çekmeden büyüyen / büyütülen kişiler *
Her şeyi hazır bulan, zahmet ve emek çekmeden büyüyen kişiler, sorun
çözme becerileri konusunda yetersiz kalır.
10 Ocak 2017 Salı
sevgi değer gördüğü yere akar *
İş hayatı ile aile
hayatı arasında dengenin bozulması... ve hayal kırıklığı...
-... .. Korku
sevgiyi bastırır. ... ..
-... .. “zararlıyı biriktirmek, patlamayı hızlandırmak demektir”. ... ..
-... .. düşünülmesi gereken çok önemli bir boyut da duygusal boşluğun, sözlü ve
fiili şiddetin ve ilgisizliğin yol açtığı ahlâki dejenerasyon. Sürekli acı ve
aşağılayıcı sözlerle birbirinin gönlünü yaralayanların, sorunu düzeltmesi için
çaba harcamadıkları veya çabanın yeterli olmamasından dolayı, cinsel hayatları
da sekteye uğramaktadır. Giderek monotonlaşan
3 Ocak 2017 Salı
Güçlü rüzgârlar kökleri zayıf ağaçları sürükler *
-... .. Bir de psikolojik
rüzgârlar vardır ki, güçlü estiklerinde fırtınanın zararıyla mukayese
edilemeyecek tahribatlar yaparlar. İnsanlar yetişkinlik çağına erişip hayata
atılıncaya kadar pek çok gelişim evrelerinden geçerek olgunlaşırlar. Bu aşama, doğum öncesi ve bebekliği
kapsayan çağdan itibaren , “çıraklık
okulu” kabul ettiğimiz ailede başlar. Aile fertlerinin ve
çevremizdeki yakınlarımızın da katkılarıyla gerçekleşir.Kendini, çevreyi,
insanları ve dini tNIMk, çalışmayı sevmek, güven içinde büyümek bu devrede
gerçekleşir.
-Bir çocuk, ailesinin kendisini sevip değer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)