Kendini beğenmişliğin
acı faturası
25 yıllık evliliğinde cinselliği hep külfet gibi yaşamış olan S.T.,
eşinin kendisini aldatma nedeni olarak cinsel yaşamlarını gösterdiğinde destek
almaya karar vermiş. Bana danışmaya geldiğinde eşinin kendisine dönmesini
istiyor, fakat ne yapacağnı bilmediğini , cisel yaşamını da makul seviyeye
getirmek istediğini söylüyordu... Eşi yıllardır S.T.’ye beklentilerini söylemiş
fakat o hep duymazlıktan gelmiş. Durum eşini kaybetme noktasına gelince cinsel
hayatına çeki düzen vermesi gerektiğini anlamış.
S.T., evin tek kızı olarak
çocukluğundan beri iki erkek kardeşin otorite figürü olmuş. Fiikirlerinin dinlenmesi, dediklerinin yapılması egosunu besleyerek, onu hükmetmenin, kabul görmenin hazzından başka hazlara kapamış. Bu yaşam planı sinsice tüm hayatını yönetmeye başlamış. Kendisini kabul görmeyeceği alanlardan, ilişkilerden soutlamış. 25 yıllık evliliklerinde bir tek aile dostları olmamış, sosyal yaşantısıhükmedebildiği çocuklarından ve ailesinden ibaret kalmış. Çocukluktan öğrendiği, isteklerinin kabul görmesine yönelik iletişim biçimini 25 yıl boyunca eşiyle de sürdürmüş.
çocukluğundan beri iki erkek kardeşin otorite figürü olmuş. Fiikirlerinin dinlenmesi, dediklerinin yapılması egosunu besleyerek, onu hükmetmenin, kabul görmenin hazzından başka hazlara kapamış. Bu yaşam planı sinsice tüm hayatını yönetmeye başlamış. Kendisini kabul görmeyeceği alanlardan, ilişkilerden soutlamış. 25 yıllık evliliklerinde bir tek aile dostları olmamış, sosyal yaşantısıhükmedebildiği çocuklarından ve ailesinden ibaret kalmış. Çocukluktan öğrendiği, isteklerinin kabul görmesine yönelik iletişim biçimini 25 yıl boyunca eşiyle de sürdürmüş.
Evde her çeşit kuralı o belirlemiş; kaç çocukları olacağındançocukların
tahsil hayatınai nerede oturacaklacağından eşinin arkadaş seçimine , eşinin
ailesiyle ilişkisinden kariyerine kadar... 50 yılını her şeyi bildiğini iddia
ettiği böylesine mükemmeliyetçilikle geçiren S.T., eşini kaybetme noktasında
paramparça olmuş!
Ona göre, her şeyi bilen , her konuda kocasına akıl verebilen bir karısı
varken , nasıl oluyar da eşi bir başkasını tercih ediyordu? S.T. gözyaşları
içinde kocasını (oyuncağnı) geri istediğini söylüyordu. Eşi onun sahasına
gelmeli, o istediği şekilde top çevirmeliydi. .. Ancak yuvasını ne kadar çok
kurtarmak istese de deplasmana çıkma cesareti yoktu. Yaptığımız her görüşmede ,
eşine 25 yılını verdiğini, ona 4 çocuk verdiğini söylüyordu. Tamam, belki eşini
köle gibi kullanmıştı ama hiç kötü niyeti yoktu. Tüm bunları herkesin
iyiliğiiçin yapmıştı.Fakat konu cinsel yaşama gelince , cinsellik ona gereksiz
ve iğrenç geliyordu, ne yapabilirdi ki? Zaten yıllarca kocasına nefsini
frenlemesi için tavsiyelerde de bulunmuştu! Oysa cinsel eylem, ruhun ve bedenin
sevdiğine açıldığı, kendi benliğinden sıyrılıp ‘bir’ olunan andır. Kendisinden
başka kimseyisevemeyen (aslında kendini sevmeme tezahurudur) , tüm çabası kendi
benliğini korumak olan S.T.’nin böylesine bir andan zevk alması, arzulaması
elbette beklenemez.
Görüşmelerimizde S.T.ye50. yaşında bilinçsizce seçtiği yaşam planınının
sonuçlarını yaşadığı anlatıldı. Eğer eşini geri kazanmak istiyorsa, vermeyi
göze alması gerektiği ayrıntılarıyla konuşuldu.
S.T. eşini geri kazanmayı (almayı) çok istiyordu. Her ne kadar vermeye
hazır olduğunu söylese de pek de niyetli olmadığı belliydi. İlk görüşmeden
sonra gelmedi. Sonradan öğrendim ki, büyük kavgalarla başlamış olan ayrılık
sürecinde geçirdiği krizlerin birinde psikiyatri kliniğine yatırılmıştı. Her
şeyi bilen, 50 yıl herkese akıl vermiş, kendi dünyasının kraliçesi olmuş
S.T.’nin egosu bir hekimden destek almasını
dahi engellemişti. O herkesi idare ederken nefsinin, egosunun onu idare
ettiği gerçeğini hiç fark etmemişti.
Ego savunma mekanizmalarıaşırı derecede kendini beğenmişlik olarak
kurgulandığında, kadın ve dünyasını alt üst etmeye yeter çoğu zaman. Çünkü
kendini beğenmişlik, kadının dokunduğu her bireyin ilerlemesini engeller ve
sonunda büyük bir yıkıma yol açar.
Kendini beğenmişliğin sadece faydalarına odaklanan zikinler, insani
ilişkileri, alış-veriş debgesini gereği gibi algılayamaz. Günümüzde kendini
beğenmişlik, kendi duygularını beslemek tümüyle değerli bir özellik giibi
empoze edilirken, bu özelliğin insanı, ilişkilerini, toplum ve aile hayatını
nasıl mahvettiği, kişinin kendisine de huzur ve gün yüzü göstermeyeceği gözden
kaçar.
*Ruh-Beden-Zihin bütünlüğünde KADINLIĞIN KEŞFİ – Jinekolog Dr. Ayşe Duman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder