-Bir yaz gecesi aile üyeleri damda uyumaktadır. Anne, oğlu ve
hiç sevmediği gelini yakın bir şekilde uyurken görünce, bu manzaraya daha fazla
dayanamaz, onları uyandırıp, bağırır;
-“Bu sıcakta nasıl bu kadar yakın uyuyabiliyorsunuz? Bu çok
sağlıksız ve tehlikeli..” diye söylenir.
-Az sonra damın öbür ucunda kızı ve damadını, birbirine
sırtını dönmüş olarak
uyuduklarını görür. Onları usulca uyandırıp: “Canlarım,
hava soğuk, bu serin havada böyle uzak uyumayın, üşürsünüz” der.
-Bu sırada olup bitene şahit olan gelin, ellerini havaya
kaldırır ve şöyle seslenir... ‘Allah’ım Sen ne büyüksün, ne yücesin... Bir
damda bile, iki iklim yaratabiliyorsun’ der...
-Bu hikâyedeki gibi, bazen bakış açımız o kadar tarafgir
olabiliyor ki, sıcak ve soğuğu algılayışımız bile değişebiliyor. ... ..
-Doğrudan söylenen sözlere muhatap olmak ve cevap vermek daha
kolayken, bu şekilde dolaylı olarak, başka sebepler bahne edilerek yapılan
iletişim çoğu zaman karşılıklı atışmalara dönüşür. Açıkça ifade edilmediği için
kişiler akıl okumaya
başlar. Yani diğerinin sözlerinin altına yatan niyete ve sebebe dair akıl
yürütür. Bu ise, öfkeyi ve huzursuzluğu doğurur.
-Bizim toplumumuzda özellikle hanımlar arasında yaşanan
dolaylı anlatım tarzı, iki taraf için de yıprtıcı olmaktadır. Karşılılklı söz
savaşları sorunları büyütür ve içinden çıkılmaz bir hale getirir, Hikâyedeki
gibi genellikle gelin kaynana ilişkilerinde en dramatik örnekleri yaşanır. Açığını bulma, eleştirme,
beğenmeme, kusurlu ve yetersiz görme alışkanlığı tamamen nefisten kaynaklanan
rekabet ve üstün olma tutkusunun sonuçları olarak ortaya çıkar. Kimin
kimden daha becerikli, daha yetenekli ve kuvvetli olduğunun yarışları yapılır. Can acıtmak için söylenen bu
sözler yüzünden ilişkiler, evlilikler ve insanlar zarar görür.
Evlilikler biter, eşler psikolojik rahatsızlıklar yaşar, ailenin düzeni ve
huzuru bozulur. ... ..
-... ..insan öncelikle kendini ve kendi zaaflarını keşfetmelidir.
Tutkularını ve hırslarını tanımalıdır. Çünkü insan olumsuz duygularını hep karşısındakine yansıtır.
... .. Nefsini ve onun
olumsuz hallerini bilmeyen insan, kibri ve şişmiş benliğini farkedemez. Hep
kendini yüceltmeye ve yükseltmeye çalışır. Çevresindeki benliğini
besleyen insanlara karşı taragir ve dolaylı bir şekilde davranır. Öfkesini
masum olmayan, can acıtan kelimeler seçerek ifade eder. Sürekli kontrol edip, bir eksik ve kusur arayarak
baktığı için zamanla içindeki hırs da arta, huzursuzluğu da...
*Aşk
biter insan yorulu & Psikolog Banu Yaşar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder