13 Temmuz 2024 Cumartesi

İlginç bir yaz & Hasan Mert Kaya*


Bazen kişinin soyadı ile yaptığı işin uyumlu olduğu durumlarla karşılaşırız. Örneğin soyadı yazıcı olup yazarlık yapan, ya da ışın olup optik işiyle uğraşan, şekerci olup tatlı, pasta işiyle kişilerle karşılaşabiliriz. İngilizcede bu durumu yani ismin kişinin yaptığı işi yansıtması halini karşılayan “aptronym” sözcüğü vardır. Kişinin ismi ile yaptığı işin özelliğini yansıtması halini anlayabilmemiz için doğal olarak o dili bilmek gerekir.

-Normalde dini konularla ilgili bu mecranın mevcut linç kültürü ve kibirli cehaleti nedeni ile yazmak istemiyorum. Bu konuları sadece etrafımdaki birkaç dostumla o da konu açılırsa konuşuyorum. Fakat bu bir istisna olsun, belki birkaç kişiye faydası dokunur.-


Gelelim konuya: Kuran ile ilgili sık karşılaşılan iddialardan birisi onu Hz.Muhammed'inﷺ yazmış olduğu iddiasıdır. Tam bu noktada Kuran'ın ilginç bir özelliği, bir detayı bu iddianın gerçek dışı olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Çünkü Kuran'da kökeni İbranice olan bazı isimler ile onların isimlerinin yansıttığı anlamları karşılayan Arapça kelimeler bir arada geçer. İbranice bilmeyen, mevcut mütevatir hadislerden de konuşma üslubunu, tarzını yakından bilip aşina olduğumuz Hz.Muhammed'inﷺ bu bağlamı kurması olanaksızdır.


Anlayabilmek için örnekler üzerinden bakalım: 


Kuran, Meryem Suresi'nin başlangıcında, ikinci ayette: "Rabbi'nin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini zikret / an / söz et" denilir. Burada Allah, Zekeriya peygamberden söz etmektedir. Zekeriya (Zachary) isminin orijinali İbranicedir ve anlamı "Allah'ın anması, söz etmesi" (The mention of the Lord) demektir. Ayetin başında geçen "Zikru rahmeti rabbik / Rabbinin merhametini zikret / an" ibaresi ile Zekeriya isminin İbranice anlamı arasındaki bağ çok ilginçtir ve baştaki Arapça ibare  orijinali İbranice olan ismin anlamını yansıtmaktadır.


İkinci Örnek: Hz.İbrahim'in çocuğu olmayan karısı Sare ayakta dururken ve ziyaretlerine gelen meleklerin güven vermesiyle güler. Bu sırada da gebe  İshak'ı doğurmakla ve ardından da Yakub'un geleceği ile müjdelenir. Bu durum Kuran'da Hûd Suresi'nin 71.ayetinde: "İbrahim’in karısı ayakta idi. Bu sözleri duyunca güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u." sözleriyle anlatılır. Bu ayetin Arapça orijinal hali Latin harfleri ile şöyledir: "Vemraetuhu kaimetun fe dahiket febeşşernâha bi-İshâka ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Koyu olarak işaretlediğim "dahiket" kelimesi "güldü" demek. Burada ilginç olan hususlardan biri, bu kelimenin Kuran'da sadece bir kere ve bu ayette geçmiş olması. Yani sonuç olarak Sare validemiz İshak'ın geleceğini duyunca gülmüş. Gelelim Arapça İshak olarak telaffuz ettiğimiz ismin İbranice orijinal haline: İsmin orijinal hali "Yitzhak" ve anlamı da "Güldü" demek. Burada da Arapça güldü anlamına gelen "dahiket" sözcüğü ile İbranice "güldü" anlamına gelen "Yitzhak" sözcüğü arasında bir anlam uyumu yansıması görülüyor. Ayetin devamında da bu ilginç bağ devam ediyor. Yukarıda tamamı yazılı olan ayetin sonu dikkat ederseniz ".....ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Burada "İshak'tan sonra ibaresini takiben gelen Arapça "min vera" ibaresinin anlamı "ardından" demek. Kim geliyor İshak'ın ardından? Yakub geliyor. Peki İbranice aslı "Yaakov" olan Yakub kelimesinin anlamı nedir? Cevap: "Ardından / Sonrasında Gelen".


Yukarıdaki örneklere baktığımızda: "Zikr / Anmak" = "Zekeriya / Allah'ın Anıp Zikrettiği", "Dahiket / Güldü" = İshak (Yitzhak) / Güldü", "Min Vera / Ardından" = "Yakub (Yaakov) / Ardından Gelen" ibare ve isimleri arasındaki anlam uyum ve yansımaların Arapça dışında bir dil bilmeyen Nebi Muhammedﷺ bin Abdullah'ın bilgisini aşan çok çok ince göndermeler olduğu açıktır. 


Meryem Suresi 12,13,14.Ayetlerden bir örnek daha verelim: ""Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan bir kalp yumuşaklığı ve saflık verdik. O, Allah'tan sakınan ve anne babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi." Ayetin Arapça orijinal metninde "kalp yumuşaklığı / merhamet / yumuşak başlı / uysal / sıcak" anlamına gelen ve ilginç bir şekilde Kuran'da yine bu bağlamda sadece bu ayette ve bir kere geçen "henanen" kelimesi kullanılmış. Arapça ismi Yahya olan ve Hz.İsa'nın da teyze çocuğu olan bu elçinin İbranice orijinal adı ise "Yahuhenan" ve anlamı da "Rabbin merhamet, nezaket, yumuşaklık gösterdiği" demek. Burada da  Arapça "henanen" sözcüğü ile Arapça Yahya olan ismin İbranice "Yahuhenan" olan aslı arasında bir anlam uyumu görülüyor.


Son örnek olarak Hac Suresi 78.Ayette geçen "Babanız İbrahim'in milleti / Millete Ebikum İbrahim" ibaresini inceleyelim. Ayetin tamamı uzun ancak burada din olarak seçilen dinin güç olmadığı, babanız İbrahim'in  dini olduğu belirtilir. Burada geçen Arapça İbrahim kelimesinin İbranicesi olan "Abraham (Ab-Raham)" isminin anlamı "birçok milletin babası" demek. Burada "babanız İbrahim" ibaresinden önce gelen kelimenin ise Arapça "Millet" kelimesi olduğu görülüyor. Yani Arapça "Millet" kelimesi ile İbranice aslı Ab-Raham olan İbrahim kelimesi arasında bir anlam uyumu karşımıza çıkıyor. Ek olarak "Millet" kelimesinden sonra da babanız anlamına gelen "ebikum" sözcüğü geliyor ki bu da İbranice "Ab-Raham / Birçok milletin babası" anlamını güçlü bir şekilde yansıtıyor.


Konuyu daha derin, daha katmanlı ve ilginç örneklerle zenginleştirebilirim ama bu kadarının dahi bu mecrada oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. 


Umarım kendilerine alim denilen kişiler kaldıysa, günlük politika ve güncel sığ popülerlik bataklığından başlarını kaldırıp insanlara güzel, ilim dolu bilgiler verirler. Uydurma menkıbeler, doğa üstü güçlerle donatılmış falancanın filancanın hayal mahsülü maceraları, velev ki olsa bile kimseye faydası olmayan faydasız işlerle insanları daha da dinden, imandan soğutmazlar. 


Unutmayalım, "Kuran düşünenler için bir öğüttür ve Allah'tan ancak kullarından bilgi sahibi olanlar sınırlarını koruyup hakkıyla sakınır."


V'esselam



*Bazen kişinin soyadı ile yaptığı işin uyumlu olduğu durumlarla karşılaşırız. Örneğin soyadı yazıcı olup yazarlık yapan, ya da ışın olup optik işiyle uğraşan, şekerci olup tatlı, pasta işiyle kişilerle karşılaşabiliriz. İngilizcede bu durumu yani ismin kişinin yaptığı işi yansıtması halini karşılayan “aptronym” sözcüğü vardır. Kişinin ismi ile yaptığı işin özelliğini yansıtması halini anlayabilmemiz için doğal olarak o dili bilmek gerekir.

-Normalde dini konularla ilgili bu mecranın mevcut linç kültürü ve kibirli cehaleti nedeni ile yazmak istemiyorum. Bu konuları sadece etrafımdaki birkaç dostumla o da konu açılırsa konuşuyorum. Fakat bu bir istisna olsun, belki birkaç kişiye faydası dokunur.-


Gelelim konuya: Kuran ile ilgili sık karşılaşılan iddialardan birisi onu Hz.Muhammed'inﷺ yazmış olduğu iddiasıdır. Tam bu noktada Kuran'ın ilginç bir özelliği, bir detayı bu iddianın gerçek dışı olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Çünkü Kuran'da kökeni İbranice olan bazı isimler ile onların isimlerinin yansıttığı anlamları karşılayan Arapça kelimeler bir arada geçer. İbranice bilmeyen, mevcut mütevatir hadislerden de konuşma üslubunu, tarzını yakından bilip aşina olduğumuz Hz.Muhammed'inﷺ bu bağlamı kurması olanaksızdır.


Anlayabilmek için örnekler üzerinden bakalım: 


Kuran, Meryem Suresi'nin başlangıcında, ikinci ayette: "Rabbi'nin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini zikret / an / söz et" denilir. Burada Allah, Zekeriya peygamberden söz etmektedir. Zekeriya (Zachary) isminin orijinali İbranicedir ve anlamı "Allah'ın anması, söz etmesi" (The mention of the Lord) demektir. Ayetin başında geçen "Zikru rahmeti rabbik / Rabbinin merhametini zikret / an" ibaresi ile Zekeriya isminin İbranice anlamı arasındaki bağ çok ilginçtir ve baştaki Arapça ibare  orijinali İbranice olan ismin anlamını yansıtmaktadır.


İkinci Örnek: Hz.İbrahim'in çocuğu olmayan karısı Sare ayakta dururken ve ziyaretlerine gelen meleklerin güven vermesiyle güler. Bu sırada da gebe  İshak'ı doğurmakla ve ardından da Yakub'un geleceği ile müjdelenir. Bu durum Kuran'da Hûd Suresi'nin 71.ayetinde: "İbrahim’in karısı ayakta idi. Bu sözleri duyunca güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u." sözleriyle anlatılır. Bu ayetin Arapça orijinal hali Latin harfleri ile şöyledir: "Vemraetuhu kaimetun fe dahiket febeşşernâha bi-İshâka ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Koyu olarak işaretlediğim "dahiket" kelimesi "güldü" demek. Burada ilginç olan hususlardan biri, bu kelimenin Kuran'da sadece bir kere ve bu ayette geçmiş olması. Yani sonuç olarak Sare validemiz İshak'ın geleceğini duyunca gülmüş. Gelelim Arapça İshak olarak telaffuz ettiğimiz ismin İbranice orijinal haline: İsmin orijinal hali "Yitzhak" ve anlamı da "Güldü" demek. Burada da Arapça güldü anlamına gelen "dahiket" sözcüğü ile İbranice "güldü" anlamına gelen "Yitzhak" sözcüğü arasında bir anlam uyumu yansıması görülüyor. Ayetin devamında da bu ilginç bağ devam ediyor. Yukarıda tamamı yazılı olan ayetin sonu dikkat ederseniz ".....ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Burada "İshak'tan sonra ibaresini takiben gelen Arapça "min vera" ibaresinin anlamı "ardından" demek. Kim geliyor İshak'ın ardından? Yakub geliyor. Peki İbranice aslı "Yaakov" olan Yakub kelimesinin anlamı nedir? Cevap: "Ardından / Sonrasında Gelen".


Yukarıdaki örneklere baktığımızda: "Zikr / Anmak" = "Zekeriya / Allah'ın Anıp Zikrettiği", "Dahiket / Güldü" = İshak (Yitzhak) / Güldü", "Min Vera / Ardından" = "Yakub (Yaakov) / Ardından Gelen" ibare ve isimleri arasındaki anlam uyum ve yansımaların Arapça dışında bir dil bilmeyen Nebi Muhammedﷺ bin Abdullah'ın bilgisini aşan çok çok ince göndermeler olduğu açıktır. 


Meryem Suresi 12,13,14.Ayetlerden bir örnek daha verelim: ""Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan bir kalp yumuşaklığı ve saflık verdik. O, Allah'tan sakınan ve anne babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi." Ayetin Arapça orijinal metninde "kalp yumuşaklığı / merhamet / yumuşak başlı / uysal / sıcak" anlamına gelen ve ilginç bir şekilde Kuran'da yine bu bağlamda sadece bu ayette ve bir kere geçen "henanen" kelimesi kullanılmış. Arapça ismi Yahya olan ve Hz.İsa'nın da teyze çocuğu olan bu elçinin İbranice orijinal adı ise "Yahuhenan" ve anlamı da "Rabbin merhamet, nezaket, yumuşaklık gösterdiği" demek. Burada da  Arapça "henanen" sözcüğü ile Arapça Yahya olan ismin İbranice "Yahuhenan" olan aslı arasında bir anlam uyumu görülüyor.


Son örnek olarak Hac Suresi 78.Ayette geçen "Babanız İbrahim'in milleti / Millete Ebikum İbrahim" ibaresini inceleyelim. Ayetin tamamı uzun ancak burada din olarak seçilen dinin güç olmadığı, babanız İbrahim'in  dini olduğu belirtilir. Burada geçen Arapça İbrahim kelimesinin İbranicesi olan "Abraham (Ab-Raham)" isminin anlamı "birçok milletin babası" demek. Burada "babanız İbrahim" ibaresinden önce gelen kelimenin ise Arapça "Millet" kelimesi olduğu görülüyor. Yani Arapça "Millet" kelimesi ile İbranice aslı Ab-Raham olan İbrahim kelimesi arasında bir anlam uyumu karşımıza çıkıyor. Ek olarak "Millet" kelimesinden sonra da babanız anlamına gelen "ebikum" sözcüğü geliyor ki bu da İbranice "Ab-Raham / Birçok milletin babası" anlamını güçlü bir şekilde yansıtıyor.


Konuyu daha derin, daha katmanlı ve ilginç örneklerle zenginleştirebilirim ama bu kadarının dahi bu mecrada oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. 


Umarım kendilerine alim denilen kişiler kaldıysa, günlük politika ve güncel sığ popülerlik bataklığından başlarını kaldırıp insanlara güzel, ilim dolu bilgiler verirler. Uydurma menkıbeler, doğa üstü güçlerle donatılmış falancanın filancanın hayal mahsülü maceraları, velev ki olsa bile kimseye faydası olmayan faydasız işlerle insanları daha da dinden, imandan soğutmazlar. 


Unutmayalım, "Kuran düşünenler için bir öğüttür ve Allah'tan ancak kullarından bilgi sahibi olanlar sınırlarını koruyup hakkıyla sakınır."


V'esselam



*Bazen kişinin soyadı ile yaptığı işin uyumlu olduğu durumlarla karşılaşırız. Örneğin soyadı yazıcı olup yazarlık yapan, ya da ışın olup optik işiyle uğraşan, şekerci olup tatlı, pasta işiyle kişilerle karşılaşabiliriz. İngilizcede bu durumu yani ismin kişinin yaptığı işi yansıtması halini karşılayan “aptronym” sözcüğü vardır. Kişinin ismi ile yaptığı işin özelliğini yansıtması halini anlayabilmemiz için doğal olarak o dili bilmek gerekir.

-Normalde dini konularla ilgili bu mecranın mevcut linç kültürü ve kibirli cehaleti nedeni ile yazmak istemiyorum. Bu konuları sadece etrafımdaki birkaç dostumla o da konu açılırsa konuşuyorum. Fakat bu bir istisna olsun, belki birkaç kişiye faydası dokunur.-


Gelelim konuya: Kuran ile ilgili sık karşılaşılan iddialardan birisi onu Hz.Muhammed'inﷺ yazmış olduğu iddiasıdır. Tam bu noktada Kuran'ın ilginç bir özelliği, bir detayı bu iddianın gerçek dışı olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Çünkü Kuran'da kökeni İbranice olan bazı isimler ile onların isimlerinin yansıttığı anlamları karşılayan Arapça kelimeler bir arada geçer. İbranice bilmeyen, mevcut mütevatir hadislerden de konuşma üslubunu, tarzını yakından bilip aşina olduğumuz Hz.Muhammed'inﷺ bu bağlamı kurması olanaksızdır.


Anlayabilmek için örnekler üzerinden bakalım: 


Kuran, Meryem Suresi'nin başlangıcında, ikinci ayette: "Rabbi'nin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini zikret / an / söz et" denilir. Burada Allah, Zekeriya peygamberden söz etmektedir. Zekeriya (Zachary) isminin orijinali İbranicedir ve anlamı "Allah'ın anması, söz etmesi" (The mention of the Lord) demektir. Ayetin başında geçen "Zikru rahmeti rabbik / Rabbinin merhametini zikret / an" ibaresi ile Zekeriya isminin İbranice anlamı arasındaki bağ çok ilginçtir ve baştaki Arapça ibare  orijinali İbranice olan ismin anlamını yansıtmaktadır.


İkinci Örnek: Hz.İbrahim'in çocuğu olmayan karısı Sare ayakta dururken ve ziyaretlerine gelen meleklerin güven vermesiyle güler. Bu sırada da gebe  İshak'ı doğurmakla ve ardından da Yakub'un geleceği ile müjdelenir. Bu durum Kuran'da Hûd Suresi'nin 71.ayetinde: "İbrahim’in karısı ayakta idi. Bu sözleri duyunca güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u." sözleriyle anlatılır. Bu ayetin Arapça orijinal hali Latin harfleri ile şöyledir: "Vemraetuhu kaimetun fe dahiket febeşşernâha bi-İshâka ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Koyu olarak işaretlediğim "dahiket" kelimesi "güldü" demek. Burada ilginç olan hususlardan biri, bu kelimenin Kuran'da sadece bir kere ve bu ayette geçmiş olması. Yani sonuç olarak Sare validemiz İshak'ın geleceğini duyunca gülmüş. Gelelim Arapça İshak olarak telaffuz ettiğimiz ismin İbranice orijinal haline: İsmin orijinal hali "Yitzhak" ve anlamı da "Güldü" demek. Burada da Arapça güldü anlamına gelen "dahiket" sözcüğü ile İbranice "güldü" anlamına gelen "Yitzhak" sözcüğü arasında bir anlam uyumu yansıması görülüyor. Ayetin devamında da bu ilginç bağ devam ediyor. Yukarıda tamamı yazılı olan ayetin sonu dikkat ederseniz ".....ve min verâ-i İshâka Ya’kûb" şeklindedir. Burada "İshak'tan sonra ibaresini takiben gelen Arapça "min vera" ibaresinin anlamı "ardından" demek. Kim geliyor İshak'ın ardından? Yakub geliyor. Peki İbranice aslı "Yaakov" olan Yakub kelimesinin anlamı nedir? Cevap: "Ardından / Sonrasında Gelen".


Yukarıdaki örneklere baktığımızda: "Zikr / Anmak" = "Zekeriya / Allah'ın Anıp Zikrettiği", "Dahiket / Güldü" = İshak (Yitzhak) / Güldü", "Min Vera / Ardından" = "Yakub (Yaakov) / Ardından Gelen" ibare ve isimleri arasındaki anlam uyum ve yansımaların Arapça dışında bir dil bilmeyen Nebi Muhammedﷺ bin Abdullah'ın bilgisini aşan çok çok ince göndermeler olduğu açıktır. 


Meryem Suresi 12,13,14.Ayetlerden bir örnek daha verelim: ""Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan bir kalp yumuşaklığı ve saflık verdik. O, Allah'tan sakınan ve anne babasına karşı iyi davranan bir kimse idi, baş kaldıran bir zorba değildi." Ayetin Arapça orijinal metninde "kalp yumuşaklığı / merhamet / yumuşak başlı / uysal / sıcak" anlamına gelen ve ilginç bir şekilde Kuran'da yine bu bağlamda sadece bu ayette ve bir kere geçen "henanen" kelimesi kullanılmış. Arapça ismi Yahya olan ve Hz.İsa'nın da teyze çocuğu olan bu elçinin İbranice orijinal adı ise "Yahuhenan" ve anlamı da "Rabbin merhamet, nezaket, yumuşaklık gösterdiği" demek. Burada da  Arapça "henanen" sözcüğü ile Arapça Yahya olan ismin İbranice "Yahuhenan" olan aslı arasında bir anlam uyumu görülüyor.


Son örnek olarak Hac Suresi 78.Ayette geçen "Babanız İbrahim'in milleti / Millete Ebikum İbrahim" ibaresini inceleyelim. Ayetin tamamı uzun ancak burada din olarak seçilen dinin güç olmadığı, babanız İbrahim'in  dini olduğu belirtilir. Burada geçen Arapça İbrahim kelimesinin İbranicesi olan "Abraham (Ab-Raham)" isminin anlamı "birçok milletin babası" demek. Burada "babanız İbrahim" ibaresinden önce gelen kelimenin ise Arapça "Millet" kelimesi olduğu görülüyor. Yani Arapça "Millet" kelimesi ile İbranice aslı Ab-Raham olan İbrahim kelimesi arasında bir anlam uyumu karşımıza çıkıyor. Ek olarak "Millet" kelimesinden sonra da babanız anlamına gelen "ebikum" sözcüğü geliyor ki bu da İbranice "Ab-Raham / Birçok milletin babası" anlamını güçlü bir şekilde yansıtıyor.


Konuyu daha derin, daha katmanlı ve ilginç örneklerle zenginleştirebilirim ama bu kadarının dahi bu mecrada oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. 


Umarım kendilerine alim denilen kişiler kaldıysa, günlük politika ve güncel sığ popülerlik bataklığından başlarını kaldırıp insanlara güzel, ilim dolu bilgiler verirler. Uydurma menkıbeler, doğa üstü güçlerle donatılmış falancanın filancanın hayal mahsülü maceraları, velev ki olsa bile kimseye faydası olmayan faydasız işlerle insanları daha da dinden, imandan soğutmazlar. 


Unutmayalım, "Kuran düşünenler için bir öğüttür ve Allah'tan ancak kullarından bilgi sahibi olanlar sınırlarını koruyup hakkıyla sakınır."


V'esselam




yemek konusundaki tavsiyelerini bilmiyorum(beslenme tercihi farkları) fakat seyyahlığını seviyorum. yalnız kendisinde derin bir islamcı damar var. normal şartlarda o kültürde birinin atlamayacağı pek çok şeye o damar sebebiyle balıklama atlıyor. saçma sapan yorumlar ya da 50 yıllık islamcı refleksli fikirler pörtlüyor bazı durumlarda. kendisi gibi çok insan tanıdığım için iyi bildiğim bir insan tipi. bu sebeple bu insanları politik iklimden ayrı tutup o fikirlerle yoğruldukları için herkesin fikrine saygı… yok yok. bu devirde mal mal fikirlere saplanmayın artık ya. sıçayım öyle saygıya.


1 yorum:

  1. Sosyal medyadan alıntı bir yorum:
    Tevrat (Eski Ahit) ile İncil (yeni Ahit) ve Kuran arasında ilginç bir köken bağı vardır. Bu arkadaş uzmanların çözebileceği karmaşık konulara girmiş. Hatırlarsanız Selman Rüşdi adında İranlı bir yazar vardı. Kuran içindeki çelişkileri "Şeytan Ayetleri" kitabında anlatmıştı.
    Bu kitaptaki en çarpıcı örnek "Tebbet" suresidir. Tebbet suresi beddua içerir. Eğer sureler Allahın kelamı ise bu surede Allah Ebu Leleb' e beddua etmektedir. Bu tamamen çelişkidir. Bunun gibi bir çok çelişkili sure var.
    Biri Mülk suresindeki miras paylaşım hesabıdır. Sanırım Hz Ali ölünce devreleri mirasçılarına bu suredeki hesapa göre paylaştırılmak istenince yanlışlık ortaya çıkar.
    Yahudi Şeriatı ile İslam şeriatı birbirine çok benzer. Köken Sümer Babil ve Antik Mısır kültürüdür. .......

    YanıtlaSil