9 Aralık 2023 Cumartesi

anılardan alıntılar*


... .. On Kasım 1988’de oldukça geniş katılımlı anma töreninde, ‘Atatürk'ün Fikir Bahçesinde Bir Gezinti’ başlıklı bir konuşma yaptım. Konuşmamı şöyle bitirdim: “Sevgili gençler! Ona layık olmak ve gelecek kuşaklara bizim yaşadığımız buruklukları yaşatmamak için çok okuyunuz, okuduklarınızı laik düşünceyle yorumlayınız ve mutlaka ama mutlaka yazınız. Değerli eğiticiler! Gençlerimize okumanın, yazmanın, yaratmanın o muhteşem, o doyumsuzlezzetini tattırınız.” Konuşmam beklediğimden çok beğenildi, dakikalarca alkışlandı. Sonrasında Cumhurbaşkanı Denktaş, Başbakan Eroğlu, komutanlar (28. Tümen Komutanı Hilmi Özkök hariç)(*Güvenlik Kuvvetleri Dergisi, Mart 1989, Syı 7, Sf.5-11) bakanlar ve Büyükelçi (Ertuğrul Kumcuoğlu) bizzat yanıma gelerek kutladılar. Özkök Paşa’nın tepkisi ise daha ilginçti, özellikle ‘İstikbal Göklerdedir’ sözünü bir jeopolitik teoriymiş gibi sunmanın anlamsız olduğunu, bu abartıların ona zarar verdiğini” söyledi. Ben de yanıt olarak; “Kendimden bir katkı yapmaksızın Atatürk’ün yaptıklarını ve yansımalarını anlattığımı, böylesine olanaksızlıklara rağmen yedi düvele karşı mücadele verip devlet kurmayı başaran bir insanın yaptıklarının abartı olarak

görülmemesi gerektiğine inandığımı, örneğin birçok denizcinin denizlere hâkim olmanın önemini vurguladığını ama ‘Deniz Hâkimiyet Teorisinin onu özlü bir sözle formüle eden Amerikalı Alfred Mahan’ın adıyla jeopolitik literatüre girdiğini söyledim. Çok zeki olduğunu bildiğimden anladığını düşünüyorum; ama tartışmayı sürdürmedi. (ABD Genelkurmay Başkanlarından Amirak William Crowe, 1989’da emekliye ayrılırken TIME dergisinin kendisiyle yaptığı bir söyleşide, “Who is your hero/Kahramanınız kim?” sorusuna verdiği yanıtta tarihte kendine yer bulmuş bazı Amerikalı, Alman, İngiliz generalleri saydıktan sonra,  “Onların her şeyi vardı ve başardılar. Ama bir insan var ki, yokluktan bir devlet çıkardı; Mustafa Kemal, Benim kahramanım işte odur” diyordu. Amerikalı bir general bile anlamıştı; ama bizden bazıları ‘abartı’ diyebiliyordu.

1 yorum:

  1. Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

    Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

    Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

    Mustafa Kemal Atatürk

    YanıtlaSil