Fazla naz aşık usandırır – yedinci bölüm
Hayal kırıklığı
-Terapistimizin
son görüşmelerin baş kısmına koyduğu soru; “nasılsınız?”
-
.... “İyiyiz, siz nasılsınız ?”
-Cevaplarımızın
yeterli olmadığını hissettiriyor....
-“Yani
ilişkiniz nasıl?”
-Bunun
üzerine gelen “değişiklik yok” cevabı
sanki hayal kırıklığına neden oluyor.
Sihirli değnek
-Olumlu
cevap veremediğimiz için seanslara devam etmiyor muyuz?
-Bugün
de aynı sorunuza vereceğimiz cevap; “yetmez ama, evet, biraz” bile değil ….
-Terapistimiz
soruyor. “Ne duydunuz... ?”
-Sekizinci
görüşmeye hazırlanırken, terapistimizin ne demek istediğini de duymaya-anlamaya
çalışıyorum ....
-“Bu
işin sihirli değneği yok”, çözümü siz bulmalısınız ...
-Zaman
geçiyor ...
-“Sihirli
değnek siz kendinizsiniz... ” diyor sanki ...
İlham gelmesini mi
bekliyoruz?
-Belki
de neyi konuştuğumuzun tanımını yapmaya ihtiyacımız var.
-Gözlerimiz
kapalı, el yordamı ile bir şeyler mi arıyoruz?
-Yoksa
hedefimizin ne olduğunu biliyor muyuz?
-Yanlışlık
var mı?
-Doğru
şeyler üzerinde mi emek veriyoruz?
-Seans
sayıları arttıkça, bununla paralel olarak bir şeylerin değişmesi ümit ediliyor
…. ediyorum ...
-Beklenen
değişikliğin ne olduğunun farkında mıyız?
-Ne
olursa hedefe yaklaşmış sayılacağız?
-Yoksa
sabırla ilham gelmesini mi bekleyeceğiz?
Mobbing...
-Bir
şeylerin farkına varmanın, bir şeylerden ders çıkarmanın ve bir şeyler öğrenmiş
olmanın bizde davranış değişikliğine neden olması gerek miydi?
-Ortada
davranış değişikliği var mı?
-Evet,
maksada uygun kıyafet almaya birlikte gidebileceğimizi gördük (katlanıyor......) ...
-Başka bir şey almamak ve başka şeylere
bakmadan hedefe yönelik birlikte alış veriş yapabileceğimizi bir kere denedik
….
-Tahammül
gösteriyor gibi... ..
-Kıyafet
seçimini ve zamanlamasını yanlış taraf yapıyor gibime geliyor …..
-Tek
taraflı taleplerde bulunmak rahatsızlık verici ….
-Kıyafetleri
ortaya çıkar, ne istediğini seç, göster,
ben giyerim …. yoksa ilgilenmem düşüncesi sürdürülebilir mi?
-Kerhen
....
-Kerhen
bile denebilir mi?
-
“.... mobbing” uygulayıcısı durumuna
düşmek istemem ...
-Fiziksel
güç kullanımına bütün alanlarda karşıyım, akıllara bile gelmemeli.
-Aynı
şekilde manevi güç kullanımı veya baskı olarak algı yaratabilecek
davranışlardan da kaçınmaya çalışırım ..... karşıyım ...
-İçinde
sevgi olan (kerhen veya sıra savmak için olmayan) fiziki yakınlıklara yer vermenin
anarmalliği var mı?
-Değişimi
/ gelişimi ümit ediyorum .....
Ben mükemmelim...
-“Ben
mükemmelim, ben bilirim, benim dediğim doğru,
benim dediğim olacak” anlayışını da yanlış buluyorum.....
-Sorunu
tarif etmek ve normalleşebilmek amacıyla destek alma çabasını sürdürüyorum....
Özel zaman & özel
kişi
-Özel
kişilerle paylaşılan özel zamanlarda; sınırların olması insanda “acaba karşı
tarafa rahatsızlık mı veriyorum?” endişesine neden olabiliyor …. ….
İsteyince oluyor
-Yakın
dönemden örnek vermek isterim,
-Keyifli
olduğu kadar yorucu bir haftalık uzun yolculuk sonrasında; önceki gece yarısı
eve gelinmiş, sabahın erkeninde ise bir davete katılma konusundaki enerji ve
arzulu davranışlar insanı düşünceye sevk ediyor.
-Aynı
günün sabahında; varsayalım ki davet olmasın; aynı zaman dilimini baş başa
geçirecek olsaydık, aynı “enerji emaresine rastlayabilir miydik ?”
-Kesin
cevap “Hayır!”
-Yorgunum,
başım ağrıyor, çarpıntım geldi ......
-Bu
sözler güncel hayatta karşılaştığım ifadeler.....
-İnsanların
akrabaları veya sevdikleri ile hoş zamanlar geçirmelerini taktirle
karşıladığımı / teşvik ettiğimi belirtmek isterim ...
-Ev
hali dışında gösterilebilen enerjiye şahit olmak anlamlı...
-Ev
hali dışına taşan enerji ve arzunun varlığını görmek...
-Dışarı
çıkarken hazırlık için zevkle ayrılan zaman...
-Ortaya
çıkan tablo; aynanın kenarına dizilen elbiseler, ayakkabılar ... ..
-Çıkar-giy... yeniden çıkar, tekrar
giy...
-Ayna
karşısında gösterilen ihtimam; “başkalarına var da bana yok mu? “ (kıskançlık anlamında değil) dedirtiyor .... İsteyince oluyor... İstemeyince
de olmuyor....
Hayat arkadaşı (mı?)
-Tam
da sorunun görünür olduğu noktadayız. Benzer enerjinin, duyguların hayat
akadaşı iki kişi arasıda da (sözde değil özde) yaşanabilmesi beklenemez mi?
-Maruz
kaldığım durumu “hayat tercihlerle doludur...” veciz sözü ile
açıklayabiliyorum....
-“Tercih
sıramasında arka sıralarda yer bulma” konusunda eksikliğim var demek ki ...düşünüyorum....
-Sonuçta
sıkıntı var ..
-Çözüm
arayışlarını daha ne kadar sürdürebilirim? ....
-İlk
tercihlerde yer alamamak konusundaki eksikliğimi bilmek istiyorum....
-Psikolog
yazar diyor ki; “Kadın ve erkek birbirinin
tamamlayıcısıdır”.
-Zaten
bu nedenle “eş” denmiştir. ....
-Güzel
sözün sihirli gücü vardır. ....
-Güzel
davranışlar sözlerin etkisini güçlendirir.. ...
-Güzel
söz ancak güzel duygu, düşünce ve davranışlarla etkili olur.... ..
-Buradaki
soyut ifadeleri (birbirinin tamamlayısı olmak , güzel sözler, güzel
davranışlar, sorumluluklar...) teker
teker tanımlamaya ihtiyaç var ....
-İçi
doldurulayan güzel sözler anlamlı mı?
-Güzel
sözler, güzel davranışlarla uyumlu olmalı...
Bana ne zaman sıra
gelecek
-İlk
tercihlerde yer alanlardan sonra; bana ne zaman sıra gelecek diye
beklemekteyim.....
-Sorulara
cevap bulmak konusunda kendimi halsiz hissediyorum...
-Motivasyonum
var diyebilir miyim?
-Evet
buraya kadar gelmek ve çare aramak konusunda enerji harcayabiliyorum ...
-Beklentilerinden
vaz geçmeli miyim?
-Önceki
motivasyonum (daha çok ev
hanımlarının yaptığına inanılan işlerde, yemek masası hazırlamak, bulaşıkları
toplamak, çamaşır asmak, ev temizliği yapmak...) kayboldu..... içimden gelmiyor...
-Ev
erkeğinin yapacağı işleri (taşı, getir, götür,
al, bırak....) ise aksatmamaya çalışıyorum....
-Profesyonel
destek almak durumunda kaldığımız konularla sınırlı olmak kaydı ile; duyguların
giderek azaldığı bir ortamı teneffüs ediyoruz..... rahatsızlık verici ...
Aynası iştir kişinin
-“Aynası
iştir kişinin, lafa bakılmaz” özdeyişindeki gibi; arada gelen sevgi sözleri
duvara çarpan ses olmaktan öteye gidiyor mu?
-Düşünüyorum
.....
-Bir
söylenen sözlere bakıyorum, bir de uygulamaya bakıyorum ...
-Çocuk
kandırır gibi ....
-Olmamalı
....
Algılarımız
-Sözler
ve davranışlar uyum içinde olmalı,
-“Ben
dünyanın en iyi öğrencisiyim”
demekle en iyi öğrenci olunur mu?
-Davranışlar,
tutum, çalışkanlık, ders başarısı, takım içinde uyumlu çalışabilm gibi kritere
bakarak “en iyi öğrenci” olunur...
-En
iyiyi tanımlamanın ölçüsü olmalı .....
-Karşı
tarafın ”algı”sının önemi olmalı .....
Metal yorgunluğu
-Destek
almak konusunda bizi buraya getiren konularda; daha ne kadar (tek taraflı)
fedakârlık gösterebilirim.
-“Metal
yorgunluğu” yaşadığımı düşünüyorum.....
-Terapistimizin
gayretleri ne işe yaradı?
-Kendimi
ifade edebilme konusunda destek bulduğumu söyleyebilirim.
-Görüşme
süremiz bir saat olmasına karşılık; kısa sürelerde doğrudan söyleyemediklerimi
paylaşabilme imkanı buldum ....
-Ancak
sorunu çözebilme konusunda yeterli mesafeyi aldık diyemiyorum...
-Yer
ve zamanı, süreyi tek taraflı belirleyince; karşılıklı anlayış var diyebilir
miyiz?
-Sabrın
sonu selamet olur mu?
-Bırak
bu işleri “katlanacaksın” diye mi düşünmeliyim? ....
-Cevap
arıyorum ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder