5 Ağustos 2015 Çarşamba

Çantada keklik değil; eş...

Fazla naz aşık usandırır - on dokuzuncu bölüm
-Terapiste gidemedik. Gitmedi...
-Ara vermeye mi devam ediyoruz, bıraktık mı belli değil...
-Laf oyununda iyi değilim.
-Laf cambazlığını beceremediğim ya da konuşsak bile sorunu çözemediğim için uzman desteği almaya karar vermiştim...
-Şimdi de gecenin ilerleyen saatlerinde konuşarak kendimi anlatabilecek gücü bulamayacağım
düşüncesindeydim.
-Terapistle görüşme öncelerinde yazılı olarak iletmeye çalıştığım metinleri dinleyip dinleyemeceğini sordum.
-Sabırla dinledi. 
-Arada hesap da sordu.
-Çözemedik... ..
-Konuşmaya başladığımızda ümit vericilikten uzak kaldığımızı düşünüyorum... 
-Amacımız; “Birbirimize birşeyleri kabul ettirmek mi?” yoksa “Aramızda olması gereken ilişkiyi canlandırmak mı?” istiyoruz....
-Gayret göstermek ne demek?
-Oturup dua etmek, çeşit çeşit tespihler çekmek mi?
-Bunlara itirazım yok.
-Ama yeterli de göremem.
-“Estetik anlayış”, sadece dışarıya gülen yüzünü gösterecek. Başkaları için gösterilen duyarlılık, başkalarına verilen emekler eşinden esirgenecek.... Evdeki / eldeki önemli olmayacak. O nasılsa “çantada keklik!” kalacak.
-Sızlanınca “Sen paronayaksın“ çağrışımlarına vurgu yapılacak!
-Uykusuzluktan bayılıncaya kadar, gece yarılarına kadar yan yana oturup televizyon seyredilecek, sonrada yatıp uyunacak.
-“Ben yaklaştığım zaman tepki vermiyorsun!” hesabı sorulacak.
-Önemsenmiyorsam, şikayet etmek yerine tepkisiz kalmayı tecih ediyorum. Bekliyorum. ...
-Uzman desteğine olan ihtiyacım devam ediyor.
-Hesap sorulurken, sanki sorun bugündeymiş gibi konuşulmasını anlamlı bulmuyorum.
-Madem konuşuyoruz, geçmişe de dönmek durumundayım.
-Açıklamak isterim. 1989-1991 dönemindeyiz. “Bak onlar sadece hafta sonu bir kez birlikte oluyorlar. Biz .... “ birlikte olmanın mukayesesi, ya da sayılarla ifadesi ne kadar anlamlı?
-Başka çağrışımlar da ön plana çıkıyor; “Menepoz dönemine kadar tek taraflı korunduk. Tedbirleri hep tek taraflı aldık. Doğal olmak yerine, araya hep birşeyler koyduk.
-... .. “dur akıtma, ... .. bak kirlendi, dur.... “ ... .. doğallığı engeller durumdaydı.
-Mide bulandırıcı vurgusu ön planda gibiydi....
-Bir ömür geçti.
-Doğal akış içinde yeni durumdayız.
-Korunma ihtiyacı kalmadı.
-Doğallığa karşı koymak için ses çıkarılamayınca; bu sefer rakamlar vb. ön planda tutulmaya başlandı.
-Azgın teke sendromu konuşulur oldu.
-Terapist görüşmeleri sonrasında; artık yüksek sesle dile getirilmiyor.
-Kendi kendime soruyorum. Ben ne istiyorum?
-Cevabım basit: çantada keklik değil, eş olmayı...”
   *Saniyeler ya da bir elin parmakları kadar dakikalarla sınırlamayan,
   *Başkalarına verilen değer ve harcanan enerjinin ortaya konduğu,
   *Estetik anlayışın ihmal edilmediğ,

   *Sözlerin uygulamaya yansıtıldığı birliktelik olarak hayal ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder