Fazla naz aşık usandırır - on dokuzuncu bölüm
-Terapiste
gidemedik. Gitmedi...
-Ara
vermeye mi devam ediyoruz, bıraktık mı belli değil...
-Laf
oyununda iyi değilim.
-Laf
cambazlığını beceremediğim ya da konuşsak bile sorunu çözemediğim için uzman
desteği almaya karar vermiştim...
-Şimdi
de gecenin ilerleyen saatlerinde konuşarak kendimi anlatabilecek gücü
bulamayacağım
düşüncesindeydim.
düşüncesindeydim.
-Terapistle
görüşme öncelerinde yazılı olarak iletmeye çalıştığım metinleri dinleyip
dinleyemeceğini sordum.
-Sabırla
dinledi.
-Arada
hesap da sordu.
-Çözemedik...
..
-Konuşmaya
başladığımızda ümit vericilikten uzak kaldığımızı düşünüyorum...
-Amacımız;
“Birbirimize birşeyleri kabul ettirmek mi?” yoksa “Aramızda olması gereken
ilişkiyi canlandırmak mı?” istiyoruz....
-Gayret
göstermek ne demek?
-Oturup
dua etmek, çeşit çeşit tespihler çekmek mi?
-Bunlara
itirazım yok.
-Ama
yeterli de göremem.
-“Estetik anlayış”, sadece dışarıya gülen
yüzünü gösterecek. Başkaları için gösterilen duyarlılık, başkalarına verilen
emekler eşinden esirgenecek.... Evdeki / eldeki önemli olmayacak. O nasılsa “çantada keklik!” kalacak.
-Sızlanınca
“Sen paronayaksın“ çağrışımlarına
vurgu yapılacak!
-Uykusuzluktan
bayılıncaya kadar, gece yarılarına kadar yan yana oturup televizyon seyredilecek,
sonrada yatıp uyunacak.
-“Ben yaklaştığım zaman
tepki vermiyorsun!”
hesabı sorulacak.
-Önemsenmiyorsam,
şikayet etmek yerine tepkisiz kalmayı tecih ediyorum. Bekliyorum. ...
-Uzman
desteğine olan ihtiyacım devam ediyor.
-Hesap
sorulurken, sanki sorun bugündeymiş gibi konuşulmasını anlamlı bulmuyorum.
-Madem
konuşuyoruz, geçmişe de dönmek durumundayım.
-Açıklamak
isterim. 1989-1991 dönemindeyiz. “Bak onlar
sadece hafta sonu bir kez birlikte oluyorlar. Biz .... “ birlikte olmanın
mukayesesi, ya da sayılarla ifadesi ne kadar anlamlı?
-Başka
çağrışımlar da ön plana çıkıyor; “Menepoz dönemine kadar tek taraflı korunduk.
Tedbirleri hep tek taraflı aldık. Doğal olmak yerine, araya hep birşeyler koyduk.
-...
.. “dur akıtma, ... .. bak kirlendi,
dur.... “ ... .. doğallığı engeller durumdaydı.
-Mide
bulandırıcı vurgusu ön planda gibiydi....
-Bir
ömür geçti.
-Doğal
akış içinde yeni durumdayız.
-Korunma
ihtiyacı kalmadı.
-Doğallığa
karşı koymak için ses çıkarılamayınca; bu sefer rakamlar vb. ön planda
tutulmaya başlandı.
-Azgın
teke sendromu konuşulur oldu.
-Terapist
görüşmeleri sonrasında; artık yüksek sesle dile getirilmiyor.
-Kendi
kendime soruyorum. Ben ne istiyorum?
-Cevabım
basit: “çantada keklik değil, eş olmayı...”
*Saniyeler ya da bir elin parmakları kadar
dakikalarla sınırlamayan,
*Başkalarına verilen değer ve harcanan
enerjinin ortaya konduğu,
*Estetik anlayışın ihmal edilmediğ,
*Sözlerin uygulamaya yansıtıldığı
birliktelik olarak hayal ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder