Fazla naz aşık usandırır – ikinci bölüm
Programı yöneten ne kadar da
sabırlıydı.
Notlar alıyor ... Karşı tarafı konuşmaya
yönlendiriyordu.
-Adam devam etti. “İlk
görüşmenin belki de iki saat olmasına ihtiyacımız vardı. İlerleme sağladık mı? Şüphelerim var …. Halâ daha yardıma
olan ihtiyacım devam ediyor” dedi.
-“Önceliklerim
arasında görmediğim ve başka yerde bulabileceğim (çocuk
yetiştirilmesi, iyi
annelik, iyi yemek vb.) şeyler yerine; bizi buraya getiren sorunumuzu konuşmalıyız.... .. Sorunu dışarıda çözmek yerine kendi eşimle çözmek istediğimi ifade etmek istiyorum. Bu konuda yapılacaklar (atılacak adımlar ) fedakârlık olarak mı kabul edilmeli?
annelik, iyi yemek vb.) şeyler yerine; bizi buraya getiren sorunumuzu konuşmalıyız.... .. Sorunu dışarıda çözmek yerine kendi eşimle çözmek istediğimi ifade etmek istiyorum. Bu konuda yapılacaklar (atılacak adımlar ) fedakârlık olarak mı kabul edilmeli?
Sözün bittiği yer
-Karşılıklı
düşüncelerin size aktarımında yanlışlıklar olduğunu düşünüyorum. Bardağı
taşıran son damla (... alırken değişimi) tek başına önemli değil, önemli olan o ana
kadar yaşadıklarımız ... ..
-Bu
son olaydan sonra sıkıntımı anlatmaktan vaz geçtim.
-Sözün
bittiği aşamaya geldik.
-Onun
için uzman yardımı almak kararı aldım.
-Bu
konuda sesimi duyurabildiğim konusundaki endişelerim devam ediyor.
-Son
bir yılın (menepoz) özel durumunu saygı ile karşılamak
gerektiğinin bilincindeyim.
-Sorun
bir yıl öncesinden çok daha evveline gidiyor ….
Niyet okumak
-Diğer
konu, bir önceki seansta vurgu yapıldığı üzere; Yaşantımızın hiçbir döneminde
“boşanma” kelimesini kullanmayı gerektirecek bir gelişme olmadığını
düşünüyorum. Bu nedenle paylaştığımız hayat için böyle bir kelimeyi uygun
bulmuyorum. Geçen görüşmemizde .... için “yoksa boşanırız” anlamına gelen ifade
kullandığım vurgulaması doğruyu yansıtmıyor. Niyet okumayı kabul etmiyoru... ..
niyet okumaya başlarsak sonunu getiremeyiz.
-Prof.Dr.
Nevzat Tarhan kitabında (Kadın
Psikolojisi)(65) ne diyor?; “İletişim hatalarında akıl okuma eğilimleri vardır. Kişi,
karşıdaki insan bir şey söylediğinde hemen alınır ve “Bunu beni aşağılamak için
söylüyorsun!” diyerek bu sözde kötü niyet arar. .... kadınlarda bu duruma sıkça rastlanır.”
-Yine
kendi konumuza dönecek olursak; niyet okunmaya çalışılıyorsa ya da algılama
öyle ise ne yapabilirim?
-Evlilik
kurumunu ayakta tutan, birlikte yaşamanın çok sayıdaki kriterinden sadece
birini sorun olarak dile getirmeye çalışıyorum.
-Otuz
beş yıllık yaşamımızın içinde bizleri bağlayan ve “ahde vefa” gerektiren çok
yan var. Bu durumda “boşanma” ifadesini maksat dışı (sorunumuzla
ilgisi olmayan)
kelime olarak değerlendiriyorum.
-Dini
kaynaklardan (kitaplardan) yorum katmadan okuduğum bazı bölümler
olmıştu. Sadece daha önceki konuşmalarımızda geçen dini kuralların hiç de öyle
olmadığını, dini kaynakları referans alacak isek söylenenlerin değil yazılı
kaynakların esas alınması gerektiğine vurgu yapmak istemiştim.
-Nitekim
söylenenleri tam aksine bilgileri (eşler arasındaki ilişkilerin ölçüleri /…bakma…./
gözlerini erimiş kurşun akıtırlar vb)okumaya çalıştım.
-Dini
gerekçelerin olmaması halinde; sadakat konusunda kendimi ne kadar sorumlu
hissedebilirim?
Hiç bir iyilik cezasız
kalmaz (mı?)
-Eşine
sevdiğini söylemek, güzel sözler kullanmak, okul hayatında / ev işlerinde /
çocuk bakımında / pazar alışverişinde destek olmak ( her
zaman yükü taşırım, her zaman el ele yürürüz, çocuk bakımını keyifle yaparım,
ev temizliği, çamaşır makinasının boşaltılması, çamaşırların asılması,
tuvaletlerin ovulması....) ... ..
-Zeki Alaysa / Metin Akpınar
Tiyatrosundaki gibi; “hiçbir iyilik cezasız kalmaz” ....
-İstismat edildiğimi düşünüyorum... ..
-Zararını
gördüm ... ..
-Tasvip
etmiyorum, ancak çevremizde tanık olduğum ve evine ara sıra uğrayanlara bakıyorum...
.. daha kıymetliler... ..
-Ev
erkeği olmak adamı bozuyormuş da diyemiyorum... ..
-Azgın
teke-paronayak benzetmelerini inciti buluyorum...
..
-Günde üç,
hafta üç, …. tam doğru değil… fiziken de gerçekçi değil …. mümkün değil….arada
olmuş olabilir… ..
-Yaşanmamış
yıllar olarak adlandırdığım ve görev nedeniyle aileden uzakta yaşadığım (neredeyse kesintisiz) dört yılım var… ayrıca yine görev nedeniyle (nöbetler,
kısa süreli görevle, iki aylık dış görev …)
görsellik
& paronaya
-Çekici olmak ne demek?
-Cilveli olmak ne demek?
-Bu kavramlar hayatımızın neresinde?
-Çocuklar bile; aynı yemeği karışık
bulamaç gibi sunduğunuzda yemiyor, görünüme biraz özen gösterildiğinde
emeğinizin karşılığını alabiliyorsunuz... ..
-Çocukların davranışlarını
değiştirebilen “görsellik” yetişkinler için anlamlı değil diyebilşir miyiz?
-Nevzat Tarhan, kitabında (87) “...
.. Kadında cinsel istek düşünceyle ortaya çıkarken uyarılma fiziksel temasla
olur. ... Erkekte ise uyarılma daha çok
görseldir.” vurgusu
yapıyor.
-Görsellik / estetik anlamındaki yetişkin
beklentilerine “paranoya” diyebilir miyiz?
-İsviçreli
psikolog ve psikoterapi uzmanı Dr.Gustav
Graber’in 1930’lu yıllarda kaleme aldığı kitabında (Kadın
Psikolojisi-sf. 98) vurguladığı gibi “cinselliğe evliliğin kendilerine yüklediği bir görev gibi bakıp
uygulayan kadınların sayısı .. büyüktür.” ifadesi bir durumu tespit ediyor,
ama sorunu çözmeye yetmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder