-Çocukluktan itibaren duyguların bastırılması, ona buna karşı söz söylenememesi telkinleriyle ‘büyüyen’ insanımız, sadece bedenen büyümekten öte
gidemez. Zira bastırılmış, ifade edilememiş korku, kaygı, yetersizlik, başarısızlık hisleriyle hayattaki rollerine devam edenler, bu sıkışmış enerjilerini en olmadık yerde en olmadık şekilde boşaltabilirler.
gidemez. Zira bastırılmış, ifade edilememiş korku, kaygı, yetersizlik, başarısızlık hisleriyle hayattaki rollerine devam edenler, bu sıkışmış enerjilerini en olmadık yerde en olmadık şekilde boşaltabilirler.
-Bu sıkışmış enerjilerin ifadesi bazılarımızda migren, kalp çarpıntısı, yeme bozuklukları, madde bağımlılıkları, kimilerinde kaygı bozukluğu, gelecek endişesi, titizlik, mükemmeliyetçilik, bazen de şiddet, şiddetli geçimsizlik, cinsel fonsiyon bozuklukları olarak karşımıza çıkar.
-Eğer duygular zamanında, yaşanması gerektiği gibi yaşanmazsa biriken ‘duygu kalıbı’ kontrolü ele geçirir ve iki kişi kendini ‘kontrol edemez’ haline gelir.
-Zira herhangi bir duruma aşırı tepki veriyorsak , bastırılmış, döngüsünü tamamlamamış duygumuz titremiş ve kontrolden çıkmışız demektir.
-Bu tür insanlara, kuru kafa işareti olan ‘yüksek gerilim hattı’ hassasiyetiyle yaklaşmakta fayda vardır.
-Bilinçaltı kişiyi kötü duygulardan korumayı hedefler. ... ..
s.40
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder