-Akıl, gelişmeye ve sıçrama
yapmaya müsait bir yapıdır. Oysa alışkanlıkların sabitleştirdiği inançlarına sıkı sıkıya sarılan
ve adeta aklın gelişmemesi için
olağanüstü çaba harcayanların elinde cüce kalır. Bu, kendi bildiğinden başka
doğru tanımayan ve doğru diye inandıklarını da test etmeye yanaşmayanların
tavrıdır.
-Bunların adı dindar da olsa farketmez çünkü inandıkları kriterlerin
kaynağını din değil, alışkanlıkları
oluştururu kiİ Kur’an bu tavrı “atalar dini”ne bağlılık olarak tanımlar ve
eleştirir. ... ..
-Kimi zaman da
inanç yanlızca dilde kalır ve yeri geldikçe destek olarak kullanılan bir
meteryalden öteye geçmez. Oysa dinimizin en sık vurguladığı hususlardan biri “inanmak” ve bu inandığını “amel” yani eylem haline getirmektir.
-İnanç, insanı dengeye sevk eder ve dengede
tutar. Aşırılıklar ruhu bunalttığında, imdada yetişen ve can simidi niyetine feraha çıkaran ayetler ile hadisler, insanı aşırılıklardan orta yola / yönteme yani “sıratı müstakim”e yöneltir. ... ..
tutar. Aşırılıklar ruhu bunalttığında, imdada yetişen ve can simidi niyetine feraha çıkaran ayetler ile hadisler, insanı aşırılıklardan orta yola / yönteme yani “sıratı müstakim”e yöneltir. ... ..
-İnsan zihni, aradığını görmeye programlanmış. Buna seçici algı diyoruz. İnsan neyi arıyor ve neye malzeme
bulmak için çırpınıyorsa, zihin onları diğerleri arasından seçiyorve algımızın
oltasına takıyor. İnsan, “Bana neye mal olursa olsun, ben dğruların
peşindeyim.” dediğinde zihni bu bakış açısına uygun malzemeleri fark ederken,
karşısındakini suçlama eğilimindeki bir zihin debu yönde malzeme bulmakta
gecikmiyor. Önemli olan elimizdeki
malzemenin ne olduğu ve ne kadar olduğu değil, bunun neye hizmet
ettiğidir ve hangi soruyla elde edildiğidir..
-“İnsan yanılmadan, elmas yontulmadan mükemmel olmaz.” diyor bir
düşünür. Akıl; yanlışı görerek tedbri üretmek, bile bile bir daha yanlış
yapmamak ve daha iyisini yapabilmek için kullanıldığında, doğruların içinden
bile en iyisini seçmeye gayret eder. ... ..
-Sebepleri düzeltmeden sonuçların da düzelmeyeceğini akıl onlara
söylemezse, göz bildiği gibi görmeye devam eder. Çünkü akıl sebepleri görmeye
yönlendirilmemiştir. ... ..
-İnsan; bilmeden hata yapabilir, yanlışa düşebilir ve yanılabilir. Eğer
akıl; bunların bir daha olmamasını
gerçekten istiyorsa artık bilerekbu kulvardan uzaklaşmaya başlar ve yanlış
yaklaşımları tekrarlamamaya özen gösterir. ... ..
-Dualarımızın bizim zihnimizi
etkileme ve bizi sevk etme gücü olağanüstüdür. Dua güçlü
bir isteği ifade eder. Bu güçlü istek aklı ne tarafa yönlendirirse;
akıl, o istikamette adeta uçar. İnandıklarımız doğru ise (ki bu, doğru bilgi
demektir), bu inacın gücü
kadar gönlümüz bunu arar. Ellerimizi açarken , gönlümüzün de açıldığı
kadar gayretimiz oluşur. Güçlü istekler ve onu takip eden metot ve eylem,
sabırla buluştuğu oranda, düşmelerimiz aklın aydınlığında en aza inecektir.
*Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ıı
– Saliha Erdim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder