18 Kasım 2016 Cuma

Aklı Görmeyenlerin Gözü de Görmez *

-Akıl, gelişmeye ve sıçrama yapmaya müsait bir yapıdır. Oysa alışkanlıkların sabitleştirdiği inançlarına sıkı sıkıya sarılan ve adeta aklın gelişmemesi için olağanüstü çaba harcayanların elinde cüce kalır. Bu, kendi bildiğinden başka doğru tanımayan ve doğru diye inandıklarını da test etmeye yanaşmayanların tavrıdır.
-Bunların adı dindar da olsa farketmez çünkü inandıkları kriterlerin kaynağını din değil, alışkanlıkları oluştururu kiİ Kur’an bu tavrı “atalar dini”ne bağlılık olarak tanımlar ve eleştirir. ... ..
-Kimi zaman da inanç yanlızca dilde kalır ve yeri geldikçe destek olarak kullanılan bir meteryalden öteye geçmez. Oysa dinimizin en sık vurguladığı hususlardan biri “inanmak” ve bu inandığını “amel” yani eylem haline getirmektir.
-İnanç, insanı dengeye sevk eder ve dengede
tutar. Aşırılıklar ruhu bunalttığında, imdada yetişen ve can simidi niyetine feraha çıkaran ayetler ile hadisler, insanı aşırılıklardan orta yola / yönteme yani “sıratı müstakim”e yöneltir. ... ..
-İnsan zihni, aradığını görmeye programlanmış. Buna seçici algı diyoruz. İnsan neyi arıyor ve neye malzeme bulmak için çırpınıyorsa, zihin onları diğerleri arasından seçiyorve algımızın oltasına takıyor. İnsan, “Bana neye mal olursa olsun, ben dğruların peşindeyim.” dediğinde zihni bu bakış açısına uygun malzemeleri fark ederken, karşısındakini suçlama eğilimindeki bir zihin debu yönde malzeme bulmakta gecikmiyor. Önemli olan elimizdeki  malzemenin ne olduğu ve ne kadar olduğu değil, bunun neye hizmet ettiğidir ve hangi soruyla elde edildiğidir..
-“İnsan yanılmadan, elmas yontulmadan mükemmel olmaz.” diyor bir düşünür. Akıl; yanlışı görerek tedbri üretmek, bile bile bir daha yanlış yapmamak ve daha iyisini yapabilmek için kullanıldığında, doğruların içinden bile en iyisini seçmeye gayret eder. ... ..
-Sebepleri düzeltmeden sonuçların da düzelmeyeceğini akıl onlara söylemezse, göz bildiği gibi görmeye devam eder. Çünkü akıl sebepleri görmeye yönlendirilmemiştir. ... ..
-İnsan; bilmeden hata yapabilir, yanlışa düşebilir ve yanılabilir. Eğer akıl; bunların  bir daha olmamasını gerçekten istiyorsa artık bilerekbu kulvardan uzaklaşmaya başlar ve yanlış yaklaşımları tekrarlamamaya özen gösterir. ... ..
-Dualarımızın bizim zihnimizi etkileme ve bizi sevk etme gücü olağanüstüdür. Dua güçlü bir isteği ifade eder. Bu güçlü istek aklı ne tarafa yönlendirirse; akıl, o istikamette adeta uçar. İnandıklarımız doğru ise (ki bu, doğru bilgi demektir), bu inacın gücü kadar gönlümüz bunu arar. Ellerimizi açarken , gönlümüzün de açıldığı kadar gayretimiz oluşur. Güçlü istekler ve onu takip eden metot ve eylem, sabırla buluştuğu oranda, düşmelerimiz aklın aydınlığında en aza inecektir.


*Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ıı  – Saliha Erdim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder