Programı
yöneten ne kadar da sabırlıydı. Notlar alıyor ... Karşı tarafı konuşmaya
yönlendiriyordu. Adam
devam etti. “İlk görüşmenin belki de iki saat olmasına ihtiyacımız vardı. İlerleme
sağladık mı? Şüphelerim var …. Hala daha yardıma olan ihtiyacım devam ediyor.” ... Önceliklerim
arasında görmediğim ve başka yerde bulabileceğim
(çocuk
yetiştirilmesi, iyi annelik, iyi yemek vb.) şeyler yerine; bizi buraya getiren sorunumuzu
konuşmalıyız. Sorunu dışarıda çözmek yerine kendi eşimle çözmekistediğimi ifade etmek istiyorum. Bu konuda yapılacaklar (atılacak adımlar ) fedakârlık olarak mı kabul edilmeli?
-Karşılıklı
düşüncelerin size aktarımında yanlışlıklar olduğunu düşünüyorum. Bardağı
taşıran son damla (... alırken değişimi) tek başına önemli değil, önemli olan o ana
kadar yaşadıklarımız ... bu son olaydan sonra sıkıntımı anlatmaktan vaz geçtim.
Sözün bittiği aşamaya geldik. Onun için uzman yardımı almak kararı aldım. Bu
konuda sesimi duyurabildiğim konusundaki endişelerim devam ediyor. Son bir
yılın (menepoz) özel durumunu saygı ile karşılamak gerektiğinin
bilincindeyim. Sorun bir yıl öncesinden çok daha evveline gidiyor ….
-Diğer
konu; Yaşantımızın hiçbir döneminde “boşanma” kelimesini kullanmayı
gerektirecek bir gelişme olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle paylaştığımız hayat
için böyle bir kelimeyi uygun bulmuyorum. Geçen görüşmemizde .... için “yoksa
boşanırız” anlamına gelen ifade kullandığım vurgulaması doğruyu yansıtmıyor. Niyet
okumayı kabul gerçekçi bulabilir miyiz? Prof.Dr. Nevzat Tarhan kitabın(Kadın
Psikolojisi)’da (65) ne diyor; “İletişim hatalarında akıl okuma eğilimleri vardır. Kişi, karşıdaki
insan bir şey söylediğinde hemen alınır ve “Bunu beni aşağılamak için
söylüyorsun!” diyerek bu sözde kötü niyet arar. .... kadınlarda bu duruma sıkça rastlanır.”
Yine
kendi konumuza dönecek olursak; niyet okunmaya çalışılıyor ya da algılama öyle
ise ne yapabilirim? Evlilik kurumunu ayakta tutan, birlikte yaşamanın çok
sayıdaki kriterinden sadece birini sorun olarak dile getirmeye çalışıyorum.
Otuz beş yıllık yaşamımızın içinde bizleri bağlayan ve “ahde vefa” gerektiren
çok yan var. Bu durumda “boşanma” ifadesini maksat dışı (sorunumuzla ilgisi olmayan) kelime olarak değerlendiriyorum. Konuşma sırasında geçen ve dini kaynaklardan (kitaplardan)
yorum katmadan okuduğum bazı bölümler sadece daha önceki konuşmalarımızda geçen
dini kuralların hiç de öyle olmadığını, dini kaynakları referans alacak isek
söylenenlerin (konuşulanların) değil yazılı kaynakların esas alınması
gerektiğine vurgu yapmak içindi. Nitekim söylenenleri tam aksi (eşler arasındaki ilişkilerin ölçüleri /…bakma…./ gözlerini
erimiş kurşun akıtırlar vb) bilgileri okumaya çalıştım.
-Dini
gerekçelerin olmaması halinde; sadakat konusunda kendimi ne kadar sorumlu
hissedebilirim? Ne için sorusunu soruyorum, kendime…. Eşine sevdiğini söylemek,
güzel sözler kullanmak, okul hayatında / ev işlerinde / çocuk bakımında / Pazar
alışverişinde ( her zaman yükü
taşırım, her zaman el ele yürürüz, çocuk bakımını keyifle yaparım, ev
temizliği, çamaşır makinasının boşaltılması, çamaşırların asılması, tuvaletlerin
ovulması....) Zeki
Alaysa / Metin Akpınar Tiyatrosundaki gibi; “hiçbir iyilik cezasız kalmaz” ....
zararını gördüm ... Tasvip etmiyorum, ancak çevremizde tanık olduğum ve evine
ara sıra gelen,ev erkeği rolüne zorlanıyormuş gibi hissediyorum kendimi .... teke-paronayak benzetmelerini doğrulamak için
söylenenlere katılmıyorum. ....günde üç, hafta üç, …. tam doğru değil… fiziken
de gerçekçi değil …. mümkün değil….arada olmuş olabilir… yaşanmamış yıllar
olarak adlandırdığım ve görev nedeniyle aileden uzakta yaşadığım (neredeyse kesintisiz) dört yılım var… ayrıca yine görev nedeniyle (nöbetler, kısa süreli görevle, iki aylık dış görev …) Hep konuştu hep sustum ....
-Çekici / civeli olmak ne demek? Aynı yemeği karışık bulamaç
gibi sunduğunuzda çocuklar bile yemeyebiliyor, sunuma çocuk önem verirken
yetişkinlerin sunuma-estetiğe önem vermesi paronaya olarak adlandırılabilir mi?
Nevzat Tarhan kitabında (87) “Kadında
cinsel istek düşünceyle ortaya çıkarken uyarılma fiziksel temasla olur.
... Erkekte ise uyarılma daha çok görseldir.”
Vurgusu yapıyor. Görsellik / estetik anlamındaki taleplere “paranoya” diyebilir
miyiz?
-Çmş
.. kötü kadın …. alışveriş .... her durumda kılıf, tam zamanı…, baş ağrısı,
... döneyim sen ….. bak çarpıntım gelecek …. tam zamanı .... korunmak mı
eziyet mi, başka yolu yok mu? ... gönülsüz mecbur kalınmış gibi,.... diğer bir
ifadeyle İsviçreli psikolog ve
psikoterapi uzmanı Dr.Gustav Graber’in 1930’lu yıllarda kitabında
vurguladığı (Kadın
Psikolojisi-sf.
98) “cinselliğe evliliğin kendilerine yüklediği bir görev gibi bakıp
uygulayan kadınların sayısı .. büyüktür.” İfadesi bir durumu tespit ediyor,
ama sorunu çözmeye yetmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder