1 Ekim 2014 Çarşamba

Fazla naz aşık usandırır-radyo programı-ikinci bölüm

Programı yöneten ne kadar da sabırlıydı. Notlar alıyor ... Karşı tarafı konuşmaya yönlendiriyordu. Adam devam etti. “İlk görüşmenin belki de iki saat olmasına ihtiyacımız vardı. İlerleme sağladık mı? Şüphelerim var …. Hala daha yardıma olan ihtiyacım devam ediyor.” ... Önceliklerim arasında görmediğim ve başka yerde bulabileceğim
(çocuk yetiştirilmesi, iyi annelik, iyi yemek vb.) şeyler yerine; bizi buraya getiren sorunumuzu konuşmalıyız. Sorunu dışarıda çözmek yerine kendi eşimle çözmek
istediğimi ifade etmek istiyorum. Bu konuda yapılacaklar (atılacak adımlar ) fedakârlık olarak mı kabul edilmeli?
-Karşılıklı düşüncelerin size aktarımında yanlışlıklar olduğunu düşünüyorum. Bardağı taşıran son damla (... alırken değişimi)  tek başına önemli değil, önemli olan o ana kadar yaşadıklarımız ... bu son olaydan sonra sıkıntımı anlatmaktan vaz geçtim. Sözün bittiği aşamaya geldik. Onun için uzman yardımı almak kararı aldım. Bu konuda sesimi duyurabildiğim konusundaki endişelerim devam ediyor. Son bir yılın (menepoz) özel durumunu saygı ile karşılamak gerektiğinin bilincindeyim. Sorun bir yıl öncesinden çok daha evveline gidiyor ….
-Diğer konu; Yaşantımızın hiçbir döneminde “boşanma” kelimesini kullanmayı gerektirecek bir gelişme olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle paylaştığımız hayat için böyle bir kelimeyi uygun bulmuyorum. Geçen görüşmemizde .... için “yoksa boşanırız” anlamına gelen ifade kullandığım vurgulaması doğruyu yansıtmıyor. Niyet okumayı kabul gerçekçi bulabilir miyiz? Prof.Dr. Nevzat Tarhan kitabın(Kadın Psikolojisi)da (65) ne diyor; “İletişim hatalarında akıl okuma eğilimleri vardır. Kişi, karşıdaki insan bir şey söylediğinde hemen alınır ve “Bunu beni aşağılamak için söylüyorsun!” diyerek bu sözde kötü niyet arar. ....  kadınlarda bu duruma sıkça rastlanır.”
Yine kendi konumuza dönecek olursak; niyet okunmaya çalışılıyor ya da algılama öyle ise ne yapabilirim? Evlilik kurumunu ayakta tutan, birlikte yaşamanın çok sayıdaki kriterinden sadece birini sorun olarak dile getirmeye çalışıyorum. Otuz beş yıllık yaşamımızın içinde bizleri bağlayan ve “ahde vefa” gerektiren çok yan var. Bu durumda “boşanma” ifadesini maksat dışı (sorunumuzla ilgisi olmayan) kelime olarak değerlendiriyorum.  Konuşma sırasında geçen ve dini kaynaklardan (kitaplardan) yorum katmadan okuduğum bazı bölümler sadece daha önceki konuşmalarımızda geçen dini kuralların hiç de öyle olmadığını, dini kaynakları referans alacak isek söylenenlerin (konuşulanların) değil yazılı kaynakların esas alınması gerektiğine vurgu yapmak içindi. Nitekim söylenenleri tam aksi (eşler arasındaki ilişkilerin ölçüleri /…bakma…./ gözlerini erimiş kurşun  akıtırlar vb) bilgileri okumaya çalıştım.
-Dini gerekçelerin olmaması halinde; sadakat konusunda kendimi ne kadar sorumlu hissedebilirim? Ne için sorusunu soruyorum, kendime…. Eşine sevdiğini söylemek, güzel sözler kullanmak, okul hayatında / ev işlerinde / çocuk bakımında / Pazar alışverişinde ( her zaman yükü taşırım, her zaman el ele yürürüz, çocuk bakımını keyifle yaparım, ev temizliği, çamaşır makinasının boşaltılması, çamaşırların asılması, tuvaletlerin ovulması....) Zeki Alaysa / Metin Akpınar Tiyatrosundaki gibi; “hiçbir iyilik cezasız kalmaz” .... zararını gördüm ... Tasvip etmiyorum, ancak çevremizde tanık olduğum ve evine ara sıra gelen,ev erkeği rolüne zorlanıyormuş gibi hissediyorum kendimi .... teke-paronayak benzetmelerini doğrulamak için söylenenlere katılmıyorum. ....günde üç, hafta üç, …. tam doğru değil… fiziken de gerçekçi değil …. mümkün değil….arada olmuş olabilir… yaşanmamış yıllar olarak adlandırdığım ve görev nedeniyle aileden uzakta yaşadığım (neredeyse kesintisiz) dört yılım var… ayrıca yine görev nedeniyle (nöbetler, kısa süreli görevle, iki aylık dış görev …) Hep konuştu hep sustum ....
-Çekici / civeli  olmak ne demek? Aynı yemeği karışık bulamaç gibi sunduğunuzda çocuklar bile yemeyebiliyor, sunuma çocuk önem verirken yetişkinlerin sunuma-estetiğe önem vermesi paronaya olarak adlandırılabilir mi? Nevzat Tarhan kitabında (87) “Kadında cinsel istek düşünceyle ortaya çıkarken uyarılma fiziksel temasla olur. ...  Erkekte ise uyarılma daha çok görseldir.” Vurgusu yapıyor. Görsellik / estetik anlamındaki taleplere “paranoya” diyebilir miyiz?



-Çmş .. kötü kadın …. alışveriş .... her durumda kılıf, tam zamanı…,  baş ağrısı,  ... döneyim sen ….. bak çarpıntım gelecek …. tam zamanı .... korunmak mı eziyet mi, başka yolu yok mu? ... gönülsüz mecbur kalınmış gibi,.... diğer bir ifadeyle İsviçreli psikolog ve  psikoterapi uzmanı Dr.Gustav Graber’in 1930’lu yıllarda kitabında vurguladığı (Kadın Psikolojisi-sf. 98) “cinselliğe evliliğin kendilerine yüklediği bir görev gibi bakıp uygulayan kadınların sayısı .. büyüktür.” İfadesi bir durumu tespit ediyor, ama sorunu çözmeye yetmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder