Sosyolojik gerçekler
-... 1990’ların sonlarından itibaren Avrupa Birliği’ne
(AB) süreci, ordunun siyasi rolünü görece zayıflatmış ve yapılan
yasal/anayasal düzenlemelerle konumu ve rolü, demokratik sistemlerdeki olağan
durumuna doğru evrilmeye başlamıştır.
... ..
-Yüz sene önce önce Osmanlı’nın çöküşü gibi bugün de ulus
devletlerin sonlandırılması sorunu ile karşı karşıyayız. Bugün gelmekte olan
tehlikeyi gerçek boyutları ile görmezsek, yakın bir gelecekte çok ciddi
sorunlarla
karşılaşabiliriz.
karşılaşabiliriz.
-Gelmekte olan kriz ile baş edebilmemiz için PKK sorununu
mutlaka çözmeliyiz. Çünkü Türkiye bu sorunu daha fazla taşıyamaz. Çünkü
milletlerin büyüklüğü farklılıkları ile birlikte yaşaması ile orantılıdır.
-Barış için cesaretin, savaş için gerekenden daha fazla
olduğunu düşünüyorum. ... ..’iktidara baba gibi bakmak’ anlayışının ortaya
koyduğu itaat kültürü bugün için geçerli
değildir.... ... insanlar değişmek mecburiyetindedir. ... ..
-Bunun için zihniyet
değişikliği yaratacak bilimsel yöntemlerle toplumda bir barış algısı
yaratmalıyız. Çünkü bu toplumsal kinin sonu, ulusal birliğimizin bozulması ve
parçalamması ile son bulur.
-.... .. Tarih ile geçmişi, hukuk ile adalete saygıyı
öğrenen askerlerin geleceği de çok iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Bu
meyanda sosyolojinin insanların geleceği
değerlendirmesinde önemli bir bilim olduğunu gördüm. ... ..
-Askerler, yaşadıkları hayatın güçlüklerini, sorunlarını,
gerginliklerini ve toplumsal hayat ile olan uyumu veya uyumsuzluğu sosyolojinin temel değerlerini
öğrenerek aşabilir. Bu açıdan sosyolojinin
çok önemli olduğunu düşünüyorum.
*Zorlu Yılların Sessiz Tanığı ı - Aytaç Yalman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder