Kendimizle baş başa kalamıyorsak
işimiz zor.
-...
.. Bir insanı sevmek, onunla beraber olmak güzel olabilir. Hep yanımızda
kalmasını istemekte bir o kadar haklı olabiliriz. Ama haklı olmak ve istemek,
istedikleimize ulşabileceğimizin garantisi, değil. Sevdiğimiz yanımızda olmadığında
içimiz sıkılmaya başlıyorsa , kendimizle kalamıyorsak işimiz zor.
-Oysa
bir kitabın dünyasına girebilmişsek
zamann birinde, bizim için yalnzlık uzak bir ihtimale dönüşüverir. Kitabımız yanımızdaysa yazarıyla
konuşur ve biz istemedikçe de yalnız kalmayız.
konuşur ve biz istemedikçe de yalnız kalmayız.
-Bir
hobimiz varsa, bir ilgimizi devam ettirebiliyorsak yalnızlık daha katlanılır ve
olgunlaştırıcı olacaktır, boğucu değil.
-Kâinatın
dostluğunu fark edebilmişsek en yalnız zamanımızda bile ayın bizi
bırakmadığını, yıldızların eğlendirmek için parladığını görürüz. Kediler,
kelebekler geçer yanımızdan, yöremizden eğer sırtımızı dönmemişsek fark ederiz.
-Denizin
kenarında dalgaları dinleyerek beş dakika kalamıyorsak, şarjımızın bittiğinde
elimiz ayağımıza dolanıyorsa, internete ulaşamamışsak, uydu bağlantısı yoksa,
yüklediğimiz film silinmişse, sevdiğimiz adam/kadın kendi hayaliyle meşgulse,
yanlızlığın en koyusu yüreğimize çöreklenmişse işte kendimiz kendimizi
çağırmaktadır o an.
-Ya
da sahibimiz kendisine çağırmaktadır bizi. Gitme zamanıdır. Kendimize dönme
zamanı. Sokrates’in bilginin nihayeti olarak tanımladığı “kendini tanı”nın
sırrına erme zamanıdır. ... ..
-Kendini
tanıma becerisini sağlayabilecek her ne kadar yol varsa önümüzde, yürümek
lazım. Her şeye sonsuz değer vererek ama
hiçbir şeyi vazgeçilmez yapmayarak yaşamanın yolunu bulmak zorundayız.
-Bir
meşguliyetimizin olması, bir hobimizin olması çoğu zaman hayat kurtaıcı
olacaktır.Bir başkası tarafından üzülen bir adam, kendi hazinesine yöneldiğinde
kuşkusuz daha kısa sürede kendini tamir edecektir.
-Gidenin
arkasına takılıp kalmayacaktır....
-Eninde
sonunda tek hazinemiz kendimiz.... ..
*Haz ve Hız Çağında İlişkiler - Nazlı Özburun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder