Vesayet - Demokrasi -
Hukuk devleti
-... .. Demokratikleşmenin yanlız askerlerin siyaset
dışında tutulması ile gelişmediğini görüyoruz. Her alanda gerçek bir
demokrasiye yönelmek mecburiyetinde olduğumuzu belirtmek isterim. Bugüne kadar
yaşadığımız vesayet kavramının içini iki şekilde doldurmak mümkündür. Çünkü
vesayet bazen milliyetçi, bazen dini bir kılıf içinde de ortaya çıkabiliyor.
-Bu anlayışı sadece Silahlı Kuvvetler ile bağdaştırmak
kanaatimce uygun değildir. Çünkü vesayet
bir zihniyettir. ... ..
bir zihniyettir. ... ..
-Türkiye’nin siyasi sisteminin genel karakteri itibariyle
çeşitlilik ve çoğulculuk, özgürlük ve adalet, açık toplum, sorumlu ve sınırlı
yönetim, hoşgörü ve saygı, farklılıkları tanıma gibi insani değerlere yönelmiş,
insan haklarına dayanan bir hukuk devleti idealinden epeyce uzak olduğu
tartışma götürmez. ... ..
-Bugün de, son yıllarda Avrupa Birliği’ne uyum
çerçevesinde bu yönde attığımız önemli adımlara rağmen, demokratikleşme halen
Türkiye’nin gerçekleştirilmeyi bekleyen ana hedefi durumundadır.
-Herhangi bir sosyo-politik sistemde “sivilleşme”nin iki
anlamı olabilir. Dar anlamda sivilleşme,
siyasal sistem üzerindeki askeri etkinin sona edirilmesi ve siyasal sürece
seçilmiş sivillerin hakim olmasını ifade eder. ... ..
-Daha geniş anlamı ise “sivil toplum”un
güçlen(diril)mesiyle ilgilidir. İlk bakışta fark edilmese bile, güçlü bir sivil
toplumun varlığı özgürlüğün en büyük güvencelerinden biri olduğu kadar,
demokrasinin pekişmesi ve istikrarı açısından da son derece hayatidir.
Sosyo-kültürel ve ekonomik yönden kendi ayakları üzerinde duramayan ve idamesi
bakımından devlete bağlı olan bir toplum demokrasi için sağlam bir zemin teşkil
etmez. ... ..
Demokrasi esas olarak “temsili demokrasi”dir. Ancak bu
model halkın siyasal sürece doğrudan müdahil olmasını mümkün kılacak
mekanizmaları kategorik olarak reddetmez. ... ..
-Günümüz temsili demokrasileri aynı zamanda “liberal”
demokrasilerdir. ... .. Bu, seçilmiş organların yetkilerinin bireylerin temel
hakları ve hukuk devleti güvenceleriyle sınırlandırıldığı bir demokrasidir.
Başka bir ifadeyle, söz konusu olan çoğunlukçu değil, çoğulcu-anayasal
demokrasidir. ... ..
-Askeri vesayetin kalmasından sonra bu boşluğun nasıl
doldurulacağı husus bir sorun oldu. Maalesef bu boşluk demokratik ve yasal
değişiklikler ile doldurulamadı. Sonunda güç kavgası ciddi bir huzursuzluk
yarattı. Toplum bu duygu karmaşası içinde kendi temsilcilerini seçecek bir
sürece girmiştir.
-Gerçek anlamda demokrasi, sadece parlamenter çoğunluk
olarak kavrandığı sürece, gerçek demokrasi mümkün görünmüyor. Çoğunlukçu
sivilleşme, farklılıkların gözetilmesi, katılımcılık gibi, yaşam ve özgürlük
alanını genişleten bir çoğulculuğa dönüşmezse, Türkiye her zaman vesayetçi
rejimlerle idare edilecektir.
Değerlendirme
İnsan bu değerlendirmelerin 10-15 yıl önce yapılmamış
olması için üzülüyor. ... ..-
*Zorlu Yılların Sessiz Tanığı ı - Aytaç Yalman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder