8 Aralık 2014 Pazartesi

Bir sınır yoksa hiç sınır yoktur *

-... .. Her şeyin planlı ve saatli olduğu bir ailede yetişmişsek            ya ailemizden nefret eder ve kendi çocuklarımız için tüm sınırları yıkarız ya da aynen ailemiz gibi olur sınırları kendi çocuklarımız için yeniden kurmaya kalkarız. ... ...
-“Hayır!” demeden, keş çatmadan çocuk yetiştirmek adına, sinir krizleri içerisinde, sadece kendi benlikleri çerçevesinde büyüyen çocuklarımız var şimdilerde. Sonlarını bilemiyoruz, ... .. Ama annelerin ağzında çıkan tek kelime var, o da: “Peki evladım, sen bilirisin.” ... ..
-“Dur”dan, “sus”tan anlamaya, bencil ve kendi merkezli çocuklar, büyüklerini her yerde parmaklarında oynatmaya başlıyorlar. Denilebilir ki: “Anne memnun baba
memnun, sana ne? Oynayan da oynatan da onlar. Çileyse, onlar çekiyor...”
-Evet, şimdilik sadece onlar ama ya yarından sonra? Çığ gibi büyüyen bu benmerkezci insanlarla bu toplum nasıl
uğraşacak?
-Bir çikolatayı yerkendiğer çocuk gördüğünde, annemizin hemen “Arkadaşına da ver
çocuğum!” demesi nerede; şimdi “Vermek istemiyorsan tamam verme.” Denilen ve diğer öocuğun gözünün içine baka çikolatayı kendisi yiyen, güya “benliği zedelenmemiş” çocuk nerede?
-Bir gün mucize olacak da çocuk bir anda paylaşmayı mı öğrenecek?... ... Ama bu kaşlarımızı çata çata “Ver bakayım çikolatanın yarısını!” demeyi haklı gösterecek bir söylem de değil. O da yanlış! Çocuğu ağlata ağlata çikolatasını kopartmak, onu paylaşmaya zorlamak da sorunlu ...
-“Peki doğrusu ne?” diyorsanız eğer ... Çocuğu diğerinden haberdar etmek ... Ona çikolatasını paylaşabileceğine dair seçenek sunmak ... Hatta paylaşması için teşvik etmek, paylaştığında sevinmek ve takdir etmek, paylaşmadığında “Sen bilirisin ama arkadaşın üzüldü sanırım.” Diyebilmek...
-Eğer bir sınır koyulmuyorsa, bir daha hiç sınır koyulamayacak demektir.
-Hayatta herkes için sınılar konmuştur....

*Yaşarken kaybettiğimiz hayat - Nazlı Özburun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder