-İnsan
ihtiyaçlarını karşılamak ve arzularını tatmin etmekle mutlu olmaz. İhtiyaçlar
giderilip arzular tatmin edldiğinde boşluğun dolmadığı görülür. Çünkü insan
maddeden ibaret bir varlık değildir; sadece nefis ve mideden oluşmaz.İnsanın bir
de ruhu vardır. Kalbi ve ruhu doyuran nedir? Para, zenginlik şöhret
yaşlılığa engel midir, ölümü durdurabilir mi? İnsanın sonsuza uzanan isteklerine
sınırlı bir dünya karşılık gelebilir mi? Hayır, bu soruların önüne
geçemezsiniz,
23 Şubat 2017 Perşembe
mitler ve gerçekler *
-... .. kavga etmenin hiç de sanıldığı gibi ilişkileri çökerten bir
davranış olmadığını anlatarak ezber bozmamızı sağlıyor.
-... .. hiç tartışma yaşamayan çiftler, artık aralarında tartışmaya
değecek hiçbir şey kalmadığı içintartışmaz. ... ..
-İlişkilerde dürüstlük kesinlikle şarttır. ... .. Ama bu,”Daima
aklınızdan geçeni pat diye söyleyin anlamına gelmez. Dobralık ile dürüstlük
arasında fark vardır.
-“Aklından geçeni söylemek” türünden bir dobralık, aslında çoğukez
saygısızlığın, kabalığın ve hor görmenin mazeretidir. ... ..
17 Şubat 2017 Cuma
mutluluk parfümü *
-Mutluluğunuzun sorumlusu ve kaynağı sizsiniz. Düşüncelerinizden siz
sorumlusunuz. Hiç kimse bu dünyaya bir başkasını mutlu etme görevini üstlenerek
gelmedi. ... ..
-Mümkün olmayan bir şey daha var. Başkasını değiştirebilmek. ... ..
-İnsanlar değişime karşı değildir ama değiştirilmeye karşıdır.
-Bu dünyada değiştirme gücüne sahip olduğunuz bir kişi var: Siz! ... ..
-Siz mutlu olduğunuzda zaten hem partnerini, hem de ilişkide olduğunuz
diğer bütün insanlar sizinle birlikte olmaktan mutlu olacaktır. Başkalarını
mutlu etmenin yolu, önce kendinin mutlu insan olmasından
aile olmanın püf noktaları *
-...Kadın ve erkek aile içindeki
ilişkilerinde bir enerji alışverişi içindedirler.Yaradılışta, birbirlerine
çekim gücü oluşturacak, kendi dengesi için karşı cinse ihtiyaç duyacak,
meyledecek enerji yapısındadır. Eril enerji (erkek enerjisi) ile dişil
enerjinin (kadın enerjisi) birbirine olan arzuları fizik kanunlarındaki (+)
kutupla (-) kutbun birbirine olan çekimleri, arzuları kadar nettir. Bu arzu ve
ihtiyaçla gündeme gelen aile bünyesinde, her biri diğerinin dengesini sağlar,
birlikte dengeye kavuşurlar (hatırlatmak
kadın & eski yazılımlar
-... .. Malum ara ara bilgisayar
yazılımları güncellenir ve eski yazılımla yeni bilgisayar kullanamazsınız.
Ancak bizler 5-6 yaşlarındaki yazılımlarımızla 25-30 yaşındaki bedenimizi
kullanmaya, yaşamı idare etmeye, ihtiyaçlarımızı gidermeye kalkıyoruz. Ama olmuyor. İşte sonuçlar ortada; enkaza
dönmüş, postürü bozulmuş bedenler, kahkahanın olmadığı gürültüler, yorgun bakışlar, birbirine
dokunmayan çiftler, hazzın acıya, şükrün şikâyete dönüştüğü yaşamlar...
-Doğru bilginin sindirilip hayata
geçirilmesi için kirli bilgi, yanlış inançlar, kopya hayatlar, koşullanmalar,
birilerinin
16 Şubat 2017 Perşembe
Anadolu & Doğu ile Batı *
Doğu’nun
devlet kavramı
-Tarihin hiçbir döneminde Doğu Anadolu, Osmanlı bütününün
kaynaşmış bir parçası olmamıştır.İmparatorluğa katılan topraklarda devletin
geleneksel mülkiyet düzeni uygulanıptimar sahipleri aracılığıyla devlet
otoritesi uzak köşelere götürülürken , Doğu Anadolu bu sisteme bir istisna
yaratmıştır. İmparatorluğa bağlanmakla beraber toprak mülkiyeti düzeni
değişmemiş, feodal özellik
taşıyan beylerin egemenliği kesintisiz devam
10 Şubat 2017 Cuma
Batılaşmak *
1800’lerin
‘Mukaddes İttifak’ı
-1800’lü yılların Osmanlı memleketinde hâkim zümrelerin (yüksek devlet memurları, mültezimler,
tefeciler, yabancı işbirlikçileri, bey ve ağalar)
çıkarınca işleyen bir ekonomik düzen yürürlüktedir.
Geleneksel yapıyla tam bir çelişki yaratan bu yeni düzen,
artık müesseseleşmek, kendini hukukun güvenliğine almak, bütünlenmek aşamasına
gelmiştir. Memleketteki bu yollu eğilimler, Batı’nın kendi sömürüsünü
genişletmek, işbirlikçilerinin güvenliğini sağlamak amacı ve çıkarlar ı ile tam bir uyum halindedir. Batı önce
tavsiye yoluyla, sonra ekonomik ve siyasal baskıyla bu eğilimlere arka çıkacak,
bir noktadan sonra onları zorla kabul ettirecektir.
-Batılaşma aynı zamanda bir kültür sorunudur. Ancak bütün
kültürler gibi, sınıfsal tercihleri, sınırları çok az belirlenmiş bir ekonomik
görüş ve onun hukuk sistemini de beraberinde taşır. Bir bakıma¸ temeldeki ekonomik
gerçeğin yansımasıdır. Bu açıdan incelendiğinde bizdeki Batılaşma hareketleri,
hâkim zümrelerin kendi çıkarlarını sağlama almak için giriştikleri ve bu
çabalarında Avrupa’dan destek gördükleri bir tercih şeklinde belirmektedir.
-Batılılaşmanın
ilk ve en büyük şampiyonları devlet
yönetimindeki paşalar olmuştu.
Reşit Paşalar, Âli paşalar, Mithat Paşalar vb. Bu paşalar, öteki vezirler ve
devlet büyükleri, imtiyazlı durumlarına rağmen özledikleri can ve
9 Şubat 2017 Perşembe
Osmanlının son dönemi & yabancıların etkisindeki devlet *
-... .. Bu davranışlarda İngiltere öncü olmakla beraber,
yalnız değildir: Islahat Fermanı’nı hazırlayanlar arasında Âli Paşa’nın olması
ve İngiliz elçisinin yanısıra Fransız elçisi de bulunmaktadır. Nüfuzu
günden güne artan ve Mahmut Nedim Paşa’yı kullanan Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç kararlarında göz önünde tutulması gereken
bir ağırlık merkezidir.
-Yabancıların bu nüfuzu karşısında Osmanlı paşaları bir
devletin yanına sığınmayı siyasi başarıları için tek çıkar
8 Şubat 2017 Çarşamba
Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanları & Düyun-ı Umumiye *
-... ..1833 Anlaşması kapitülasyonların yabancılara tanımış
olduğu öncelikleri genişleterek onları yerli tüccarla eşit duruma getirmiş;
ülke dahilinde de ticaret yapmak imkanı vermişti. ... .. Bu anlaşma İngiltere’yle 16 Ağustos 1838’de
imzalanmıştı; bir eşini Fransızlar
aynı yılın Kasım ayında Osmanlı Devleti’ne imzalattılar. Fransa’yı Löbek,
Bremen ve Hamburg şehirleri (18 Mayıs 1839); Sardunya (2 Eylül 1839); İsveç ve
Norveç (31 Ocak 1840); İspanya (2 Mart 1840); Felemenk (14 Mart 1840) Belçika
(30 Nisan 1840); Prusya (22Ekim 1840); Danimarka (1 Mayıs 1841) ve Toskana (7
Haziran 1841) izledi.
-Türkiye ‘Tanzimat-ı
Hayriye’den salah beklerken Avrupa’nın bütün ülkeleri hasta
adam’ın
başına üşüşmüş, mümkün olan en büyük lokmaları ondan koparmaya uğraşmaktadır.
-Tarihimizde
genellikle ‘büyük kurtarıcımız,
Batılılaşmanın müjdecisi’ olarak sunulan 1839 Tanzimat ve 1856
Islahat Fermanları, aslında, emperyalist yayılmasının birer aracı
fonksiyonundadır. Bu fermanlar, özellikle 1856’dakinin temel niteliği, Batı
kapitalizminin çıkarlarına uygun üstyapı kurtumlarını Osmanlı memleketinde bina
etmektir. Tanzimat’ın, Batı’ya yaranmak için Hristiyan tebaaya
tanıdığı haklar, aslında, Hristiyanların küçük bir zümresi olan işbirlikçilerin
Avrupa’daki efendilerine daha rahat hizmetlerini sağlamak için kaleme
aldırılmıştır.
-Islahat Fermanı’ında açıkca beliren durum , yabancıların
kendi çıkarlarına maşa olarak kullandıkları zümreleri güçlendirmek, onların
aracılığıyla hem ekonomik, hem siyasal konularda devletin içişlerine egemen
olmak istemeleridir. Nitekim Islahat Fermanı’nın esasları Ali Paşa ile
İstanbul’daki Fransız ve İngiliz sefirleri arasında kararlaştırılmış; padişah,
fermanın girişinde, “Osmanlı Devleti’nin isteyen ve dostu bulunan devletlerin
yardım ve himmetlerinden söz etmiştir.
-Islahat Fermanı’nın ayrıca Paris Anlaşması’na dahil
edilmesi, yabancıların bu noktayı istismarına, sık sık içişlerimize
karışmasına,
Osmanlı'da gerileme devri...*
Sosyal ve ekonomik
yapı çöküyor
Devlet yönetimindeki yozlaşma
-... ..I.Ahmed ünlü Adalaletnamesi’nde (1604) rüşvetin devletin alt
kademelerine kadar yayılmasından söz etmekte, özellikle kadrolardan
yakınmaktadır. ... ..
-Memurlardaki, devlet adamlarındaki yozlaşmaya paralel olarak
ilmiye zümresinin üst kademeleri ve eğitim sistemi de gerilemektedir. Ulemanın
başı durumunda oaln ve günümüzün adalet, eğitim bakanıve diyanet işleri başkanı
niteliklerini kendinde toplayan Şeyh-ül İslam, III. Murat dönemi,nden itibaren
adi bir memur gibi azledilmeye başlamıştır. ... ..
-Ulemanın yozlaşması bütün eğitim düzenine yansımaktaydı.
İmparatorluğun kuruluş ve gelişme döneminde büyük hizmet gören medreseler 17.
yüzyıldan sonra gerilemiş, eskiden mantık, matematik, geometri gibi dersler
öğretilirken şimdi şer’i derslere önem verilir olmuştu. Eğitimdeki bozulmanın başlıca
nedenleri işsizlerin medreselere doluşması; medreseleri besleyen kaynakların
(vakıflar) kuruması; müderrislik icazetinin (diplomasının), aynen kadılık
görevi gibi, parayla satılması, rüşvet karşılığı verilmesi ve bundan ötürü her kesesi şişkinin
hoca olabilmesiydi.
-Ulemanın yozlaşması sonuucunda bir zamanların göğüs
kabartıcı düşünce ve vicdan hürriyeti , yerini koyu taassuba bırakıyordu.... .. iktidardakilerin aksi görüş savunanların kafir olduklarına dair bu dönemde fetvalar alınıp verilmiş,
muhalifler ‘zulüm ve tedhişe maruz kalmış’; uğursuz oldukları
gerekçesiyle vezirler görevlerinden uzaklaştırılmışlartır...
-Bu ters gelişim zamanla imparatorluğun temel direklerinden
bir diğerini, din hürriyetini de zedelemiştir: Oysa, tam deyimiyle yetmiş iki
milleti bir araya toplayan Osmanlılarda din ve ırk ayrıcalığı gütmek,
imparatorluğun imparatorluk niteliğine aykırı düşmekte, bölünmeleri adeta
teşvik etmektedir.... ..ilerdeki parçalanmaların ortamını hazırlamıştı. IV.
Murat’tan başlayarak (1623) Hristiyanlara zaman zaman kötü muamele yepılmış,
onların “... kıyafetleri,
7 Şubat 2017 Salı
Duyun-ı Umumiye *
Siyasi tavrımıza göre hemen benziyor veya benzemiyor diyebiliriz.Varlık
Fonu hakkında gazete ve TV’lerden bugünlerde birtakım bilgiler edinmişizdir.
Fakat mukayese yapmak için Düyun-u Umumiye, yani Osmanlı’daki Kamu Borçları
İdaresi hakkında da bir şeyler bilmek gerekmez mi?
Kaldı ki, son iki asırlık çağdaşlaşma tarihimizin niteliğini anlamada en önemli anahtarlardan biri Düyun-u Umumiye’dir.
OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı’da parasal istikrarsızlık 16. yüzyılda başladı. Tanzimat devrinde yüzde 12’ye varan çok yüksek faizlerle Avrupa’ya borçlanıldı.
Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi yeni ekonomiyi bilenler yoktu. Osmanlı’da resmi finansman kurumları olmadığı için, geri ödeme riski de faizleri de yüksekti.
Sultan Aziz’in İngiltere ile rekabet edecek donanma kurma hırsı borçlanmanın önemli kalemlerinden biriydi.
1875 yılında Osmanlı devletinin tüm gelirleri 18 milyon sterlindi. Yılda 11 milyon sterlin faiz ve taksit ödüyordu; toplam 200 milyon sterlin olan borçları için!
1877-1878 (Plevne) Savaşı’nda Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi.
Zaten ekonomik krizde olan Osmanlı bütün Tuna vilayetini kaybetti, yüzbinlerce göçmen İstanbul’a yığıldı. Üstelik Osmanlı’ya ağır bir savaş tazminatı da yüklendi.
Devlet iflas etmişti; borçların faizlerini bile ödeyemiyordu.
II. Abdülhamid 1881 yılında Düyun-u Umumiye (kamu borçları) idaresini kurdu.
Kaldı ki, son iki asırlık çağdaşlaşma tarihimizin niteliğini anlamada en önemli anahtarlardan biri Düyun-u Umumiye’dir.
OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı’da parasal istikrarsızlık 16. yüzyılda başladı. Tanzimat devrinde yüzde 12’ye varan çok yüksek faizlerle Avrupa’ya borçlanıldı.
Cevdet Paşa’nın yazdığı gibi yeni ekonomiyi bilenler yoktu. Osmanlı’da resmi finansman kurumları olmadığı için, geri ödeme riski de faizleri de yüksekti.
Sultan Aziz’in İngiltere ile rekabet edecek donanma kurma hırsı borçlanmanın önemli kalemlerinden biriydi.
1875 yılında Osmanlı devletinin tüm gelirleri 18 milyon sterlindi. Yılda 11 milyon sterlin faiz ve taksit ödüyordu; toplam 200 milyon sterlin olan borçları için!
1877-1878 (Plevne) Savaşı’nda Rus ordusu Yeşilköy’e kadar geldi.
Zaten ekonomik krizde olan Osmanlı bütün Tuna vilayetini kaybetti, yüzbinlerce göçmen İstanbul’a yığıldı. Üstelik Osmanlı’ya ağır bir savaş tazminatı da yüklendi.
Devlet iflas etmişti; borçların faizlerini bile ödeyemiyordu.
II. Abdülhamid 1881 yılında Düyun-u Umumiye (kamu borçları) idaresini kurdu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)