Evlilik
hakkındaki en genel yanlış inanışlardan biri, iyi evliliği olan çiftlerin asla
kavga etmeyecekleri, her konuda anlaşmaları gerektiğidir.
İyi
evliliklerde tartışma yaşanmayacağına inanan bazı çiftler her konuda
“anlaşıyormuş” oyunu oynarlar ve hem kendilerini, hem de eşlerini kandırırlar.
Bazı
çiftler eşleriyle tartışmaları halinde kontrollerini kaybedeceklerinden,
kavganın şiddete varabileceğinden endişelenir ve kavga etmemeyi tercih ederler.
... ...
Bazı çiftler tartışmaktan yorulmuştur; kaybedeceklerini düşündükleri
tartışmalara girmektense sadece eşlerinin istek ve arzularını yerine
getirirler.
Gerekçesi ne olursa olsun kavgadan kaçınılan çoğu
evlilikte, eşler zamanla birbirlerinden
uzaklaşmaya ve soğumaya başlar. Tartışmanın yol açabileceği olumsuz duygulardan kaçınmak adına aslında evliliklerine uzun vadede çok ciddi sıkıntılara yol açarlar.
uzaklaşmaya ve soğumaya başlar. Tartışmanın yol açabileceği olumsuz duygulardan kaçınmak adına aslında evliliklerine uzun vadede çok ciddi sıkıntılara yol açarlar.
Evliliklere
yukarıdakiler kadar çok hasar verecek bir başka durum ise tartışma ve kavgaların eşlerin
arasındaki tek ilişki şekli olmaya başladığı durumlardır. .... ... “Bu inanışı
benimseyenler de, hiç kavga etmeyen çiftler kadar sorunlu evlilikler
sürdürmektedirler. Bu çiftler anlamlı-anlamsız neredeyse her konu hakkında
kavga ederler. Önce birbirlerine hakaret dolu sözler sarf eder, hatta bazen işi
şiddete vardırırlar. ..... ....
İşin
doğrusu iyi giden evliliklerde de bazen kavga veya tartışmayla sonuçlanabilecek
fikir ayrılıkları bulunur. Hatta her uzun süreli ilişkide olduğu gibi
evliliklerde de kavgalar ve tartışmalar neredeyse kaçınılmazdır. Nedenleri
basitçe şöyle sıralanabilir:
• Kadın ve erkek tamamen farklı fizyolojiye
ve görünüme sahip, iki ayrı canlı türüdür. Bu iki türün sadece görünümleri değil,
düşünme ve algılama biçimleri, değer yargıları, beklentileri, istekleri, keyif
aldıkları ve almadıkları şeyler çoğunlukla belirgin faklılıklar gösterir. Yani
sadece iki ayrı cinsiyetin bir arada yaşama çabası bile, bu iki insanın birçok
noktada anlaşamayacakları gerçeğiyle yüzleşmemizi gerektirir.
• Uzun süredir bir arada olan ve aslında
birbirlerini çok seven insanların tümü belli dönemlerde tartışır.Örneğin
çok iyi arkadaşlar da bazen aralarının soğumasına yol açan, anlaşılmadıklarını,
önemsenmediklerini hissettikleri tartışmalar yaşarlar. Hatta aralarında
gerçekten çok güçlü bir sevgi bağı bulunan anne ve çocuk ile baba ve çocuk da
pek çok konuda tartışırlar. Aynı şekilde birbirini çok sevse dahi, evli
çiftlerin tartışmayacağı düşüncesi de gerçeklerden uzak ve yersiz bir
beklentidir.
• Bazı yönlerden benzese dahi, karı-kocaların
kişilik yapıları, geçmiş yaşantıları, hayattan ve ilişkiden beklentileri,
ihtiyaçları, yaşam biçimleri, davranışları, sevgiyi ve ilgiyi gösterme
biçimleri mutlaka belli yerlerde farklılıklar gösterir. Bu yüzden de evde hangi tür yemeğin
pişeceği, akşam yatma ve sabah kalkma saatlerinin neler olacağı, boş zamanların
nasıl geçirileceği, televizyonda hangi programların seyredileceği, kimlerle
hangi ortamlarda zaman geçirileceği gibi önemsiz gibi gözüken pek çok konu
tartışmaya neden olur. Bu farklılıklar son derece doğaldır ve karı-koca
arasında en azından belli
alanlarda ortaklık ve paylaşım sağlanmalıdır. Buna rağmen her konuda
“aynı” olunması talep edildiğinde ve bu farklılıklarla ilgili hiç
tartışma yaşanmadığında, bilinmelidir ki eşlerden biri mutlaka gereğinden fazla fedakarlık
gösteriyordur. İlişkinin devamı için kendi istek ve arzularını feda ediyordur.
Bu durum evliliğin sağlıklı devamı için anlık tartışmalardan sonra yaşanan kötü
hislerden çok daha olumsuz sonuçlara yol açar; ilişki yavaş yavaş ölür.
• Sadece eşlerin arasında farklılıklar
bulunmaz; aileleri ve ailelerinin çocuklarından bekledikleri de farklılık
gösterir. İki kişi
evlendiğinde, aileler de evlenmiş olur ve iki kişi arasındaki ilişki ne kadar
uyum sağlarsa sağlasın, iki ailenin uyumu her durumda zaman alır. Ayrıca,
aileler her ne kadar çocuklarının mutluluğunu gerçekten isteseler de,
oğullarını ya da kızlarını ellerinden alan diğer tarafa karşı hep bir miktar tepkili
ve temkinli yaklaşır. Bu durum da bazen eşlerin arasında tartışmalara yol açar.
• Hayat
hep düz bir çizgi üzerinde ve aynı şekilde akmaz. Hayatın
içinde kaçınılmaz olarak yaşanabilen bazı sıkıntılı dönemler (örneğin: maddi zorluklar,
hastalıklar, ölümler gibi), keyifli olsa da değişim gerektiren bazı
dönemler (örneğin: çocuk
sahibi olmak, terfi etmek gibi) ve yaşların ilerlemesiyle gözlenen bireysel
değişim dönemlerinde de
(örneğin: orta yaş, emeklilik gibi) eşler arasındaki tartışmalarda artış
gözlenir.
Yukarıda
belirtilen maddelerin tümü ve bunlara eklenebilecek birçoğu aslında
evliliklerde kavga ve tartışmaların neden kaçınılmaz olduğunu gösterir. Normal
şartlarda ve yeterince iyi olan evliliklerde eşler, aralarında sorun yaratan
konuları belli bir sürenin sonunda sağlıklı bir çözüme ulaştırabilirler. Kavga çıkmasın diye
problemlerinin üstünü örtmek yerine gerektiğinde tartışmayı göze alarak her iki
eşin de kabul edebileceği, memnun olabileceği şekilde tatlıya bağlayabilirler.
Bu durumda bile zaman içerisinde yeni tartışma konularının açılmasına engel
olamayabilirler. Her
halükarda evliliklerde kavgalar yaşanır ve yaşanmalıdır da.
Sonuç
olarak belli bir düzeyde yaşanan, şiddeti iyi ayarlanmış ve çözüme ulaşabilen
kavgalar evliliğin güçlenmesine, eşlerin evlilik ilişkisi içinde ve evlilikle
birlikte olgunlaşabilmelerine, gelişebilmelerine yardımcı olur. Bununla
birlikte evliliğin kurulduğu andan itibaren kavgaya yol açan, gereğinden fazla
gündeme gelen, çözümleri bir türlü bulunamayan konular karı-kocanın arasında
konuşulamayan, paylaşılamayan ve dolayısıyla da çözülmesi için uygun ortamın
sağlanamadığı derinden giden sorunların varlığına işaret eder. Eşler:
gereğinden
fazla, şiddetli ve çözüm bulunamayan kavgalar yaşamaya başladılarsa,
kavgaları
hep aynı konular etrafında dönüyorsa,
her
konuşmanın kavgaya dönüştüğünü, kavgaların dışında konuşamadıklarını,
ilişkiden
keyif alamadıklarını,
birbirlerinden
uzaklaştıklarını fark ediyorlarsa bir evlilik danışmanından yardım almayı düşünmeye başlamalıdırlar.
Neticede evlilik bir kefesine
birlikte geçirilen keyifli ve mutlu anların, diğer kefesine ise birlikteyken
mutsuz olunan anların konduğu bir terazi gibidir. Her iki insan için de evlilik içindeki mutlu
ve keyifli anlar, mutsuz ve keyifsiz olunan anlardan ağır basıyorsa, .... ...
*SEÇİL
ÖZBEKLİK, Uzman Psikolojik Danışman
http://www.secilozbeklik.net/Evlilik/Ozellik.aspx?KategoriID=1&AltKategoriID=29&OzellikID=70
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder