18 Ekim 2016 Salı

isim geçen yerlere kendi isminizi koyarak okumayı deneyin *

Zihin-beden işbirliği
-... .. Bu arada bedendeki eşzamanlı değişimler zihin-beden işbirliğini oluşturur.
-Nasıl mı?
-Üç yaşında bir kız çocuğunun bilmem nereden duyduğu uygunsuz bir cümleyi, misafirlerin olduğu kalabalık bir ortamda söylediğini fazr edelim. Anne çok utanır, kızarır, ‘kem küm’ eder. Baba duruma el koyar. Sağ el işaret parmağını kaldırarak küçük kızı bir güzel azarlar, ‘terbiye eder’.
-Üç yaşında mini minnacık kızcağazın karşısındaki babadev konumunda. Ve ortada bir tehdit var. Bu, bedene ‘güvende değilsin, kaç veya savaş’ mesajı verir. Bu
mesaj doğrultusunda stres hormonları salgılanır.
-Endoktrin sistemdeki bu düzenleme bedeni kaçmak veya savaşmak üzere gerekli konuma getirir, bedende ihtiyaç duyulan enerji açığa çıkar.
-Fakat 3 yaşındaki çocuk bu devin karşısında ikisini de yapamaz.
-Sonuçta;
   *Açığa çıkan enerjikullanılamaz, bloke olur (negatif enerji olarak birikir).
   *Yaşadığı bu stres, bedendeki fizyolojik değişimler, tehdir algısı sonucunda durum değerlendirmesi yapan çocuk aklının kararı, ‘topluluk karşısında konuşmak tehlikelidir’ şeklinde olur ve bu karar gerektiğinde kullanılmak üzere hard disk’e atılır.
   *Daha dediklerinin anlamını bile bilmeyen çocuk, yaşadığı durumdan ders almayı kendince yapmış, bi,r daha bu duruma düşmekten korunmak için bilgiyi en derinlerine, tüm bedenine yazmıştır.
   *Yaşadıklarından ders çıkaran çocuğun aklındaki bu ilk yazılımlar içinde kişinin ‘inançları’ oluşur.
-... ..
-Üç yaşındaki Zehra’nın bedeninde oluşan gerilim hattı, önceki yazılımı gözden geçirip doğruluğunu pekiştirir ve şu emri verir:  “Öyle bir sürü insanın olduğu yerde konuşma, bak işte böyle oluyor. Bedenine bak, endoktrin sistem tehlike çanlarını çaldı. Gerekli enerjin açığa çıktı ama hepsini yutmak zorundasın. ...”
-Yıllar içinde bu ve benzeri davranışlarla, dayatmalarlabaskılarla yaşama hazırlanan, ‘terbiye’ edilen Zehra, Zehra olur.
-İlerleyen yaşlarda artık Zehra’nın topluluk karşısında konuşmaya pek hevesi kalmaz.
-Okul yıllarında konuyu çok iyi bilse de parmak kaldırmaz, yıl sonu müsamerelerinde şiirini okurken heyecandan ölmek üzeredir, sesi titrer, dizlerinin bağı çözülür, şiir bittiğinde savaş alanından çıkmış gibi kan ter içinde yorgun düşer.
-Zehra genç kız olduğunda arkadaş canlısı, arkadaşlarıyla hoş shbetleriolmasna karşın, aile ortamında sessizdir, söylenenleri dinler , fikrini byan etmez. Zehra’nın ailesi, terbiyeli, söz dinleyen, lafa karışmayan kızları olduğu için gurururludur. ... ..
-Sessiz kaldıkça sevildiğini, değer verildiğini, takdir edildiğini göen Zehra artık güvenli alanın formülünü  bulmuştur. o çocuk aklı ile.
-Bilinçaltı vazifesini yapmış,  Zehra için en uygun ‘ego savunma mekanizması’ tüm bedene kodlanmıştır. Bu durumda zihin-beden bütünlüğünde Zehra adı kadar emindir ki, topluluk karşısında konuşmak tehlikelidir.
-Zehra’nın yaşam kesitlerinde iş başa düştüğü an, tüm beden o 3 yaşındaki gerilimi aynen yaşar. Yaşanmışlıklarla, şartlanmalarla bedende oluşan ve akıtılmadan sıkışan negatif enerjiyi titreştiren her olaybedeni alarma geçirir.
-Zehra 25 yaşıbda da bir gruba konuşmaya kalksa, bedeni aynı tepkiyi verir.
-Zehra’nın yaşamında sık sık tekrarlayan alarm halleri bedeni yorar, hasaslaştırır, stres dallanır budaklanır. İşin hayali bile kaygılara yol açar. Girilen bir kısır döngü, giderek daralan çember içinde Zehra sıkışır.

-Sıkışmış bedende enerji akışları bloke olur. Bedenin fizyolojik sistemleri, ilk bağışıklık sistemi olmak üzere tüm iyileşme mekanizmaları bozulur. Bu durumda Zehra hastalıklardan bir türlü kurtulamaz.
Kalp beslenmezse...
-Peki, fizik bedende bunlar olurken Zehra’nın manevi dünyasında neler olur?
Bilinçaltının kalıpları, öğretileri bedeni yorup fonksiyonlarını bozarken, ruhun ışığı ile aydınlanamayan kalp kasvette, karanlıktadır. Bedenin, bize üflenen ruha açılan penceresi kalptir.
-Koşullanmalarla oluşan insanı özünden, yaradılış programından, ruhundan uzaklaştırırken kalp daha da yorulur, sadrı(sine) daralır, insan nefes alamaz hale gelir.
-Kalp varoluşun kaynağından sevgi, muhabbet ve rahmetle baslenmeli, kaynağın ışığını yansıtmalıdır.. Sadrı daraltan bilinçaltının dar karanlıkları kalbi ruhun ışığından mahrum bırakır. ... ..
-İşte bu durumda Zehra’nın erişkin aklı, bilinçli aklı her ne kadar 1Aman canımonlar da insan ben de ... Ne var ki konuşurum!” diyedursun, kalp ruhun katnağından beslenmediği, o ışığı göremediği için bilinçaltının kölesidir.

-İnsan, ‘insan’ olmanın özgürlüğüne ulaşabilmek için ruh beden bütünblüğünde varoluş kaynağından beslenmelidir ve ancak bu özgürlük içinde beden tehlike çanları çalmaktan vazgeçer.
*Ruh-Beden-Zihin bütünlüğünde KADINLIĞIN KEŞFİ  – Jinekoklog Dr. Ayşe Duman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder