30 Temmuz 2016 Cumartesi
27 Temmuz 2016 Çarşamba
Potansiyeli gerçekleştirmek *
Fırsatların sonu
-... .. Fırsat eşitliğini azalttığımızda, en değerli varlıklarımızdan birisini – insanlarımızı- en üretken şekilde kullanmıyor oluruz. Yosul ve orta sınıf ailelerin çocuklarının iyi eğitim alma fırsatlarının zenginlerin çocuklarına oranla nasıl çok daha zayıf olduğunu ... ..
-... .. Fırsat eşitliğini azalttığımızda, en değerli varlıklarımızdan birisini – insanlarımızı- en üretken şekilde kullanmıyor oluruz. Yosul ve orta sınıf ailelerin çocuklarının iyi eğitim alma fırsatlarının zenginlerin çocuklarına oranla nasıl çok daha zayıf olduğunu ... ..
-... .. yüksek gelirli yöneticilere sahip kâr amaçlı özel okullar, ...
..
Yüksek eşitsizlik daha az verimli ve üretken bir ekonomi yaratır *
Kamusal yatırımların
azaltılması
-Günümüzün geçerli ekonomik prensipleri iktisadi büyümenin motoru olarak
özel sektörün rolünü vurgulamaktadır. Bunun nedenini görmek kolaydır: Inovasyon denince aklımıza Apple, Facebook, Google
gibi hayatımızı değiştirmiş birçok şirket gelir.
-Ancak bir de arka planda bulunan kamu sektörü vardır; bu şirketlerin
başarısı, hatta ekonomimizin genel canlılığı ağırlıklı olarak kjamu sektörünün
iyi işlemesine bağlıdır.
-Tüm dünya genelinde yaratıcı
girişimciler bulunur. Farkı
yaratan –bu kişilerin fikirlerinin gerçekleşmesini ve ürünlerinin
piyasaya
Sorunun önemi *
-... .. Yüksek derecede
eşitsizliğin olduğu toplumlar verimli işleyemezler; ekonomileri istikrarsız ve
uzun vadede sürdürülemez olur. Herhangi bir çıkar grubu aşırı güç sahibi
olduğunda, toplumun genel yararına değil kendi çıkarlarına çıkarlarına hizmet
eden politikaları yürürlüğe sokar. Üllkenin en zenginleri kontrol ettikleri
büyük çıkarları doğrultusunda siyasal güçlerini kullandıklarında, kamu
gelirleri toplumun genel yararından çok siyasal güçlerini kullandıklarında,
kamu gelirleri toplumun genel yararından ziyade az sayıda kişinin menfaati için
kullanılmış olur.
Büyük resim *
-... .. Devlet, bugünkü eşitsizliğin ortaya
çıkmasına iki şekişlde katkı yapmıştır: Vergi öncesi gelir dağılımındaki
eşitsizlikten kısmen sorumludur ve bu eşitsizliği artan oranlı vergi sistemi ve
sosyal programlar aracılığıyla “düzeltmek” için daha az çaba göstermiştir.
-Zenginler daha zenginleştikçe, daha adşl bişr ekonomi yaratmak için
rantarayışı faaliyetlerini kıısıtlama ve gelirleri yeniden dağıtma
girişimlerinden kaybedecekleri de artar. ... ..
Devletin cömertliği *
-... .. Devletin cömertliği,bazen kaynakların ucuza satılmasıyla değil,
kuralların kârları artıracak şekilde yeniden yazılmasıyla gerçekleşir. ... ..
-.... .. Devletin verdiği tarım
sübvansiyonlarının büyük çoğunluğu, insanların sandığı gibi yoksul çiftçilere
ya da çiftçi ailelerine gitmez. ... ..
Siyaset: Kuralların konulması ve hakemlerin seçilmesini sağlamak *
-“Adil” bir oyunda kazanmak bir şey, kazanma ihtimalini artıracak
şekilde oyunun kurallarını yazabilmek başka bir şeydir. Hakemleri seçebimekse
daha bile kötüdür. Bugün birçok alanda düzenleyici kurumlar sektörlerin gözetiminden
sorumludur. ... ..
-... .. Eğer düzenleyici kurumdakiler sektöre iyi hizmet ederlerse,
devletten ayrıkldıktan sonraki kariyerlerinde bolca ödüllendirilirler.... ..
Rant arayışı *
-... .. “Rant” kavramı ilk
olarak toprak gelirlerini tanımlamak için kullanılmıştı çünkü toprak sahipleri
yaptıkları herhangi bir iş için değil sadece
mülkiyet sahibi oldukları için bu gelirleri kazanmaktaydı. ... .. “Rant”
kavramı, daha çok, tekel kârlarını veya kartel rntlarını, yani sadece tekel konumunda bulunmanın getirdiği
kazançları içerecek şekilde genişletilmiştir.... ..
-Eğer devlet, örneğin şeker gibi herhangi bir malın sınırlı miktarda
ithal edilme (kota) hakkını sadece bir şirkete verirse, bu hak sahipliğinden
elde edilen ek kazançlar “kota rantı” adın almaktadır.
-Doğal kaynak
zengini
Piramidin en altından en üstüne para aktarımı *
-... .. en korkunç – ve son yıllarda en çok
geliştirilen- rant arayışı türü,
finans sektöründekilerin sömürücü borç verme ve kredi kartı uygulamalarıyla
yoksul ve bilgisiz insanların sırtından çok büyük paralar kazanarak... ..
-... .. devlet
bu tarz faaliyetleri durdurmadı. bunun sebebi ortadaydı. Finans sektörü
lobi ve seçim kampanyası faaliyetlerine büyük yatırımlar yapmıştı ve bu
yatırımlar meyvelerini vermekteydi. ... ..
-... .. çok daha yoksul
insanlara kıyasla üst kesimdekilerin gelirlerinden ödedikleri vergi pay daha
düşüktür. Böyle bir vergi sistemine azalan oranlı sistemi .....
Genel prensipler *
-... .. Kendi başlarına bırakılan
piyasalar sıklıkla verimsiz ve isteneyen sonuçlar doğururlar ve bu
piyasa başarısızlıklarını düzeltmek için devlete bir rol düşer. Bireylerin
önlerindeki teşvikleri sosyal getirilerle örtüştürmek için vergi ve düzenleme
politikaları üretmek. (Elbette
bunu yapmanın en iyi yolunun ne olduğu konusunda sıklıkla fikir ayrılıkları
yaşanır. Öte yandan, bugün artık çok az sayıda insan finans piyasalarının
tamamıyla serbest olması gerektiğine – bu piyasaların başarısızlıkları toplumun
geri kalanına çok büyük
Rant Arayışı ve Eşit Olmayan Bir Toplumun Doğuşu *
-Eşitsizliğin kökenlerini anlayarak eşitsizliği azaltmanın fayda ve
maliyetlerini daha iyi kavrayabiliriz. ... .. Her ne kadar piyasa dinamikleri
eşitsizliğin oluşmasına yardım etseler de, devlet politikaları da piyasa dinamiklerini
etekilemektedirler. Bugün var olan eşitsizliğin önemli bir kısmı devlet politikalarının, devletin yaptıkları kadar
yapmadıklarının da bir sonucudur.
-Devletin, geliri üst kesimden alt ve orta kesimlere aktarma veya
tam tersini yapma gücü vardır. ... ..
-... .. Eşitsizlikle mücadele kaçınılmaz olarak çok boyutludur: Üst
kesimdeki aşırılıkları dizginlemek, orta kesimi güçlendirmek ve alt
kesimdekilere yardım etmek gerekir.
-Bu amaçlardan her biri için ayrı bir programa ihtiyaç vardır. Ancak
böyle programları oluşturabilmek için bu sıra dışı eşitsizliğin farklı
boyutlarının oluşmasını sağlayan etkenleri daha iyi anlamamız gerekmektedir.
-Her ne kadar bugün yaşadığımız eşitsizlik sıra dışı olsa da eşitsizliğin kendisi yeni
değildir.
-İktisadi ve siyasal gücün belirli bir kesimin elinde toplanması, Batı
toplumlarının kapitalizm öncesi dönemlerinde birçok açıdan daha aşırı bir
seviyedeydi. O zamanlarda din, bu eşitsizliği hem
açıklıyor hem de meşru bir hale getiriyordu: Toplumun üst kesimindekilerin bu
konumda bulunmaları kutsal haklarıydı. Bunu sorgulamak, sosyal düzenin ve hatta Tanrının
iradesini sorgulamak demekti.
-Fakat Antik Yunanlılar için olduğu kadar günümüz iktisatçıları ve
siyaset bilimcileri için de bu eşitsizlik önceden belirlenmiş bir sosyal düzen
meselesi değildi.
-Bu eşitsizliklerin temelinde güç –genellikle askeri güç- ilişkileri
yatmaktaydı. Militarizm iktisaydi: İşgalcilerin işgal altındakileri
olabildiğince sömürme hakkı vardı. Antik çağlarda, genel olarak
felsefi düşünce, insanların amaçları için diğer insanları bir araç
olarak kullanmasını yanlış bulmuyordu. Antik
Yunan tarihçi Tukudidis’in ünlü bir
sözü şöyle diyordu: “Adalet,
dünya devam ettikçe, sadece eşit güçtekiler arasındaki bir mesele olacaktır; bu
arada güçlüler ellerinden geleni yaparken, güçsüzlerse katlanmak zorunda
oldukları acılara katlanacaklardır.”
-... .. Kutsal hak kavramı ulus-devletlerin erken döneminde etkinliğini
yitirmeye başladığında, gücü elinde bulunduranlar da kendi konumlarını korumak
için başka destekler aramaya koyuldular. İnsan onurunu ön plana çıkaran Rönesans ve Aydınlanma hareketleriyle
ve şehirlerde büyük boyutlu bir yoksul kesim yaratan Endülüs Devrimi’yle birlişkte, özellikle de Marx gibi muhalifler
“sömürüden” bahsedip sistemi eleştirirken, eşitsizliği meşru kılacak başka
gerekçeler üretmek zorunlu hale gelmişti. ... ..
-Teknoloji ve kıtlık, arz-talep kanunları vasıtasıyla bugünkü
eşitsizliğin şekillenmesinde belirli bir rol oynamaktadırlar. Fakat başka bir
unsur olarak devlet de bu süreçte etkindir.
-Bu kitabın ana
fikirlerinden biri, eşitsizliğin iktisadi olduğu kadar siyasal süreçlerin de bir sonucu olduğu
gerçeğidir.
-Modern bir ekonomide devlet
oyunun kurallarını belirler ve bu kuralları uygular: Adil rekabetin ne
olduğu, hangi davranışların rekabet
karşıtı ve yasadışı
sayıldığı, kişinin borçlarını tamamıyla ödeyemediği iflas drumlarında kimin
eline ne geçeceği ve hangi eylemlerin dolandırıcılık olarak tanımlanıp
yasaklandığına dair kuralları.
-Devlet aynı zamanda (bazen açık, bazen üstü
kapalı şekilde) kaynak
aktarımları yapar ve vergiler
ve sosyal harcamalar
aracılığıyla piyasanın oluşturduğu, teknoloji ve siyasetin şekillendirdiği gelir dağılımını düzenler. ... ..
-... .. Üst kesimdekiler, toplumun geri kalanlarının farkına bile
varamayacağışekillerde bu insanlardan kendilerine para aktarmayı
öğrenmişlerdir; ... ..
-Fransa kralı XIV. Louis’nin danışmanı Jean-Baptiste Colbert rivayete
göre şöyle demiştir: “Vergilendirme sanatı, mümkün
olan en fazla tüyü, kazı mümkün olduğunca az bağırtarak yolmayı içerir.”
-Rant arayışı sanatıda böyledir.
-Kabaca söylemek gerekirse, zengin olmanın iki yolu vardır.;
-Servet yaratmak
-ve başkalarının servetine el koymak.
-İlki topluma katkı yapar.
-İkincisi genel olarak toplumdan götürür, çünkü el koyma
sürecinde aynı zamanda bir varlık kaybı da yaşanır. Mallarını olması gerekenden
daha pahalıya satan bir tekel, müşterilerinden daha fazla para alır ve aynı
zamanda bir değer kaybı yaratır.
-Yüksek fiyattan satış yapabilmesi için tekelin üretimi
sınırlandırılması gerekir.
-Maalesef, gerçekten servet yaratanlar bile yaratıcı ve girişimci
ruhların kazandırdığı parayla yetinmemektedirler. Bazılaraı daha fazla para kazanmak
için ... ..
*Eşitsizliğin Bedeli / bügünün bölünmüş toplumu
geleceğimizi nasıl tehlikeye atıyor? – Joseph E. Stiglitz
Uluslararası karşılaştırmalar *
-... ..Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), gelir, sağlık ve
eğitim verilerini bir araya getiren standart bir “insani kalkınma” ölçüsü geliştirmiştir. Ayrıca, bu rakamların
eşitsizliği yansıtması için tekrar bir ayarlama yapılmaktadır.
-Eşitsizlik unsuru hesaba katılmadan önce , 2011 yılı için ABD’nin durumu
hiç de fena değildi; Norveç,Avustralya ve Hollanda’nın ardından dördüncü
sıradaydı. Ancak eşitsizlik hesaba
katıldığında ABD tüm Avrupa ülkelerinin gerisinde kalarak yirmi üçüncü sıraya
yerleşmektedir.
-Eşitsizliği hesaba katmanın ABD’nin sıralamasında yarattığı bu fark,
tüm gelişmiş
İletişim Hatlarını Açmak *
-Pek çok uzman bize bazı şeyleri
yanlış yaptığımızı, davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiğini söylüyor, bu da
genellikle kulağa olduğundan daha kolay geliyor.
-Duyarlılık eğitimi, erkekleri
kadın standartlarına göre değerlendirerek, daha kadın gibi konuşmalarını sağlamaya çalışır.
-Girişkenlik eğitimi ise kadınları
erkek standartlarına göre değerlendirerek, daha erkek gibi konuşmalarını sağlamaya çalışr.
-Hiç kuşkusuz, daha duyarlı ya da daha girişken olmayı öğrenmek pek çok
kişi için yararlı olabilir.
Her Şey Duruma Bağlıdır *
-Konuşma tarzlarının farkına varmaya çalışırken, insanlar genellikle
belli bir ifadenin ya da konuşma alışkanlığının aslında ne anlama geldiğini
soruyorlar. Ben de hiçbir
sözün ya da cümlenin tek bir anlamı olmadığını söylüyorum. Tıpkı
çakışmalı konuşmak –birisi konuşurken konuşmaya başlamak- gibi, yüzeyden bakıldığında aynı
konuşma tarzı gibi görünen şeyin değişik anlam ve etkileri olabilir. ...
..
Bağlantı Kurmaya Giden İki Yol *
-Sempati göstermekle birisi için bir şey yapmayı önermek, aynı amaca
ulaşmanın, yani başkalarıyla bağlantının farklı yolları olabilir.
-Tüm sohbetler evrensel bağlantı itiyacının yanı sıra, onunla eşzamanlı,
çatışan bağımsızlık ihtiyacına da hizmet eder.
-Kadınlarla erkekler hem
yakınlık hem de bağımsızlık konusunda da genellikle birbirine ters düşen
sezgilere sahiptir. ... ..
-Kadınlarla erkeklerin
bağımsızlıkla ilgili varsayımları arasındaki farklar, aynı zamanda parayla
ilgili tavırlarında da ortaya çıkar. ...
.. para sahibi olmanın erkeklere güç duygusu, kadınlara ise güvenlik ve
özerklik; basitçe bağımlı
Fiziksel Kümelenmeler *
-Birbirine sevgisini gösteren kadınla erkek, bunu aynı biçimde
yapamaz. Bir kadın ve erkek sokakta
sarmaş dolaş yürürken, adamın kolu kadının
omzunu, kadının kolu da adamın
belini sarar. Tavırları biraz daha rahat olduğunda, adam elini cebine sokar,
kadın da onun koluna girer. Bu duruşlar simetrik değildir.
-Kadın kolunu adamın omuzuna atarsa ve adam da onun beline sarılırsa,
yanlarından geçenler dönüp dönüp bakarlar.
-Kadının elleri ceplerindeyse ve erkek onun koluna girmişse, ya da
erkeğin elleri ceplerindeyken kadın kolunu onun omuzuna atmışsa, büyük olasılıkla
kadın annedir,
Erkekler Uzak mıdır? *
-... .. Kadın terapist, “Bana
gelen ailelerde bu hep böyledir. Erkekler
bana bakmaz, eşlerine de bakmazlar. Erkekler
hep uzak durur,” diye yorumda bulundu. ... ..
-... .. Kadın, doktora ve eşine bakarkenher
zaman yaptığı, doğal, normal ve doğru bulduğu şeyi yapmaktadır. Ama erkeğe terapistine ve eşine bakması söylendiğinde, pek
alışık olmadığı , hatta belki yapılmasını yanlış bulduğu farklı bir şey yapması
istenmektedir. Beden dillerine dayanarak erkeklerin
“uzak” durduğunu iddia etmek, zamansız ve haksız görünür. Farklı bir kültürün
standartlarına göre değerlendirilmektedirler. ... .., erkeklerin uzak ve
Hayat Deneyi Taklit Eder *
-... .. ana sınıfı öğretmeni bayan Bedford’un, hayat bilgisi dersne
giriş konuşmasından bir alıntı... ..
Aman da ne tatlı ana okulu öğrencileri. Böyle gülümseyen
yüzler görmek Bayan Bedford’u çok mutlu
ediyor. ŞİMDİ, HEPİMİZ RAHAT RAHAT OTURUYOR MUYUZ? (SESSİLİK) Bakalım kimler
varmış. Galiba gerkes burada. Bugün sıra başkanımız Mark.W. (Öğrenciler
aralarında konuşuyorlar) Ah, Tammy ile Barbara’nın oturş biçimlerini pek
beğendim. Birinci sınıfa ne kadar da hazırlar. Ah, Corrie ile Heather, ne hoş...
ve Colleen ile
Dünya Kadar Fark *
-... .. Erkek
ve Kız çocuklar iki farklı dünyada büyüyor, ama biz aynı dünyada olduğumuzu sanıyoruz,
dolayısıyla da birbirimizin davranışını kendi standartlarımıza göre ölçüyoruz.
“Üzgünüm, Özür Dilemiyorum” *
-... .. Bir kadın
öğretmen, herkesin iflah olmaz diye bildiği bir öğrencesiyle sorun
yaşıyordu.
-Sonunda, çocuğu müdürün odasına gönderdi.
-Müdür sonradan öğretmenler odasında öğretmenin yanına gelip, çocuğun
okuldan uzaklaştırma cezası aldığını söyledi.
-Öğretmen, “Üzgünüm,” dedi, müdür de
“Sizin suçunuz değil,” diye onu
teselli etti.
-Müdürün bu tesellisi öğretmeni şaşırttı, çünkü o söyleyene kadar,
öğrenciye uzaklaştırma cezası verilmesinin
kendi suçu olabileceği hiç aklına gelmemişti.
-Ona göre, “Üzgünüm” sözcüğü, “Özür dilerim”
Sükut Altındır – Ya Da Kurşun *
-... .. Kadınların çoğu sorunlar hakkında
konuşmak ve kocalarını konuşturmak ister. Buna karşılık kocaların çoğu,
sıkıntı, duygusal stres ya da karısının “talepleri” ile karşılaştığında geri
çekilir (“Kendimi iyi hissetmediğim zaman kaçıp giderim ve yükümü onun üstüne
boşaltmam”). Yine de, bu kocaların
evliliklerinde “baskın” olduğuna hiç kuşku yok. Suskunluk da bir tür suç aleti olabilir.
Komarovsky, bir annenin kocası hakkında şöyle dediğini aktarıyor: “Pek fazla
konuşmaz, ama söylediklerinde ciddidir ve çocuklar ondan çekinirler.”
-Jack Sattel, erkeklerin sessizliği kadınlar üzerinde güç kullanmak
Kim Kimin Sözünü Kesiyor? Baskınlık ve Denetim Sorunları*
-... .. fıkra ... ..
-Bir kadın, kocasına boşanma
davası açar.
-Yargıç kadına neden boşanmak istediğin sorduğunda, kocasının iki yıldır kendisiyle hiç
konuşmadığını söyler.
-Yargıç kocaya dönüp , “Neden
karınla iki yıldır konumuyorsun?” diye sorar.
-Adam, “Onun sözünü kesmek
istemedim,” diye cevap verir.
... ..
-Söz kesme suçlaması, özellikle de bir eşin yeterince
ilgi göstermediği , ilgi duymadığı yönündeki bir metamesaj yükü
taşıdığı yakın ilişkilerde acı verir. Bu yakınmalar
ilişkiyi temelinden sarsar, çünkü çoğumuz bir ilişkide herşeyden
önce değer verilmek,
Esneklik Arayışı *
-Kişinin her
zamanki üslubu işe yaramıyorsa, onu ısrarla sürdürmek sorunu çözmez. Esneklik ise hem erkeklerin hem de kadınların
işine yarayabilir. Çatışmadan
ne pahasına olursa olsun kaçınan
kadınlar, birazcık çatışmanın onları öldürmeyeceğini öğrenmekten
kârlı çıkabilirler. Sürekli olarak karşı tavır alan erkekler de çatışma alışkanlıklarını kırarlarsa daha iyi durumda
olabilirler.
-İnsanlar yanlız toplumsal cinsiyet değil, kültürel geçmiş açısından da
farklı olduğu için, sözlü muhalefete karşı tutum farklılıkları arkadaşlar,
sevgililer ve yabancılar arasında sürüp gidecektir. Ama bunlar özellikle de,
yapıları gereği denetim meseleleri ve çelişen isteklerden etkilenen uzun vadeli
ilişkilerde ortaya çıkar ve sorun olur. Farklı kurallara
Karşılıklı Yanlış Hükümler *
-... .. Bay H. kendine
güvenen bir kişi olarak görünse bile, yazdıkları, içinde yaşadığı
hasmane dünyadan kaynaklanan ıstırabını yansıtıyordu. Her zaman hiyerarşiler içinde yer aldığından,
kendini bil alt
konumda hissettiği durumlarda fena halde acı çekmişti ... ..
Kavgada mesajlar ve Metamesajlar *
-Kadınların
açıkça kavga etmekten çekinmelerine, erkeklerin de şaka yollu kavgalara eğilimli olmalarına karşın, erkeklerle kadınlar sık sık, ciddi biçimde birbirleriyle
çatışmaya girerler. Genellikle bu tür
tartışmalar, yanlızca uyuşmazlık konusuyla değil, karşı tarafın tartışma
biçimiyle de ilgili sıkıntı ve hayal kırıklığına neden olur. ... .. mesajlarla metamesajlar
arasındaki fark kilit önem taşır.
-Bir erkek, kadınlarla tartışmaktan niçin rahatsız olduğunu ... .. Anlaşmazlık kadının onu gece yarısı
uyandurmasıyla başlamıştı.
Adam : Ne oldu?
Kadın : Yatakta bana yer
“Bana Ne yapacağımı Söyleme” *
- .... .. Loraine sık sık Sidney’e övgüde bulunuyor, mutfağı temizlemek,
çamaşır yıkamak gibi işlere yardımcı olduğu için ona teşekkür ediyor. Sidney
bundan alınıyor. “Bunları her zaman yapmamı istiyormuşsun gibi geliyor bana,”
diyor.
-Bir başka erkek de annesi hakkında benzer bir yorumda bulundu. Annesi
kendisini telefonla aradığı için ona teşekkür ederek, “Çok iyi bir insansın,”
demiş. O da, aramayı ihmal ederse kötü bir insan olacağını ima ederek düzenli
olarak aramasını sağlamaya çalıştığını hissetmiş. ... ..
-... .. Bütün bu örneklerde, erkekler kendi bağımsızlık ve
özgürlüklerinin çiğnendiğinden
yakınıyor. ... .. Bütün bu şikâyetler
... .. kadınları şaşırtıyor ve kafaların karıştırıyor. ... ..
-... .. Erkek, hayatı bir özgürlük mücadelesi
Karşılıklı Suçlamalar *
-... .. birçok kadının kocasının kendisini dinlemediğinden
yakınmasına şaşırmamak gerekir. Ancak erkekler de, daha ender olsa bile, kadınlarla aynı nedenden
ötürü yakınırlar. “Beni dinlemiyorsun” suçlaması genellikle, “Söylediğim şeyi
benim kastettiğim şekilde anlamıyorsun, “ ya da “İstediğim yanıtı alamıyorum,”
anlamına gelir. Dinlenilmek,
anlaşılmanın ve değer verilmenin meteforu haline gelebilir.
-... .. kadınların
bazen erkekler
kendilerini dinlerken bile dinlenilmedikleri izlenimine kapılabileceği ... ..
Bunun nedeni; erkeklerin dinlediklerini göstermekte farklı alışkanlıklara sahip
olmasıdır. ... .. kadınlar
soru sormaya daha eğilimlidir. Ayrıca Hımm,hı-hı
gibi sözcüklerle dinlediklerini belli eden karşılıklar verirler; bu da sürekli
bir “geri bildirim” döngüsü yaratır. Onaylayarak ve gülerek de,daha olumlu ve
hevesli bir şekilde tepki verirler.
-... .. Erkeklerin buna denk düşen stratejileri –daha az dinlediğini
belli eden tepkiler vermek, soru sormak yerine bildiride bulunmak, onaylamak
yerine karşı çıkmak- ... ..
-... ..Kadın “evet”
sözcüğünü, “dinliyorum, izliyorum,” anlamında kullanır, erkek ise ancak
onaylıyorsa “evet” der. Burada yanlış anlaşılma olasılığı çok açıktır. Erkek, sürekli, “evet”
diyen, ancak sonunda aynı fikirde olmadığı anlaşılan bir kadınla karşı karşıya
kaldığında, onun samimi olmadığı, ya da tam anlamıyla dinlemeden onayladığı
sonucuna varabilir. Kadınsa
“evet” demeyen, daha doğrusu hiç ses
çıkarmayan bir erkele karşı karşıya kaldığında, onun dinlenmediği sonucuna
varabilir. Erkeklerin
üslubu daha çok konuşmanın mesaj düzeyine; kadınlarınki ise ilişkiye ya da metamesaj düzeyine
odaklıdır.
“Sana Anlatayım”; Konferans Vermek ve Dinlemek *
-... .. Değişen zamanlar kadınlarla erkekler
arasındaki ilişkinin pek çok yönünü değiştirdi. Bugünlerde erkeğin, “Ben senden
üstünüm, çünkü ben erkeğim,
sense kadınsın,”
demesi, en azından pek çok çevrelerde artık mümkün değil. Ancak böyle diyen erkeklere rastlamayan kadınlar yine de, erkeklerle
ilişkilerinde sıkıntı çekiyor. Pek çok
kadına bu duyguyu veren durumlardan biri de, konuşmanın gizemli bir şekilde
konferansa dönüşmesi, erkeğin kadına ders veren konuşmacı, kadınınsa onaylayan
dinleyici haline gelmesidir.
-... .. Konferans veren kişi, ... .. öğretmen rolüne bürünür, ... ..
Evin Rahatlığı *
-İnsanın evi, sahne arkasında olabileceği bir yerdir. Ama evin rahatlığı, kadınlar ve erkekler
için zıt ve birbiriyle bağdaşmayan anlamlar taşıyabilir. Birçok erkek için evin rahatlığı, kendini kanıtlama ve sözlü
gösterilerle insanlarıo etkileme
zorunluluğundan kurtuluş demektir. ... .. kadınlar
içinse ev, konuşmakta özgür oldukları ve kendilerine en yakın kilşilerle
konuşma ihtiyacını en çok duydukları yerdir. ... ..
Havadan Sudan
Konuşmalar Önemli Bir Amaca Hizmet Eder
Katılımın Zevki
Ayrıntıları
Atla
Soru Sorma *
-Dertleşmek, kadınlarla erkeklerin farklı
gözle baktıkları, sonuçta aralarında sorun çıkaran konuşmalardan sadece
biridir. ... ..
-... ..Kızlar için
konuşma, ilişkileri bir arada tutan tutkal gibidir. Erkek çocukların
ilişkilerini ise öncelikle etkinlikler bir arada tutar; birlikte bir şeyler
yapmak, spor ya da daha sonraları siyaset gibi etkinlikleren söz etmek gibi. Erkekler en çok,
statülerinin sorgulandığı, başkalarını etkileme gereği duydukları ortamlarda
konuşurlar.
kadın-erkek algılama farklılıkları *
-Kadınlarla erkekler birbirleriyle konşurken sorun, iki tarafın da farklı türde bir karşılık beklemesinden doğar.
Erkeklerin yaklaşımı, nedenlerin
üzerine giderek duyguları dolaylı yoldan yatıştırmaktır. Kadınlarsa duygularının desteklenmesini beklediğinden, erkeklerin bu yaklaşımı
yüzünden kendilerini saldırıya uğramış gibi hisseder.
14 Temmuz 2016 Perşembe
Erkekler Âciz Kadın mı İster?
Erkekler güçlü olmak isterler ve
ailede de gücün temsilcisi olmak isterler.
Erkeğin güçlü olma arzusu, bir
ego tatmini ya da eziklik hissi değildir. Bunu bir kompleks olarak gören
kadınlar var.
Erkeğin güçlü olma arzusu
genetik kodlamalarında var. Yaradan öyle yaratmış.
Fakat
bu demek değildir ki “Erkekler güçlü, akıllı kadından hoşlanmazlar, vur eline
al ekmeğini âciz, saftirik kadınlar isterler hayatlarında.” Yok öyle bir şey. Tam aksi, erkekler güçlü ve
akıllı kadınları severler, yeter ki kadınlar bu güçlerini ellerinde bir silah
olarak kullanmasınlar.
“Güçlü
kadın” tabirini bu yazıda kadının kadınlık güçlerini dışarıda tutarak,
Erkek Kavvam Olmadığında *
“Gerçekle yaralanmak
bir yalanla oyalanmaktan daha iyidir.” (Khaled Hosseini)
Ailelerin çoğunda en temel problem erkeklerin evde reis olmaması, Allah’ın verdiği görevi yerine
getirmemesi ya da getirememesi. Erkeklerin kimi, reisliği hanıma devretmiş,
yan gelip yatıyor (fakat huzursuz), kimi de gücünü kötüye kullanıyor,
ailesine zulmediyor. Kimi de nasıl reislik yapacağını bilmiyor, bocalayıp
duruyor.
Oysa
aileden erkek sorumludur.
Erkeğin bu
görevi acilen üstlenmesi ve idarecilik konusunda çaba göstermesi ve kendini
geliştirmesi gereklidir.
Mesela, iyi huylu bir erkek,
Sevgi ve İktidar İlişkisi *
“Horozu çok olan köyün sabahı geç olur.” (Atasözü)
SEVGİ ve İKTİDAR İLİŞKİSİ (“Huzur Bulalım Diye”
kitabından)
Sevgi
ve iktidar konusunda ülkemizde pek bir çalışma yapılmamış. Avrupa ülkelerinde
aile kurumunun neredeyse bitmek üzerine olmasından dolayı evlilikler üzerine
çok fazla araştırma ve çalışmalar yapılıyor. Uzun yıllar klinik psikolog olarak
çalışan Dr. Michael Vincent Miller “Aşkta Terör” kitabında sevgi ve
iktidar konusu üzerinde uzun uzun duruyor. Şöyle diyor:
“İktidar
sözcüğünün varlığının açıkça kabul edilmesi sevgi ve demokrasi dışı bir şeymiş
gibi görünüyor. İktidar zaten vardır, nasıl
İletişimde İktidar *
“İletişimde iktidar” üzerine Sosyal
Dilbilim Profösürü Deborrah Tanen’in “Beni Hiç Anlamıyorsun” kitabı muhakkak okunmalı. “Bir
topluluğu yaratan bağlantı simetrisidir. İki kişi yakınlık için mücadele
veriyorsa, aynı şey için uğraşmaktadırlar. Çatışmayı yaratan statü
asimetrisidir. İki kişi birden üstte olamaz, bu yüzden statü müzakeresi doğası
gereği düşmanlık içerir.” diyen yazar kadınların, erkeklerin dünyasında statünün oynadığı rolü
anladıklarında aralarındaki iletişim problemlerinin büyük ölçüde çözüleceğini
vurguluyor.
...
.. Notların bir kısmını kitaptan kendi
cümlelerimle not aldım, bir kısmını olduğu gibi
Erkeğe Muhtaç Olmamak
“Aman kızım oku, ayaklarının üzerinde dur,
erkeğe muhtaç olma.” Annelerin çoğu kızlarını bu cümle ile büyütüyorlar,
okutuyorlar. Bu annelere ne oldu da kızlarının kocalarına ihtiyaç duymasından
bu kadar korkuyorlar?
Benim
tespitim şu yönde: Bu cümleyi kuran anneler kadın olmanın gerçekten ne demek olduğunu bilmeyen, kadınlığın
tadına varamamış, sevmenin ve sevilmenin lezzetini bilmeyen kadınlar. Erkeklere
öfkeli, kocaları tarafından kıymetlerinin bilinmediğini düşünen kadınlar. Peki,
gerçekten kıymetleri bilinmedi mi?
Bizim kültürümüzde önceki neslin kadınlarının çoğu
ev işleri yapmayı
Erkek Hükmedebildiği Kadını Sever *
“Sizi bir tek
nefisten yaratan, onunla huzur bulsun diye eşini de ondan var eden O’dur.” (Araf
sûresi, 189)
... .. İlişkilerde iki
taraf istemese de iktidar kaçınılmaz olarak oluşuyor demek ki burada sorulması
gereken soru: İktidarı kadın mı erkek mi elinde bulunduracak?
Ailede idareci ve karar mercii kim olacak?
Hâkimiyet ve kudreti kim temsil edecek?
Madem ki yaratılış olarak baktığımızda kadın hâkimiyete uygun
değil, erkeğin yaratılışı buna daha uygun.
O halde kadın ve erkekte Allah’ın emrine itaat edip rahat
etmeliler.
Kadınların en büyük korkusu, erkek kadına hâkim olduğunda kadını
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)