Çocukların okul ortamında veya aile dışında çevreleriyle yaşadıkları iletişim sorunlarının arka plânında aile içi yaşantılarının olabileceğine vurgu yapmıştı. Problemin doğrudan çocukta
olabileceği yargısına varmadan önce, aile içi iletişimin nasıl olduğunun da incelenmesinde yarar olacağını ifade etti. Önceden hazırlanan kısa oyunu dinleyicilerle paylaşmaya başladılar;
“Kahvaltı için sofrayaoturmuşlardı. O zamanlar ahşap malzemeden yapılmış sofra tahtası ve üzerine yuvarlak sini kullanıyorlardı. Aile reisinin oturduğu minder diğerlerinden büyükçeydi. Çocuklar ayaklarını altlarına alarak sofraya göre boylarını ayarlamaya çalışıyorlardı. Baba sinirli olduğundan sessizlik hâkimdi. Aile reisi “bismillah” çekti ve ilk lokmasını alırken elini çay bardağına uzattı. Babayı takiben evin hanımı ve çocuklar da kahvaltıya başlamışlardı. Babanın gerginliği çocukların ellerine de yansımıştı. Elleri titriyordu. Lokmalarını çiğnerken ses çıkarmamaya çalışıyorlardı. Kızlardan biri titreyen eliyle bardağa uzandı … bardak devrilmişti … … … Anne bir taraftan sessizce dökülen çayı elbeziyle toplamaya çalışırken, diğer taraftan yıldızları saymakta olan küçük kızın sessiz hıçkırıkları karşısında gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu. … …”
Programa katılanlar en çok küçük kızın suratına inen tokattan etkilenmişlerdi. Sunucu
“şiddet toplumumuzda en yaygın olan sorunlarımızın başında geliyor” dedi. …
“şiddet toplumumuzda en yaygın olan sorunlarımızın başında geliyor” dedi. …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder