29 Ağustos 2013 Perşembe

Yıldızları saymak...

 Arkası yarın – Radyo programı   ı
Sunucu aile içi ilişkilere örnekler veriyordu.
Çocukların okul ortamında veya aile dışında çevreleriyle yaşadıkları iletişim sorunlarının arka plânında aile içi yaşantılarının olabileceğine vurgu yapmıştı. Problemin doğrudan çocukta
olabileceği yargısına varmadan önce, aile içi iletişimin nasıl olduğunun da incelenmesinde yarar olacağını ifade etti. Önceden hazırlanan kısa oyunu dinleyicilerle paylaşmaya başladılar;   
“Kahvaltı için sofraya

15 Ağustos 2013 Perşembe

Sinova – Cenk Enes Özer ıı

Serinin ilk kitabı “Şeytan Severse”yi bitirdiğinizde romanın geri kalan bölümünün “Sinova” ile devam edeceğini öğrenmiştiniz. Sinova 210 sayfa. Bu ikinci kitabı bitirdiğinizde de merakınızdan ”Adalia”yı da okumanız gerektiğini anlıyorsunuz. Ne olacak? Seri kaç kitapta tamamlanacak demeye başlıyorsunuz.
Dünyamızın insanoğlundan önceki misafirleri olan ve aramızdaki hayatlarını sürdüren varlıkların
 hikâyesini ilgi ile okuyorsunuz. İlk kitap gibi ikincisi de çok sürükleyici olan “Sinovadan” alıntılar aşağıdaki gibi:
-Biz insanlardan önce yeryüzünde yaşamış ve yaşamakta olan iki farklı tür var. Semâvî dinlerin onlara verdiği ismiyle, cinler. Gizlenen, görünmeyen anlamına gelen bu kelime efsane ve masallara malzeme edilerek öylesine istismar edildi ki, son uçta sadece anlamını değil, inandırıcılığını da yitirdi.
-.. … iki evren (boyut) arasında bir kapı olduğunu bilmesi gerekirdi. ….
-.. ..ilmi, ehli olandan esirgeme, yoksa ona zulmedersin. İlmi, ehli olmayana verme, ona da zulmedersin.
- .. .. madem iyi kötü her şey O Yaratıcı’dan, söyler misin….. … nasıl oluyor da kullarına bunca acıyı reva görebiliyor?

Ev hali – Radyo programı ıv

Hayat tercihlerle doludur
Radyo programına katılan ve elli iki yaşında olduğunu ifade eden kadının sözlerinden daha önce de aynı programda yer aldığını, bunun da ötesinde kadının uzmanla yüz yüze bir görüşme yaptığını ve sorunlarının çözümüyle ilgili destek aldığını anlıyoruz. Ancak kadının tekrarlaması gereken görüşmelere katılamadığını da anlayabiliyoruz. Radyo programındaki konuşmalarda; dört çocuk annesi kadının “evliliğimizin ilk yıllarından itibaren bu sıkıntıları yaşıyoruz, kendimi hiçbir

6 Ağustos 2013 Salı

Şeytan Severse – Cenk Enes Özer ı

Okuyunca düşünmeye başlıyorsunuz. “Ne olacak halimiz?” demek istiyorsunuz. Muhasebe yaptığınızda ortaya çıkan tablo karşısında anlamazdan gelerek hesap verilemeyeceğini görüyorsunuz. İki yüz on üç sayfalık kitabın sonunda “kendime çeki düzen vermeliyim” dediğinizi fark ediyorsunuz.
Kitapta vurgu yapılan ve aslında bildiğimiz detayları günlük hayatımızda görmezden geldiğimizi, vicdanımızı susturarak kendimizi rahatlamaya çalıştığımızı biliyoruz. İşimize gelmese de önümüze konan ve insanı düşünmeye zorlayan ayrıntıların bir bölümü:

Bir Dakika önce gören göz, açık olduğu halde ve sana baktığı halde görmez oluyor. Demek ki asıl gören, göz değil; ölümle birlikte bizi terk eden ruhtur. Ve dahası ruhun, görmek için göze ihtiyaç yoktur. …
… O zaman anladık ki sevgi, kullandığımız kelimelerden çok daha etkili bir dil. …
… Kaf Dağı … … Zümrüdü Anka Kuşu …Azâzil ..
…Allah’ın  … tüm yarattıklarına verdiği değeri …. Kendisine kulluk edene de isyan edene de; şükredene de nankörlük edene de; muhabbet edene de düşmanlık edene de bütün ihtiyaçlarını karşılıksız verecek kadar

Toplumsal tabakaların ortaya çıkışı*

H.G.Weels, toplumsal tabakaların ortaya çıkışını şu şekilde açıklar: İlkel insan topluluklarından bir kısmı yiyeceklerini ararken yavaş yavaş bir yere yerleşmeye başlarlar, bir kısmı ise açıkça göçebe
 toplum özelliğini kazanır. Bu iki farklı hayat tarzı zıt yönlerde uzmanlaşırlar ve kaçınılmaz olarak birbirleriyle savaşmaya başlarlar. Savaş sanatında uzmanlaşan göçebe topluluklar fethettikleri toplumlardan ganimet alıp

Kafkasya Gerçeği


Prof.Dr. Ufuk Tavkul’un kalem aldığı 515 sayfalık kitap tekrarlardan oluşan akademik bir çalışma olarak özetlenebilir. Yazarın ayrıntılı çalışması konuya ilgi duyanları tatmin edecek bilgilerle zenginleştirilmiş. Aşağıda alıntılarla örnekleri verilecek olan ve Kafkas Halklarına ilişkin tanımlamaların bazı bölümlerinin tartışılır olduğunu ifade edebiliriz:
-Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde etnik kimlik, azınlık diller ve kültürler gibi tartışmalara konu olan unsurlardan biri de, Çarlık Rusyası tarafından 19. yüzyıl ortalarında başlayıp 20.yüzyıl başlarına kadar devam eden süreçte Osmanlı İmparatorluğu’na sürgün edilerek , Anadolu’ya, Balkanlar’a ve Orta Doğu’ya yerleştirilen Kafkasya göçmenleri… ….

-Kesintisiz olarak 270 yıl süren ve 1864 yılında Rusya’nın Kafkasya’yı işgali ve Kafkasya halklarının hürriyetlerini ellerinden almasıyla sonuçlanan Kafkas-Rus savaşlarının ardından, değişik kabilelere mensup bir buçuk milyondan fazla Kafkasyalı göç yollarına düşmüş ve âdeta bir soykırım halini alan bu sürgün hareketi neticesinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sığınmıştır. ….

Yarım Asırlık Asker – cilt ıı *


Son olarak Kara kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan E.Orgeneral M.Hikmet Bayar’ın iki ciltten ve toplam 1270 sayfadan oluşan anıları çoğunlukla bir ceride (tarih ve yer vererek yaşananların sıralanması) anlayışı ile kaleme alınmış. Bu anlayışın okuyucuyu sıkabileceği göz ardı edilmiş. Askerlik yaşamına ilgi duyanların bile sabır ve kararlılık göstermeleri halinde ikinci cildin sonunu bulabileceğini ifade edebiliriz.
Anıların yazıldığı 1937-1996 yılları arasındaki döneme ait önemli olayların bilinmeyen arka plânlarını aydınlatıcı ve okuyucuyu bilgilendirici ayrıntı ve değerlendirmelerin verilmesinden kaçınıldığı izlenimi ediniliyor. Çoğunlukla yaşananlar paylaşılmış. Yorum, eleştiri ve geleceğe dönük öneriler yok denecek kadar az.
Ülkenin kaderinde rol oynayan ve son olarak Kara kuvvetleri Komutanı
makamında bulunan bir devlet adamının kırk yedi yıllık uzun askerlik hayatı sırasında edindiği tecrübelerini eleştirel bakış açısıyla kaleme alması ve geleceğe ışık tutması beklenirdi.
Bu beklentiye sadece 1992’de meydana gelen Erzincan depremi ile ilgili değerlendirmelerle cevap verilmiş. Deprem sonrasında yurtdışından gelen kurtarma ekiplerinin çalışmaları ve kullandıkları malzemeler örnek verilerek kaleme alınan “Edinilen Tecrübe“ başlıklı değerlendirmelerin sadece sivil yaşama ilişkin olması dikkati