1 Ağustos 2020 Cumartesi

nisa 34


 Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılmasına bağlı olarak ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Sâliha kadınlar Allah’a itaatkârdırlar. Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar. (Evlilik hukukuna) baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
Tefsir (Kur'an Yolu)
Sf.58 … …   Çağımızda kelimeye yüklenen hâkim mâna ise “aile reisliği”dir.
Sf.59 … …    Ailede kurucu unsur karı-kocadır. Bu temel kurumu oluşturan, yöneten, yönlendiren dinî, ahlâkî, hukukî kurallar vardır.

27 Temmuz 2020 Pazartesi

toz bezi *

Dişilik ve Dindarlık

Saliha kadın, dişiliğini korumuş dindar kadındır.” Benim anladığım. Bu tanımı neye göre yapıyorum hemen açıklayayım.
Dişilik: Kadının yaratılışında fıtratına bahşedilen cinsiyetine ait kadınlık vasıflarıdır.
Saliha kadın özelliklerine baktığımızda dişi özellikleri tarif ediliyor. Teslimiyet, yumuşaklık, süs..
Dişilik: Kadının öz enerjisidir.
Dişi: Gizemli, yumuşak, tatlı ve çekicidir. Dişilik yumuşaklık demektir. Tıpkı kadın vücudu gibi kadın enerjisi de yumuşaktır.
Dişilik: Sakinliktir, teslimiyettir, çocuksuluktur, neşedir, masumiyettir… Dişinin masumiyeti erkeği çeker.
Masum görünün kadının karşısında erkek kendini güçlü hisseder ve kadını koruyup kollamak ister. Dişi erkeğe kendini güçlü hissettirir, erkek de onu sevmek, koruyup kollamak ihtiyacı duyar. Kadın dişi olmadan erkekten sevgi alamaz.
Zıtlık kanunu çerçevesinde kadın bedenen ve can özü olarak yumuşak, erkek de sert yaratılmıştır. Kadın-erkek arasında çekiciliği sağlayan sır budur.
Kadın sertleştikçe erkekleşir. Erkekleştikçe de erkeğin gözünde değerini kaybeder. İki sert birbirini kırar.
Erkek yumuşasın dişilik özellikleri kuşansın derseniz o zaman kadın yine mutsuz olur.

11 Haziran 2020 Perşembe

kadın-erkek & iktidar mücadelesi*

Kadınların İktidar Kazançları

Cinsiyetler arasındaki savaşın kazananı olamaz. Herkes düşmanla fazla haşır neşir.”  (Henry Kissinger)
KADINLARIN İKTİDAR KAZANÇLARI (“Huzur Bulalım Diye” kitabından)
Kadınların iktidar kazançları: Bolca fıtık, kalp rahatsızlığı, baş ağrısı, kas ve sinir hastalığı…
İktidar, kadın fıtratına asla uygun olmayan, kadının nazik omuzlarına ağır bir yüktür. Fakat kadınlar erkeğin karşısında mücadele etmeyi, kaliteli bir hareket zannedip; itaat etmeyi eziklik olarak algıladıkları için iktidara talip oluyorlar.
Erkek ile mücadele etmeyi, hakkını aramak olarak görüp, güç savaşına bile isteye atlıyor

Âilede Siyaset*

Erkek olsun kadın olsun siyâset güdecektir, eşler birbirlerini denetleyecektir. Hangi siyâsetle muamele ederse hanım daha çok hoşnut olacak daha güzel, daha âhenkli bir geçimleri olacak? Bunu denetlemek zorundadır. Kadın da aynı şekilde hangi siyâseti gösterirse, hangi siyâseti takip ederse, o yuvada mutlu olacaktır. Bu bir davranış biçimidir.
Bizim anladığımız siyâset, insanları idâre etme san’atıdır. Eğer bir kadın kocasını idâre edemiyorsa, onu kendine bend edemiyorsa durumunu gözden geçirmelidir. Yalnız burada yanlış anlaşılmasın sakın kendine bağlamak, ülfet muhabbet etmek derken anayı, babayı diğer akrabayı

10 Haziran 2020 Çarşamba

Ölüm Yolunun Mehmetleri

“Ölüm Yolu” yeni kafilesini ağırlıyordu.

Kore Savaşında Çinliler aldıkları esirleri üç günlük yürüme mesafesindeki kamplara yaya olarak götürüyorlardı.

Durmak, oturmak, duraksamak yasaktı.

Yaralı askerlere bile acınmıyor, merhamet denen insani duygu mumla bile görülemiyordu.

Amerikan kafilesinden bir er yol kenarına yığılmıştı.

Çinli askerler anında başında biterek : Kalk ! diye bağırdılar.

Amerikan askeri yaralıydı ve kımıldayamıyordu.

Arkadaşları yanından geçiyor, lütfedip yüzüne bile bakmıyorlardı.

İlk dipçiği sırtına yedi, ikinciyi başına.

30 Mayıs 2020 Cumartesi

mülkiyet ortaklığına dönüşen evlilikler*

… .. Sevgiye yada geleneksel evliliklerdeki gibi toplum göreneklere ve alışkanlıklara dayalı evliliklere dikkatle bakacak olursak, birbirini gerçekten seven azınlıkta olduğunu hemen fark ederiz. Toplumsal görev duygusu, gelenekler, karşılıklı ekonomik çıkarlar, çocuklara olan ortak ilgi, karşılıklı bağımlılık ya da korku bazen de birbirine duyulan nefret, genellikle “sevgi olarak yaşanmaktadır. Eşlerden birinin ya da ikisinin birden birbirlerini hiç sevmediklerini, belki de hiç sevmemiş olduklarını anlayana dek, bu böyle sürüp gitmektedir. Günümüzde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olduğunu hemen ekleyeyim. İnsanlar eskiye oranla daha uyanık ve gerçekçi oldular. En azından cinsel çekicilik ve cinsel tutku ile sevgiyi birbirine karıştırmayanların sayısında artma olduğu bir gerçek. … ..
… .. Aşkın ilk dönmelerinde her iki taraf da, diğerinden emin olmadığı için dikkatlidir ve öbürünün kalbini kazanmaya çalışır. Canlı, hareketli, ilgi çekici ve bu canlılıkları yüzlerine yansıdığı için de güzeldirler. İkisi de birbirlerine sahip olmadıklarından, enerjilerini olmaya, yani vermeye ve karşı tarafı canlandırmaya yöneltmişlerdir.
Bu durum , çoğu kez evlilikten sonra değişiverir. Evlilik sözleşmesiyle eşler birbirlerinin bedenleri, duyguları ve ilgi alanları üzerinde hak sahibi olurlar. Artık kazanılması gereken bir nesne, bir mülkiyet haline gelmiştir. Çünkü sevgi sahip olunabilecek bir nesne, bir mülkiyet haline gelmiştir.
İki tarafa da, sevgiye değer olmaya ve sevgiyi canlandırmaya çaba göstermemeye başlayınca, her şey can sıkıcı olur ve güzellikler yitirilir. Hayal kırıklığına uğrayan eşler çaresizdirler. Kendilerine “Başlangıçta bir hata mı yapmıştık? Yoksa karşımızdakini tanıyamamış mıydık? Veya