1 Ekim 2014 Çarşamba

Fazla naz aşık usandırır-radyo programı-beşinci bölüm

Pazarlık
Kendiliğinden doğaçlama olarak ortaya çıkması gereken ayrıntıların pazarlığını yapıyor olmak garip bir durumdu. Sonuçta “iki” rakamında mutabakat sağlandı gibi oldu. Tek başına “iki” anlamlı oldu mu? Nitelik ve estetik anlayış yanı eksik kalmadı mı? Bir sonraki görüşmede ele alınacağı vurgusu; “çözümü ertelemek” anlamına da gelmez mi? Şimdiye kadar bekledik, sonraki görüşme tarihini de bekleyebiliriz. Renksiz, soluk bir sonuç ....

Fazla naz aşık usandırır-radyo programı-dördüncü bölüm

Üçüncü görüşme tek taraflı olmuştu. Adam konuşulanları anlamak için gayret göstermedi. Dördüncü görüşmede; Uzman muhataplarını konuşturmaya devam ediyordu. Adam soruları yanıtlamaya devam etti; Dördüncü görüşmenin başında terapistimizin yaptığı değerlendirmelere (bizleri nasıl duydu konusuna) çoğunlukla katılıyorum. Ancak vurgu yapmak istediğim ayrıntılar var. Uzman desteği alma ihtiyacını ortaya çıkaran nedenlerde değişiklik
oldu mu? İlk seanstan buyana durum değişikliği oldu mu? Takılan sıfatlardan birisi olan

Fazla naz aşık usandırır-radyo programı-ikinci bölüm

Programı yöneten ne kadar da sabırlıydı. Notlar alıyor ... Karşı tarafı konuşmaya yönlendiriyordu. Adam devam etti. “İlk görüşmenin belki de iki saat olmasına ihtiyacımız vardı. İlerleme sağladık mı? Şüphelerim var …. Hala daha yardıma olan ihtiyacım devam ediyor.” ... Önceliklerim arasında görmediğim ve başka yerde bulabileceğim
(çocuk yetiştirilmesi, iyi annelik, iyi yemek vb.) şeyler yerine; bizi buraya getiren sorunumuzu konuşmalıyız. Sorunu dışarıda çözmek yerine kendi eşimle çözmek

Fazla naz aşık usandırır-radyo programı-birinci bölüm

Program sunucusu katılımcıyı sabırla dinliyordu; Karşı taraf, “Problem var. Uzman desteği gerektiğini düşünüyorum” diyordu ... Bir, iki, beş yılın sorunu değil yaşadıklarımız. Uzun süredir hissettiklerimi anlatmaya çalıştım. Anlatamadığımı düşünüyorum. Uzman yardımıyla çözüm bulabilmeyi ümit ediyorum. 20’li yaşlarda … … acemi olduğumu biliyordu; bu mazeret değil, belki. Ancak henüz hazır değildim. Emir vaki karşısında kaldığımızı
açık olarak ifade ettim. “Oldu bittiye geldik” demiştim. Umursamadı

24 Temmuz 2014 Perşembe

Ramazan Bayramı

-İnsani ihtiyaçlara ara verileceğini ve uzun sıcak günlere katlanılacağın bilerek “Ramazan geldi hoş geldi ....” diyebilmek,
-İlk teravih namazındaki duygusal heyecanı paylaşabilmek,
-Namaz kılmaya çalışan çocukların acemiliklerini tebessümle izleyebilmek,
-Aile iftarında çocuk cıvıltıları arasında dua edebilmek,
-Hızlı akan hayatı yavaşlatmaya çalışabilmek,
-Son teravih yaklaştığında oruçlu günlerin zorluklarını arka plana bırakıp huzurla geçirilen günler için ayrılık hüznü duyabilmek,
-Mukabeleyi tamamlamanın hazzını yaşayabilmek,

British Museum

Haziran 2014 başında bir hafta kaldığımız Londra’da en çok etkilendiğimiz yerlerden birisi de British Museum’du.
Mimari yapısı ilgi çekiciydi.
Kalabalık ziyaretçilerinin rahatlıkla dolaşabileceği genişlikte ki salonlar gezmeyi kolaylaştıracak
koridorlarla birbirine bağlanmıştı.
-Medeniyet tarihine ışık tutacak kadar çok miktarda ve dünyanın her köşesinden getirilmiş tarihi malzemelerin sunumunda, İngiltere’nin “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olduğu vurgusu yapmak ister gibi sunulmuştu.
-Alıcı gözle incelemeye

2 Mayıs 2014 Cuma

İhlas Finans & Ruz-i Mahşer

Anadolu insanı inançları gereği faizden kaçınmak amacıyla birikimlerini İhlas Finanas’a emanet etmişlerdi.
Sonrasında battı dendi.
Ne yapalım kâr zarar ortaklığını başlangıçta kabul ettiniz dendi.

Özellikleri olan birileri paralarını geri alabildi.
Temiz Anadolu insanı ise durumu anlayamadı. 
Paralarını kaybetmiş