... .. evlilikteki
muhabbet, eşlerin davranışlarıyla besleyip büyütecekleri bir şey. Hediyeleşmek
de, muhabbete aracı bu davranışların başında geliyor.
Önemsediğinizi
belli edin
...
.. İnsanın eşi tarafından düşünülmek,
önemsenmek, sevilmek istediğini belirten terapist Tanrıkulu, “Hediye de
saydığımız tüm duyguların insan için mücessem hali.” diyor. Eşlerin birbirini düşünmesi,
birbirini mutlu etmek için çaba sarf etmesi duyguların güçlenmesine neden
oluyor. Her şeyden öte bağlılığı artırıyor. Ayrıca hediyeyi alan taraf
da,
karşısındakini sevindirmenin heyecanıyla mesut oluyor. Tanrıkulu, aslında hediye gibi jestlerin temelinde ‘önemsenmek’ hissinin yattığını; bu yüzden bahsi geçen davranışın arkasından başka güzel duyguların ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Böyle olunca hediyeleşmek evliliklerde göz ardı edilmemesi gereken bir davranış olarak karşımıza çıkıyor.
karşısındakini sevindirmenin heyecanıyla mesut oluyor. Tanrıkulu, aslında hediye gibi jestlerin temelinde ‘önemsenmek’ hissinin yattığını; bu yüzden bahsi geçen davranışın arkasından başka güzel duyguların ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Böyle olunca hediyeleşmek evliliklerde göz ardı edilmemesi gereken bir davranış olarak karşımıza çıkıyor.
Hediyeyi
kim almalı?
Fakat söz
konusu hediye olunca bazı hassas noktaları da çizmek lazım. Hediyenin kimin
tarafından alınacağı ve değerinin ne olduğu bu noktalardan en önemlileri.
Orijinal şeyler düşünüp birbirlerini ihmal etmeyen istisna beraberlikler olsa
da; doğum günü, evlilik yıldönümü gibi özel tarihler de dahi yapılması
gereken jestler unutuluyor, daha kötüsü önemsenmiyor. Hediye almak yük olarak
görülüyor. Maalesef bunda beklentilerin büyük olmasının etkisi azımsanmayacak
kadar çok. Bilhassa hanımlar maddi
değeri yüksek hediyeleri tercih ediyor. Buna mukabil erkekler de bir - iki seferden sonra sürpriz yapmaktan kaçınıyor,
yahut vurdumduymaz davranmayı tercih ediyor. Hediye alıp almama mevzuunda
sadece erkekleri topa tutmak yanlış.
Hanımlar da onlar kadar kabahatliler
maalesef. Hem kocalarından-nişanlılarından külfetli armağanlar bekliyorlar hem
de hediye verilmesi gereken taraf
olarak sadece kendilerini görüyorlar. Filimler, diziler, reklamlar da bizimle
aynı şeyi söylemiyor mu? Ekrana gelen kareler ekseriyetle kadınlara yapılan jestlerden oluşuyor. Hâlbuki hanımların da taşın altına elini koyması gerekiyor. Evet, şu
yadsınamaz bir gerçek; kadın Allah’ın bahşettiği fıtrat ve özelliklerden ötürü
hediyeyi daha çok hak eden taraf. İnce, narin, sevilmeyi, düşünülmeyi seven
yapıları ve hayattaki sorumlulukları –annelik gibi- onları bu konuda bir adım
öne çıkarıyor. Ama doğru olan iki tarafın da isteyerek ve özenerek birbirlerine
jestler yapmaları. “Hediyeyi kim alacak?” kavgasına girmek yerine, onu
mutluluğa giden yolda bir aracı olarak addetmeliyiz. Çünkü hediyeleşmek
karşılıklı yapılan bir şey. Tek bir tarafa mahsus değil.
... .. Tüm bunların yanı sıra İki Cihan Güneşi’nin hayatı gösteriyor ki,
hediyeden anladığımız
sadece süslü bir paket olmamalı. Bazen eşimizin çok istediği bir davranışta
bulunmak bile armağan niteliğinde. Öbür türlü, hediyeleşmenin sevgiye
katkısı yerine zararı oluyor. Tanrıkulu, “Hediye vermeyi maddi bir
beklentiye çevirmek doğru değildir.”diyor. İki taraf da bu davranışı beklerken
öncelikle sadece maddi şeylerle hediyeşme olur düşüncesini zihninden çıkarmalı.
Çünkü bazen takdir
etme, destek olma, övme de evlilikler için fiyonklu bir paket gibi gelir
insana. Ya da baş başa kalınacak bir vakit ayarlama… O yüzden hayat
arkadaşlarının birbirlerine zaman ayırması ve güzel sözler söylemesi de bir
sürpriz gibidir. Yalnız her şeyde olduğu gibi mevzubahis konuda da dengeyi
gözetmekte fayda var. Sıradanlaştırmadan ve yapılması zorunlu bir görev olarak algılamadan uygulamak gerekiyor
hediye vermeyi. Aksi takdirde strese neden oluyor. Ve hiçbir
manası kalmıyor.
*Yazının tamamı için
s.senturk@zaman.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder