-...
..İlişkilerde küsmek, selam vermeyi bırakmak, karşıdaki insanı yok sayarak
yaşamak, odayı ayırmak, yatağı ayırmak ilişki için zehir etkisi gösteriyor.
-Aynı
eve gelip giden ama birbirlerine selam vermeyi kesenler ve sorunlarını
birbirleriyle küserek çözeceklerine inanan çiftlere acilen söylenecek şey;
küsmenin hiç bir işe yaramadığıdır. Küsmek, selamsız yaşamak ilişkiyi düzeltmek
bir yana ilişkiyi daha da kötüye götürür. Karşılıklı bekleme ve içerleme
dönemleri ardından yaşanan duygusal geri çekilmeler ve bombanın
patlaması...
patlaması...
-Küsmek
belki de sorunun yaşandığı ilk şok anı için masum olabilir. Başka bir şey
kalmadığında bir sığınak gibi görünebilir. Sonrasında –ki bunun limiti üç
gündür- araya duvarlar örmekten başka, kin üretmekten başka bir işe yaramaz.
-İdeal olanı; insanî ilişkiyi devam
ettirmektir, ne olmuş olursa olsun. Küsmek
insani değildir. Küsmek ekonemik değildir. Anlaşılamayan konuda konuşmamak belki bir seçim olabilir ama küsmek
ilişkiyi her zaman daha kötüye sürükler.... ...
-Evliliklerde
ve genel anlamda toplumsal ilişkilerimizde hep küskünüz, hep birilerine
kırgınız ya da birilerinden ayrıyoruz kendimizi. O zaman da en temel ihtiyacımız
olan, varlığımızın onaylanması, sağlanamıyor. Ne biz onaylıyoruz ne de bizi
onaylıyorlar. O nedenle yüzlerimiz düşüyor, sabah uyanmış olmanın çoşkusu
kaplamıyor içimizi. Selam veremiyoruz, selam alamıyoruz, korkularımızla
kurduğumuz dünyamızda sıkışıp kalmışısız.
-Hayattayız
ama ölü gibiyiz. Aynı evde, aynı telefonun tiz sesiyle uyanıp sabaha ve
yanımkzdakilere selam vermeden koşuşturmaya başlamamızın bedellerini
ödüyoruz....
*Haz ve Hız Çağında İlişkiler - Nazlı Özburun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder