-...
.. Gençlikte varlığın illizyonuna kanmak daha kolay. Oysa yaşlılıkta varlığın
gidişi daha bir farkediliyor. Her geçen gün beyazlayan saçlar, birer birer
vefat eden arkadaşlar, hastalanan bir beden, tutmayan eller, görmeyen gözler...
-Tüm
bunlar beklenen sonun yaklaştığını fark ettiriyor.
-Gençken
dünyayı ne kadar sevdiğini sorgulamadan yaşayıp giden insan, yaşlanmayla
birlikte dünyanın geçiciliğini de daha fazla hissetmeye başlıyor. ... ..
-...
Gençken insanın kendini oyalayabiliyor olması, diğerlerine karşı
daha müstağni durabilmeyi sağlarken yaşlılıkta durum değişir. İnsandaki takdir edilme ve sevilme ihtiyacı yaşlılıkla birlikte artar.
daha müstağni durabilmeyi sağlarken yaşlılıkta durum değişir. İnsandaki takdir edilme ve sevilme ihtiyacı yaşlılıkla birlikte artar.
-Gençken
“Önemli değil, o sevmezse başkası sever.” Diye yola devam edebilen kişi,
yaşlandığında kayıtsız şartsız sevilmek ister.... ..
-Anne-baba
hata yapmış olsa bile hesap sorma hakkı evlatta değildir. Onun hesabı, onun
yaratıcısıyla kendisi arasındadır.... .. Hataları görmek yerine örtmek
zamanıdır yaşlılık, Kayıtsız şartsız sevebilmek ve vefa zamanıdır, anlamaya
çalışma ve hoş görebilme.
-İnsan,
çocuğuna nasıl davranıyorsa anne babasına da öyle davranabilmelidir. Çocukla
kurulan ilişkide çocuğun kusuruna bakılmaz. Çocuk, olduğu gibi kabul edilir ve
şefkat devam eder.
-Yaşlanan
insan da bir nevi çocuk gibidir. Hesap sormaktan çok, şefkat görmeyi hak eder.
-...
Affetmek, onaylamak değildir. Affetmek,katılmak değildir. Affetmek,
karşısındakini haklı görmek değildir. Affetmek sadece ve sadece hesap sormayı
bırakmak ve geçmişte yaşamak yerine bugüne gelmektir. Bugünde olmaktır. ... ...
*Haz ve Hız Çağında İlişkiler - Nazlı Özburun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder