22 Kasım 2016 Salı

Şifanın kaynağı *

Şifanın kaynağı içinizde
-Hastalığın dilini çözmeden ameliyat olmayın! Çünkü küçük de olsa vücuda yapılan her müdahale vücudun orijinal tasarımını bozar.Yapılan kesiler sonucu oluşan ‘nedbe dokusu hücreler arası iletişimi sağlayan enerji kanallarında bozukluğa sebep olur.Özellikle hastalığın dili çözğülmeden yapılan ameliyetlervar olan sıkıntının daha da artmasına neden olabilir.
-“Senin rahim çürümüş, çok kanıyorsun bu yaştan sonra çocuk doğuramayacağına göre rahmini alalım” ya da “Madem âdetlerin bu kadar sancılı, çocuk düşünmüyorsan rahmini alalım”

20 Kasım 2016 Pazar

Batıcılık & Müslümanlık *

-... .. Türkiye’ye has bir durum...  Biraz gerilere gidecek olursak, 18., 19. yüzyıllardan itibaren biz bir medeniyet değiştirmek durumunda kaldık.Teknolojide, sanayide, felsefede, çeşitli alanlarda çok ileri giden Batı dünyası her bakımdan bize baskın hale gelince, gerilikten kurtulabilmek için her yönümüzle Batı’ya benzeme projeleri geliştirildi. Hikâyesi çok uzun; Tanzimat’la sürat kazandı bu, Cumhuriyetle de devam etti. Baskın olan bir kültür ve medeniyetin her şeyi gibi kılığı kıyafeti de etkileyici; hatta zorlayıcı olur. Ayrıca bizde ne yazık ki, şekilci bir Batıcılık galip gelmiştir.... ...
-“Kabahat

19 Kasım 2016 Cumartesi

tasavvuf ve kadın *

-... .. Hz. Mevlânâ’nın çok kullandığı ve Feridüddin Attar Hazretlerine ait bir şiirle başlamak istiyorum. Bu şiir Züleyha’yı anlatıyor. Züleyha, hakikaten dinî kitaplardaki nefis örneğin en güzelidir. Başta ben diyen, Yusuf’u her şeyiyle isteyen , kendine ait kılmaya çalışan, hatta sırf bana ait olsun , olmazsa felâkete uğrasın, ölsün diyen bir nefis insanı iken, aşkla, aşk metodunu kullanarak tekâmül etmiş. Sonunda geldiği durumu Attar şöyle anlatır
            “Züleyha çok çirkinleşmişti, bozulmuştu, yaşlanmıştı, güzelliği gitmişti. Yusuf ise Mısır’a kral olmuştu. Yusuf atının üstünde

Mevlânâ & kadın *

-... .. “A’rabî’nin karısı diye bir hikâye var. Burada yoksulluktan şikayetçi olan bir aile söz konusu ve kadın ha bire dırdır edip duruyor: Ne bileyim, koşup duruyorsun, gidip geliyorsun, ama evde kâfi miktarda yiyeceğimiz yok, şu eşyamız eksik, bu eşyamız eksik... Sonunda A’rabi dayanamaz: “Ey kadın kavgadan, çekimeden vazgeç. Vazgeçmeyeceksen benden vazgeç.” der. “Susarsan ne ala, yoksa şu dakikadeevi barkı terk ederim.” demekten kendini alamaz. Bu arada, ağlamaya başlayan kadın için şu hâkimâne söze yer verir: “Gözyaşı kadının

Gönül gözü

Gönül gözü:
"Gözleri ile değil kalbi ile bakan" ,
"İçinde duygu + sevgi + Allah sevgisi/ Allah korkusu" olan yanımız...

18 Kasım 2016 Cuma

bir tespit *

Tasavvuf geleneğinde ve Mevlâna’da kadın
-... .. Tasavvuf hayatı duygu oğunlukludur. Genel olarak kadınlar duygusal bir yapıya sahiptir. Bu durum, tasavvuf ile kadın arasında ortak bir payda, ortak bir zemin sayılır. Bu sebeple, İslâm dünyasında sufiliğin kadın nev’inin gelişmesine elverişli olduğu söylenebilir.Nitekim, günümüzde de hanımların tasavvufa, tasavvufî konulara, mistisizme, mânevî alana ilgisi erkeklerden daha fazladır. ... ..

Tasavvuf geleneğinde ve Mevlâna’da kadın *

-... ..  insanoğlunun varlığını oluşturan iki temel unsur insanın bedeni ve ruhudur. İnsan varlığının devamı için bu iki unsurun; yani bedeninin ve ruhunun ihtiyaçlarına cevap vermek zorunda, İnsanın yaşadığı evren içinde var oluşunun belki de en büyük sebebi, ruhunu ve bedenini, haklarıı verecek şekilde yönetmesi ya da yönetmeye çalışmasıdır. Burada belki de en temel sorun, kendini diğer varlıklardan ayıran ve onu yaratılanların en şereflisi, en kâmili yapan ruhunu, akıl ve duygularını nasıl yöneteceğidir.  Ya da eksik yönü olan bedenini, mükemmel yönü olan ruhuna nasıl teslim edebileceğidir. ... ..
-Mevlâna ... .. Mesnevi’de bakınız