... .. Neye kavuşmak istiyorsak ya da nelerden kaçmak istiyorsak ,
dualarımız çoğunlukla onlarla ilgili olur. Bununda ... .. iki boyutu var:
-Birincisi; “Ben bu halde durayım fakat birileri adım atsın.” ya
da “Ben bir şey yapmadan Allah’ın yardımı ile şartlar olgunlaşıversin.” der
gibi sadece dileklerimizi söze döker ve bekleriz. “Ve zaten bir şeyler yapmak
hatalı olandan beklenir. Ben haklı olduğuma göre o geri adım atmalı, o bir
şeyler yapmalı.” deyipkendimizi beklemeye ve durumu takibe alırız. Biz
beklerken, ne yazık ki şartlar beklemez. Ve zaten sıkınılı olan durum
daha da ilerleyerek sıkınının boyutları artar.
daha da ilerleyerek sıkınının boyutları artar.
-Diyelim ki muhatabımızda kendini haklı gördüğü için, bizim durumu
düzeltici hamle yapmamızı bekliyor; böylece iki taraf da bekleyip duruyor. Ve
sonunda, sıkıntı probleme dönüşüp iki tarafı da mat ediyor. Artık yeni ve çok daha sıkıntılı bir süreç başlamıştır. Şimdi soralım: “Niye ben, önce o
başlasın!” mantığının kime ne faydası oldu? Bu akıllıca bir bekleyiş mi
dersiniz? Bunun çok zarar verici bir tutum olduğunu anlamak için illa boyumuza
kadar sorunun içine gömülmek zorunda mıyız?
-Bu anlayışı oluşturduğu dua şekli şöyledir: Allah’ım, bu sıkıntıdan
kurtar beni.” “Oğlumu şu yanlış alışkanlıktan kurta.”, “Şu ekonomik sıkıntımızı
artık gider.”, “Şu eşimin çenesinden beni kurtar.” vb. dualarda, dua edenin sanki yapması gereken hiç bir
şey yoktur da bütün suç şartlarda ya da muhatabın kendisindedir. Haşa,
Rabbimiz, sihirli değneğiyle bir dokunacak ve her şey istediğimiz hale
geliverecekmiş gibi dua eder ve bekleriz.
-Sıkıntıları üreten biziz, o sıkıntıdan
kurtulmak için ben ne yapabilirim ya da ne yapmazsam çözüme keakısı olur diye
sormayız.
-Sorunu tespit ettik, tamam sıkıntımız var ve sadece kurtulmak
istiyoruz; o kadar. Peki ya sıkıntının kaynağı biz isek? Biz düzeldiğimizde
sıkıntı da bitecekse ne olacak?
-Bu yanlış teşhis yanlış duaya, yanlış kişiyi suçlamaya ve durumu daha da karmaşık hale getirmemize
sebep olmaz mı?
-Bu aynı zamanda kul
hakkı demek değil midir?
-Bu durumda duamızı değiştirmemiz, zihnimizi çözüme yönlendirmemiz ve
yapmamız gerekenleri düşünüp kendimizden başlayarak düzelmeye karar vermemiz
gerekmez mi?
-Öyleyse doğru dulardan birisi şu olabilir: “Allah’ım yaşadığımız
sıkıntının kaynağını görmemi ve çözüm için bana ne düşüyorsa yapmamı nasip et.
Beni doğru etkileyecek doğru insanlarla karşılaştığımda onları fark etmemi ve
onları iyi örnek almamı nasip et. Doğru bilgiyi öğrenmem ve hayata geçirebilmem
konusunda bana yardım et.
-Doğru adım attıktan sonra bunu sürdürebilmem konusunda sabrımı, azmimi
ve kararlılığımı arttır.
-Doğru düşünmemi, doğru anlamamı vedoğru yaşamamı nasip et. Beni
anlayışlı ve anlaşılır kıl.” dedikten sonra göreceksiniz zihniniz sizin
üzerinizde radar görevi görecek ve size yapabilecekleriniz konusunda ipuçları
verecektir. Devamla; “Allah’ım, oğlumun yanlış alışkanlığa yönelmesindeki
ihtiyacını anlamamıve gereğini yapmamı nasip et. Saygımı, sevgimi ve verdiğim
değeri,nasıl davrandığımda anlayacaksa, öyle davranma bilgisi ve bilinci nasip
et.
-Huzur dolu bir aile ortamını
oluşturabilmek için elimden geleni yapabilmem konusunda bana yardım et. Yavrularıma
iyi arkadaşlar, iyi alışkanlıklar nasip et ve bütün bunlar için iyi birer
örnek olabilmemiz konusunda bize yardım et.” diyebiliriz.
-Dualarımızda, kimi zaman da pozitif
talep için , negatif cümle kuruyoruz. “Allah’ım sen başarısızlıktan koru!” demek yerine “Sen
başarmamı nasip et!" ya da “Allah’ım , sen hastalıktan koru!” yerine “Sağlığımı
koruyabilmem için dikkatli ve hassas olmamı nasip et, bütün vücuduma sıhhat
bahşet !” diyebiliriz.
-“Sakın korkma! “ deyip korkuyu hatırlatmak yerine, “Cesur ol, kendine güven,
yapabilirisn, şöyle şöyle düşün, sen falanca zaman da benzer bir şeyi
başarmıştın onu hatırla!” desek, daha iyi sonuç alırız.
-“Daha dikkatli ol, şöyle şöyle yaparsan düşmezsin , rahat ol.” demek
daha doğrudur.
-Bütün bu telkin ve dualarda hem zihne olumlu mesaj verip doğru
yönlendiriyoruz hem de fail biziz. ... ..
-Duaların gerçekleşmesi için , hareket ve eylem içinde
olmalıyız. Yani tedbirimizi alıp takdire ondan sonra havale etmeliyiz.
-... .. ikinci boyut
ise; ... .. “Oğlum şöyle yap, oğlum şunu şunu yapma, hadi camiye git. Kızım o
çocukla gezme, gel namaz kıl.” gibi sözlerle oğlumuzu ya da kızımızı
eğittiğimizi zannediyorsak yanılıyoruz. ... ..
*Yazının tamamı için; Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ıı
– Saliha Erdim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder