Evlilik Ortadoğu gibidir, henüz çözüm
bulunamamıştır *
Başlığa aldanmayın. Aslında bu, işin yarı şakayarı ciddi tarafı. Kimse
evlilik kurumunun önemini ve değerini yadsıyamaz ama sorunlu evliliklerin
insanları ne kadar yıprattıkları da ortada. Boşanmalardaki artış bir yana belki
de asıl sorun mutsuz devam eden evliliklerin oranı. Mutsuz bir evlilik mi yoksa
ayrılık mı sorusunun cevabı da herkes için çok net değil. Belki de en kötüsü
arafta kalmak. İlişki terapistleri işte bu noktada devreye giriyor. Bu sahadaki
başarılı terapistlerden olan Seçil Çelik Özbeklik ’98 ile terapi koltuğuna
oturduk, ilişkileri ve
evlilikleri irdeledik.
evlilikleri irdeledik.
Bu
sohbet dört kişi arasında gerçekleşti, ... .. . Bir köşede başarılı bir evli,
bir köşede terapilik olmuş ilişkilere inanmayan bir kadıni bir köşede evliliği
sorgulayan biri. Dördüncü köşe aslında bir köşe değildi, işin uzmanı tüm bu
köşelerin tamda ortasında duran terapistti... ... ..
Seçil: ... .. Evlilik kadar bilinçaltı süreçlerle işleyen çok az
konu var. Dolayısıyla karşı tarafa ulaşan mesajın tam olarak gidebilmesi
için karşı tarafın bu mesajı duymaya hazır olması, size dair duygularının
oturmuş olması, sizin öfkenizle baş edebilir olması gerekiyor.
Bütün
bunlar olurken o kadar çok duygu dönüyor ki alttan alta, siz istediğiniz kadar
anlatın. ... ..
Pınar: Kavga etmek sağlıksız bir şey değil
aslında evlilik içerisinde.
Seçil: Tam aksine evlilik içinde kavga
etmek çok sağlıklı. Tabii dozu ayarlandığı sürece… Çiftler “Konuşamıyoruz, her
şey kavgaya dönüşüyor,”dediklerinde bile benim için evliliğin tutulabilir yanı
var ama hiç kavga
etmiyoruz, biz iyi arkadaşız, kardeş olduk noktasına gelindiği zaman fena.
Pınar: Sevgiyi, aşkı, o duygusal bağı
nereye koyuyorsunuz evlilikte?
Seçil: Duygular çok değişkendir. ...
... Her krizle birlikte ilişki farklı
bir yere sıçrar ve o sıçramayla beraber düzeltilebilir, değiştirilebilir,
dönüşüm geçirebilir. O noktadan itibaren de yeni bir insanla evliymişsiniz gibi
yaşama şansınız var. O noktada değişimi kabul etmek gerek. ... ... Aynı anda birkaç tane duyguyu
hissedebilirsiniz; hem kızıyorsunuzdur, hem çok içerliyorsunuzdur, hem çok
seviyorsunuzdur. Duygu bozuksa düzeltilir, sonrasında başka bir şey
yapılanabilir. Bu noktada önemli olan birlikte devam etme arzusu.
Seçil: Aldatma yoktur. Yani tek taraflı aldatma yoktur.
Çoğunlukla aldatma buraya getiren nedendir. İki insanın arasındaki ilişki
yeterince iyiyse,yeterince içten, samimi ve keyifliyse, her iki taraf da o
ilişkiden tatmin oluyorsa, kimse gözünü yaşananlara kapatmıyorsa, ilişki arada
bir sarsıntıya uğrasa da kendi içinde devam eder. Aldatma konusuyla buraya
gelen çiftlere baktığımda o
kadar uzun süre ayrı hayatlar yaşamış oluyorlar ki ikisi arasındaki boşluğa ne koysan düşer. O noktada iki
insan da ilişkinin iyi olduğu konusunda birbirlerini ikna etmeye çalışıyorlar,
gözlerini kapatıyorlar ve bu çok uzun bir süre devam ediyor. Bu noktada eğer
illa ki aldatma diyeceksek, kadınlar çocuklarıyla aldatırlar örneğin. Aldatmayı
iki kişilik ilişkiye bir başkasının dâhil olması gibi düşünmek lazım. Kadınlar
araya çocuklarını,ailelerini, evleriyle ilgili işleri alırlar; ötekiyle yani eşleriyle ilişki kurmazlar.
Erkek hiç gereği yokken gecenin geç saatlerine kadar işte olabilir, bu da bir
aldatma. Böyle baktığında başka bir insanla ilişkiye gidene kadar sizin
ilişkiniz neredeydi, ne oldu o ilişkiye? Ne yaptınız da araya başka bir şey
girdi? Aldatma bir sonuç aslında. Aldatma tedavi edilecek midir? Hayır,
aldatmayla ilgili yapılabilecek bir şey yok. İnsanların akıllarında
aldatıldıkları, kötü deneyimler yaşadıkları mutlaka kalıyor; ama sizi oraya
getiren şey neydi, ilişkinizin eksikliği, bozukluğu neydi ki oraya başka
unsurlar dâhil oldu diye bakmak gerekir.
Pınar: Terapiste gelen çiftlerde
genelde kadınlar mı daha çok yoksa erkeklermi daha çok yapıcı?
Seçil: Kadınlar terapiste yardım için başvurana kadar o kadar çok şey
denemiş, o kadar çok sineye çekmiş, süreci değiştirmeye çalışmış oluyorlar ki
aslında terapiye geldikleri noktadan itibaren de anlaşmaya daha az ikna
oluyorlar. “Ben elimden geleni yaptım,
artık onun değişmesi gerekiyor,” gibi. Oysa iki tarafın da değişmemesi
halinde zaten evliliğin de toparlanmasının imkânı yok. Erkekler ise daha kolay
ikna oluyorlar.
Pınar: “Bir ilişki terapiye kaldıysa o
ilişki gerçekten bitmiştir” diyorum.Siz ne diyorsunuz cevap olarak?
Seçil: Gönül ister ki insanlar gelmeden
önce sorunlarını çözebilsinler. “Biz bunca zaman uğraştık, terapiste gideceğiz
de ne olacak, bize sihirli değnek mi değdirecek terapist?” diyen insanlar var.
Oysa “ilişki gerçekten daha iyi olabilir mi?” diyerek terapiste giden kişinin
iyi niyetini göz ardı etmemek gerekiyor.
Pınar: Sizce aile ya da ilişki
terapisine başvurmak için uygun zaman nedir? Hangi belirtiler bir çifti size
getirmeli?
Seçil: Çiftler keyifli hiçbir anı
paylaşamıyorlarsa, yan yana huzurlu değillerse, duygu anlamında karşı taraftan
hiçbir akış yoksa, aynı problemler tekrar tekrar şiddeti artarak devam ediyorsa
ya da “Bir boşluk var ama ben bu boşluğun ne olduğunu bilmiyorum,
tanımlayamıyorum,” deniyorsa işte o zaman destek alınmalı. Kişiler “Yanımdaki
insan doğru kişi midir, onunla birlikte olmalıyım yoksa diğerleri daha cazip
olabilir mi?” demeye başladılarsa, artık eve ayakları geri geri gidiyorsa
sürecin çok da uzamamasında fayda var. Belki şunu da eklemek gerekiyor:
İnsanların en sıkı sıkıya tutundukları “Ben
evlilik terapistine gideceğim ama eşim istemiyor, eşimi ikna etsem
gideceğim” fikri. Bu tutum biraz da korkularla alakalı. Ya biterse ya
daha kötüye giderse kaygısıyla insanlar terapiye gitmiyorlar. Böyle durumlarda
kişiler tek başına terapiye başlayıp kendi değişimleriyle birlikte evlilikteki
değişimi gözleyebilirler ve gerekiyorsa daha sonra çift olarak terapiye başlayabilirler.
Çünkü hangi terapi tipi olursa olsun temel hedef insanın gündelik hayatında
kendini iyi, mutlu, keyifli, üretken, hissedebiliyor olması.
... ..
Cüneyt: Ben kendimi dokuz yıllık
profesyonel tam zamanlı, eş ve baba olarak değerlendiriyorum ve dikkate aldığım
referansları paylaşmak istiyorum. Öncelikle evlilik ödün verme sanatı.
Akıllı bir koca / eş asla karısı ile tartışmaz, hatta herhangi bir kadınla
tartışmaz, hiçbir erkek yoktur ki bu zıtlaşmalardan galip çıkabilsin. ...
... evlilik çoğunlukla fedakârlıktır.
*Yazının tamamı için Röportaj:Cüneyt
Bayraktar '97, Pınar Türen '93, Aylin Buran '05 Bu röportaj Bümed Dergi, Ekim 2011'de 66-70. sayfalarda
yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder