Yaşadığımız güncel olaylara biraz da uzaktan bakmayı denemeliyiz. Peşin fikirli olmak yerine ayrıntıları sorgulamalıyız.
Her gelişmenin görünen yanı kadar arka planı olabileceği de dikkate almalıyız.
Batı dünyasında benzer olaylar olduğunda sesi çıkmayanlar şimdi ne tepki veriyorlar, aynı olaylar karşısında gösterdikleri farklı tepkilerin
nedenini görebiliyor muyuz?
Hanım yaptı (İngiliz yaptı) kaza, halayık yaptı (...) ceza anlayışı çifte standart olmaz mı? Düşünmeliyiz.
Takım tutar gibi fanatik
olmak yerine, her olayda tarafları uzaktan izlemeye çalışmamızın, kendimizi bile sorgulamamızın ne zararı olabilir?
olmak yerine, her olayda tarafları uzaktan izlemeye çalışmamızın, kendimizi bile sorgulamamızın ne zararı olabilir?
En iyi sorgulamayı aziz millet(çarıklı erkân-ı harp)'imizin yapacağını unutmamalıyız.
Bir arada yaşayacak isek ve de demokrasiye inanıyor isek (başka çaremiz var mı), biri birimize küfretmek yerine anlamaya çalışmak, zamanı geldiğinde de birilerini sandıktan çıkarmak, diğerlerini ise sandığa gömmek en iyi seçeneğimiz değil mi?
İllâ kavga edelim diyenler için sadece dua edebiliriz. Allah hepimize akıl-fikir versin... doğru yolu göstersin...
Yakmaya, yıkmaya, gece yarısı tencere/tava sesleriyle bir bebeği bile uykusundan uyandırmaya hakkımız var mı?
Korku sağlamaya çalışmak doğru mu? Kendimize bir kez daha soralım.
Diğer taraftan çoğunluğun / çoğunluğa hâkim olanların her şeyi doğru düşüneceği / düşündüğü anlayışı sorgulanmalı mı? Düşünelim.
Herkes hata yapabilir. Önemli olan hatada ısrarcı olmamaktır. Hatasını kabul etmek bir erdemdir. Hatadan dönmek ise daha büyük bir olgunluktur.
Çoğunluğu temsil edenlerin evrensel hukuka saygılı olmalarını bekliyoruz.
Çıkan sesleri / çığlıkları duymak gerekir.
Bu aziz millet(çarıklı erkânı harp) tecrübelerle sabit olduğu üzere; çıkan seslere kulak vermeyenler kadar maksadı aşan gürültü çıkaranların da kulağını çekmeyi bilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder