Emekli Orgeneral Ergin Saygun’nun kaleme aldığı kitap 414 sayfa. İki ana başlık halinde değerlendirmeler yapıldığını ifade edebiliriz. Ana konulardan ilki; ülkemizde eski Genel Kurmay Başkanı da dâhil yüksek rütbeli subayların topluca yargılanması ve uzun süreli hapis cezalarıyla sonuçlanmasına ilişkin süreçler anlatılıyor. İkinci ana başlık olarak uluslar arası ilişkiler ve terörle mücadele konularına değiniliyor.
Emekli komutanın yaşadıkları yazıya dökülürken, kızgınlıklarının satırlara yansımasını izliyoruz. Kızmakla sonuç alınabilir mi? Kitapta yargılama sonuçlarına neden olduğu
ileri sürülen olayları aydınlatacak yeni bilgiler verildiğini söylemek pek mümkün değil. Basında çıkan haberler arasında yer alan, eski Genel Kurmay Başkanı E. Org. Işık Koşaner’in ses kayıtları ile örtüşmeyen açıklamalar tereddüt uyandırıcı. Örneğin Işık Koşaner’in ”birinci orduda her şeyimizi çaldırmışız. … ne konuşuyorsak var adamların elinde …. maalesef namerdin eline malzeme verdik.. …Balyoz’un günahı vebali Birinci Ordu’ya ait. Karargâhtan böyle plânlar nasıl dışarı çıkar İzahı yok. Kim verdi. Biz verdik. Hiç kimseyi suçlayamayız. Bunların günahı vebali, hatası koskoca Birinci Orduda. Bir plân semineri yapılıyor, tüm planlar tüm teferruatıyla milletin elinde şimdi. ….. ” ifadeleri ve geçmişte yaşanan olayların ikna edici biçimde açıklanması gerekirdi. İnternette kolayca ulaşılan ses kayıtlarında söylenenler da havada bırakılmış. Ses kayıtlarında vurgu yapılan; “…Komutanım son olarak İstanbul’da bütün dinî irticaî faaliyetlerin merkezi kanaatimce Fatih, Çarşamba, Aksaray, Edirnekapı bölgesidir. Bütün tekke Eyüp bölgesidir. Tekkeler zaviyeler efendim hepsi buradadır. İşte semtin adı bile Hırka-i Şerif’tir. Aksaray Fatih arası adı Sofular’dır. Onun için buranın öncelikle kontrol altına alınması buranın kontrol altına alınmasıyla da işte Ümraniye, Sultanbeyli vesaire gibi diğer taraflara dahi daha rahat müdahale edilebileceğini düşünüyorum ..”
Yargılamalara neden olan süreçler dışında; ülke gündemindeki yerini sürekli koruyan ABD ve AB ile ilişkiler ile terörle mücadele başta olmak üzere çevremizdeki gelişmeler kitapta alt başlıklar halinde özetlenmiş. Emekli komutanın gerek NATO görevleri, gerekse uzun yıllarını verdiği uluslar arası ilişkiler ve askeri-politik konulardaki birikimlerinden istifade edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kitapta sıralanan ve özellik arz eden ayrıntılar aşağıda özet olarak okuyucuların dikkatine sunulmuştur:
-Emekli olur torunlarımızın peşinden koşarız diyorduk, ama olmadı. Çocuklarımız bizden habersiz büyüdü, her işlerini kendileri halletti, bari torunlarımızın büyüdüğünü görelim istedik, Allah ne kadar ömür veri ise. Bırakmadılar.
-Son günlerin gündemdeki bir başka konusu da İnsansız Hava Araçları (İHA). .. .. .. Aslında İHA’ların namütenahi kullanma yeri bulunmaktadır. Tarım rekolte hesaplanmasında, trafik ve toplumsal olayların kontrolü, orman yangınlarının gözetlenmesi, ……. …..
-Memleket kışla olmasın diyorsanız bu işlerle ilgili kişilerin vazifelerine sahip çıkmasını sağlayacaksınız. … … … Bütün bunları askerlerin yapmasının sebebi, devlete maliyetinin ucuz olmasıdır. …
-Müştereklik nedir, onu iyi anlamak lazım. … .. para, zaman ve gayret tasarrufu için faaliyetlerin ve teşkilâtların birleştirilmesi gerektiğidir. TSK yeniden yapılanacak ise, üzerinde en fazla zorlanılacak konu bu konsepti kuvvetlere kabul ettirmektir. Kuvvet elden gidiyor, aidiyet duygusu kalmadı diyerek karşı çıkacakları muhakkaktır.
-AB fonları ülkelerin GSMH’larına göre bir havuzda biriktirdiği paralardan oluşmaktadır. Hazırlayacağınız projelere buradan fon tahsis edilir. Ancak bugüne kadar havuza verdiğimiz paradan hep daha az proje hazırladığımızdan, artan para Avrupa’nın zengin ülkelerinin … fonlanması için kullanılmış.
-Devlet her işi askere yaptırmamayı öğrenmeye başlıyor. EMASYA yürürlükten kaldırıldıktan sonra artık her toplumsal olayda asker kullanılmasından vazgeçildiğini görüyoruz.
-General çocuklarının TSK Güçlendirme Vakfı’na bağlı Aselsan, Havelsan gibi tesislerde çalıştırıldıkları da ayrı bir haber konusu .. .. Bu bilgileri dışarıdan birileri alamaz. İçimizde bunları yapanlar. ..
-ABD yardım olarak verdiği askeri malzemenin mülkiyetini kendinde tutar. .. .. Bu malzemenin kullanım dışı bırakılıp kaydının silinmesine bile karışır… Kaydı silinen malzemeyi atamazsınız, satamazsınız….
- … … Bunları anlatmaktan maksadım, ABD’nin bu tür siyasi ve askeri oluşumların mutlaka kendi kontrolünde olmasını istediği .. .. .. kendi kontrollerinden çıkmasına .. müsaade etmiyeceğini vurgulamaktır.
-Bölgemizde “İsrail’i üzmeyecek, Yunan’ı Ermeni’yi, Rum’u ezmeyecek bir Türkiye olmalı. Bunun için de Türkiye’nin gelişmesine, bölgesel bir güç olmasına müsaade edilmez.
-Arap baharı denen budur. Hiçbir şey kendiliğinden olmamıştır.
-Türkiye Ortadoğu’yu karanlık oyunlarla kaybetmiş, geriye dönüşü de düşünülmemiştir. Yıllarca Ortadoğu ve Türkiye birbirlerine dargın yaşamışlardır. Ortadoğu Türkiye’nin hem Doğulu hem de Batılı olma özelliğinden ve Batı ile olan irtibatlarından ve kazanımlarından istifade yoluna gidilmemiştir.
-…. Suriye, Irak ve İran .. .. Bu üç ülkenin de Türkiye’nin bölgede etkin rol oynamasını istemeyeceği açıktır.
-“Arap Baharı”yla ilgili .. .. bu olayların arkasında Amerika ve Batı’nın olduğunu, … … petrolü ve İsrail’i güvence altına almayı hedeflediklerini .. .. İsrail, uzun süredir Ortadoğu’da aradığını, Arap asıllı olmayan Amerikan yanlısı müttefiki Kürtlerle bulduğunu düşünmüştür. … .. İsrail bayrağında, iki mavi çizgi, ortasında bir yıldız vardır; iki mavi çizgiden biri Fırat diğeri Nil’dir. Ortadaki yıldız da vaat edilmiş topraklar,, Kürtlerin bulunduğu coğrafyayı da kapsayacak şekilde geçer.
-Türkiye’ye Avrupa’da yer olmadığını .. … bizlere açıkça söylendi. .. … … Avrupa Birliği ile ilişkilerde temel yaklaşım da budur.
-Türkiye ile İsrail arasındaki krizin Türk-Amerikan ilişkilerine yansımaması mümkün değildir. .. .. Bana sanki İsrail ve ABD, Türk-İsrail ilişkilerini bilerek bozdular gibi geliyor. .. .. ..
-İsrail’in neden durup dururken, Ortadoğu’da dost olabileceği tek ülke olan Türkiye ile ilişkilerini bozduğunu düşünmek gerekiyor… .. .. altında yatanın yine İsrail’in güvenliği olduğunu düşünmek gerekiyor.
-.. .. .. barış İsrail için kabul edilebilecek bir şey değildir. Barış demek İsrail’in bulunduğu sınırlar içinde kalması, büyük İsrail ülküsüne ulaşmak… … şansını kaybetmesi demektir.
-Devlet terörle mücadele ile terörist arasındaki farkı anlamadı. Doğu ve Güneydoğu her şeyi ile askere havale edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder