22 Ocak 2014 Çarşamba

Kenan Evren*


1977 yılında Sancar’ın süresi dolacak ve yerine iktidarın isemediği Ersun Genelkurmay Başkaı olacaktı. Bu nedenle darbe hazırlıı iddiasıyla Org. Ersun görevden alınıp onun yerine iktidara yakın bir adayın kara kuvvetleri komutanı olması sağlanacaktı.
Ersun’nun görevden alınmasından sonra kara kuvveleri komutanı olabilecek
üç aday vardı. Bunlar kıdem sırasına göre 1. Ordu K. Org. Adnan Ersöz, 2. Ordu K. Org. Şükrü Olcay ve 3. Ordu K. Ali Fethi Esener’in Gürler olayında ortaya çıktığı üzere iktidara yakın olduğu biliniyordu. Nitekim teamüller gereği

21 Ocak 2014 Salı

Lockheed Skandalı*


1976 yılında Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Emin Alpkaya’nın, Lockheed rüşvet olayıyla ilgili Genelkurmay’ın yürüttüğü bir soruşturma sürecinde Genelkurmay Başkanı Sancar ile arası açılmış ve istifaya zorlanmıştı.
“Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra acil uçak ihtiyacını karşılamak için 1974 ve 1975 yıllarında hava
kuvvetlerine 40’ar adet F-104 S savaş uçağı satın alınmıştı. Uçakların lisans sahibi Amerikan Lockheed firmasının 1968’den beri uçak satılan birçok

Genelkurmay Başkanlığı’ından sonra Cumhurbaşkanı olma teamülü*


.. Ordunun yoğun bir politizasyon içine girdiği dönemlerde generallerin ve subayların biribirine düşmesi kaçınılmazdır. Çünkü böyle durumlarda orduların siyasi bir parti gibi hareket etmeye başlamaları, siyasal partilere görülen iktidar odaklı hizipleşmelerin ordu
içinde de görülmesi vakıadır. 1970 ve 1972 atamaları dışında 1973 yılındaki cumhurbaşkanlğı seçimi bunun en açık örneğidir.
Türkiye’de cumhurbaşkanlığı gibi devletin en üst makamı için yapılacak seçimlere doğal olarak ordu her zaman ilgi göstermiştir. Fakat 27 Mayıs’tan sonra

İktidar mücadelesi - Yandaş komutan*


1970’ler sonrası...
...ordu hiyerarşisinin gittikçe güçlenmesi onun bir kurum olarak siyasete olan ilgisini azaltmadığı gibi 12 Eylül 1980’de ikinci kez doğrudan müdahaleyle iktidarı ele almasını da engellememiştir. Aksine 12 Eylül Müdahalesinin ordu açısından sorunsuz ve birlik-beraberlik
içinde gerçekleştirilmesinde rolü dahi olmuştur. Fakat bu arada ordu açısından tehlikeli başka bir sonuç ortaya çıkmış; güçlenen hiyerarşik yapı içinde bu defa  ordu üst yönetimi 1970’lerin başından itibaren kendi arasında düşünce ayrılığına düşerek bölünmelere

Şablonlar-sloganlar*


1979 yılı Mayıs ayında Genelkurmay Başkanlığı Milli Eğitim Bakanlığı’na milli güvenlik dersleri için yeni bir program göndermişti.. Atatürk ve Atatürkçülüğe daha da fazla yer verildiği görülen programın amacının ilk unsuru “yarınlarımızın koruyucusu ve kollayıcısı,
geleceğimizin teminatı, Atatürk’ün İstiklal ve Cumhuriyetimizi emanet ettiği Türk gençliğini Atatürk İlkelerine inançla bağlı olarak yetiştirmek” olarak açıklanıyordu. ...
1980’lere gelindiğinde... ... .. Türk gençliği artık ordu tarafından resmi olarak onaylanmış ve kendilerini bu kutsal

Resmi Atatürkçülük – Gerçek Atatürkçülük*


27 Mayıs’tan sonra ordunun bozulan hiyerarşik sistemini yeniden oluşturmaya yönelik hukuksal ve sosyo-ekonomik/politik tedbirlerin yanında 1970’lere gelindiğinde ideolojik bir desteğe de ihtiyaç duyulmuştur… bu yıllarda 27 Mayıs geleneğinde, yani hiyerarşik sistem
dışında örgütlenmiş müdahaleci gruplar halâ yüksek komuta kademeleri içinde ciddi bir tehdit olarak varlıklarını sürdürebiliyorlardı. Fakat bu dönemlerdeki örgütlenmelerin 1960 öncesinden belirgin farkı vardır. .. … … Atatürkçülük işte bu

Ekonomik faaliyetlerin içinde*


OYAK’ın kurulmasının ordu açısından yarattığı en önemli sonuç siyasetle olan ilişkisinin farklı bir zemine taşınması olmuştur. Çünkü OYAK’la birlikte bir yandan ordunun sistem içindeki rolü, diğer yandan yaşam düzeyleri yükseltilen subay heyetinin olaylara, ülke
sorunlarına bakış açıları değişmiştir. OYAK, subayların siyasal duyarlılık seviyesini düşürerek, 27 Mayıs’la bozulan emir-komuta sisteminin hiyerarşisinin tepe noktalarında yeniden tesis edilmesinde ekonomik bir destek işlevi görmüştür. … … 205