Arif Bey
her zamanki gibi Bekirağa Bölüğünde tutuklu bulunan oğlunu ziyarete gidiyordu.
Beyazıd
Meydanında bir kalabalık gördü.
Vakit
öğleden sonraydı.
Bu kadar
insan, günün bu saatinde neden toplanmış olabilir diye düşündü içinden.
İstanbul,
yaklaşık 500 yıllık payitahtımız işgal altındaydı.
Kendi
kendine “İtilaf kefereleri yine bir oyun peşinde olmalı” diye fısıldadı.
Kalabalığa
yaklaştıkça gözleri büyüdü, gözleri büyüdükçe adımları hızlandı, adımları
hızlandıkça kalbi göğsünden çıkacak gibi oldu.
İçinde
yangınlar çıkmış, acı, bir taş olup ta boğazına oturmuştu.
Evladının
cansız bedeni darağacında sallanıyordu.
Mehmet
Kemal Bey 1884 yılında babasının memuriyeti dolayısıyla Beyrut’ta dünyaya
gelmişti.
1908 de
Mülkiyeden mezun olmuş, çeşitli yerlerde Kaymakamlık yaptıktan sonra 12 Haziran
1915’te Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesine tayin olmuştu.
Bu esnada
Ermeni “Taşnak” çeteleri Ruslarla savaşan Türk Ordusunu arkadan vurmakta,
bölgesel katliamlar yapmaktaydılar.
Önlem
olarak ordunun isteğiyle hükümet “Sevk ve İskan Kanunu” çıkarır. Böylece bir
kısım Ermeniler ülkenin daha güvenli bölgelerine sevk edilirler.
Boğazlıyan
Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’de her mülki amir gibi kendisine gelen bu emri
uygular.
Savaş
biter.
İstanbul
işgal edilir.
Düşman
Cadı Avı başlatır.
Sadrazam
Damat Ferit Paşa zamanında, İtilaf Devletlerinin baskılarıyla Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi
kurulur.
Mahkemeler
tam bir hukuki rezalet şeklinde ilerlemektedir.
Bazı
tanıklar sanıkların kim olduğundan bile bihaberdir.
Sonuçta Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey
hakkında idam kararı verilir.
Boynuna
yağlı urgan geçirilen Kemal Bey yüksek ve gür bir sesle haykırır :
"-Sevgili
vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi
yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bu
gün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar.
Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet!.."
-Kahrolsun
Adalet diye ortalığı yıkar hıçkırarak ağlayan ahali.
“-Benim
sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu
kahraman Millet, elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir
insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin”
-Amiiiiiiin!
Mehmet
Kemal Bey’in cenazesi işgal altındaki İstanbul’un ilk protesto gösterisine
dönüşür.
On
binlerce insan, kadın kız , çoluk çocuk, genç yaşlı demeden, ötesini berisini,
başını sonunu düşünmeden gelmiştir.
Tabutun
üstüne Türk bayrağı serilir.
En önde
“Şehid-i Milli Mehmet Kemal Bey” yazan bir çelenk taşınmaktadır.
Kuşdili
Mezarlığına gitmek için Kadıköy Karakolunun önünden geçerlerken gönderdeki Türk
Bayrağı yarıya indirilir.
Büyük Türk
Milleti şehidine sahip çıkmış, onu kendi elleriyle vatan toprağına
kavuşturmuştur.
Bugün 10
Nisan 1919.
Aradan
geçen koca bir asra rağmen Türk Milleti bu necip evladını unutmamış, her…
Aradan
geçen koca bir asra rağmen Türk Milleti bu necip evladını unutmamış, her 10
Nisan’da olduğu gibi dualarla, törenlerle Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal
Bey’i anmaktadır.
Ruhu şad,
mekanı Cennet olsun.
VATAN
SİZLERE MİNNETTARDIR…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder