Üç
ay kadar önce Mayıs ayında bir vesile ile bir psikiyatr desteği almaya karar vermiştim. Eşimin
kardeşi olan Dr. Şeyma’nın tavsiyesi üzerine gittiğimiz Uzman doktorumuz Ahsen
Hanım; beyin MR’ı yaptırmamın uygun olduğunu söyleyince itiraz etmeden MR’ı çektirmiştim.
MR
sonuçları için verilen tarihten önceki bir akşam, Ankara ve Antalya’da
yaşamakta olan çocuklarımın aileleriyle birlikte yola çıktıklarını öğrenince
bir gariplik hissetmek yerine, torunlarımın ikisini de görecek olmanın
mutluluğu ile bu
ani yola çıkışları sorgulama ihtiyacı duymadım.
ani yola çıkışları sorgulama ihtiyacı duymadım.
Akşamın
ilerleyen saatlerinde geniş aile evde huzurlu bir ortamda otururken karı-koca
doktor olan aile yakınlarımız da bizlere katılmış ve ortam daha da sevgi ve
neşe dolu bir hal almıştı.
Ortamda
bana yakın bir yerde oturan Şeyma kardeşim, içinde yutkunma zorluğu da bulunan
duygu dolu bir konuşma tonu ile; “Aslan abi bugün MR sonuçlarınızı
aldık ve (o uzman doktor olan ve Memorial Hastanesi’nde çalışmakta olan eşi) Oğuz’un MR sonuçlarını kendi arkadaşları olan Beyin ve Nöroloji uzmanları ile birlikte incelediklerini, beynimde sağ ön lop üzerinde bir kitle tespit edildiğini, gün boyunca yaptıkları çalışma sonrasında MR sonuçlarının ciddiye alınması gerektiğini düşündüklerini, bu sonucu Ankara ve Antalya’daki çocuklarımla da paylaştıklarını (bir anlamda aile meclisini toplayarak) bu düşüncelerini paylaşmak istediklerini söyledi.
aldık ve (o uzman doktor olan ve Memorial Hastanesi’nde çalışmakta olan eşi) Oğuz’un MR sonuçlarını kendi arkadaşları olan Beyin ve Nöroloji uzmanları ile birlikte incelediklerini, beynimde sağ ön lop üzerinde bir kitle tespit edildiğini, gün boyunca yaptıkları çalışma sonrasında MR sonuçlarının ciddiye alınması gerektiğini düşündüklerini, bu sonucu Ankara ve Antalya’daki çocuklarımla da paylaştıklarını (bir anlamda aile meclisini toplayarak) bu düşüncelerini paylaşmak istediklerini söyledi.
Şeyma’nın
bunları anlatırken dışarıya yansıyan yüz ifadesi, sesindeki ton ve zaman zaman konuşma
güçlüğü çekmesi, gözlerindeki yaşlar, duygusallığının ve içtenliğinin hepimizde
yarattığı etkiyi unutamayacağım. Bir taraftan doğruyu aktarma ihtiyacı ve aile
meclisini gereksiz endişelerden uzak tutma ama, bir o kadar da konuya aşina birer doktor olarak
bizleri doğru yönlendirme gayreti içinde oldukları bilinci ile açıklamalarını
biraz da memnuniyet ile dinlemeye çalıştım.
Şeyma
ve Oğuz konuşurlarken, vereceğim tepkiyi de aklımda kurgulamaya çalıştığımı
hatırlıyorum. Bu sırada bana huzur veren memnuniyet duyduğumu da tekrar itiraf
etmeliyim. Çünkü çocuklarım çok kısa süre içinde moral desteği sağlamak üzere
uzak mesafelerden kısa süre içinde İstanbul’a gelmişlerdi. Şeyma ve Oğuz ise
hızlı bir çalışma ile konu uzmanı arkadaşları ile birlikte MR sonuçlarını bana
açıklanabilir hale getirmişlerdi. Ciddi bir hastalıkla karşı karşıya kalmanın
stresi ile eş zamanlı olarak aile
yakınlarımın duyarlılığının beni mutlu ettiğini paylşıyorum.
Değerliymişim
duygusunu yaşamak güzel bir mutluluk edeni...
Doktor
yakınlarımın konuşması bittiğinde;
-
“hayatın her zaman sürprizlere açık olduğunu,
-şimdiye
kadar yaşantımızda hayati riskleri olan olaylarla karşılaştığımızı ,
-hatta
bunlardan birinde eşimle birlikte ölümden kurtulduğumuzu,
-bu
olaydan sonra Rabbimizin verdiği ömrü zaten yaşayacağımıza olan inancımızın güçlendiğini,
-ölüme
sebeplerin değil takdiri ilahinin karar vereceğine inandığımızı,
-bir
tesadüf denilebilecek bir gerekçe ile MR çektirdiğimizi,
-şimdi
ortaya çıkan bu sonucun aslında bir şans olduğunu,
-tespit
edilen sorunun Allah’tan geldiğini ve şifanın da yine O’ndan geleceğine
inandığımızı vurguladım.
Diğer
bir ifade ile;
-bu
anlatılanları tevekkülle karşıladığımı,
-Rabbimin
aciz bir kulu olarak MR’da görünen kitlenin neden olabileceği sonuçların gözle
görülemeyen bir virüsün de ortaya çıkarabileceğini,
-bu
nedenle aciz bir kul olarak bu imtihanı nasıl verebileceğimizi,
-yakınlarımızın
da desteği ile sorunu aşmaya çalışacağımızı,
-uzmanlık
alanı konumuz olan doktor yakınlarımın iyi niyetlerine, içtenliklerine
güvendiğimi,
-onların
tavsiyeleri ile uygun bulacakları doktorların tavsiyelerine almaya çalışacağımı
.... ifade etmeye çalıştım.
Hiçbir
endişeye kapılmadan benden istenen yeni MR’ları sabırla çektirdim. Bu arada
normal hayatımı da sürdürmeye devam ettim. Sonuçta Memorial Hastanesinde ki
doktorumuzun ikna edici açıklamalarını ve ekran üzerine yansıtılan MR
görüntüleri üzerinden yapılan bilgilendirme ile;
-“henüz
başlangıç aşamasında tespit edilen kitlenin ilerleyen zaman içinde ne gibi
değişikliklere neden olabileceği,
-sorunu
zaman yaymak yerine henüz küçükken tespit edilen kitlenin bu aşamada alınmasının
gelecekte daha da büyüme ihtimali olabilecek sorunlara karşı uygun bir tedbir
olacağı görüşünü ben de benimsedim.
Ancak
karar vermek için eşim ve diğer aile yakınlarımla da görüşmek istediğimi
doktorumuza ifade etim.
Eve
geldiğimde özellikle eşimle yaptığımız görüşme sonrasında, ayrıca beklemeden
doktorumuzun tavsiyesine uygun olarak ameliyat olmak kararını almıştım. Bu
kararımı başka yakınlarımla da paylaşmıştım. Özellikle annemin önceden
öğrenmesi onun sağlığını etkileyebiir düşüncesi ile Adapazarındaki kardeşlerim
ve eşlerine bu anlamada bilgiş vermeye çalıştım. Başka yakınlarımla dapaylaştım
ve bir anlamda onaylarını almaya çalıştım. Diğer bit ifade ile istişare etmeye
çalıştığımı düşünüyorum. Her görüştüğüm yakınmın dua desteğini alacağım ümidim
giderek artmış ve tevekkül olmamı sağlamıştı. Yaptığım telefon görüşmelerinde
moral vermek niyetiyle konuşan yakınlarımın nasıl gönülden bazen selerinin
titrediğini,hatta o sırada gözlerinin dolduğunu da hissedebiliyordum. Bu da
benim için artı değer olarak aklımda yer etti.
Bu
kararımızı önce Oğuz kardeşimle paylaştım.
Ameliyat
günü sabah erkenden hastaneye geldik. Eşim ve çocuklarım da yanımdaydı.
Ameliyat öncesi hazırlıklarının yapıldığı odada beklerken; aile yakınlarımızın
neşeli konuşmaları, gülücükler ve espirileri ile beni rahatlatmayı
amaçladıklarını hissedebiliyordum, ancak rahasızlık duyduğumu ifade etmek
istiyorum. Suni konuşmalar olarak değerlendirmiştim.
Saat
09.00’da ameliyat öncesi Navigasyonlu bir
Tomografi çekimi sonrasında amaliyata alınacağımı öğrendim. Önceki MR’lardan
daha uzun süren bir tomografi çekildi. Çeşitli ve değişken dozlarda yüksek seslerin
ortaya çıkardığı rahatsızlığı en aza indirmek için sevdiklerimi ve onlarla
birlikte geçirdiğim mutlu anlarımı hatırlamaya çalıştım. Sevdiklerimden birinin
“Fotoğraf çektirirken mutlu olduğunuz zamana denk getirin ...”, dediğini
hatırlamıştım. O anda da bir çeşit fotoğraf çektiriyordum. Zaman uzadıkça dua
etmeye ve tespih çekmeye de çalıştım. Kendi kendimi rahatlatmak için bulduğum
çözümlerin işe yaradığını düşünüyorum.
Tomografi
sonrasında tekrar ameliyat öncesi kalmakta olduğum hazırlık odasına getirildim.
Kısa süre sonra görevliler ön hazırlık anlamında bazı ilaç ugulamaları yaptılar
ve son olarak kağıt bir bardağın içindeki pembe renkli bir sıvının beni
rahatlatacağını söylediler. Bunun sonrasında stresimin giderek azaldığını ve
arkasından sedye üzerinde koridorları geçtiğimizi, asansörle aşağı katlara
indiğimizi, son geldiğimiz ve durakladığımız yerde gözlerimi açtığımda
ameliyathanelerin bilindik lambalarını gördüğümü hatırlıyorum.
Sonradan
öğrendiğim kadarı ile ameliyathaneye saat 09.00 sıralarında alınmışım.
Operasyon saat 10.00 sıralarında başlayıp saat 15.00 tamamlanmış. Yani beş saat
kadar sürmüş. Saat 16.00 sıralarında da yoğun bakım bölümüne getirilmiştim.
İlk
olarak Oğuz kardeşimin “Aslan abi” sesi ile uyandığımı hatırlıyorum. Arkasından
kızımın “baba” “sesi ile mutlu oldum. Demek ki ameliyattan çıkmıştım. hala yaşıyordum
ve kendimi iyi hissediyordum. Başucumda bulunanların hepsini hatırlayamıyorum.
Narkoz sonrası sadece Oğuz kardeşim ve
kızımla yaptığım kısa konuşmalar aklımda kalmış.
Aile
yakınlarım ayrıldıktan sonra Oğuz ara sıra gelip son durum hakkında bilgiler
vererek beni rahatlattı.
Yoğun
bakım odasında (salonu da
diyebiliriz)
bulunduğumu geceyi orada geçireceğimi anladım.
Uykum
vardı. Kendimi sağlıklı ama bir o kadar da yorgun hissediyordum;
-Uykum
var,
-yumak
isityorum.
-Ancak
amaliyat öncesi vucudumada açılan dört damar yolu ile çeşitli aletlere
bağlandığımı, benimkiler de dahil diğer hastalara ait cihazların en ufak bir
gelişme üzerine insana rahatsızlık veren uyarı sesleri verdiğini,
-bunun
üzerine görevli hemşirelerin telâşlı adımlarla yürüyüşlerini,
-uzakta-yakında
çalan telefonları ve görevlilerin konuşmalarının uyumayı engelleyeceğini
anlamıştım.
Pencereden
dışarı baktığımda en azından havanın kararmamış olduğunu görerek saati tahmin
etmeye çalışmıştım.
Ezan
sesi duyunca akşam ezanı olduğunu ve saatin 20.00 sıraları olduğunu tahmin
ettim. Sonrasında gelen hemşirelerin ilaç ve serum takviyeleri sırasında saati
hep sordum. Uyuyamadığıma göre; aynı MR ve tomografi çekimlerinde yaptığıklarımı
tekrarlamaya karar verdim;
-Önce
iki torunumu gözlerimin önüne getirdim.
-Onlarla
parklarda yaptıklarımızı,
-onları
en çok güldüren, kıkır kıkır güldüren yaşanmışlıklarımızı tekrar zihnimde
yaşatmaya çalıştım.
-Çok
da iyi oldu.
-Bu
arada kendimden geçip aralıklı olarak uykuya daldığımı hissettim.
-Koridorda
bulunan hemşirelerin gerek kendi aralarında gerkese yaptıkları telefon
görüşmelerine istemeden kulak misafiri oluyordum.
-Yüzlerini
göremesem de isimlerini, nerede oturduklarını, hastaneye geliş gidişlerini, ne
zaman icapçı, ne zaman nöbetçi olduklarını anlatıyorlardı.
-Fakat
hem bu konuşmalar hem de hastalara bağlanmış sistemlerin alarm seslerinin
verdiği rahatsızlık giderek artıyordu.
-Yine
tansiyon, nabız, ateş ölçmek için gelen hemşirelerden birine saati sormuştum.
-Cihazların
sesinin kapatılamayacağını da ondan öğrendim.
-Gelen
hemşirenin oradaki görevlilerinin kıdemlisi durumunda olduğunu önceki
konuşmalar sırasında fark ettiğimden ”Telefon ve kendi aranızdaki konuşma ses
tonunun biraz düşürülmesine ihtiyaç var ...” vurgusu yapınca; “Merak etmeyin biraz
sonra gece 24.00 olunca söz veriyorum konuşmalarımıza dikkat edeceğiz, alçak
sesle konuşmaya çalışacağız sözünü vermişti. Kadınların kendi aralarında konuşmaya
ne kadar yatkın olduklarına, kişiye özel sıkıntılarını, sevinçlerini nasıl
rahat paylaşabildiklerine bu sefer bir yabancı kulağı ile yakından şahit
oluyordum.
Kısa
aralıklarla uykuya dalabilmek de iyi gelmişti. Yine bir uyku daldığım dönemde
“oğumun sesi ile uyandım. “baba” sesini duyduğumda mutlu olduğumu hatırlıyorum.
Ona da saati sordum. Gecenin 01.30’uydu. Üzerinde hastalara giydirilen uzun steril
elbise olduğunu görünce yoğun bakıma ziyaretçi almadıklarını ama, görevlileri
atlatarak buraya kadar kıyafet değişikliği ile gelebildiğini diğini söyledi.
Oğuz’la yaptığım son görüşmede “Oğlum yanıma gelsin...”, demişim. O da bunun
üzerine gelmiş. O an Oğuz’a söylediklerimi hatırladım. Amacım “Oğlum gelsin ve
telefonumu da getirsin...”, demek istemiştim. Ancak düşüncemi eksik aktardığımı
anlamıştım. Niyetim telefon ile hem ternetten haberleri okumayı ve beni merak
ettiklerini düşündüğüm sevdiklerime iyi olduğum haberini iletmeyi arzuluyorum. Ama ertesi günü bekleyecektim. Oğlumla kısa
ancak beni mutlu eden görüşmemizden sonra tekrar uykusuzlukla mücadele etmeye
başlamıştım;
-Torunlarımla
mutlu olduğum süreçleri zihnimde canlandırırken tekrar dua ve tesbiahat ile
rahatlamayı denemeye karar verdim.
-Hayatımda
ilk kez bütün geceyi dua , tefekkür ve tesbihat ile geçirecektim.
-Aradaki
kısa süreli uykularla beraber çok iyi geldi.
-Rahatladım.
-Önce
hayatın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu,
-yaşama
tutunmanın hem çok kolay hem de büyük zorlukları olduğunu,
-fani
dünya kavramını,
-kendimi
o an iyi hissetmemin arkasında yakınlarımın ve sevdiğim insanlarının manevi
desteğinin / dualarının özel anlamı olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Zaman çok... arkasından normal dularımda yer
verdiğim şekli ile rahmetli babamdan başlayarak annem, kardeşlerim, kendi aile
fertlerim ve yakın çevremden başlayarak ülkemizde yaşanmakta olan son sorunlar
ve yöneticilerimiz de dahil çemberi genişleterek hatta yakın çevremdeki geniş
aile fertlerinin İskenderun’daki askerde bulunan yeğenimi, Malatya’daki,
İstanbul’daki, Ankarada’ki, Yalova’daki, Bursa’daki yakınlarımın anneleri, babaları, kardeşleri
için (çoğunun isimlerini de dile getirerek dualar
etmeye başladım),
Suriyeli kardeş ailemiz ve onlar vasıtası ile tanıdığımız diğer misafir
Suriyeliler de dualarımdaki yerlerini almışlardı.
Kırgızistan’dan ve anneleri ile ’nın yeğeni Amirhan-balapan(civciv) (o sıralarda ismi aklıma gelmediği için kendi
tontoşlarıma benzeterek “tospiş” olarak isimlendirmiştim), Nigara Hanım ve Cıldız Hanım , orada
görevde olduğumuzda birlikte çalıştığımız şoförümüz Ahmed ve ailesi de dualarımda
yerlerini aldılar. Coğrafi uzaklığa rağmen ata memleketimizde de dua edenlerim
olduğuna inanıyordum.
Hastanedeki
ikinci gün; sabah kontrollerinden
sonra yoğun bakımdan kendi odama gideceğim süreç başladı. Ziyaretçiler ve
telefonlara cevap vermekle geçen ikinci gün sağlığımın giderek daha da iyiye
gitmesi moral vericiydi. Yoğun bakımdaki gürültülü ortam da yoktu. Gündüz bile
uyuma fırsatı bulabilmiştim. Hastanedeki ikinci günümüz moral dolu geçti.
Sabahın ilk saatlerinde ziyarete gelen iki torunum ile oyunlar oynadık. Benitekrar
ameliyat etmeye başladılar. “Bu hasta bayılmamış.... ağzını bantlayalım
“cırttt.”, diyerek bir de susturdular. Telefonum da gelmişti. Merakta kalan
yakınlarıma sağlığım konusunda bilgilendiriici mesajlar gönderince rahatladım.
Dua edenlerimi bilgilenedirmek ve devamında aldığım cesaret verici cevaplar da
olumlu etki yarattı.
Üçüncü gün de benzer şekilde giderek rahatladığım
bir ortamda geçti.
Haftanın
ilk günü ve taburcu olmayı ümit ediyorduk.
Burada
yer vermekte yarar olan bir konu da “Nasıl oldu da böyle bir erken teşhis şansınız
oldu? MR çektirme ihtiyacı nereden çıktı, bir rahatsızlığınız mı oldu, bir
belirti mi hissettiniz ?”
Bu
tür sorulara devamlı yanımda kalan eşim cevap veriyor, bende ceavpların bazı
bölümlerine şerh koyduğumu ilave ediyordum.
Şu
şekildeydi eşimin cevabı; “kitlenin bulunduğu beyin sağ ön bölüm el –kol heretleri
ve duygusal algıların kontrol edildiği bölge.... Son bir senedir agresif tepkilelerim
nedeniyle bendeki değişiklikleri fark etmişmiş (şerh 1* işin doğrusu biz uzun süre sayılabilecek bir
ortak yaşamın taraflarıydık ve bu süre sonrasında profesyonel destek alıyorduk.
Agresif tepkiler ya da başka sıfatlarla isimlendirilebilecek yaşanmışlıkları
tek taraflı bir sorundan kaynaklanıyor gibi gösterilmesini kabul etmiyordum) (şerh
2*... bu duruma neden olduğuna vurgu yapanlara verecek yeni bir cevabım var. ... Banim
de teyid ettiğim üzere son dönemde birkaç defa eşime “Ben kendimi huzursuz
hissediyorum, mutlu değilim demiştim” onu da ekliyordu. Bunun üzerine ilki 2013
yılı sonlarında bir yıl süren ve ikincisi 2015 Eylül'ünde başlayan psikolojik
destek aldığımız bir süreç yaşamıştık. İlk destek alma sürecimiz bir yıl kadar
sürmüştü.
İkinci
defa uzman desteği aldığımız dönemde psikoloğumuz bizi bir psikiyatriste
yönlendirmiş ve her ikimizin de kullanacağı hafif sayılann bir antidepresan
kullanmaya başlamıştık. İlerleyen süreçte bu sefer Şeyma kardeşimizin yakın bir
arkadaşı olan Psikiyarist Ahsen Hanım ve Nörolog Çiğdem Hanım’la da
görüşmelerimiz oldu. İşte bu iki uzman doktorumuzun tavsiyeleri üzerine MR
çektirilmesi uygun bulunmuştu.
Aynı dönemde psikoloğumuz Farika Hanım’la tekli olarak yaptığımız bir görüşmede “kul hakkı” konusundaki bir
düşüncemi paylaşmam ve
Farika Hanım’ın o anki yüz ifadesini hatırlayınca; yoğun bakımdaki uykusuzluk
sıkıntılarımın hafiflediğini düşündüğüm süreçte “bu kul hakkı” detayını
hatırladım ve herkese (varsa) kul haklarımı helal etmeye karar
verdim. Bu yeni kararımı da ilk fırsatta Farika Hanım’la da paylaşacağım.
Nasıl
ki dişimiz ağrıdığında diş tabibine gidiyorsak; psikolog ya da psikiyatrist
desteği almanın da o kadar kabul görmesi gereken ve sorun yaşamaktansa çözüm
aramanın ve gerekiyorsa profesyonel destek almanın doğru olduğuna inanan bir anlayışa sahip olduğumu söyleyebilirim.
Olan
buydu. Sorun olduğunu hissetmiş ve çözüm arıyordum. İyi ki böyle oldu. Daha önce
hiç belirti vermeyen ve gelecekte daha büyük sorun oluşturabilecek bir kitlenin
farkına varmış olduk. Konu uzmanı tabiplerin tavsiyesini dinleyerek önemli bir
operasyonu kabul ettim. Gelecekte hem kendim hem de bütün sevdiklerim için
sağlıklar diliyorum.
Hastanede
kaldığımız süre içinde refakatçi olarak eşim kaldı. Zaten sağlık konularına
olan merakı ve özel ilgisi neredeyse profesyonelleri aratmayacak kadar
mükemmeldi. Bir gece refakatçi olarak kalmak isteyen kızıma da eşimle kalmak
istedğimi söylemiştim.
Dördüncü gün giderek daha da iyileştiğimi
anlayarak ve ziyaretçiler ile geçti. Akşama doğru gelen doktorumuzun ifadesinden
hafta başı taburcu olabileceğimiz anlamını çıkarmıştık.
Nitekim
öyle oldu. Beşinci gün doktorumuz
sabah görüşmemizde bir kısmı yazılı tavsiyeri ile geldi.Tekrar görüşmemiz için
tarih verdi. Tek başıma hareket etmeyecek, üç gün evden dışarı çıkmayacak,
nezle veya grip olan kişilerle aynı odada bulunmayacak, araç kullanmayacaktım.
Üçüncü günden sonra refakatli olarak sokağa da çıkmaya başlayacağım.
Sonuç olarak;
-Hastanedeki bütün çalışanların işlerini profesyonelce ve medeni ilişikilerin / iletişimin gerektirdiği önemli inceliklerin bilincinde oldukları,
-İşlerini sevgi ile yaptıkları, şefkat ve merhamet duygularını karşı taraf aktarabildikleri kanaati ile hastaneden ayrıldık.
-Şimdi sıra bizde; doktor tavsiyelerine uyarak geleceği adımlayacağız inşallah.
-Ameliyat öncesi kendimi nasıl hissediyorsam, şimdi de öyleyim. Diğer bir ifade ile bir rahatsızlık kendini belli ettiği için değil, yaşadığımız süreçte doktor tavsiyesi ile MR çektirmiş olmam ve arkasından doktor tavsiyelerini dinleyerek ameliyet olma kararını vermiştim.
-Operasyon geçirmenin doğal sonucları dışında sorun yaşamadan tedavi olmanın şükrünü hayatıma yansıtmaya çalışıyorum.
-Önceden olduğu gibi; ruh ve beden sağlığımın aynı ve iyi olduğunu düşünüyorum.
Buna rağmen tedbir olması bakımından; ameliyattan itibaren üç ay, altı ay ve on iki ay sonrası birer MR daha çektirerek kontrole edileceğim.
Ameliyatlı bölgede meydana gelebilecek muhtemel değişikliklerin takibi ve değerlendirilmesi yapılacak.
-Halime şükrediyorum.
-Hastanedeki bütün çalışanların işlerini profesyonelce ve medeni ilişikilerin / iletişimin gerektirdiği önemli inceliklerin bilincinde oldukları,
-İşlerini sevgi ile yaptıkları, şefkat ve merhamet duygularını karşı taraf aktarabildikleri kanaati ile hastaneden ayrıldık.
-Şimdi sıra bizde; doktor tavsiyelerine uyarak geleceği adımlayacağız inşallah.
-Ameliyat öncesi kendimi nasıl hissediyorsam, şimdi de öyleyim. Diğer bir ifade ile bir rahatsızlık kendini belli ettiği için değil, yaşadığımız süreçte doktor tavsiyesi ile MR çektirmiş olmam ve arkasından doktor tavsiyelerini dinleyerek ameliyet olma kararını vermiştim.
-Operasyon geçirmenin doğal sonucları dışında sorun yaşamadan tedavi olmanın şükrünü hayatıma yansıtmaya çalışıyorum.
-Önceden olduğu gibi; ruh ve beden sağlığımın aynı ve iyi olduğunu düşünüyorum.
Buna rağmen tedbir olması bakımından; ameliyattan itibaren üç ay, altı ay ve on iki ay sonrası birer MR daha çektirerek kontrole edileceğim.
Ameliyatlı bölgede meydana gelebilecek muhtemel değişikliklerin takibi ve değerlendirilmesi yapılacak.
-Halime şükrediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder