22 Şubat 2014 Cumartesi

Sosyal sorumluluk projelerin olsun*


Batı sosyal duyguları yeni keşfetti; empatiden, vererek mutlu olmaktan söz ediyor. Yapılan sosyal beyin çalışmaları da ruh ve beden sağlığı için sosyal teması arttırmanın önemini ortaya koydu.
Doğu kültüründe halen devam eden yardımlaşma, paylaşma, infak gibi değerleri
yaşat. Öncelikle yakın akrabalarını gör ve gözet. Sosyal sorumluluk projelerin olsun.
Aldıklarımız değil, verdiklerimiz bizi yüceltir. Alabilmek için değil, verebilmek için çalışanlar sosyal sermayelerini

5N1K*

Hafızanın altı bekçisini kullan. Güçlü belleğin şifresi olan 5N1K, “kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin” sorularını sorarak zihinsel egzersizler yap. Bu egzersizler kazanımlarını hazmetmeni ve kalıcılaştırmanı sağlar.

Yenilikçi olmak-hesaplı risk alabilmek*

... Yeni deneyimlere açık kişilerin daha şanslı oldukları bilimsel araştırmalarda doğrulanıyor. Risk almaktan korkmak gelişmeni engeller. Doğru hareket etmek ve hata yapmak arasında denge kurman gerekir. Doğru olanı yapmak için risk almak, hata yapmamak için risk
almamaktan daha etik, daha değerli ve daha önemlidir....
Yenilikçi ol ama maceracı olma. Yeni şeyler yapmaktan korkanların hiçbir şey yapmama hatasını işleyerek ilerlemediklerini, düşünceyi geliştiremediklerini,

Değiş ama başkalaşma*

Kendi  kimliğini koruyarak modernleşenler kendi kişiliklerini koruyarak gelişenler gibidir. Kimliğini ve kişiliğini koruyanlar asimile edilemezler. Kendi dilini önemseyenler kültürlerini korumada daha başarılıdırlar. Milli hedefleri olan, tarihini bilen ve kültürünü koruyan
toplumlar idealleri olan, kişilikli, kimlikli, geçmişi ile barışık bireylerden oluşur. Değiş ama başkalaşma.

21 Şubat 2014 Cuma

Estetik değerler ve abartılı görünüm*

İnsanın var oluş amaçlarından birisi dünyayı güzel ve yaşanılır yapmaktır. Mükemmeli ve güzeli sevmek de insanda genetik bir eğilimdir. Estetik değerlerin en büyük düşmanı ise abartıdır. Yaratılışın gereği, güzeli ve estetiği seven bir birey olarak abartılı makyajdan
, rüküş kıyafetlerden kaçınmalısın. Bunlar dikkati çekerler, ama estetik değildirler. ….

Gerçek zenginlik*

Mevlana “Elinde olsun ama gönlünde olmasın” diyor. Çok şeye sahip ol ama onlar sana sahip olmasın.Paranın amaç değil, araç olduğunu unutmadığın sürece zenginlik, varlık, şöhret, makam sana hizmet eder. Ama geçici zevkleri ve zenginlikleri gönlünde baş köşeye
oturtursan onlar seni yönetmeye başlar. Unutma ki, çoğa sahip olan değil, sahip olduklarının kıymetini bilen zengindir. Gerçek zenginlik kalıcı olan zenginliktir. Sosyolojik ve psikolojik sermayen için kârlı ticaret yapmak da zenginliğin bir türüdür. Somut ve soyut iki alanda da

19 Şubat 2014 Çarşamba

Etik değerlerin olsun*

Karşımızdakilerin de en az bizim kadar akıllı olduklarını düşünmeliyiz. O çocuktur anlamaz.
Diğerinin aklı ermez dememeliyiz.
Anadolu insanı her olayda tepki vermeyebilir. Ancak izlemeye devam eder. Taşı nerede gediğine koyacağını bilir.
Samimi, içten, açık, doğal olmalıyız.
Kötüler; kavga çıkarır, gürültü yapar. Duruma hakimlermiş
görüntüsü verirler.
Kısa vadede çıkarcı olanların kâr ettiği görüntüsü bizi aldatmamalı, orta ve uzun vadede hep erdemli olanların kazandığına şahit

Çile yoksa kazanç da yok*

Atalarımız “emeksiz yemek olmaz” demişler. Başkalarının ataları da benzer sözler etmişler. “No pain, no gain”, yani çile yoksa kazanç da yok.
Hayat; mükafatını zorluklara tahammül edenlere veriyor.
Unutmamalıyız; “hayatta her şeyin bedeli var.”

Başın dik dolaşmak ve onurlu yaşamak istiyorsan emeğinle kazanmaya çalışmalısın.

Hedeflerinizin olması*

Yaşamın her safhasında hedeflerimizin olması; yol almamızı kolaylaştırır...
Elde etmeyi istediğimiz çok hedefimizin olması yaşama sevincimizi gösterir.
Her isteğimizi aynı anda veya kısa sürede gerçekleştireceğiz demek gerçekçi olmayacaktır ...
Öncelikler belirlemeliyiz ...

En tepedeki hedefimiz soyut olabilir.
En önem verdiğimiz hedefimizi belirlerken; “gerçekleştirilebilir

Tecrübeyi tecrübe etmek*

Anadolu diliyle isimlendirilen insan tipleri; “hödük” , “aklı evvel”, uyanık, “saftirik” ......
İnsanlara yakıştırılan sıfatlar çok şeyi anlatıyor...
Bazı insanlar aynı hatayı tekrarlayıp dururlar, devamında sürekli pişman olurlar ...
Bazıları vardır; onca başarı ve istikrarlı yaşamın sonunda bir kereye
mahsus bilinçli hata yaparlar. “Bir defadan bir şey olmaz” deyip hataya bulaşırlar. Bataklıktan bir daha çıkamazlar ....
“Altın yumurtlayan tavuğu kesmek“ gibi bir şey ....
Bir kereden bir şey

Sen sus da gözlerin konuşsun*


Kitap 160 sayfa. Gençler, anne-babalar ve aile büyükleri için formüller öneriliyor. Kitaptan alıntılar ve değerlendirmeleri aşağıda ve sonraki başlıklar altında sıralamaya çalıştım.
-Bazı insanlar vardır; hata yaparlar ve aynı hatayı tekrarlayıp dururlar. … bu kişilerin hayatları “keşke”lerle  doludur.
-Bazı insanlarda vardırki, bir hata yaptıklarında aynı hataya ikinci defa düşmezler. Bu kişiler, ortalama sağlıklı kişilerdir.
-Azınlıkta kalan ve ideal olanı gerçekleştiren bir

18 Şubat 2014 Salı

Savaşmak kolaydır lakin barışmak zordur*

 ...Askeri dine düşman etmeyin. ... Din bir cemiyetin, hiç unutmayın, ahlakı ve vicdanıdır, dinini kaybeden bir cemiyet, ahlakını  ve vicdanını kaybeder... Zebunu zalime karşı, ırz ehlini namussuza karşı savunacak olan dindir. ... Ben dinsize de hürmet ederim, benim nezdimde
o da rabbimin kıymetli bir kuludur, yolunu kaybetmiş, karanlığa düşmüşse, elimden geldiğince, âcizane bir ziya tutmaya çalışırım ona, Rabbimin, talihli kullarının yollarını aydınlatan nurunu onlara da göstermeye gayret

Merak*

... Mihrişah Sultan gerçekten o genç kız için korktu; eline geçirdiği saati parçalayan bir çocuk gibi Rukiye de içinde ne olduğunu görmek için kendi hayatını parçalayabilirdi; her ayrıntıyı, her duyguyu, her davranışı anlamak isteyen içgüdüleriyle hep sabırsız, hep atak olacak,
hayatın bazen gizli kalması gereken kısımlarını kurcalayacaktı. Hiçbir zaman bir saate zamanı öğrenmek için bakmayacak, hep o saatin nasıl işlediğini merak edecekti.
... Mihrişah Sultan, genç kıza kendi hayatını

Kurmaylara özgü kıskançlık*

... İkisi de Enver Bey’le Mustafa Kemal arasındaki kurmaylara özgü o korkunç kıskançlığın ve çekişmenin farkındaydılar. Herkes gibi, Mustafa Kemal’in yeteneklerini takdir etmelerine rağmen ikisi de kendilerini Enver’in gözü kara cesaretine ve ataklığına daha yakın buluyorlardı.  ...
-... aslında şu anda bile bizim askerlerden emin değilim. ... İlk darbede isyancıları ezemezsek, ondan sonraki her saat bizim aleyhimize işler, asker her an taraf değiştirebilir. ....
-... nefer kalabalığı hasat yeri gibidir, rüzgar nereden eserse o yönde

Ülkenin geleceğini belirleyecek üç insan*

.. Mustafa Kemal’in “Hareket Ordusu” adını taktığı güçlerin komutanlığına, İttihatçıların ani bir kararıyla, Üçüncü Ordu Komutanı Şevket Paşa getirilmiş, Enver Bey’de apar topar Berlin’den Yeşilköy’e gelmişti. ... Hareket Ordusu’nun kurmay heyeti, bu ülkenin geleceğini
belirleyecek üç insanı içinde barındırıyordu ama o sırada kimse, hatta o insanların kendileri bile bunun farkında değillerdi. Daha sonra sırasıyla Enver Bey, Mustafa Kemal Bey ve İsmet Bey, ülkenin yönetimine gelecekler, birbirine hiç benzemeyen, tümüyle

17 Şubat 2014 Pazartesi

Kadın gözüyle erkekler*

... Kadınlarla ilgili bütün hakikatleri bilen bir erkek görsem ona acırım. Bu, kedinin önündeki yumağı çözmek gibi olur, sonra neyle oynayacaksınız?
-Kadınlardan başka bir eğlencemiz olmadığını mı düşünüyorsunuz?
- ... Napolyon bütün savaşları kazandı, siyaseti biliyordu, çok da parası vardı, imparatorluğun hazinesi onundu, mesut olabildi mi? Belki de aradaki fark budur. Bir erkek bunların hiçbiriyle mesut olamaz. Sizleri mesut etmek için mutlaka bir kadın gereklidir ama bir kadın, evet, eğer kadınlar siyasetle, savaşla, entrikayla uğraşsalardı,

Halkın değerlerine değer vermek*

Üyeleri arasında Şeyh Yusuf Efendi’nin de bulunduğu “Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye” isimli, yüksek seviyedeki din hocalarından oluşan İslami eğitim teşkilatı toplanıp ayaklanmaya karşı çıkarak meşrutiyeti destekleyen bir bildiri yayınlamış, isyancıları kışkırtan molla görünüşlü adamlarla İstanbul’un önde gelen din ulemasının hiç

İktidar kavgası*

.. .. ..  Öbür subaylar siyasi tartışmalarla ve Beyoğlu alemleriyle vakit geçirirken o, .. ..  ama tek bir subayın çabaları hiçbir anlam taşımıyordu. …
..Herkes olup bitenin farkında lakin vermekte güçlükleri var; .. kaç defa söyledim Talat’a böyle olmaz, Padişah’ı devirip idareye el koyalım diye ama ... cesaret edemiyorlar., aslında belki de haklılar, elde hazır kadro yok. İdareyi aldık diyelim, kimleri koyacağız kabineye, halk
o İttihatçı efsanesinin arkasındaki adamları görünce sükûtu hayale uğramayacak mı? Nafıa Nezareti’ni

İsyan Günlerinde Aşk – Ahmet Altan ı*


Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanmakta olan son dönem ve ardından temelleri atılmakta olan cumhuriyete giden günlerin havasını soluyacağınız roman 468 sayfa. Olayları bir önceki kitabın (Kılıç yarası gibi) devamı olarak kabul edebiliriz. Dönemin yaşamını, devlet hayatını ve siyaseti yansıtan roman sürükleyici bir dille kaleme alınmış. Osmanlı’nın son döneminde bugün bile alacağımız dersler olduğunu düşünebiliriz. Alıntılar ve değerlendirmeleri aşağıda paylaşmaya çalışacağız;
  … muhataralı günlere giriyoruz, imparatorluğun dört bir yanında huzursuzluklar sürüyor, Arabistan’da, Kürdistan’da, Balkanlar’da yeni ayaklanmalar eli kulağında bekliyor, Der Saadet'te ise iktidar ortadan
kayboldu, kimse iktidarın sahibi değil, senin İttihatçılar bile ikiye bölündü, bir kısmı yeni fırka kuruyor, buralarda yeni bir hesaplaşma olacak. .. … … Osmanlı meşrutiyet çalkantılarını yaşarken Bulgaristan’ın istiklalini ilan etmesinin, Bosna Hersek’in Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na ilhak edilmesinin, Girit’in Yunanistan Krallığı’na katılmasının ilerde Balkanlar’da büyük bir savaşa neden olabileceğinden konuştular.
… … … ülkenin bir padişahı, kabinesi, meclisi, çok güçlü olduğu sanılan İttihat Terakki gibi meşrutiyeti ilan

16 Şubat 2014 Pazar

Ezik

Sıcak havanın verdiği rehavet içinde kendi aralarında konuşuyorlardı.
Kızlardan birisi;
-Sen de anneni arasaydın, dedi.
-Onların yanında telefonumu çıkaramadım.
-Neden, yanında değil miydi?

-Yanımda da, telefonumu görünce “ezik” diye alaya alıyorlar... utanıyorum ...
-Nedenmiş,
-Arkadaşlarımın iPhon’ları var, benim telefonumun eski olduğunu söyleyip alay ediyorlar,
-Okuldaki adım “ezik”.
...
Ailesi; özel okulda okuyan kızlarına iPhone

7 Şubat 2014 Cuma

Kuvvet komutanlıklarının tek bir yapı altında toplanması*

.. Başkan’ın Kongre’ye 1945’te sevk edilen ilk planında, tek bir kurmay başkanının altında örgütlenmiş tek bir silahlı kuvvetler kurumsal yapılanması teklif edilmiştir. Kongre bu teklifin geri çekilmesini sağlamıştır. Haziran 1946’da hazırlanan ve Savaş Bakanı ile Donanma
Bakanı tarafından aynı anda Kongre’ye teslim edilen ikinci planda da her üç kuvvet komutanlığını bir çatı altında toplayan tek bir idari yapılanma öngörülmüştür. Kongre muhalefeti bu planı da engellemiştir. Kara ve Deniz Komutanlıkları, en nihayet, 1946-47 güz ve

Asker sermaye uzlaşması*

Askerlerin savaş sonrası on yılda kazandıkları yeni statüyü, Amerikan toplumunun sermaye eliti ile ordu arasında geliştirilen yakın bağlar kadar iyi sembolize eden başka bir unsur yoktur. Profesyonel subaylar ile kapitalistler, II. Dünya Savaşı öncesinde, hem ruh  hem de
olgular açısından zıt kutuplarda yer almışlardır. Amerikan iş çevreleri askerlerle iş yapmaya pek gereksinim duymamış, askeri anlayışı pek takdir etmemiş, askerlere pek saygı duymamıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında, bu ilişkide ani bir değişim yaşanmıştır. Profesyonel subaylar ve

Sivil idareye katılım*

Profesyonel subayların askeri beceriler gerektirmeyen idari mercilere nüfuzu... ..
Askeri ve sivil işlevlerin kesiştiği görevlere dair en çarpıcı örnekler şunlar olmuştur: (1) Benzerlerini 1949’a kadar Almanya, 1952’ye kadar  Japonya’da gördüğümüz türden, işgal
altına alınmış ülkelerdeki askeri valilikler; (2) Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) ait SHAPE ile Birleşmiş Milletler (BM) Kore Komutası gibi uluslararası askeri komuta birimleri ve (3) Amerikan yardımı alan ülkelerdeki askeri danışmanlık ve eğitim

Amerikan toplumunda askerin nüfuzu*

Profesyonel askerlerin Amerikan toplumundaki nüfuzları, 1946-1955 yılları arasında, II. Dünya Savaşı dönemine oranla azalmıştır.... subayların ülke yönetiminde ve sanayi alanında askeri nitelikli olmayan görevler üstlenmeleri ve askeri olmayan gruplarla bağlar geliştirmeleri
Amerikan tarihinde yeni bir fenomen olarak ortaya çıkmıştır. Amerikan subayları bu dönemde ülkelerinde, diğer ülke subaylarının kendi topraklarında erişemedikleri bir güce ulaşmışlardır. Bu artan nüfuzun en önemli yansımaları üç alanda görülmüştür: (1) kamu

Savaş sonrası sivil-asker ilişkileri perspektifleri*

I. Dünya Savaşı’nın başladığı yıllarda, tarih, rayından çıkarak doğal seyrini kaybetmiştir. ... “hür insanların oluşturduğu dünya devletine doğru ilerleyemeden, kışla-hapishane devletin, kasta dayalı toplumsal sistemleri yeniden kurumsallaştırdığı bir dünya düzenine doğru” ters
dönüş yapmıştır. Tarihteki bu kesinti veya yön değişimi sonucu, “günümüzde, tüccar hakimiyetinden, asker hakimiyetine doğru” bir yönelim olmuştur. Savaşlar bu yönelimi hızlandırmakta, hatta “savaş tehdidinin sürekli varlığı dahi tarihin

II. Dünya Savaşı sonrası on yılda sivil-asker ilişkileri*

II. Dünya Savaş sonrasındaki barış dönemi sivil-asker ilişkilerinin en sıra dışı veçhesi, askeri zorlukları ile liberal Amerikan toplumu arasında sürekli tırmanan gerilim olmuştur.... .. ..Soğuk savaş dış politikada ağırlığın  ve manevradan, yapılanma ve harekâta kaymasına
yol açmıştır. ... Çin ve Yugoslavya’nın Soğuk Savaş sırasında bir taraftan diğerine doğru yaptıkları değişimler güç dengesinde değişikliklere yol açtıysa da, bu değişikliklerin etkileri, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin

II. Dünya Savaşı: Gücün Simyası*

Topyekün savaşta sivil-asker ilişkileri
II. Dünya Savaşı Amerikan sivil-asker ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Savaşın gerçekleştiği birkaç yıllık süre silahlı kuvvetlerin gücü ve tavırlarında kayda değer bir devrime sahne olmuştur. Bu yeni kalıp savaş sırasında en uç noktasına varmıştır. ...

II. Dünya Savaşı Amerikan sivil-asker ilişkilerini sadece küçük bazı basitleştirmelerle kabaca üç kilit veçhe çerçevesinde özetlemek mümkündür:
Birincisi: Politika ve strateji ile ilgili konularda savaşı silahlı kuvvetler

Siyaset ve askeri yorumu*

Uluslararası siyasetin doğası ve dış politikada izlenecek yolla ilgili asker yorumları ... .. Ulusların çıkarları çatıştığında, bu çatışma ilk aşamada diplomasi ile çözülebilir, ancak diplomatik çabalar başarısızlığa uğrarsa, silaha başvurulması takip edilecek tek yol olarak kalır. Savaş “siyasetin devamıdır” ve olayların normal gelişimi içinde
beklenebilir bir olgudur. Tahkim antlaşmaları, Milletler Cemiyeti, Kellog-Briand Paktı, silahsızlanma konferansları; bunların hiçbiri barışı teminat altına almayı yetmez. Savaşı geciktirmeyi

Amerika’da askerlik mesleğinin oluşumu*

1880’ler ... İç Savaşı takip eden yıllarda subay kadrosuna dahil olanlarla kadro içinde en yüksek rütbelere erişenler, Amerikan orta sınıfının çeşitli kesimlerinin mensupları olmuşlardır. Subay kadrosu bir yandan ulusun aynası olmaya başladıkça, öte yandan da
ulustan tecrid edilmiştir. Herkesi temsil yeteneği varken, hiçkimseyle yakın bağ kuramamıştır. ...
..Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri’nin “bağrından kopup geldiği toplumun hayatından tam olarak ayrılmış şekilde” varlığını sürdüren “bir yabancı ordu”

6 Şubat 2014 Perşembe

Ordunun siyasi etkisi*

Ordunun Japon toplumu üzerindeki siyasi etkisi 1868-19465 dönemi boyunca oldukça yüksek düzeyde seyretmiştir. ... ..   1885 yılında yeni hükümetin göreve başlamasından , 1945 yılında yaşanan teslimiyete kadar Japonya kırk iki hükümete başkanlık eden otuz Başbakan görmüştür. Bu otuz Başbakan’dan on beşi general
veya amiral kökenli olmuş ve bunlar on dokuz hükümete başbakanlık yapmışlardır. ...
Ordunun siyasi etkisinin ... son veçhesi 1931 yılından itibaren Japon devlet yönetiminde

Almanya: Profesyonel militarizmin trajedisi*

Modern Almanya, Prusya’dan Avrupa’nın en profesyonel subay kadrosunu devralmıştır.. ..
 İmparatorluğun iki sıra dışı askeri lideri, 1857-1888 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten von Moltke ve aynı görevi 1891-1905 yılları arasında sürdüren von Schliffen,
Clausewitz’in öğrencileridir. Bu iki liderin düşünceleri, yazıları ve davranışları subay kadrosunun entelektüel ve ahlaki çizgisini belirlemiştir. Alman ordusunun değer ve tutumları von Moltke ve von Schelieffen’in etkisiyle belki de tarihte

Sivil-asker ilişkileri kalıpları*

... Türk ulusu gibi uluslar büyük zorluklarla subaylarını siyasetten uzaklaştırıp, subay kadrosunda profesyonel davranış ve görünüm gerçekleştirebilmişlerdir. .. Alman ve Japon kalıpları
.... siyasi kaos ortamında bu denetimi saplamanın zorluğuna işaret eder. I. Dünya Savaşı, askeri şahsiyetlerin

siyasi roller üstlenişinin felakete varan sonuçlarına örnek teşkil eder. Nazi yönetimi dönemi ise eşir düzeydeki bir başka felaketi, askeri konulardaki uyarılara aldırış etmeyişin

Asker ve devlet*

Siyaset, askeri etkinliğin kapsamı dışındadır ve askerlerin siyasete katılımı, mesleki yetkinliklerini gölgelemek, meslek içinde bölünmeler yaratmak ve mesleki değerlerin dışsal değerlerle ikame edilmesine yol açmak suretiyle profesyonelliklerini zedeler. Bir subay, siyasi açıdan tarafsız kalmalıdır. ... Askerlik bilimine ait alan, siyasi alana tabi olduğu kadar
, ondan bağımsızdır da. Savaşın siyasi amaçlara hizmet etmesi gibi, askerlik mesleği de devletin amaçlarına hizmet eder. Ancak devlet adamı mesleğin

Ulusal askeri politika*

Anlaşmalar, uluslararası hukuk, uluslararası tahkim, Lahey Mahkemesi, Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler ’in barışa katkısı pek azdır. Belirleyici faktör daima devletler arasındaki güç ilişkisidir. Devletlerin eylemlerini, ... güç ve hızlı harekete geçme dışında hiç bir şey
düzenleyemez..... diplomasi, gücün mevcudiyeti ve kullanımı için yüzeysel bir perdeden başka bir şey değildir. .... Bir devlet taleplerini güçle destekleyecek dayanıklılık ve iradeye sahip değilse, diplomasi yoluyla pek bir başarı elde edemez.

Asker daima devlet adamına tabi olmalıdır*

Clausewitz’e göre savaş bağımsız bir bilim ... ... savaşın özü güçtür. “Böylelikle savaş, rakibimizi irademizi takibe mahkum etmeyi amaçlayan bir güç eylemidir.”
Savaşın siyasi amacı, muharebe alanının dışında kalır. ..... Asker daima  devlet adamına
tabi olmalıdır. Savaşın yürütülmesi daima devlet adamının yetkisinde kalmalıdır, çünkü bu iş “daha üst düzey ilişkilerinde devlet politikasıyla ilgili keskin sezgi gerektirir. ...
Clausewitz askerlik mesleğinin ilk kuramsal mantığını formüle ederken, aynı zamanda sivil denetimin ilk

Profesyonelliğin kökenleri - Clausewitz*

Purusya'nın öncülüğü 
Şayet askerlik mesleğinin kökeni için kesin bir tarih vermek gerekli olsaydı, o halde 6 Ağustos 1808 tarihini seçmek gerekecekti. Prusya hükümeti o tarihte profesyonellik standardını tavizsiz bir açıklıkla ortaya koyan subay atamalarıyla ilgili bir kararname yayımlamıştır:

 Bir subayın mevkiini belirleyici tek unsur barış zamanlarında öğrenim ve bilgi; savaş zamanlarında
ise üstün cesaret ve kavrayış olacaktır. Dolayısı ile ulusumuzun bu niteliklere sahip tüm fertleri en yüksek askeri